Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1883 E. 2020/128 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1883
KARAR NO : 2020/128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 02/06/2020
NUMARASI : 2019/661 Esas (derdest)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2019
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA ve TALEP Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket, 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolunun işletme hakkına sahip olduğunu, davalının ise işletme hakkı müvekkil şirkette bulunan köprü ve otoyolları ücret ödemeksizin kullandığını, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun “Geçiş Ücretini Ödememe ve Güvenliğin İhlali” başlıklı 30. maddesinin 5. Fıkrası uyarınca davalının 12/10/2018 tarihi ile 01/12/2018 tarihleri arasında 198 kez geçiş ücreti ödemeksizin köprü ve/veya otoyollarından ihlâlli geçiş yaptığı ve 15 günlük sürede de bedelini ödenmediği için davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, davalının geçiş ücretlerini ödediği yönünde bir iddiasının olmadığını belirterek, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamını ve alacak üzerinden asgari %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/662 Esas sayılı dosyasında dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket, 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolunun işletme hakkına sahip olduğunu, davalının ise işletme hakkı müvekkil şirkette bulunan köprü ve otoyolları ücret ödemeksizin kullandığını, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun “Geçiş Ücretini Ödememe ve Güvenliğin İhlali” başlıklı 30. maddesinin 5. Fıkrası uyarınca davalının 14/11/2018 tarihi ile15/01/2019 tarihleri arasında 82 kez geçiş ücreti ödemeksizin köprü ve/veya otoyollarından ihlâlli geçiş yaptığı ve 15 günlük sürede de bedelini ödenmediği için davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, davalının dorse ve çekiciye ayrı ücret talep edilmesinin mümkün olmadığı iddiasının hukuka aykırı olduğunu, geçiş yapan araçların tır vasfında olup, çekici ve dorse olmak üzere iki parçadan oluştuğunu, ogs cihazının çekici plakası üzerinden kaydedilerek dorse için sanal hesap oluşturulması gerektiğini, sanal hesabı bulunmayan dorselerin ise çekiciyle birlikte ücretlendirilmesinin doğal olduğunu, davalının geçiş ücretlerini ödediği yönünde bir iddiasının olmadığını belirterek, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamını ve alacak üzerinden asgari %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 11/03/2020 tarihli ihtiyati haciz talep dilekçesinde özetle; davalı 12/10/2018 ile 01/12/2018 tarihleri arasında birçok kez geçiş ücreti ödemeksizin müvekkili şirketin işletme hakkına sahip olduğu köprü ve/veya otoyollardan ihlalli geçiş yapıldığını, bedeli ödenmeden yapılan geçiş ücretleri 15 günlük yasal süresinde de ödenmediği için davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalının icra takibine itiraz ettiğini, bu nedenle itirazın iptali davasının açıldığını, müvekkili şirketin alacağının temini bakımından davalının yargılama sürecinde mal kaçırma ihtimali ve böyle bir durumda ileride verilecek olan kararın infazının mümkün olmayacağı ihtimalinin göz önüne alınması gerektiğini, geçiş ücretleri yasal 15 günlük süre içerisinde ödenmediğinden muaccel hale geldiğini, ihlalli araç geçişlerine ilişkin sunulan fotoğrafların alacağı yaklaşık ispata elverişli olduğunu, ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunu belirterek davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul, araçlar ve banka hesapları üzerine İİK m.257 gereğince teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talep edilen alacağın ne şekilde hesap edildiğinin dava dilekçesinde ve takipte belirtilmediğini, plakası belirtilen araçların, hangi geçiş noktalarından geçtiği, hangi tarihlerde geçip, geçmediği açıkca müvekkili şirketin anlayıp, takip edebileceği şekilde belirtilmediğini, gerekli açıklama yapılmadığı için alacağın likid olmadığını, davacı şirketin bu dava ile birlikte yolda olan başka bir dava konusu alacağının, zamanında 477.000.00 TL gibi bir rakamı, müvekkili şirketten, talep ettiğini, itirazlar üzerine yapılan incelemede, mükerrer ve çekiciye ilaveten arkasındaki dorse plakalarına da cezalı geçiş ücretlerinin eklendiğini, bundan dolayı yaşanan güven bunalımı nedeniyle, talep edilen alacağın hesap ediliş şekline itiraz edildiğini, Davacının, ispat ile zorunlu olduğunu itiraz konusu yapılan hususların açığa çıkması halinde sağlıklı sonuca ulaşılabileceğini, davacı şirketin talep ettiği meblağın dayanağı ihlalli geçiş listesinde bile çekicilere ayrı, dorseye ayrı geçiş ücreti tarh ettiğini, müvekkilinin itirazlarında haklı olduğunu belirterek davacını, müvekkil şirkete ait araçların, ihlalli geçiş yaptığı köprü ve yolların, rakamla ifade edilmeyerek, sade ve açık bir şekilde, keza bu yerlerden geçiş ücretlerinin yine açık ve net bir şekilde bildirilmesini, her ihlalli geçiş ücretine uygulanan 4 katı cezanında yine ayrı bir şekilde bildirilmesini, tüm bu bildirimler yapıldıktan sonra karşı delil bildirme ve cevap verme hakkını saklı tuttuğunu beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece 02/06/2020 tarihli ara kararı ile; “Davacının, davalıdan vadesi gelmiş bir para alacağı bulunmamaktadır. Henüz deliller toplanmamış, alacak durumu bu aşamada belirsiz olup, yargılamayı gerektirmektedir. Davalının mallarını gizlediği, kaçırdığı veya kendisinin kaçmaya hazırlandığı yahut alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunduğu hususunda da dosya kapsamında bir delilin bulunmadığı” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince ara kararın davacı vekiline 10/06/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 22/06/2020 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu alacağın 6001 Sayılı Kanundan kaynaklandığını, ilgili kanunun 30. maddesinin 5. fıkrasının dava konusu alacağın miktarının nasıl hesaplandığını da ortaya koyduğunu, dava konusu alacağın geçiş ücreti, geçiş ücretinin 4 katı tutarında para cezası, faiz ve faizin %18’i oranında KDV alacağından oluştuğunu, geçiş ücreti, 6001 Sayılı Kanun’un 30. maddesinin 7. Fıkrasında öngörülen 15 günlük yasal süre içerisinde ödenmediği için geçiş ücreti ile birlikte bu tutarın 4 katı tutarında cezanın herhangi bir bildirim, ihtar veya tebligata gerek kalmaksızın muaccel hale geldiğinden alacağın muacceliyet koşulunun gerçekleştiğini, ihtiyati haciz kararı verilmesini haklı gösterir sebepler ve şartların somut olayda mevcut olduğunu, davalıya ait araçlar tarafından yapılan ihlâlli geçişlerin listesi ile dava konusu alacağın var olduğu ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralının sağlandığını, davaya konu alacağın, rehinle teminat altına alınmadığını ve vadesi gelmiş bir alacak olduğunu, yerel mahkemeye sunulan davalıya ait araçların yapmış olduğu ihlâlli geçişlerin yapıldığı anlara ilişkin görüntü kayıtları ile yaklaşık ispat kuralı yerine getirildiğini, Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/18758 esas ve 2018/475 karar sayılı kararı “İİK’nun 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya dair yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli olup, alacağın varlığının tam ve kesin olarak ispatı aranmaz.” şeklinde olup, davalı hakkında ihtiyati haciz karar verilebilmesi için alacağın varlığının yaklaşık ispatının yeterli olduğunu ortaya koyduğunu belirterek İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/661 Esas sayılı dosyasının 02/06/2020 tarihli ara kararında ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasına, davalı borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalı tarafından geçiş ücretleri ödenmeksizin yapılan ihlalli geçişler nedeniyle, geçiş ücreti, para cezası, faiz ve KDV’nin tahsili için davacının başlattığı icra takibine, davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, istinaf incelemesine konu talep ise ihtiyaten haczi istemine ilişkindir.İİK 257 maddesinde; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı tarafından, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacakları ve diğer haklarının ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ise borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK 258 maddesinde ise “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yasal düzenleme gereğince ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır.Somut olayda ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından, geçiş ihlallerinin olduğu bir kısım kayıtlar sunulmuş ise de; kaçak geçişlerin olup olmadığı, geçiş sırasında davalıya ait araçlarda hgs/ogs bakiyesi olup olmadığı, bakiye varsa tahsilat yapılıp yapılmadığı, tahsilat yapılmamış ise bu durumun bankadan mı yoksa davacının kullandığı hgs/ogs sistemden mi kaynaklandığı, bakiyenin belli bir limit altına düşmesi halinde otomatik yükleme yapılıp yapılmadığı, geçiş anında bakiye yetersiz kalırsa sonradan yapılan yükleme ile geçişten itibaren 15 gün içerisinde tahsilat yapılıp yapılmadığı/tahsilatın mümkün olup olmadığı, sonradan yükleme yapılmış ise geçiş bedellerinin tahsil edilememesinin sebebi, tahsilat yapılmasına rağmen kaçak geçiş olarak sisteme geçmesinin mümkün olup olmadığı, yine taraflar arasında ihtilaf konusu olan çekici ve dorsenin ayrı olarak ücretlendirilip ücretlendirilmediği ve ücretlendirmenin nasıl olması gerektiği hususlarında yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde alacak miktarının belirlenmesi mümkün olduğundan bu aşamada alacağın varlığı ve muaccel olduğu yaklaşık ispata yeterli olmayıp, yargılamayı gerektirmektedir. İİK 257.maddede öngörülen ihtiyati haciz şartları oluşmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir.Açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/661 Esas sayılı dosyasında 02/06/2020 tarihli ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE,2-Harçlar Kanunun gereğince alınması gereken 148,60 TL başvuru harcı ile istinaf karar harcı 54,40 TL olmak üzere toplam 203,00TL harcın Hazineye gelir kaydına,3-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5-Kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/10/2020