Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1909 E. 2023/1471 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1909
KARAR NO: 2023/1471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2020
ESAS NO: 2018/838
KARAR NO: 2020/303
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 13/09/2018
KARAR TARİHİ: 25/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında mal alım satımına ilişkin cari hesap ve dayanak faturaların alacağından dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyadan icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin takibine itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile asgari %20 inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı şirkete borcunun bulunmadığını, kaldı ki takibe dayanak faturaların usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece “Taraflara belirlenen inceleme gününde ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmuş olup, ilgili yıllara ait kayıtlara göre davacı ile davalının takip konusu faturaları defterlerine karşılıklı olarak kaydettikleri, yapılan ödemeler bağlamında hesap hareketlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, hal böyle iken ispat yükü kendisine geçen davalı yanın HMK’nın 200 vd. maddeleri uyarınca takibe konu bakiye tutarı ödediğine dair delil sunamadığı anlaşılmakla sübuta eren davanın kabulüne” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;Sayın mahkeme, müvekkil şirkete ait ticari defterlerin yerinde incelenmesi yönündeki taleplerimizi ‘’dosyaya yenilik getirmeyeceği’’ gerekçesi ile reddetmiş olup, sadece davacı defterlerinin incelendiği,davalı defterlerinin incelenmediği bilirkişi raporu doğrultusunda karar vermiştir.Oysaki sayın bilirkişi,müvekkil şirkete ait ticari defterleri yerinde incelemiş olsaydı müvekkil şirketin davacı-alacaklıya cari hesaptan kaynaklı herhangi bir borcunun olmadığını açıkça görüp bu yönde rapor tanzim edecekti.Eksik inceleme ile tanzim edilmiş olan bilirkişi raporu hukuka ve hakkaniyete aykırıdır. Sayın mahkeme kararının bu yönü ile yerinde olmadığı ve istinaf yolu ile bozulması gerektiği inancındayız. Davacı tarafça dayanak faturaların içeriklerine dair hiçbir belge sunamamış olup davasını ispat edememiştir.Buna rağmen eksik inceleme ile tanzim edilen bilirkişi raporunun sayın mahkemece hükme esas alınıp bu doğrultuda müvekkil şirket aleyhine hüküm tesis edilmesi açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.Sayın mahkemenin kararını bu yönüyle istinaf ediyoruz. Borcu kabul anlamına gelmemekle beraber ; takibe konu faturalar müvekkil şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiştir.Usulüne uygun olarak tebliğ edilen bir fatura olmaması sebebiyle müvekkil şirket hakkında temerrüt faizine hükmedilmemesi gerekmektedir, müvekkil şirket aleyhine %20 İnkar Tazminatına hükmetmiştir. Sayın mahkemenin kararı bu yönüyle açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırıdır.Kararı bu yönüyle istinaf etmekteyiz.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, baskı makinesi ile bunlara ilişkin parça satışı ve teknik servis hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyası ile davacı tarafından davalı hakkında 14.505,10 TL alacağın tahsili istemiyle 14/08/2018 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibine ilişkin davalı vekili tarafından takibe süresinde itiraz edilmesi üzerine davacı tarafından 13/09/2018 tarihinde İİK 67. maddesi gereğince yasal süre içerisinde dava açılmıştır.Mali müşavir bilirkişi, her iki tarafın ticari defter ve belgelerini inceleyerek sunduğu raporda; ”Davacı …’nin sunmuş olduğu 2016, 2017 ve 2018 yılı yasal ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede; davalı …/’ne ait hesapların 120.12.744 no.lu cari hesap kodunda ve … Ltd. Şti. Hesap adında takip edildiği, davalı adına tanzim edilen fatura tutarlarının hesaba borç, davalı tarafından yapılan ödeme ve davacı adına tanzim edilen faturaların ise bu hesaba alacak kaydedildiği, ilgili hesabın 14.08.2018 takip tarihi itibariyle 16.094,16 TL borç bakiyesi verdiği, başka bir ifade ile davacının, davalıdan bu tutar kadar alacaklı olduğu görülmüştür.Davalı … surnmuş olduğu 2016, 2017 ve 2018 yılı yasal ticari defter kayıtları üzerinde yapılan incelemede; davacı … A.Ş.’ne ait hesapların 320.01.5012 no.lu cari hesap kodunda ve …A.Ş. hesap adında takip edildiği, davacı tarafından tanzim edilen fatura tutarlarının bu hesaba alacak, davacıya yapılan ödeme ve davacı adına tanzim edilen faturaların ise bu hesaba borç kaydedildiği, ilgili hesabın 14.08.2018 takip tarihi itibariyle 16.094,16 TL alacak bakiyesi verdiği, başka bir ifade ite davalının kendi yasal ticari defter kayıtlarına göre davacıya, bu tutar kadar borçlu olduğu görülmüştür.Tarafların hesap hareketleri ve bakiyeleri karşılaştırıldığında, hesap bakiyelerinin birbirini teyit ettiği, tanzim edilen fatura içeriklerine tarafların herhangi bir itirazının olmadığı, tanzim edilen fatura tutarlarının ve yapılan ve yapılan ödemelerin karşılıklı olarak kayıt altına alındığı tespit edilmiştir.” şeklinde mütalaada bulunmuştur.6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Davaya konu somut olayda, cari hesaba konu faturalar, davalının ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile davalı defterlerinde tespit edilmiştir. Bu bu faturalar yönünden hizmetin verilmediğini iddiasını davalının ispatlaması gerekmektedir. Tüm dosya kapsamı yukarıdaki bilgilerle birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında hizmet ilişkisinin mevcut olduğu, cari hesaba konu faturaların hem davacı hem davalı ticari defterinde kayıt altına alındığı, davalının defterlerinin incelenmemesinin söz konusu olmadığı, alacağın likit ve takibe itirazın haksız olduğu nazara alındığında, mahkemece verilen kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 247,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 22,35 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/10/2023