Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1919 E. 2023/1483 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1919
KARAR NO: 2023/1483
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2020
ESAS NO: 2018/522
KARAR NO: 2020/426
DAVA: Kooperatif Üyeliğinden İstifanın ve Borcu Olmadığının Tespiti
DAVA TARİHİ: 25/05/2018
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Konut Yapı Kooperatifi’nin anasözleşme yapımı ve teslimi planlanan taşınmazın devri için kooperatife üye olduğunu, sözleşmedeki taşınmazın tamamlanması sonucunda müvekkilinin payına düşen taşınmazın müvekkile devrinin yapıldığını, akabinde müvekkilin 3.bir kişiye taşınmazın satışını ve devrini gerçekleştirdiğini, taşınmazın devrini yapan müvekkilinin kooperatife tüm borçları ödediğini ve kooperatiften ayrıldığını davalıya bildirdiğini, kooperatifin müvekkilinin ayrılma talebini mesnetsiz nedenlerden dolayı reddettiğini, müvekkilini zorla kooperatif üyeliğinde tuttuğunu, yönetim kurulunun reddi üzerine müvekkilinin noterden ihtarname çekerek kooperatif üyeliğinden istifa ettiğini ve bu tarihten sonra borç ve aidatlarından sorumlu olmayacağını davalıya ihtar ettiğini, kooperatifin ihtarname tebliğinden sonra da müvekkilinin istifa talebini yok saymaya devam ettiğini, istifa talebinin karşı tarafın kabulüne bağlı bir beyan olmadığını, ayrılma talebinden sonraki aidat ve tasfiye giderlerinden sorumlu olmayacağının tespitine, yargılama gideri ve ücreti bekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ortağın hesap senesi sonundan en az bir ay önce yönetim kurulna yazı ile başvurarak ortaklıktan çıkabileceğini, yönetim kurulunun bu hükme uygun olara yapılacak isteğe rağmen yazılı başvurunun kooperatif kayıtlarına girişinden itibaren bir ay içinde kabulden kaçınması halinde ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile yönetim kuruluna bildirildiğini, bildiri tarihinden itibaren çıkışın gerçekleştiğini, davacı tarafın taşınmazını 2007 yılında satmış olmasına rağmen kooperatif ortaklığından ayrıldığına ilişkin yazılı bildirimde bulunmadığını, çıkma isteğini noter aracılığı ile yönetime bildirmediğini, talep bulunsaydı davacı hakkında karar defterinde bu yönde alınmış bir karar örneğinin olması gerektiğini, müvekkil kooperatifin tasfiye halinde olduğunu, tasfiye sürecinin yürütülmesi ile sağlıklı sonlandırılması için her üyeden 4300 TL ek ödeme planı doğrultusunda toplanması yönünde karar alındığını, davacının daha sonra posta ile tarafına üyelikten çıkma talebine ilişkin yazı gönderdiğini, yönetim kurulu kooperatifin eski yöneticilerinin 6 yıldır genel kurul yapmadığını, yöneticilik sıfatı ile görevlerini yerine getirmediklerini, bilanço gelir ve gider sağlıklı tutmadıkları kooperatife karşı açılan dava ve icra takiplerini takip etmedikleri, kooperatifin geçmişten kalan alacaklarının tahsili ve halen devam eden dava ve icra takiplerini sonuçlandırılıncaya kadar istifa talebinin kooperatif mevcudunu tehlikeye düşüreceğinden ve kooperatif üyeleri arasında eşitsizliğe neden olacağından oy birliği ile reddine karar verildiğini ve bu kararın davacıya posta ile bildirildiğini, tasfiye kurulu üyelerinin huzur haklarının ödenmesi ve gerekli işlerin yapılması ve sağlıklı sonuclandırılması için her üyeden 12 x 250 TL ek ödeme planı doprultusunda toplanması yönünde karar alındığını, davacının bu karar doğrultusunda ödeme yapmamış olduğunu ve hali hazırda davalı tarafa borcu bulunduğunu bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa halimi yönünde hüküm kurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “Dava; tasfiye borcu bulunmadığı ve kooperatif üyesi olmadığını tespiti talebinden ibarettir.Davacının davalı kooperatif üyesi iken ferdileşme sonucu 30/10/2007 tarihinde adına tapuya tescil edilen taşınmazın 6 kez el değiştirdiği aidat ve üyelikten istifa için önce adi posta ile yazı yolladığı bunun reddolduğu, daha sonra önce Beyoğlu … Noterliğince sonra da Beşiktaş … Noterliğinden ihtarname gönderildiği, Beyoğlu ….Noterliği ihtarnamesinin tebliğ edilemediği, Beşiktaş … noterliği ihtarnamesinin 30/04/2018 tarihinde ulaştığı, 05/03/2017 tarihli genel kurulun 7 nolu kararı ile tasfiye borçları için her üyeden 4.300,00 TL ek ödeme kararı alındığı, davacının bu bedeli de ödediği hususları noterlik aracılığıyla davalı kooperatife ihtarname gönderilip tebliğ edildiği hususları tartışmasızdır.Taraflar arasındaki niza; davacının kooperatif üyesi olarak tasfiye giderlerinden sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Tasfiye sürecine girmiş bir kooperatifin üyeliğinden istifa eden ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 81/2 ve ana sözleşmenin 85/son madde hükümleri uyarınca, konutunu istifa nedeniyle geri verme yükümlülüğünde değil ise de, daha sonra oluşabilecek tasfiye masraflarından sorumlu olduğu gibi, esasen istifadan önce doğan tasfiye giderlerinden de zaten sorumludur. Davacı tarafça bu ödemeler yapılmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 13.maddesinde ortağı ana sözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13.maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife tebliğ etmesi ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Somut olayda, davalı kooperatifçe dava öncesi keşide edilen ihtarnamelerde istifanın kabul edilmediği bildirildiğinden davacının üye olmadığının tespitini istemekte hukuki yararı bulunmaktadır. Davacının gönderdiği Beşiktaş … Noterliğinin yevmiye nolu ihtarnamenin 30/04/2018 tarihinde davalıya ulaştığı anlaşılmakla kooperatiflerdeki açık kapı ilkesi de gözetilerek davacının bu tarih itibariyle üye olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 2015/6781 Esas, 2015/6671 Karar sayılı ilamı ile İstanbul 17. Bölge Adliye Mahkemesinin 2017/1371 Esas ve 2018/61 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.) ” gerekçesi ile davacının, 30/04/2018 tarihi itibari ile davalı kooperatif üyesi olmadığının tespitine, davacının tasfiye ve aidat borcunun 30/04/2018 tarihi itibari ile olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;Sayın Bidayet mahkemesi davacının üyelik istifasını 30.04.2018 tarihi itibariyle geçerli sayılmasına karar vermiştir. Davacının üyelik istifa talebini içerir ihtarname gönderim tarihi 25.04.2020 tarihi olup davalı Kooperatifin 03.04.2018 tarihli genel kurul tarihinden önce olup davacıya söz konusu genel kurula katılım için davet kağıdı gönderilmiş ve tebliğ edilmiştir. Davacı çağrı kağıdını tebliğ almasına rağmen toplantıya iştirak etmemiştir. Sınırlı sorumlu … Konut Yapı Kooperatifi ana sözleşmesinin ” Tasfiye Kurulunun Görevleri ve Tasfiyenin Yürütülmesi ” başlıklı 87/9 maddesinde ; Gayrimenkul satışının görüşüleceği toplantılar hariç olmak üzere, tasfiye süresince yapılacak genel Kurul Toplantılarında toplantı nisabı aranmaz hükmü amirdir. Bu kapsamda 04.03.2018 tarihli toplantıda alınan 10.numaralı karar gereği her üyeden aylık 250 TL olmak üzere toplam 3.000 TL alınmasına karar verilmiş olup söz konusu karar her üyeyi olduğu gibi davacıyı da bağlamakta iken Sayın mahkemenin davacının istifasını genel kurul toplantısından yaklaşık bir aydan fazla zaman sonraki tarihte 30.04.2018 kabul edip davacıyı 30.04.2018 tarihi itibariyle tasfiye ve aidat borcu olmadığına hükmedilmesi hukuka açıkça aykırıdır. Kaldı ki; 1163 sayılı kooperatifler kanunu gereği kooperatif üyesinin borcunun varlığı üyelikten istifaya yada ayrılmasına engel teşkil etmektedir. Mahkemenin üyeliğin son bulduğuna ilişkin kararı, tespit edilen tarih ve davacının borcu olmadığına yönelik kararı birbiriyle çelişik olup Bidayet Mahkemesi kararı usul ve yasaya açıkça aykırılık nedeniyle kaldırılması davacının davasının reddine karar verilmesi gerekmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Davacı, kooperatiften istifa ettiğini beyanla, istifa ettiğinin ve ayrılma talebinden sonraki aidat ve tasfiye giderlerinden sorumlu olmayacağının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Tapu kaydının incelenmesinde; davalı kooperatifin ana sözleşmede belirlenen amacını gerçekleştirerek inşaatları tamamlaması neticesinde ferdileşme işlemlerine başladığı , gelen tapu kayıtlarından da anlaşıldığı üzere ferdileşme işlemi gereği üyelerine tahsisen tapu devir işlemlerinin genellikle 2006 ve 2007 yılında yapıldığı görülmüş nitekim davacıya üyeliği gereği tahsisen tapuda devir ve temlik edilen … nolu bağımsız bölümün 19.01.2007 tarihinde mülkiyet ve hisse oranlarının düzenlenmesi İşlemi sonucu devir edildiği, davacının daha sonra bu taşınmazını 30.10.2007 tarihinde … yevmiye nolu satış işlemi sonucu …’e satmış olduğu ve söz konusu bağımsız bölümün bu satıştan sonra 5 satış daha görmesi neticesinde en sol malikin … olduğu tapu kayıtlarından teyit ve tespit edilmiştir.Davacının davalı kooperatife hitaben yazdığı 07.08.2017tarihli dilekçesinde “ kooperatife borcu olmadığını üyeliği gereği edindiği taşınmazın satış işleminden sonra 6 kez el değiştirdiği, kooperatifin uzun yıllar genel kurullarını toplayamamış olması nedeniyle üyelikten İstifa dilekçesi verecek muhatp bulamadığı, üyeliğin halen devam ettiği, tarafına 4.300.Tl lik borç tahakkuk edildiğini, 4.300.00.TL yi ödediğini beyanla kooperatif üyeliğinden istifa talebinde bulunduğunu” beyan etmiştir. Davacının 2017 yılında tahakkuk etttirilen 4.300,00TL ‘yi ödediği iki tarafın da kabulündedir.Davacının 07.08.2017 tarihli bu istifa talebine karşılık olarak davalı kooperatifçe 16.08,2017 tarihli yazı ile verilen cevapta ” kooperatife hitaben 07.08.2017 tarihli tarafımıza gönderilen üyelik istifası talebine ilişkin olarak yönetim kurulumuz 16,08.2017 tarihli toplantısında alınan 2017/9 sayılı kararla istifanızı uygun göremeyerek red etmiştir. Alınan kararda kooperatifin eski yöneticilerinin 6 yıldır genel kurul yapmadığı yöneticilik sıfatıyla görevlerini yerine getirmediklerinden bilanço gelir giderlerinin sağlıklı tutulmamış ,kooperatife karşı davaların takip edilmemiş buna bağlı geçmişe dönük borçların ödenmemesinden bu borçların mevcut üyeler tarafından ödemelerin yapılması ve geçmişten gelen halen devam eden davalar sonuçlanıncaya kadar … istifasının kabulü halinde kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceğinden ve kooperatif üyeleri arasında eşitsizlik doğuracağından …’in istifasının reddine karar verildiği ve kooperatif yönetim kurulunun üyelikten istifayı kabulden kaçınmaya yönelik red kararının davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Davacının, davalı kooperatife adi posta ile yazılı olarak gönderdiği 07.08.2017 tarihli istifa dilekçesinin davalı kooperatif tarafından kabul edilmediğinin kendisine 16.08/2017 tarihli cevapla bildirilmesi üzerine bu kez Beyoğlu …. Noterliğinin 13.09.2017 tarih … ihtarnamesi ile kooperatif üyeliğinden istifa ettiğine dair yazılı talebinin noter aracılığıyla kooperatife bildirdiği, söz konusu noterden tanzim edilen istifa ihtarının adres yetersizliğinden iade edildiği görülmektedir.Davacının davalı kooperatife hitaben Beşiktaş …. Noterliğinin 25.04.2018 tarih … nosu ile düzenleyerek keşide ettiği ihtarnamesi ile “Beyoğlu … Noteri aracılığıyla 13/09/2017 tarih … yevmiye numaralı keşide edilen ihtarname İle 07.08.2017 tarihi İtibari ile davacının kooperatif üyeliğinden çıktığı, belirtilen tarihten itibaren üyelik aidatlarından ve tasfiye giderlerinden davacının sorumlu olmadığının ihtar ve ihbar edildiği, ihtarnamenin 30/04/2018 tarihinde tebliği edildiği görülmektedir. Davalı kooperatifin Beyoğlu …. Noterliğinin 08.05.2018 tarih … yevmiye holu davacıya yönelik keşide etmiş olduğu ihtarnamesinden de anlaşıldığı üzere davacının 07.08.2017 tarihli istifa talebinin davalı kooperatife tebliğ edildiği ve davalı kooperatifin 07.08.2017 tarihli istifa talebine karşılık davalı koaperatif yönetim kurulunun 16.08.2017 tarihli toplantısında alınan 2017/9 sayılı kararla uygun görülmeyerek Istifa talebinin red edildiği gibi davacının Beşiktaş … Noterliğinin 25.04.2018 tarih … sayılı yazıdaki istifaya ilişkin yönetim kurulunun 2018/5 sayilı kararla yine aynı nedenlere dayalı istifa talebinin red edildiğinin davacıya bildirildiği iş bu ihtarname ile tevsik edilmiştir.Davalı kooperatifin 04.03.2018 tarihinde yapılan 2017 hesap yılı genel kurulunun 5 nolu gündem maddesinde 2015-2016 hesap yıllarına ilişkin bilanço gelir gider fark ve hesaplarının okunduğu yapılan müzakereler sonucunda 2015-2016 hesap yılı bilarıço ve gelir gider hesaplarının oy birliğiyle reddine karar verildiği, genel kurulun 6 nolu gündem maddesi ile 2015-2016 hesap yılı bilarıço ve gelir gider tablosunun kabul edilmemesi nedeniyle bu dönemdeki yönetim ve denetim kurulu üyelerinin oy birliği ile ibra edilmemesine karar verildiği, Genel kurulun 10 nolu gündem maddesi ile 2018 yılı tahmini bütçesinin görüşüldüğü, tasfiye kurulu üyesi ve kooperatif avukatının”üst birliğin icra takibine intikal etmiş geçmiş yıllara ilişkin üyelik aidat borçları yönetim kurulu faaliyet raporunun eki olan 26 adet dava ve idra dosyalarının sonuçlandırılabilmesi gerekli ödemelerin yapılmasını teminen tahmini bütçede yer alan aylık aidatın ödenmesi gerektiğini beyan ettiği , yapılan müzakereler sonucunda genel kurulu takip eden Nisan ayından başlamak üzere 12 ay süre ile aylık 250.00.TL nin üyelerden tahsiline, aidatını geciktiren ortaklardan aylık %2 gecikme faizinin tahsiline oy birliği ile karar verildiği görülmüştür.Davalı kooperatifin dosyaya ibraz edilen ana sözleşmesi üzerinde yapılan incelemede ortaklıktan kendi isteğiyle ayrılma veya çıkma (istifa) ana sözleşmenin 13. Maddesinde , ortakların şahsi sorumlulukları da ana sözleşmenin 20. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Ortaklıktan çıkma; 13. Madde düzenlemesi: “Her ortak, hesap senesi sonundan en az bir ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabilir. Yönetim kurulu bu hükme uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, yazılı başvurunun kooperatif kayıtlarına girişinden itibaren bir ay içinde kabulden kaçınırsa, ortak, çıkma dileğini noter aracılığı ile yönetim kuruluna bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir.Ortakların şahsi sorumlulukları; Madde 20- Her ortak, kooperatifin borçlarına karşı, taahhüt ettiği pay tutarı kadar sorumludur. Kooperatiften ilişkisi kesilen ortağın sorumluluğu, ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl devam eder. Kooperatife giren her ortak, girişinden önce doğmuş olan kooperatif borçlarındân dolayı diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerln sorumlulukları hakkındaki hükümler saklıdır.” Şeklindedir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10. maddesinde; Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı bulunduğu, 12. maddesinde; Çıkmanın ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılacağı, kooperatif anasözleşmesinde daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebileceği, 13. maddesinde; Yönetim kurulunun, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınması halinde, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirdiğinde, bildirim tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 19/10/2015 tarihli 2015/6781 E. 2015/6671 K sayılı ilamında; “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 13. maddesinde ortağın anasözleşmeye uygun olarak istifa etmesine rağmen kooperatifin istifayı kabulden kaçınması halinde ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirmesi halinde çıkmanın gerçekleşeceği düzenlenmiştir. Ortağın istifa bildirimi yenilik doğurucu nitelikte olup, kooperatife ulaştığı anda sonuç doğurur. Yukarıda anılan 13. maddenin yazılış biçimi ortağın istifasının kooperatifçe kabulünü gerekli kıldığı izlenimi yaratmakla beraber noter aracılığı ile yapılan bildirime özel önem verilmek suretiyle, noter aracılığı ile yapılan bildirimin kabulünün gerekli bulunmadığı vurgulanmıştır. Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter vasıtasıyla kooperatife tebliğ etmesi ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir.Bir kooperatif ortağı, istifasının noter ihtarı ile kooperatife ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar aidat borçlarından 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi uyarınca sorumlu olup, üyelerin ödemeleri arasındaki eşitliğin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarih itibariyle bu şekilde sağlanması gerekir. Kural olarak ortak, üyesi olduğu davacı kooperatifin belirlediği inşaat finansmanı ve genel giderlere ilişkin aidat borçlarının, sonradan istifa etmiş ya da ihraç edilmiş olsa dahi istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar doğan kısmından sorumludur. Takibin salt istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce ya da sonra başlatılması olgusu, istifanın ulaşmasından ya da ihracın kesinleşmesinden önce doğan bu sorumluluğu kaldırmaz. Nitekim, anılan Kanun’un 27/son cümlesinde, ortaklığın düşmesinin ortağın anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir…… Her üye, üye olurken, üyeliğinin istifanın ulaştığı ya da ihracın kesinleştiği tarihe kadar devam edeceğini bilmekte olup, aidat ödemelerini ihracın kesinleşmesine ya da noterden gönderdiği istifanın tebliğine kadar yapması ve kooperatifin hesabına aktarması tüm ortakların yararına olup, eşitlik ilkesinin de bir gereğidir.” şeklindedir.Bu durumda ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesi olarak noter vasıtasıyla kooperatife tebliğ etmesi ortaklıktan çıkmanın gerçekleşmesi için yeterlidir. Dosya kapsamından, davacının noter aracılığıyla bildirdiği istifası, davalı kooperatife 30/04/2018 tarihinde tebliğ edilmekle istifa bu tarihte gerçekleşmiştir. Mahkemenin bu yöndeki tespiti isabetlidir ancak noter aracılığıyla bildirilen istifanın tebliğ tarihinden önce 04.03.2018 tarihinde yapılan 2017 hesap yılı genel kurul toplantısında takip eden Nisan ayından başlamak üzere 12 ay süre ile aylık 250.00.TL nin üyelerden tahsiline karar verilmiş, bu kararın iptal edildiğine veya geçersiz sayıldığına ilişkin iddia ve belgeye de rastlanmamıştır. Dolayısıyla sözü edilen genel kurul kararı tarihi itibari ile istifa veya devir yoluyla kooperatif ortaklığından ayrılmamış bulunan davacıyı da bağladığı açıktır. Bu bağlamda; mahkemece davacının tasfiye ve aidat borcunun 30/04/2018 tarihi itibari ile olmadığının tespitine hükmedilmesi hatalı olmuştur.Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 17/01/2023 tarihli 2021/5267 e. 2023/68 karar sayılı ilamı ”kooperatifçilikteki açık kapı ilkesinin bir gereği olarak, her ortak kooperatife girme hakkına sahip olduğu gibi çıkma hakkına da sahiptir. ortağa tanınan bu hak hiçbir şekilde kooperatif yönetim kurulu veya genel kurul kararıyla veyahut ana sözleşmeye konulacak bir hükümle ortadan kaldırılamaz ise de ortağın çıkma hakkını kullanması dürüstlük kuralına aykırı olmamak şartıyla korunur. ancak bu hak sınırsız değildir. zira ortak, kooperatiften konut veya işyeri almış ise, borçtan kurtulmak amacıyla kooperatif ortaklığından çıkamaz. aksi halde ortaklık yöntemiyle elde etmiş olduğu konut veya işyerini kooperatife iade etmesi gerekir. dolayısıyla yapı kooperatiflerinde ortaklık ilişkisinin, kooperatifin hukuki varlığını devam ettirdiği durumlarda ortaklığın da devam etmesi zorunlu bulunmaktadır. ancak kooperatifin fesih ve tasfiye şartları oluşmuş ise, yönetim kurulu ile mutabakat sağlanarak tasfiyeyi kolaylaştırmak için kooperatif ortaklığından çıkmak mümkündür. keza, kooperatif amacını gerçekleştirmiş ve dağılma sürecine girmiş ise; çıkan ortağın konutu veya işyeri çıkma gerekçesi ile geri alınamaz. sadece bu ortağın tasfiye giderlerine katılması istenir.” şeklindedir.Yukarıda belirtilen Yargıtay kararı doğrultusunda davacı taraf, 04/03/2018 tarihli genel kurulda alınan kararlarından sorumlu olduğu gibi tasfiye halinde olan kooperatifin tasfiye giderlerine de katılması gerekmektedir. Mahkemece bilirkişi raporu alınarak davalı kooperatifin ne kadar sürede tasfiye olacağı, tasfiye giderlerinin ne kadar olacağı ve davacının sorumlu olduğu miktar belirlenerek davacıya depo ettirilmeli, davacının ödemesi halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Eksik araştırma ile verilen karar hatalı olmuştur. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yaptıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine, kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/522 E. 2020/426 K. Sayılı 08/07/2020 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2023