Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1923 E. 2023/1554 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1923
KARAR NO: 2023/1554
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/274
KARAR NO: 2019/1020
KARAR TARİHİ: 09/12/2019
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 01/05/2009 tarihli destek hizmet sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmenin bitimine kadar davacı şirketin edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, 15/05/2008 tarih 5783 sayılı kanunun 24. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 81/1-r bendine ilave edilen ve 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren düzenleme ile özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminden işveren hissesinin %5’lik kısmına isabet eden kısmının hazineden karşılanmasının öngörüldüğünü, buna göre özel sektör işvereni olan müvekkilinin hak edişlerinden %5’lik kısmının kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu konuda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 21/12/2010 tarih ve 2010/18601 E. sayılı 2010/21062 notu kararı bulunduğunu iddia ederek müvekkilinden kesilen 94.303,56 TL tutarın 22/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından sunulan 23/05/2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; davalıdan talep edilen 10.000,00 TL’yi, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda 94.303,56 TL alacaklı oldukları hesaplandığından dava değerini 84.303,56 TL kadar attırdıklarını ve ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında personel teminine ilişkin bir sözleşme akdedildiğini, davacı tarafın müvekkile sadece bordrolama hizmeti verdiğini, davacı tarafından temin edilen personelin aslen müvekkili tarafından çalıştırılmakta olduğunu ve istihdam edildiğini, 5510 sayılı yasa ile getirilen %5’lik kısma isabet eden kısımdan müvekkilinin yararlanması gerektiğini, davacıya personel maliyetleri üzerinden %10 kar payı verilmiş olup sözleşmenin kuruluş aşamasında işveren teşvik tutarının davalı şirket üzerinde kalacağının tarafların kabulü olduğunu, davalı şirketin asıl işveren olarak sözleşme kapsamında çalışan personelin sigorta prim borçlarından sorumlu olduğunu, davalı şirket aleyhine konusu aynı olan başka davalarında açıldığını ve birleştirilmesi gerektiğini (İstanbul 18. ATM 2017/274 E. 275 K. ve İstanbul 6. ATM 2017/281 E.) davacının taleplerinin kabulünün sebepsiz zenginleşme olacağını savunarak haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davacı … Ltd. Şti. ‘nin faydalanması gereken %5 ‘lik teşvik priminin bordrolardan mahsubu yapılarak fatura edildiği, dava konusu yıllar için 94.752,35 TL %5’lik işveren teşvik primi bilirkişi tarafından hesap edildiğinden dolayı, Davacı … Ltd. Şti. ‘nin 22/04/2016 (İhtarname tebliğ tarihi) tarihinden itibaren 94.752,85 TL alacağının bulunduğu anlaşılmış olup, davacının ıslah talebi gibi davanın kabulü”ne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davanın kısmi dava şeklinde açılamayacağı, mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın davanın kabulüne karar verildiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 4. maddesinde sözleşme bedeli ve ödeme şeklinin belirlendiği, SGK primlerinin fatura karşılığı davalı şirket tarafından ödendiği, davanın kabulüne karar verilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacağı, sözleşme süresince davacının alacak ve borç bakiyesi bulunmadığının tespit edildiği ve hükmedilen faiz başlangıç tarihinin de yanlış olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hakedişlerden kesilen 5510 sayılı yasanın 81.1. bendi uyarınca yapılan 5 puanlık prim indirimleri tutarının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 09.02.2009 tarihinden 08.02.2012 tarihine kadar yürürlükte kalacağı belirtilen güvenlik hizmet sözleşmesinin “Sözleşme Bedeli ve Ödeme Şekli” başlıklı maddesinde; “4.1. … tarafından YÜKLENİCİ’nin işbu sözleşme karşılığında vereceği hizmet karşılığında aylık olarak aşağıdaki tabloda belirtilen bedel ödenecek olup, YÜKLENİCİ’nin 2. Ve 3. Yıl vereceği hizmet içinse yıllık TEFE oranını geçmeyecek şekilde taraflarca belirlenmiş bedel … tarafından yükleniciye ödenecektir. 4.2. YÜKLENİCİ her ay Madde 4.1.’de belirtilen net ücretler baz alınacak şekilde personele maaş bordrosu düzenlemekle yükümlüdür. Kanunu yasal kesintiler (SSK primi, gelir vergisi, damga vergisi vb.) ÖGP bordrolarında görülecektir 4.3.YÜKLENİCİ Madde 4.1.’de belirtilen toplam tutarda faturayı her ayın son iş gününde kesecektir. Faturanın …’e tesliminden itibaren 10 (on) gün içinde faturanın … tarafından kabul edilmiş olması koşuluyla aşağıda belirtilen YÜKLENİCİ’nin banka hesabına ödeme yapılacaktır.” hükümleri yer almaktadır. … ile … arasında düzenlenen 01.07.2009 tarihli hizmet sözleşmesinde ise, ihtiyacı olan ve ilgili iş süreçlerinin niteliği ve detayları … tarafından belirlenecek ve madde 4’te belirtilen işlerde ve ilgili iş süreçlerinin, niteliği ve detayları … tarafından belirlenecek olan yöntemlerle gerçekleştirilmesi konusunda gerekli personelin temin edilmesi hizmetinin, yüklenici tarafından sağlanması işi olduğu ve iş bu sözleşmenin taraflarca fesih edilmediği sürece 01.07.2010 tarihine kadar yürürlükte kalacağı belirtilmiştir .Sözleşmenin 5. maddesinde sözleşme bedeli ve ödeme şartları belirtilmiştir. Buna göre hizmet tutarı aşağıda belirtilen prensiplere göre oluşturulacaktır. -personelinin toplam maliyeti =hak edilen brüt maaş +SGK işveren hissesi +işsizlik sigortası işveren hissesi -fatura tutarı=personelin toplam maliyeti +hizmet bedeli +KDV (görevli personel başına aylık olarak talep edilecek hizmet bedeli) Hizmet bedeli =personelin toplam maliyeti x %10’dur. Sözleşmenin bu maddesinde aynı zamanda yüklenicinin bu bölümde belirtilen bedel ve masraflar dışında her ne ad altında olursa olsun başkaca bir ücret veya masraf ödenmeyeceği, yüklenicinin işbu sözleşmedeki edimlerini gereği gibi tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmemesi halinde, …’in ödemeleri durdurma hakkı olacağı belirtilmiştir. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; Davacı … Ltd. Şti.’nin dava konusu yıllara ait ticari defterlerinin açılışlarının süresinde yaptırıldığı 2009-2010-2011 yılları kapanış tasdiklerinin olmadığı, bu yılların sahibi lehine delil teşkil etme özelliği taşımadığı, davalının ticari defterlerinin incelenmesinde ise, davacının hesaplarının 320 satıcılar hesabında takip edildiği ve hesaptan dava tarihi ile hesap bakiyesinin olmadığı, her iki taraf arasındaki farkın dava konusu olan 94.303,56 TL olduğu, davacının bordrosunda çalışmakta iken davacı ve davalı arasındaki sözleşmenin sonra ermesi sonrasında davacı ile güvenlik sözleşmesi imzalamış olan dava dışı … şirketi olan … bünyesinde devam eden personellerin bulunduğu, davacının dava konusu dönem için ticari defterleri, SGK tahakkukları, personel bordroları hakedişler ve kesilen faturaların örtüştüğü, davacının faydalanması gereken %5’lik teşvik priminin bordrolarda mahsup yapılarak fatura edildiği ve dava konusu yıllar için 94.752,85 TL %5’lik işveren teşvik priminin hesap edildiği tespitinde bulunulmuştur. Bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda ise, kök raporda yer alan tespitlerde herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. 5510 sayılı yasanın 81/ı maddesinde, kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddenin 1. fıkrasının a bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalı primlerinden, işveren hissesinin 5 puanlık kısmını isabet eden tutarın hazinece karşılanacağı, işveren hissesine ait primlerin hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini kısa süre içerisinde sosyal güvenlik kurumuna, muhtasar ve prim hizmet beyannamelerini ise maliye bakanlığına vermeleri, sigortalının tamamını ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarının yasal süre içerisinde ödemeleri, sosyal güvenlik kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun bulunmamasının şart olduğu, ancak kuruma olan prim, idari para cezası ve buna ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının 21/7 1953 tarihli 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun 48. maddesine göre tescili ve taksitlendiren işverenler ile 29/07/ 2003 tarihli ve 4958 ilgili Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 22/02/2006 tarihli ve 5458 sayılı sosyal güvenlik prim alacaklarının yeniden yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Olması Hakkında Kanun ile diğer taksitlendirme ve yapılandırma kanunlarına göre taksitlendirme ve yapılandırılan işverenler bu tecil, taksitlendirme ve yapılandırmaları devam ettiği sürece bu fıkra hükmünden yararlanacağı, bu bent hükümlerinin vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları ile okul -aile birliklerince çalıştırılanlar hariç olmak üzere 21/04/2005 tarihli ve 5335 sayılı kanunun 30. maddesinin 2. fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait iş yerleri ile 08/09/1983 tarihli ve 2886 sayılı devlet ihale kanununa 04/01/2002 tarihli ve 4734 sayılı kamu ihale kanunu ve uluslararası anlaşma hükmünün istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı kanunda istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin iş yerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalar hakkında uygulanmayacağı, hazinece karşılığını prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmayacağı, bu fıkra ve diğer ilgili mevzuatta sağlanan sigorta prim desteklerinin aynı dönem için birlikte uygulanması halinde bu desteğin öncelikle uygulanacağı belirtilmiştir. Öncelikle, mahkemece cevap dilekçesinde dava konusu uyuşmazlıkla ilgili ve taraflarının aynı olduğu belirtilen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/275 E. ve İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/281 E. sayılı dava dosyalarını incelenmek üzere dosya arasında alınması gerekmektedir. Ayrıca, davalı vekili tarafından sunulan 09.04.2019 havale tarihli beyan dilekçesinde istinafa konu edilen iş bu dosyada düzenlenen bilirkişi raporu ile İstanbul 18. ATM’nin 2017/275 E. sayılı dava dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunun çeliştiği ifade edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının, % 5’lik teşvik priminden faydalanması gerektiği belirtilmiş ise de, davalı tarafça işbu rapora yönelik sunulan itiraz dilekçesinde ileri sürülen iddiaların ek raporda karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmelerinde yer alan hükümler nazara alınarak, denetime elverişli rapor tanzim edilebilmesi amacıyla SGK uzmanı bilirkişi tayin edilerek varılacak sonuç dairesinde karar verilmelidir. Sonuç itibariyle, açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nin 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/274 E., 2019/1020 K. sayılı ve 09/12/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine iadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/11/2023