Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1861 E. 2022/143 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1861
KARAR NO: 2022/143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/216
KARAR NO: 2020/45
KARAR TARİHİ: 22/01/2020
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 11/11/2016 tarihli hizmet ve işbirliği sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin (Ek-1) birinci maddesinde, “reklam veren” in Kent Plus Yalova Projesi ile ilgili olarak talep ettiği tür ve nitelikte çalışma kurallarını reklam veren standartlarına uygun pazarlama ve satış stratejisi oluşturma, gerekli görsel malzemenin hazırlanması, tasarımların hazırlanması, uygulanması, bunların süresinde ve İşbu sözleşme hükümlerine ve reklamveren talimatlarına uygun olarak teslimi, işin bedeli ve ödeme şartları ile tarafların diğer hak ve yükümlülüklerinin imza ve taahhüt altına alınmasıdır” denildiğini, müvekkil şirketin sözleşmenin birinci maddesinde ve sair maddelerindeki edimlerini eksiksiz kusursuz olarak yerine getirdiğini, hak edişlerini davalı tarafa fatura ettiğini, 2017 yılının ikinci ayından itibaren fatura bedelleri ödenmemeye başladığını ve 24.02.2017 tarih 29.500,00 TL muhtevalı ödenmeyen faturayı aynı muhteva ile 24-03-2017, 24/04/2017, 24/05/2017, 28/06/2017, 24/07/2017, 24/08/2017, 25/09/2017 ve 24/10/2017 faturalarının takip ettiğini, 11.11.2016 tarihli sözleşmenin 5. maddesinin ödemeler şartlan başlıklı maddesinde “işbu sözleşme kapsamında tahakkuk edecek bedeller, reklamveren tarafından fatura tarihinden itibaren 15 gün içerisinde ajansın … Nispetiye Şubesi nezdindeki (…) nodu hesabına nakden ödenecektir.” denildiğini, yani faturanın reklamveren borçlu davalıya tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde borcun eda edilmesi gerektiğini, TTK 1530/2 maddesinde “ Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu gecikmeden sorumlu tutulamayacağı haller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme suresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.”, TTK 1530/3 maddesine göre “mûtemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır, bu nedenle, borçlu davalının faize ve faiz oranına yapmış olduğu itirazın yerinde olmadığını” kaldı ki takip talebinde talep edilen faiz oranının yasal faiz olduğunu, alacaklı müvekkilin, davalı borçluya 30.10.2017 tarihi itibariyle bakiye borç miktarını bildirdiğini, borçlunun aynı gün borçlarının 265.510,00 TL olduğu konusunda mutabakat mektubunu imzalayarak geri gönderdiğini, bu tarihten sonra hiçbir ödeme yapmamalarına rağmen taraflarınca yapılmış olan icra takibine 06.02.2018 tarihinde yapmış oldukları itirazda “takip alacaklısı görünen … Ltd. Şti.’ne herhangi bir nam ve ad altında borcumuz yoktur” diyerek kötü niyetli olarak borcu inkar ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 oranında icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasındaki anlaşmaya rağmen davacı üstüne düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmediğini, sunmuş olduğu sözleşmede davacının imzası yer almamakta olup sözleşmenin değiştirilip değiştirilmediği bilinmediği gibi delil vasfına da haiz olmadığını, bunun dışında tarafların Kent Plus Yalova Projesi ile ilgili olarak müvekkil şirketin talep ettiği nitelikte standartlara uygun pazarlama ve satış stratejisi oluşturma, gerekli görsel malzemeyi hazırlama ve tasarımlan yapma, uygulama ve bunun karşılığında davacıya ödeme yapılması konusunda anlaştıklarını ancak davacı …, kendisinin sözleşme gereği yerine getirmesi gereken işleri tam ve eksiksiz olarak, ayıptan ari şekilde yerine getirmemiş olup haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli iddialarla icra takibi başlattığını, akabinde sayın mahkeme huzurundaki itirazın iptaline konu işbu davayı açtığını, işbu davanın bu nedenle reddi gerektiğini, keza, sözleşmenin onay başlıklı 2.8. maddesinde; “İşbu sözleşme kapsamında verilen her bir hizmet ancak reklamverenin yazılı onayı ile başlatılabilir ve işleme alınabilir. Söz konusu onay olmadan tamamlanmış bir hizmete dair reklamverenin hiçbir mali sorumluluğu yoktur. Ajansa ilgili hizmete dair onay yazılı olarak verilir. Onayların işin başlamasından önce verilmesi asildir. İvedi işlerde zaman darlığı nedeniyle istisnai olarak verilen sözlü onayların yazılı teyidi 24 saat içinde alınması esas olup; bu süre İçinde yazılı onay olmayan işlere devam edilmez” şeklinde olduğunu, davacının işleri eksik ve ayıptan ari yaptığına dair beyanlarına halel gelmemek kadıyla davacının yapmış olduğu işlerle ilgili de onay alınmadığını, yapılan işlerin dökümü çıkarılmadığını, müvekkil şirket ile mutabık kalınmadığını, bu nedenle fahiş rakamın kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca yine davacının sunmuş olduğu mutabakat formunun müvekkil şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığını, müvekkil şirketi temsile yetkili ve aynı zamanda ortak olan … ve … olup bu ortakların müşterek imza ve yetki hakkı bulunduğunu, gerekirse bu hususta İstanbul Ticaret Odasına yazı yazılmasını talep ettiklerini, davacının geçersiz mutabakat formuna dayalı alacak talebinde bulunması haksız olup davanın reddini talep ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesindeki icra inkar talebi haksız olup, söz konusu talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkil aleyhine haksız alacak talebinde bulunduğunu ve icra takibi başlattığım, icra takibine yapılan itirazın usul ve yasaya uygun olduğunu, bu nedenle açılan dava haksız ve dayanaksız olup davanın reddi ile müvekkil şirket lehine % 20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” taraflar arasında 11/11/2016 tarihinde imzalanan … Yalova Projesi kapsamında reklamcılık alanında hizmet ve işbirliği sözleşmesi nedeniyle düzenlenen irsaliyeli faturalar ve bu faturalara konu bakiye borç miktarı olan 265.510,00 TL üzerinden 30/10/2017 tarihli Mutabakat Mektubuna istinaden alacaklı olunduğu iddiasının incelenmesi için alınan bilirkişi raporunda 2016 yılında 3 adet ve 2017 yılında 11 adet irsaliyeli faturaların davacı ve davalı ticari defterlerine kayıtlı olduğu 31/12/2017 tarihi itibariyle 265.510,00 TL nin davacı ticari defterlerinde alacak olarak kayıtlı olduğu ve aynı şekilde 265.510,00 TL nin davalı ticari defterlerinde borç olarak kayıtlı olduğu , fatura bedellerinin birbiriyle örtüştüğü, davacı ile davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu mutabakat formunun dosyaya ibraz edildiği, faturaya karşı 8 günlük yasal süre içinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı,reklam konusundaki teknik bilirkişi tespitlerinde yapılan işlemlerin fazlalığı ve akış sırası bakımından onay alınmadığı iddiasının mümkün olmadığının belirtildiği, davalının eksik ifa ve onay alınmaması yönündeki iddiasını destekler delil sunmadığı, davalı şirketin kaşe ve imzasının bulunduğu mutabakat formunun da 265.510,00 TL olduğu incelendiğinde TTK m.18 gereği tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği dikkate alınarak bu mutabakat mektubuyla davalı şirketin bağlı bulunduğu tespit edilmekle yapılan bilirkişi incelemesinde 265.510,00 TL asıl alacak ve 13.114,97 TL işlemiş faiz belirlenmiş olmakla birlikte dava dilekçesinde 265.500,00 TL asıl alacak ve 14.096,96 TL işlemiş faiz talep edildiği anlaşılmış olup takibe konu fatura ve cari hesap ilişkisinden davacının takip tarihi itibariyle taleple bağlılık ilkesi gereğince 265.500,00 TL asıl alacak ve 13.114,97 TL olarak hesaplanan bedel kadar işlemiş faiz olduğu anlaşılmış olup taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında cari hesap alacağının oluştuğu hususunun ispatlandığı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 265.500,00 TL asıl alacak ve 13.114,97 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 278.614,97 TL üzerinden devamına, asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili tarafından cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 9 adet 29.500,00 TL bedelli faturalara istinaden toplam 265.000,00 asıl alacak, 14.096,96 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 279.596,96 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Tarafların ticari defter ve kayıtları, takip ve dava dosyası ile dosyada mevcut diğer deliller üzerinde bilirkişiden incelemesi yaptırılmış olup, mali müşavir ve reklamcılık alanında uzman bilirkişiden alınan müşterek raporda özetle; dava kapsamında sunulan deliller kapsamında yapılan işler incelendiğinde … Yalova Projesi için çalışmaların yapıldığı ve hizmetin verildiği kanaati oluştuğunu, davalı tarafın, davacı şirketin, taraflar arasındaki sözleşmeye göre edimlerini yerine getirmediğini, bir kısmını ise eksik ifa ettiğini, işi anlaşılan şekilde teslim etmediğini yönündeki beyanları ile ilgili olarak dava dosyası içerisinde herhangi bir belge bulunmadığını, tarafların ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 265.510,00 TL alacaklı olduğunu, bu bakiyede mutabık olduklarını, davacı tarafından icra takibinde 265.500,00 TL talep edildiğini, 13.114,97 TL işlemiş faiz talep edilebileceği” yönünde görüş bildirilmiştir. Dosya kapsamına göre taraflar arasında, … Yalova Projesi kapsamında reklamcılık alanında hizmet ve işbirliği kapsamında 11/11/2016 tarihli sözleşme imzalandığı, verilecek hizmetler için reklam veren davalı, davacı ajansa aylık 25.000,00 TL+KDV ödemeyi taahhüt ettiği, işbu sözleşme kapsamında tahakkuk edecek bedeller, reklamveren tarafından, fatura tarihinden itibaren 15 gün içerisinde davacı ajansın banka hesabına nakden ödeneceği kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili hizmetin gereği gibi yerine getirilmediğini, eksik ifa edildiğini, verilen hizmetler ile ilgili davalıdan onay alınmadığını, mutabakat formunun şirketi temsile yetkili kişiler tarafından imzalanmadığını iddia etmiş ise de mutabakat formunun davalı şirketin kaşesi ile imzalandığı, şirket kaşesine yönelik bir itiraz olmadığı, kaldı ki takibe dayanak yapılan faturaların hem davacının hem davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, mutabakat formu ile tarafların ticari defterleri bire bir örtüştüğü görülmüştür. Kural olarak davaya konu faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması, hizmetin yerine getirildiğine karine oluşturur. Aksi davalı tarafça ispatı gerekir. Kaldı ki davacı tarafça yapılan işlemler teknik bilirkişisince incelenmiş olup sözleşme kapsamında hizmetin ifa edildiği tespit edilmiştir. Bu itibarla davalı, her ne kadar davacının, bir kısım sözleşmesel yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, eksik ifa ettiğini iddia etmiş ise de bu iddiasını ispata elverişli yasal delillerle ispatlayamadığı, ayrıca faturalara karşı 8 günlük yasal süre içeresinde itiraz edilmemesi yapılan işlemlere onay verildiği anlamına geldiği gibi teknik bilirkişinin tespitinde belirttiği gibi yapılan işlemlerin fazlalığı ve akış sırası bakımından onay alınmadığı iddiasının kabulü mümkün görülmediğinden davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. İİK 67/2.maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır. Takip tutarı sözleşmede kararlaştırılan bakiye fatura bedeli olup alacak likit/belirlenebilir olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf nispi karar harcından, davalı tarafından yatırılan 4.759,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.678,30 TL’ nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi.09/02/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği , (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde ” (değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”…. Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nın 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle , sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.