Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/19 E. 2020/44 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/19
KARAR NO: 2020/44
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/322
KARAR NO: 2017/595
KARAR TARİHİ: 04/05/2017
ASIL DAVA (İSTANBUL 15. ATM. 2010/472 ESAS’TAN DEVREN)
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
BİRLEŞEN DAVA (İSTANBUL 1. ATM. 2010/500 ESAS)
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
BİRLEŞEN DAVA (İSTANBUL 2. ATM. 2010/513 ESAS)
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl dava ve birleşen dosyalarda dava dilekçesi ile 27.06.2010 tarihinde yapılan davalı kooperatif olağan genel kurul toplantısında, iptali istenen gündem maddeleri hakkında davacıların red oyu kullandıklarını ve muhalefetlerine ilişkin dilekçeyi toplantı tutanağına eklemek suretiyle şerh ettiklerini, sanal ortaklarla çoğunluk oluşturulduğunu ve kararların alındığını, 27.06.2010 tarihli davalı kooperatif genel kuruluna katılanların kooperatifin gerçek ortağı olup olmadıkları ve aidat ödentilerini yapıp yapmadıkları belli olmadığını bu nedenle davalı kooperatifin 27.06.2010 tarihli genel kurulun gerçeğe aykırı hazirun cetveli nedeniyle toplantı ve karar nisabı olmaksızın toplanmış olması nedeniyle alınan kararların mutlak butlanla geçersiz olduğunu, toplantının 4,5,6,7,8,9,10,11 ve 12. ve birleşen İstanbul 1.Asliye Ticaret mahkemesinin 2010/500 esas sayılı davasında 13 ve 14. gündem maddeleri de dahil olmak üzere alınan kararların kanunlara, eşitlik ilkesine ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili cevap dilekçesi ile; toplantıya çağrılan ve katılan ortakların sanal olmadığı, ortaklar arasında ödeme dengesizliği bulunmadığı, davacıların dav açma haklarının bulunmadığı, toplantı ve karar yeter sayısının bulunduğunu, alınan kararların kanuna uygun olduğundan davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, birleşen 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/513 esas sayılı dosyanın davacılarından … ve … davadan feragat ettiğinden bu davacılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, asıl ve birleşen davalardaki diğer davacılar yönünden davanın kısmen kabulü ile davalı kooperatifin 27/06/2010 tarihli genel kurulunda alınan 4, 9 ve 11. maddesi kapsamındaki kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu kanaatine varılarak iptaline diğer kararların iptali gereken bir hususun bulunmadığından talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl davada davacı asilin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; kooperatife usulsüz üye kaydı yapıldığını, bazı üyelerin birden fazla üyeliklerinin bulunduğunu, bu üyelerin kooperatife hiçbir ödemede bulunmadıklarını, hazirun cetveli, pay defterine aykırı olarak düzenlendiğini, bu nedenle çoğunluk kararının yönetim kurulunun, eşitlik ilkesine aykırı olarak ödemesiz ve kısmi ödemeli üyelerin oylarından, mükerrer kullanılan oylardan oluştuğu hususu bilirkişilerce araştırılmadığını, Gündemin 10. maddesinin de iptali gerektiğini, kooperatif üyelerinin aleyhine koşullarla kooperatifler kanununa aykırı olarak, genel kuruldan önce 258 konut + 258 otomobil + 4.000.000 USD bedel karşılığında yapılan trampa sözleşmesinin onanması ve bu uygulamalarından dolayı yönetim kurulunun ibrasına ilişkin olduğu, kooperatifler kanununa aykırı yaptıkları bu uygulama yüzünden Vergi Dairesi, dağıtılan konut için ayrı otomobil için ayrı olarak üyeler aleyhine, üstelik cezalı olmak üzere vergi tahakkuk ettirildiği, ayrıca 4.000.000 USD’den üyelere hiçbir pay verilmediği gibi yönetim kurulunun bu paranın akıbeti ya da alınıp alınmadığı hususlarında çelişkili beyanları olduğunu, … ile kooperatif arasındaki sözleşmeyi inceleme imkanı verilmediğini, gündemin 7. Maddesinde yönetim kurul üyelerinin ayrı ayrı ibrası mevcut iken gündemin 10. Maddesinde, yönetim kurulunun bu usulsüz işlemlerin onanması ve bu satış ve trampadan dolayı yönetim kurulunun ibrasına tekrar yer verildiğini, Gündemin 12. Maddesi, konut ve otomobili kooperatif adına devir ve teslim alarak bir ardiyede tutmayı ve her türlü vergi, rehin, harç, nakliye, ardiye, sigorta vb. Maliyetin üyelerden tahsiline ilişkin olup devir ve teslime ilişkin şartların yerine getirmelerine rağmen bu masrafların tahsil edilmesi iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/513 esas sayılı davada davacılar vekilinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davalı kooperatif yönetimi tarafından üyeler arasında olması gereken eşitlik ilkesine uyulmayıp Kooperatifler Kanunu’nun 53. Maddesinde belirtilen esaslara aykırı olarak üye kabul işlemlerinin yapılmak sureti ile genel kurul toplantılarında kooperatif yönetimi tarafından istenilen yönde karar alınabilme çoğunluğunun bünyede tuttuklarını, bu usulsüz çoğunluğun gerek kooperatif üyelik aidatı ödemesi yapmayan gerek gerçekte mevcut olmamakla birlikte sanal olarak ismen bildirilen üyelikler tesis edilerek ve gerekse davalı kooperatif yönetimi tarafından bir menfaat karşılığı, katılım ücreti alınmadan veya eşitlik ilkesine aykırı şekilde üye kabul işlemleri yapılmak sureti ile oluşturulduğunu, gerçek ve usulsüz, sanal olarak oluşturularak çoğunluk sağlanan üyeliklerin araştırılması ve ayrıştırılması ile sonuca bağlanabilecekken mahkemece bu hususların dikkate alınmadan hüküm oluşturulduğunu, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/158 E. 2017/956 K. Nolu 12.07.2017 günlü kararında, davalı kooperatifin hisse sayısı hususunda çelişki bulunduğu bu itibarla kooperatifin gerçek durumunun genel kurula yansıtılmamış olduğu, bu nedenle yönetim kurulu ve denetleme kurulunun ibrasına ilişkin kararların (7 ve 8 nolu gündem maddeleri) yok hükmünde olduğu sonucuna varılarak ilgili maddelerin iptaline karar verildiğini, dosyada üye sayısına yönelik itirazlarımız doğrultusunda herhangi bir inceleme yapılmadığını, Ayrıca Yerel Mahkeme dosyası içerisinde mübrez Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 27.10.2014 gün ve 2014/2512 E. Ve 2014/6704 K. Sayılı BOZMA kararında: özetle yeterli bilgi ve belge ile yapılmayan faaliyet raporlarının ibrasını da yok saydığını, kök raporda da belirtildiği üzere TTK 380 ve Ana Sözleşmenin 36. Maddesi hükmü gereğince bilançonun kooperatifin gerçek durumunu gizleyip yanlış bilgiler ihtiva ediyor olmasının tespiti halinde yönetim ve denetim kurulları ibralarına ilişkin kararların iptali sonucunu doğuracaktır.” ifadesi yer aldığını, dolayısıyla gündemin onbirinci maddesi ile birlikte bu madde ile bağlantılı ibraları içeren yedi ve sekizinci maddelerin de iptal edilmemiş olması hukuka aykırılık oluşturduğunu, 18.06.2015 günlü rapor içeriğinde, ticari defterlerin açılış tasdiklerinin mülga 6762 sayılı TTK 69. maddesine uygun olarak yasal süresi içinde yapılmış olduğu, yevmiye ve envanter defterlerinin kapanış tasdiklerinin süresi içinde usulüne uygun olarak yaptırılmış olduğu ve davalı kooperatifin 2009 dönemine ait bilançosu ile gelir/gider tablosunun defter kayıtlarına uygun olarak tanzim edilmiş olduğu kanaati belirtildiğini, rapora itirazlarımız sonucu bilirkişi heyeti tarafından sunulan 24.01.2017 günlü raporun sonuç ve değerlendirme başlıklı birinci maddesinde; dosya içerisinde yönetim kurulu yıllık çalışma raporu ve denetim kurulu yıllık çalışma raporu ve bu raporların tebliğine ilişkin tebligat parçaları bulunmadığından bu konuda Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ hükümlerine göre usulüne uygun bir şekilde tebliğ ve ilan edilip edilmediği konusunda herhangi bir inceleme yapılamadığı belirtildiğini bu rapora ilişkin itirazlarımızı içeren 20.02.2017 günlü dilekçelerinde belirttiğimiz üzere yönetim kurulu yıllık çalışma raporu, denetim kurulu yıllık çalışma raporu ve bu raporların tebliğine ilişkin tebligat parçalarının bulunmayışı dilekçemizin yedinci maddesinde belirtilen Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki kararı da dikkate alındığında iptali istenilen yedi ve sekizinci maddelerde kararlaştırılan ibranın hukuksal olarak geçersizliği sonucunu doğurduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; TTK 362. maddesi uyarınca, “bilançonun toplantıdan en az 15 gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin emrine amade bulundurulur hükmü gereği” ilgili bilanço toplantıdan 15 gün önce üyelerin ulaşıma açık olduğu gibi, bakanlık temsilcisinin onayı ve oluruyla da ilgili faaliyet raporu okuma gereği duyulmadan oylamaya geçildiğini, toplantıya katılan üyelerden bilançoya ulaşılamadığına yönelik bir itiraz gelmediği gibi, hesapların görüşülmesi için genel kurulun ertelenmesi yönünde bir öneri de getirilmediğini, Bu sebeple mahkemenin genel kurul gündeminin 4. Maddesiyle ilgili vermiş olduğu iptal kararı hatalı olduğunu, Gündemin 9. maddesine yönelik bilirkişi raporunda ve ek raporlardan da görüleceği üzere, yönetim kururlu tarafından yasal düzenlemelere uygun olmayan ödemeler sebebiyle kooperatifin zarara uğradığı yönünde hiçbir tespit olmadığını, 2009 yılına ait yevmiye, kebir ve envanter defterleri incelenmiş olup, 2009 yılı bilançosu ve gelir-gider tablosunun birbirleri ile uyumlu olduğu tespit edildiğini, bu sebeple, ilk derece mahkemesi’nin genel kurulun yerine geçerek ve kooperatifin üyelerinin iradesini yok sayarak, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ibrası yönünde alınan kararı iptal etmiş olması hatalı olduğunu, Gündemin 11. Maddesi ise 2009 Genel Kurulundan sonraki genel kurulda ele alınmış oylanarak hiç uygulanmaksızın kaldırıldığını belirterek istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davalı kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Davcıların kooperatif ortağı olmakla en az bir pay sahibi oldukları konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. İptali talep edilen genel kurul kararı, davalı kooperatifin olağan genel kurul toplantısına ilişkin 27/06/2010 tarihli genel kurulda alınan kararlardır. Davacılar, her ne kadar genel kurul toplantılarında kooperatif yönetimi tarafından istenen yönde çoğunluğun oluşturulması için Kooperatifler Kanunu’nun 53. Maddesinde belirtilen esaslara aykırı olarak üye kabul işlemlerinin yapıldığını, sanal çoğunluk oluşturulduğunu, katılım ücreti alınmadan veya eşitlik ilkesine aykırı şekilde üye kabul işlemleri yapıldığı iddia edilmiş ise de; davalı kooperatif genel kurul hazırun cetvellerindeki katılımcıların, ortaklar defteri kayıtları esas alınarak yapılan incelemede ortak oldukları, toplantıya katılanların ortaklar defterindeki kayıtları, ortak olarak kaydedilmelerine ilişkin yönetim kurulu karar tarihi ve sayısı belirtilmek suretiyle tespit olunduğu, toplantıya katılanların sayısı hazirun cetvelinde yer alanların sayısı ile eşit olduğu, toplantının pay adedine göre değil ortak adedine göre akdedildiği tespit edilmiştir. Davacıların usulsüz üye kabul işlemine yönelik iddiası ayrı bir dava konusu olup bu yönde üyeliklerin iptaline karar verilmediği sürece genel kurul hazirun cetvellerindeki katılımcıların ortaklar defteri kayıtları esas alınmasında hukuka aykırılık görülmemiştir. Toplantıya çağrılanları ihtiva eden hazirun cetvelinde 218 ortağın toplantıya çağrıldığı, 86 ortağın asaleten 45 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 131 ortağın toplantıya bizzat veya temsilen katıldığı tespit edildiği, toplantının açılması için gerekli çoğunluğun mevcut olduğu görülmüştür. Genel kurul kararlarının iptali için dava açabilecek kişiler ve dava açma süresi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiş olup, genel kurul toplantısında hazır bulunup da, karara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren ortağın toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabileceği belirtilmiştir. Davacılar, dava konusu genel kurul kararının iptali davalarını, bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açmışlardır. Genel kurul kararının iptali için aranan koşullar, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiştir. İptali talep edilen gündem maddelerine ilişkin kararların her birine davacılarca muhalefet edildiği ve muhalefet şerhinin tutanağa geçilmiş olduğu, red oyunun kullanıldığı, dava açma koşulunun yerine getirildiği anlaşılmıştır. Gündem maddeleri incelendiğinde; 4. maddede 2009 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, 5. maddede 2009 yılı denetim kurulu raporu ve 6. maddesinde 2009 yılı bilanço ve gelir-gider hesabı okunduktan sonra 6. madde ile okunan raporlar ile bilanço ve gelir-gider farkı hesabının onaylanmasına; 7. maddede yönetim ve 8. maddede denetim kurulu üyelerinin ibralarına karar verilmiştir. 4. Madde de yer alan yönetim kurulu faaliyet raporunun okunması ile ilgili olarak; raporların tüm ortaklara dağıtıldığı, bu nedenle yeniden okunmasına gerek olmadığından okunmuş sayılmasına karar verilmiş ise de faaliyet raporunun ortaklara dağıtıldığına ilişkin davalı tarafça dosyaya belge sunulmamıştır. Mahkeme kararında belirtildiği üzere ortaklar, faaliyet raporu konusunda bilgilendirilmediği halde faaliyet raporunu okumaksızın, okunmuş sayılarak oylamaya geçildiği, davacılardan …’in yazılı olarak sunduğu itirazların toplantı sırasında müzakere edilmediği dolayısıyla mahkemece, alınan kararın kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu kanaatine varılarak iptaline karar verilmesi hukuka uygun görülmüştür. 5. Madde 2009 yılı denetim raporunun okunmasından ibaret olup anılan kararda kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı bir husus tespit edilmemiştir. 6. Madde de, 2009 yılı bilanço gelir-gider hesabı okunduğu, okunan raporlar, gelir- gider tablosu müzakereye açıldığı, bir ortağın bilançoda yer alan gelir gider tablosu hakkında soru yönelttiği, emlak vergisi, arsa proje gideri ve komisyon giderlerinin açıklanması istendiği, kooperatif mali müşaviri tarafından …’tan 4 milyon fatura karşılığı özel fonlarda ve cari hesaplarda tahakkuk işlemlerinin gerçekleştirildiği ve …’ın hesabında takip edildiğine dair açıklamada bulunulduğu, başkaca söz alan olmadığı, bilançonun oylanmasında 11 red oyuna karşılık 105 kabul oyu ile onandığı, Gündemin 7. ve 8. maddelerin yönetim ve denetim kurulunun ibralarına ilişkin olduğu, oylamada yönetim kurulu üyelerin, 12 red oyuna karşı 94 kabul oyuyla, denetim kurulu üyelerinin 12 red oyuna karşı 96 kabul oyuyla ibralarına karar verildiği görülmüştür. “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 380. maddesi “ Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmünü içermektedir. Buna göre ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır. İbraya ilişkin genel kurul kararının yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olması halinde davacıların bu kararın iptali hususunda dava açmakta hukuki yararı mevcut olup, bu iddiaların açılacak şahsi sorumluluk davasında ileri sürülebileceği, bu nedenle hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz. Kaldı ki, ibra kararının neticeleri sadece sorumluluk davası ile ilgili de değildir. Davacı tarafça ileri sürülen hususlardan bir kısmı doğrudan kooperatif zararı ile ilgili bulunduğundan bu hususlar üzerinde durularak iddiaların varid olup olmadığı ve ibra kararı verilmesine engel oluşturup oluşturmayacağı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca kural olarak ayrıntılı şekilde görüşülerek alınan bir ibra kararı yöneticiler hakkında TTK’nın 341. maddesi kapsamında sorumluluk davası açılmasına engel oluşturacağından, ibra kararın iptali için dava açılmasında hukuki yarar bulunduğu bir gerçektir.” ( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11.07.2013 tarih, 2013/3902 E., 2013/4888 K.; 12.07.2013 tarih, 2013/3859 E., 2013/4974 K.; 27/10/2014 tarih 2014/2512 E., 2014/6704 K. sayılı ilamları ) Öte yandan Kooperatif Ana sözleşmesinin 36. Maddesi ” bilançonun onayı yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ibrasını kapsar. Ancak bazı hususlar bilançoda gösterilmemiş ve bilanço yanlış düzenlenmiş ise de bilançonun tasdiki ile bu organlar ibra edilmiş olmazlar” şeklinde düzenlenmiştir. Mahkemece, kooperatifin ticari kayıt ve belgelerin incelenmesi sonucunda düzenlenen raporda kooperatif kayıtların mevzuat hükümlerine uygun olarak tutulduğu, açılış kapanış tasdiklerinin bulunduğu, bilanço gelir gider tablosunun kooperatif ticari kayıt ve belgeleri ile uyumlu olduğu, dolayısıyla iptali gereken bir hususun bulanmadığı sonucuna varılmış ise de davacıların ibraya ilişkin iddiaları ile ilgili inceleme yapılmamış olduğu görülmüştür. Davacılar, gündemin 6. Maddesinde bahsi geçen 4 milyon doların ne olduğu açıklanmadığını, kooperatifin, …’a fatura kestiği belli olmadığı, yine kooperatif parasının …’ın hesaplarında takip edilmesi kooperatif muhasebesine uygun bir işlem olmadığını, davalı kooperatif yönetimi ile üçüncü şahıs … arasında üyelerin bilgisi dışında gizli bir menfaat birlikteliği olduğunu, paranın … hesaplarında takip edildiği ifade edilmesine rağmen davalı kooperatif yönetimi tarafından 4 milyon doların, belirsiz proje gideri, komisyon gideri, emlak vergisi ve tapu harcı gibi gider kalemleri altında yok edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2014 tarih 2014/2512 Esas 2014/6704 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere davalı kooperatifin yönetim kurulu çalışma raporu ve denetim kurulu raporunun 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 86. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkartılmış 11.06.2008 tarihli ve 26903 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan tebliğlerde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenip raporların gerekli tebliğ ve ilan işlemlerinin usulüne uygun yapılması gerekmektedir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 24/01/2017 tarihli raporda ifade edildiği üzere dosya içerisinde Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve Denetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve bu raporların tebliğine ilişkin tebligat parçaları bulunmadığından bu konuda Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ hükümlerine göre usulüne uygun bir şekilde tebliğ ve ilan edilip edilmediği konusunda herhangi bir inceleme yapılamadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve Denetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporunun yasal mevzuata uygun olarak düzenlendiği ve raporların gerekli tebliğ ve ilan işlemlerinin usulüne uygun yapıldığı tespit edilememiştir. Dolayısıyla yeterli bilgi ve belge ile yapılamayan faaliyet raporların ibrası da geçerli değildir. Bu nedenle yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetim kurulu raporun okunması, bilançonun görüşülmesi ve oylanması ile yönetim kurulu ve denetim kurulunun ibrasına ilişkin gündemin 6, 7 ve 8. Maddelerin kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptali gerekmektedir. Gündemin 9. maddesinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığının talimatları doğrultusunda konunun Genel Kurulda müzakere edildiği, kanunen kabul edilmeyen giderlerden dolayı yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ibrasına ve haklarında sorumluluk davası açılmamasına karar verilmiştir. Mahkeme kararında belirtildiği yönetim kurulu tarafından yasal düzenlemelere uygun olmayan ödemeler nedeniyle kooperatifinin zarara uğradığı, kooperatifin uğradığı bu zarardan kooperatif ortaklarının sorumlu olduğu, buna rağmen yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ibrası kanuna aykırı olduğundan 9. madde yönünden iptal kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Gündemin 10. Maddesi … ile yapılan sözleşme uyarınca 15/10/2009 tarihli mutabakat metni gereği 258 adet 320 i otomobil yerine 320 d olarak değiştirilmesi hususunun onanması ve satış ile trampa işlem ve uygulamasından dolayı yönetim kurulunun ibra edilmesine ilişkindir. Anılan satış ve trampa işleminin 2008 yılına ait 19/07/2009 tarihli genel kurulunda görüşülüp karara bağlandığı, 19/07/2009 tarihli genel kurul kararının iptaline ilişkin İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/601 esasına kayıtlı iptal davası açıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla anılan bu kararın yerindeliği, davanın konusunu oluşturan 27/06/2010 tarihli genel kurulun konusu dışında kaldığı ve bu konuda bir başka iptal davası açıldığı sabittir. Bu nedenle mahkeme kararında belirtilen daha önceki genel kurulun kapsamında alınan kararın birebir tekrarı durumunda olan ve sadece …’tan alınacak otomobillerin daha üstün özellikli araçla değiştirilmesi düzenlemesini içeren bu genel kurul maddesinin kanuna ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, aksine yönetim kurulunun yapmış olduğun icraatların daha önce kararlaştırıldığından daha lehe bir durumun sağlanmış olduğu kabul edilerek talebin reddine karar verilmesi yerinde görülmüştür. Gündemin 12. maddesi ile konut ve otomobillerini almaktan kaçınanların ve ihraçları henüz kesinleşmeyen üyelere tahsis edilen konut ve otomobillerin kooperatif adına devir ve teslim alınması ve bunların ne şekilde değerlendireceğinin, kooperatif adına devir ve teslim alınmasının kooperatife getireceği vergi, resim ve harçlar ile nakliye, ardiye, sigorta ve benzeri ilave maliyet ve külfetlerin ilgili üyeye ve aidiyeti ve üyeden tahsili hususuna ilişkin olup alınan kararda yasa ve iyiniyet kurallarına bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Gündemin 11, 13 ve 14. maddesine yönelik mahkeme kararına karşı tarafların istinafı bulunmamaktadır. Ayrıca davalı vekilince gündemin 11. Maddesi 2009 genel kurulundan sonraki genel kurulda ele alınarak oylandığı ve hiç uygulanmaksızın kaldırıldığı ifade edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı kooperatifin 27/06/2010 tarihli genel kurulda alınan gündemin 4 ve 9. maddelerine yönelik mahkemece verilen iptal kararı ile gündemin 10 ve 12. Maddelerine yönelik iptal talebinin reddine dair karar hukuka uygun bulunduğundan davalı kooperatif vekili ile asıl davadaki davacı asilin ( gündemin 6,7 ve 8 maddelerine yönelik istinaf talebi olmadığı gözetilerek ) istinaf başvurusunun HMK 353/1-b bendi gereğince esastan reddine, 6,7 ve 8. maddeleri yönünden alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptali gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/513 esas sayılı dosyasındaki davacılar vekilinin istinaf başvurusun bu maddeler yönünden kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına HMK’nın 353/1-b.2 bendi gereğince hükmün düzeltilmesi cihetine gidilerek yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre davalı kooperatif vekili ile asıl davadaki davacı …’nın istinaf başvurularının HMK 353/1-b bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Birleşen İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/513 esas sayılı dosyasındaki davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE, HMK’ nın 353/1-b-2 bendi uyarınca İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/322 Esas, 2017/595 Karar ve 04/05/2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 3-Asıl davada ( İstanbul 15. ATM 2010/472 E. ) : a- Davanın kısmen kabulü ile davalı kooperatifin 27/06/2010 tarihli genel kurulunda alınan 4,9 ve 11 maddeleri kapsamında alınan kararların iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, b-Davalı vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 1,980,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, c-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 17,15.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ç-Davacı tarafından yapılan 26,00.-TL açılış gideri, 18,00.-TL.-TL tebligat, posta vs. gideri olmak üzere toplam 44,00.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 14,66.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, d-Davalı tarafından yapılan 12,00.-TL tebligat ve posta giderinin, kabul ve ret oranına göre takdir edilen 8,00.-TL’sinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, Bu dava sebebiyle 31,40.-TL Karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 17,15.-TL’nin mahsubu ile kalan 14,25.-TL’nin davalıdan alınmasına, Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine, 4-Birleşen 1 ATM’nin 2010/500 Esas sayılı davada a-Davanın kısmen kabulüyle davalı kooperatifin 27/06/2010 tarihli genel kurulunda alınan 4, 9 ve 11. Maddesi kapsamında alınan kararların iptaline, fazla talebin reddine, b-Davalı vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 1,980,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, c-Davacı tarafından peşin harç olarak yatırılan 17,15.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ç-Davacı tarafından yapılan 26,00-TL açılış gideri, 1.610,00.-TL bilirkişi ücreti, 362,00.-TL tebligat, posta vs. gideri olmak üzere toplam 1.998,00.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 666,00.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, d-Davalı tarafından yapılan 14,00.-TL tebligat ve posta giderinin, kabul ve ret oranına göre takdir edilen 9,33.-TL’sinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, e-Bu dava sebebiyle 54,40.-TL Karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 17,15.-TL’nin mahsubu ile kalan 37,25.-TL’nin davalıdan alınmasına, f-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine,5-Birleşen 2 ATM’nin 2010/513 Esas sayılı davasında; a- Davacılar … ve … yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine, b-Diğer davacılar yönünden davanın kısmen kabulüyle davalı kooperatifin 27/06/2010 tarihli genel kurulunda alınan 4,6,7,8, 9 ve 11. Maddesi kapsamında alınan kararların iptaline, fazla talebin reddine, c-Davacılar …, …, …, …, … … ve … vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp adları belirtilen davacılara verilmesine, ç-Davalı vekille temsil edildiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalı tarafa verilmesine, d-Davacılar tarafından peşin harç olarak yatırılan 17,15.-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, e-Davacılar tarafından yapılan 26,00.-TL açılış gideri, 138,00.-TL tebligat, posta vs. Gideri, 1.210,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.374,00.-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre takdir edilen 916,00-TL’sinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, f-Davalı tarafından yapılan 13,00.-TL tebligat ve posta giderinin, kabul ve ret oranına göre takdir edilen 4,33-TL’sinin davacılardan alınıp davalı tarafa verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına, g-Bu dava sebebiyle 54,40.-TL karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 17,15.-TL’nin mahsubu ile kalan 37,25.-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, ğ-Karar kesinleştiğinde taraflardan alınan gider ve delil avansının harcanmayan kısmının iadesine, İstinaf Giderleri Yönünden; 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince her bir taraf yönünden ayrı ayrı alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının istinaf eden her bir taraf yönünden Hazineye İRAD KAYDINA, 7- İstinaf karar harcı olan 148,60 TL için istinaf yoluna başvuran kooperatifçe yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 117,20 TL’nin davalılardan alınarak, asıl davada davacı … tarafından yatırılması gereken 148,60 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubi ile bakiye 117,20 TL’nin bu davalıdan alınarak, birleşen 2 ATM’nin 2010/513 Esas sayılı davasında davacılarca yatırılması gereken 148,60 TL karar harcından peşin yatırılan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 117,20 TL karar harcının bu dosyanın davalısından alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 8- Asıl davada … ile davalı kooperatifin istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerlerine bırakılmasına, 9- Birleşen 2 ATM’nin 2010/513 Esas sayılı davada davacılarca sarf edilen 117,10 TL istinaf harcı ile posta ve tebligat giderinden oluşan 166,50 TL olmak üzere toplam 283,60 TL istinaf yargılama giderinin davalı kooperatiften alınarak davacılara verilmesine, 10- İstinaf yargılaması duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b-2 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/10/2020