Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1917 E. 2020/234 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1917
KARAR NO : 2020/234
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI : 2019/607 E. 2019/892 K.
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin müflis aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaları ile takip başlattığını, takip aşamasında borçlu şirket aleyhine iflas kararı verildiğini, Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … İflas sayılı dosyası ile iflas kaydı açıldığını, davacı şirketçe alacaklı oldukları dosyalardan alınan derkenarlar ile iflas masasına kaydının talep edildiğini, 27/03/2019 tarihli iflas kayıt taleplerinde alacaklı oldukları iflas dosyaları haricinde müflis lehine …. Bankası A.Ş nezdinde verilen kefalet sebebiyle ödemek zorunda kaldıkları 100.000,00 TL’nin de alacak olarak kaydı talep edilmişse de işbu alcaklarının usul ve yasaya aykırı şekilde reddedildiğini, davacının genel kredi sözleşmeleri ve müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefalet şerhleri ile müflis şirketin … Bankası A.Ş Güneşli şubesi nezdinde açtığı kredi hesabına müşterek müteselsil kefil olduğunu, müflis şirketin işbu kredi hesabı üzerinden 3.şahıs kurum ve kuruluşlar lehine teminat mektupları düzenleterek verdiğini, ancak müflis şirketin iş bu teminat mektuplarını ilgili bankaya iade etmediği gibi komisyon bedellerini de ödemediğini, ilgili bankanın müşterek müteselsil kefil sıfatı ile vekileden şirkete başvurarak teminat mektuplarını, komisyon bedellerini talep ettiğini, davacı şirketin ilgili bankaya 22/11/2018 tarihinde 100.000,00 TL müflis adına ödemek zorunda kaldığını belirterek, alacak kaydının yapıldığı miktara ek olarak ödemek zorunda kalınan 100.000,00 TL’lik alacaklarının da iflas masası alacakları olarak kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” ‘…uyuşmazlık davacı alacağının müflis şirketin iflas masasına kayıt ve kabulü istemine ilişkin olup, davanın ticari dava niteliğinde olduğu hususu açıktır. Yukarıda belirtildiği üzere ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. Her ne kadar uygulamada kayıt kabul davası olarak bilinen ve İİK.nun 235. maddesi gereğince açılan dava, 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinde açıkça yazmamış olsa dahi mahiyeti gereği alacağın tespiti, masaya kaydedilmesi talebi nihayetinde alacağın tahsiline yönelik bir talep olduğundan bu kapsamda değerlendirilmesi gerekmektedir. İşbu davanın arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olup, davanın esası bir paranın ödenmesine ilişkin olmakla arabuluculuğa tabi olacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olan davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.’ gerekçesi ile; davanın 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi ile HMK’nun 115.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İflas kayıt kabul davaları bir miktar paranın ödenmesi veya tazminat talebi dahilinde olmayıp, sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucu doğuracağından ve masaya kayıt işleminin iflas idaresinin serbestçe tasarruf edebileceği iş ve işlemlerden olduğunun kabulünün olanaklı olamaması nedeniyle bu tür davalarda zorunlu arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olmadığı, iş bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, İİK.’nun 235. maddesine göre, alacağın iflas masasına kayıt ve kabul istemine ilişkindir.Mahkemece davanın niteliği gereği arabuluculuk dava şartına tabi olduğu ve davadan önce davacının arabulucuya başvurmamış olması nedeniyle bu yönden arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık, iflas sıra cetveline itiraz davasının dava şartı arabuluculuk kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu, 07.06.2012 tarihinde kabul edilerek, 22.06.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Kanunun amacı ve kapsamı 1. maddede, hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yoluyla çözümlenmesinde uygulanacak usul ve esasları düzenlemek olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise, bu kanunun yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanacağı, aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıkların arabuluculuğa elverişli olmadığı belirtilmiştir. Yasanın, 18/A maddesinde:” Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği” ne yer verilmiştir.7155 sayılı Yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngörmüştür.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak bir özel dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir. Bilindiği gibi dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu şartlardır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Dava şartı tamamlanmıyor ya da tamamlanamıyor ise mahkemece davanın reddine karar verilir (HMK m.115).Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…” ile sınırlı tutmuştur. Somut olayda dava bir alacak ya da tazminat davası olmayıp masaya kayıt davasıdır. Bilindiği gibi kayıt kabul davası bir para alacağının tahsili amacını gütmez; bu dava ile o alacağın o iflas tasfiyesinden pay alıp almayacağı hususu belirlenir. Nitekim doktrinde de sıra cetveline itiraz davasının, iflas idaresi tarafından düzenlenen sıra cetveline karşı tanınmış bir kanun yolu olduğu ve yalnızca sıra cetvelinin düzeltilmesi amacını taşıdığı; bu dava ile alacaklının, iflas idaresinin bir alacağı kabulü veya reddi, miktarı ve sırası ile sınırlı bir aynî hakkın mevcudiyeti ve mahiyeti hakkında vermiş olduğu kararın doğru olmadığını ileri sürerek, iflas alacaklılarından birinin maddî hukuka uygun bir şekilde garameye dâhil edilip edilmemesini talep ettiği kabul edilmektedir. Bu dava ile güdülen amaç, alacak hakkında kesin hüküm oluşturacak bir karar verilmesi olmayıp, sadece ortak borçlunun (müflisin) aktiflerinin paraya çevrilmesi sonucu elde edilen paranın dağıtımında alacaklının hangi ölçüde dikkate alınacağıdır. Davanın kabul edilmesi belirli bir para alacağının tahsilini değil sadece sıra cetvelinin düzeltilmesi sonucunu doğurur (bkz., Hunkeler/Sprecher: Kurzkommentar, 2. Bası, Basel 2014, m.250, kn.1).Öte yandan, İcra ve İflâs Kanunu’nun 226’ncı maddesine göre; iflas idaresi masanın yasal temsilcisi olup bu temsil yetkisi, masanın menfaatlerinin gözetilmesi ve tasfiye ile sınırlıdır. İflas idaresi, davayı organ olarak takip ettiği için, dava ile ilgili bütün işlemleri yapabilir.Açıklanan nedenlerle kayıt kabul davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içermediğinden kayıt kabul davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulması yönünde bir dava şartı bulunmadığı gibi iflas idaresinin de arabuluculuk görüşmesine katılma yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüş olmakla ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle HMK’nun 353/1,a,4 maddesi gereğince davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 12/09/2019 tarihli 2019/607 Esas – 2019/892 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/11/2020 tarihinde HMK’ nın 353/1-a-6 ve 361/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.