Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1851 E. 2023/1432 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1851
KARAR NO: 2023/1432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/480 Esas
KARAR NO: 2020/221
KARAR TARİHİ: 24/06/2020
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından davalı aleyhinde 09/02/2018 tarihli ve 50.042,62 TL meblağlı ve 04/03/2018 tarihli ve 25.960,00 TL meblağlı iki adet fatura alacağı nedeniyle fatura bedelli toplamı ve işlemiş faiz istemini de içeren icra takibi başlatıldığını, ancak takibe haksız şekilde itiraz edildiğini, takibe konu alacak müvekkilinin fatura alacağı olup davalının borçlu olduğu hizmet bedeline ilişkin olduğunu, davalı tarafından söz konusu faturaların kabul edilerek ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, gerek davalının ticari defter ve kayıtlarından gerekse vergi dairesine sunduğu beyannamelerinden faturaları kabul ederek defterlerine işlediğinin açıkça görüleceğini, esasen borca itiraz dilekçelerinde de borcun varlığının “kaldı ki, müvekkilin borcu bu miktar da değildir” ifadesi ile dolaylı olarak ikrar edilerek ne kadar olduğu belirtilmeksizin miktar bakımından borca itiraz ettiklerinin vurgulandığını, beyanla haksız ve dayanaksız olarak yapılan takibe itirazın iptaline, alacağın faturaya dayanan likit bir alacak olması nedeniyle davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamış, davalı vekili duruşmada davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “… Fatura düzenlenmesi tek başına alacağı ispat etmeyeceğinden, davacının faturada belirtilen hizmeti verdiğine dair kesin delillerini ibraz etmesi gerekmektedir. Davacı tarafından hizmetin ifasına dair herhangi bir delil ibraz edilmediği gibi verilen kesin süre içerisinde ticari defterlerin de incelemeye ibraz edilmediği, dava dilekçesinde yemin deliline de dayanılmadığı ” gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Bilirkişi raporunun tarafımıza tebliğ edildiği tarihte ülkemizdeki COVİD-19 salgını nedeniyle süreler durmuş olup davanın reddedildiği duruşma tarihinde ise beyan süremiz dolmadan, detaylı beyanlarımızı sunamadan, defter sunma taleplerimiz reddedilerek karar verildğini, bu konudaki beyanlarımıza ne bilirkişi raporunda ne de duruşma tutanağında yer verildiğini, müvekkilinin defterleri incelenmeden ve hatta incelenmesi dahi talep edilmeden eksik inceleme neticesinde verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, defterlerin hazır olduğunu ve her aşama da incelenebileceğini kaldı ki bu durumu ilişkin delilerimizde içerisinde yer alan vergi dairesinde celbi talep edilen evraklar da istenilseydi kayıtlarının ortaya çıkacağını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, hizmet bedelinden kaynaklı faturaya dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının 2 adet faturaya istinaden işlemiş faizi ile birlikte toplam 81.434,62 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece 11/12/2019 tarihli duruşmada tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde 10/01/2020 tarihinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, taraf vekillerine inceleme gün ve saatinde dava ile ilgili ticari defter ve belgelerini ibraz etmeleri, ibraz edemiyorlarsa mazereti ile birlikte ticari defter ve belgelerin bulunduğu yeri bildirmeleri için inceleme gün ve saatine kadar kesin süre verilerek bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş olup alınan bilirkişi raporunda, ” davacı yanın incelemeye gelmediği, ticari defterlerini ibraz etmediği, yazılı olarak da mahkemeden yerinde inceleme talebinde bulunmadığından, davalı yanın ise, kendisine telefon ve mail ile ulaşılmaya çalışıldığı ancak ulaşılamadığı ve maillere de dönüş yapılmadığından tarafların ticari defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı ” ifade edilmiş ise de davacı vekilinin sunmuş olduğu 19/12/2019 yerinde inceleme talepli dilekçesinde ” yaptırılacak bilirkişi incelemesine ilişkin müvekkile ait defter kayıtlarının Kağıthane bölgesinde olması ve taşınabilirliğinin zor olmasından dolayı defterlerin müvekkilin ” … Mahallesi … Cad. … Kağıthane / İSTANBUL ” adresindeki yerinde incelenmesine karar verilmesini ” talep etmesine rağmen davacının ticari defterleri yerinde incelenmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. Öte yandan, davacı vekili, davalı yanın, Vergi Dairesine sunduğu BA beyannamelerinden söz konusu faturaları kabul ettiğini dava dilekçesinde beyan etmiş olup delil listesinde BA beyannamelerin istenmesi talep etmesine rağmen ilgili BA formların Vergi Dairesi’nden getirtilerek bilirkişi incelemesinde değerlendirilmemesi de doğru görülmemiştir.İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır.Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın, hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. ( Yargıtay 22. H.D. 22/06/2020 tarih 2017/29720 E. 2020/6157 K. Sayılı ilamı)Açıklanan nedenlerle tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yönteminde usule aykırılık bulunduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, bu aşamada esasa ilişkin itirazlar incelenmeksizin dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2019/480 Esas, 2020/221 Karar ve 24/06/2020 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE, 4-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/10/2023