Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/185 E. 2021/251 K. 10.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/185
KARAR NO : 2021/251
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2017
NUMARASI : 2016/685 Esas – 2017/810 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kooperatif Üye Ödemelerinden Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 10/03/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalı borçlu kooperatife 1997 yılında üye olarak girildiğini ve üyeliğin sona erdiği 2009 yılına kadar değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda ödemede bulunulduğunu, müvekkilinin davalı borçlu kooperatiften ayrılmasından sonra o zamanki kooperatif başkanı ile aralarında mutabakat yapıldığını ve ödenmiş olan kooperatif aidatlarına karşılık gelmek üzere 03/01/2010 keşide, 19/04/2010 ödeme tarihli, ve 58.000 USD miktarlı bononun tanzim edildiğini, müvekkilinin, davalı kooperatife girdikten sonra ve ödemelerini gerçekleştirdikten sonra kendisine C blok 65 nolu daire olarak tescil edileceğinin beyan edildiğini ancak geçen 12 yıllık süre zarfında herhangi bir tapu tescilinin meydana gelmediğini, bunun yanında müvekkili adına tescil edileceği belirtilen dairenin bir başkasına verildiğini ve başkası adına tescil edildiğini, müvekkili ile davalı kooperatif arasında önceki ödemelere ve kendisine daire verilmemesine karşılık olarak 19/04/2010 vadeli ve 58.000 USD miktarlı bononun tanzim edildiğini, söz konusu bononun yasal süresinde takibe konulmaması sebebiyle kambiyo senedine ilişkin olan 3 yıllık süre geçtikten sonra Gebze …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe konulduğunu ve söz konusu takibe davalı borçlu tarafından itiraz edilerek icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, icra takibine konu bonoya bakıldığında o dönemdeki kooperatif başkanının imzasının bulunduğu, kooperatif adına başkanın imzalamaya yetkili olduğu, icra takibine yapılan itiraz dilekçesinde bonoda bulunan imzaya karşı herhangi bir itirazın olmadığının açıkça görüldüğünü bu sebeple davalı borçlu tarafından haksız ve kötüniyetli olarak icra takibine yapılan itirazın iptaline, Gebze …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile yapmış oldukları takibin devamına, davalı borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak yapmış oldukları itiraz nedeni ile % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip dayanağı olarak 58.000 USD bedelli, 19/04/2010 vadeli bono incelendiğinde birbirinin aynı olan, biri kaşe üzerinde, diğeri açıkta iki imza taşıdığının görüldüğünü, bono üzerine atılan her iki imzanın da müvekkili kooperatifin eski yöneticilerinden … ait olduğunun tespit edildiğini, ancak bononun düzenlendiği tarihte … tek başına kooperatifi temsile yetkili olmayıp yetkisiz olduğu halde kooperatif adına hareket ettiğini ve söz konusu bonoyu düzenlediğini, bu durumda yetkisiz temsile ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğini, Kooperatifler Kanunu ve kooperatifin ana sözleşmesi gereği kooperatifin çift imza ile temsil edildiğini, yerleşik yargıtay kararları uyarınca da çift imza ile işlem yapılması gereken durumlarda tek imza ile kooperatif adına işlem yapılarak kooperatifin borçlandırılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle davacının davasının reddi gerektiğini, kooperatif ana sözleşmesinin 46. maddesinde kooperatifin temsil ve ilzamının çift imza ile olacağının düzenlendiğini, davacı adına herhangi bir dairenin tescil edilmediği, üstelik davacının adına tescil edileceği bildirilen dairenin de başkası adına tescil edildiğinin gerçek dışı olduğunu bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/685 E. 2017/810 K. sayılı ve 06/11/2017 tarihli kararı ile; “Dava itirazın iptali istemine dayanmaktadır.Mahkememizce yapılan yargılamada resen seçilen mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırıldığı, bilirkişinin dosyaya ibraz etmiş olduğu 21/04/2017 tarihli raporunda özetle; davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan icra takip dosyasından talep edilen asıl alacağın 128.180,00 TL, işlemiş faizin 53.322,88 TL olmak üzere toplam 181.502,88 TL olduğu, davacının takipte talep ettiği alacağın 58.000 USD ile ilgili olarak TL karşılığı için T.C Merkez Bankası’nın 02/12/2014 tarihindeki döviz efektif satış kuruna göre hesaplandığında 2.226,9 TL den asıl alacak 129.160,20 TL, işlemiş faiz 53.790,80 TL olmak üzere toplam 182.951,00 TL olarak hesaplandığını, dava ve icra takibinin konusu 03/01/2010 keşide tarihli 19/04/2010 ödeme tarihli 58.000 USD tutarlı davalı … temsilen tek kişi tarafından imzalanan senedin kooperatifi temsile yetkili 2 kişi tarafından imzalanmadığından kooperatif yönünden bağlayıcı olmadığı, bu senedin davalı koopereratifin yasal defter ve belgelerinde borç olarak kaydına rastlanmadığı, davalı tarafından benimsenmediği, dava dosyasında yer alan banka ödeme dekontlarının, hesap hatalarına sebep olmamak için dava dosyasına kaşeli ve ıslak imzalı olarak sunulması gereken banka dekontlarından yapılan hesaplamada davacının aidat vs ödemeleri için toplamda 40.426,40 TL ödediği, davaya konu 58.000 USD senedin düzenleme tarihinde geçerli olan efektif satış kuru 1.4967 TL ye göre TL karşılığı 86.808,60 TL olduğu, davacının 2010 yılındaki yasal defter kaydına göre ödemelerinin 34.126,00 TL olduğu ancak dosyada var olan banka dekontlarına göre ödemiş olduğu aidat vs için 40.426,40 TL ödediği hesaplanmış olup yasal defterlere eksik kaydedildiği bildirilmiştir. Davaya konu icra takip dosyası incelendiğinde, İİK’ nın 58/4. Maddesi uyarınca borcun sebebi bonodur. Bononun vade tarihi 19/04/2010 olup icra takibi 03/12/2014’tür. TTK’nın 778/1-h maddesi yollaması ile 749. Maddesi gereği bonolarda zamanaşımı süresi üç yıldır ve bono zamanaşımına uğramıştır. Zaten davacı tarafından takip örnek 10’a dayalı olarak değil örnek 7’ye göre başlatılmıştır.Dava dilekçesinde bononun düzenlenmesine dayanak teşkil eden alt ilişki davacı asilin kooperatife ödemiş olduğu değişik tarihlerdeki aidatlar olarak gösterilmiş ve bononun kooperatif başkanı tarafından düzenlendiği belirtilmiştir.Takibe konu bono incelendiğinde; keşidecinin … olduğu, kooperatif kaşesi üzerine aynı kişinin iki kez imza attığı, lehtarın … olduğu, 03/01/2010 düzenleme tarihi, 19/04/2010 ödeme tarihi olduğu. Davalı vekili tarafından bononun düzenleme tarihi itibari ile kooperatifin çift imza ile temsil edildiği savunmasının değerlendirilmesi için Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmış ve yazı cevabında gönderilen CD dökümü incelendiğinde; Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 492. sayfasında (CD dökümünün 881. sayfası) yer alan gazete küpüründe kooperatifi temsil için yönetim kurulundan … ve …’ e imza yetkisinin verilmesine ve ikisinin müştereken atacakları imza ile kooperatifin temsil ve ilzam olunmasına karar verilmiştir. Bonodan dolayı davalı kooperatifin sorumlu olabilmesi için yetkili temsilci tarafından imza atılması gerekecektir. Ancak davaya ve takibe konu bonoda müşterek imza bulunmayıp tek bir imza mevcuttur. TTK’ nın 778/1-e maddesi yollaması ile 749. Maddesi gereği temsile yetkili olmadığı halde bir kişinin temsilci sıfatıyla bir poliçeye/bonoya imzasını koyan kişi, o poliçeden/bonodan dolayı bizzat sorumlu olacaktır.Tüm bu nedenler ile; davalı kooperatif müşterek imza ile temsil edildiğinden ve davacı tarafından her ne kadar örnek 7’e dayanılarak icra takibi başlatılmış ise de itirazın iptali davaları takiple sıkı sıkıya bağlı olup, mahkeme takibe konu edilmeyen talepleri de inceleme konusu yapamayacağından (19 HD 2016/3367 Karar) takip talebindeki sebep ile bağlı kalınması gerektiğinden dava dilekçesi ile istenilen bedeller yönünden olumlu bir karar verilemeyecek olup talep başka bir dava veya takibin konu olabileceğinden, davacının kötü niyetini gösterir bir delilde dosyada bulunmadığından aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın reddine ve davacı alacaklı icra takibini yapması nedeni ile kötü niyetli bulunmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya sunulmuş olan banka dekontları ile kooperatif kasa makbuzlarının da incelenmesi suretiyle müvekkilinin davalı kooperatiften alacağının bulunduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin davalı kooperatife girdikten ve ödemelerini gerçekleştirdikten sonra kendisine C blok 65 nolu dairenin tescil edileceği beyan edilmesine rağmen aradan geçen 12 yıllık süre zarfında herhangi bir tapu tescili olmadığından ve müvekkili adına tescil edileceği belirtilen daire bir başkasına verildiğinden, önceki ödemelere ve kendisine daire verilmemesine karşılık olarak davalı kooperatif tarafından 19/04/2010 vadeli ve 58.000 USD miktarlı bononun tanzim edildiğini, takibe konu bonoyu imzalamaya o dönemdeki kooperatif başkanının yetkili olduğunu, icra takibine yapılan itiraz dilekçesinde bonoda bulunan imzaya karşı herhangi bir itirazın olmadığını, örnek 7 ilamsız olarak icra takibine girişilmiş olup, söz konusu icra takibinde belge göstermek veya sunmak mecburiyetinin de bulunmadığını, burada müvekkilinin davalı kooperatiften alacağının bulunması ve alacağının davalı kooperatife ait ticari defterlerin incelenmesi ile ortaya çıkmasının aranacağını, takibe konu olan bono kambiyo vasfına haiz olmadığı gibi icra takibinin de kambiyo yoluyla yapılmadığını, ilamsız alacak olarak takibe konulduğundan, ticari defterlerdeki alacağı da kapsadığını, dosyada alınan bilirkişi raporuna göre müvekkilin davalı kooperatiften alacaklı olduğuna yönelik tespitin, düzenli şekilde kooperatife ödemesini gerçekleştiren, kooperatiften çıktıktan sonra ödediği bedelleri geri talep eden müvekkilin hakkının görmezden gelinemeyeceğini, müvekkilinin yıllarca davalı kooperatife ödemede bulunduğu ve kooperatif üyesi olduğu, emsal Yargıtay ilamları gereğince, ticari defterlerin incelenmesi suretiyle alacağın ispatlandığı dikkate alınarak davanın kabulüne ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/685 E. 2017/810 K. sayılı ve 06/11/2017 tarihli kararının kaldırılarak davanın kabulüne itirazın iptali ile takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, aksi takdirde raporda da belirtilen 86.808,60 TL üzerinden takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, kooperatif üyesi iken yapılan aidat ödemelerine rağmen daire tahsisi yapılmadığı, bu nedenle ödenen aidatlara istinaden davalı kooperatif bakanı tarafından takibe konu bononun verildiği iddiası ile bono bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Gebze …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasında, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 19/04/2010 vadeli, 58.000,00 USD bedelli bono nedeniyle 03/12/2014 tarihinde 128.180,00 TL asıl alacak, 53.322,88 TL işlemiş faiz olmak üzere 181.502,88 TL üzerinden ilamsız takip başlatılmış, ödeme emri davalıya 11/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı tarafça 16/12/2014 tarihinde itiraz edilmiş ve dava yasal süre içerisinde açılmıştır.Takibe konu bono, keşidecisi …, lehtarı … olan 03/01/2010 düzenleme tarihli, 19/04/2010 vade tarihli, 58.000,00 USD bedellidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 98. maddesinin yollamasıyla, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 370. maddesinde “Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.” hükmü yer almaktadır. Davalı kooperatifin sicil dosyasının bulunduğu CD incelenmiş olup, Kooperatif ana sözleşmesinin 46. maddesi; “kooperatif adına düzenlenecek evrakın muteber olması ve kooperatifi ilzamı için kooperatif unvanı altında temsile yetkili olanlardan ikisinin imzası gereklidir. Yönetim kurulu kooperatifi temsil ve kooperatif adına imza atmaya yetkili şahısları kararla tespit eder ve bu kararın noterlikçe onaylanmış bir sureti imzalarla birlikte tescil edilmek üzere ticaret sicil memurluğuna verilir. Gerektiğinde yukarıdaki fıkra hükmüne göre hareket edilerek imza yetkisine sahip kimseler değiştirilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Kooperatifin 07/06/2008 tarihli olağan genel kurul toplantısında, yönetim kuruluna … asil üye, … yedek üye olarak seçilmiş, 09/06/2008 tarih ve 143 no’lu yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu başkanı …., yönetim kurulu başkan yardımcısı … ve muhasip üye … seçilmesi ve kooperatifin … ile …’ın müştereken atacağı imza ile temsil ve olunmasına oy birliği ile karar verilerek, Gebze …. Noterliğinin 16/07/2008 tarih ve … yevmiye sayısı ile tasdik edilmiş, 21/07/2008 tarihinde tescil edilerek, 29/07/2008 tarih, 7115 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 140. sayfasında ilan edilmiştir. Yönetim kurulu başkan yardımcısı … ve muhasip üye … istifa etmesi üzerine yönetim kurulunun 27/07/2009 tarih ve 170 no’lu kararı ile istifa eden üyelerin yerine genel kurulda belirlenen sıralamaya göre yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak … ve muhasip üye olarak … seçilmiş, yönetim kurulu başkanı Nahit Toptaş ile muhasip üye … imza yetkisi verilmesine, ikisinin müştereken atacağı imza ile temsil ve ilzam olunmasına oy birliği ile karar verilerek, Gebze …. Noterliğinin 13/08/2009 tarih ve … yevmiye sayısı ile tasdik edilmiş, 13/08/2009 tarihinde tescil edilerek,19/08/2009 tarih, 7379 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 492. sayfasında ilan edilmiştir. Bononun düzenlendiği tarih olan 03/01/2010 tarihinde, davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı … ile muhasip üye … müştereken atacakları imza ile temsil ve ilzam olunduğu ancak takibe konu bono üzerinde iki adet imza bulunmasına rağmen, iki imzanın da aynı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda, takibe konu edilen bono, temsile yetkili … ve … tarafından müştereken imzalanmadığı için davalı kooperatif yönünden bağlayıcı olmadığından davacı vekilinin bonoyu düzenleyen kooperatif başkanının yetkili olduğu yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. İtirazın iptali davası müddeabihi, takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Bu davanın takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı olarak ele alınması gerekir ve sonucu itibarıyla takibin devamına etkili bir davadır. Bu nedenle takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Davada her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talepnamesine konu olan ve borçlu yanca itiraza uğrayan alacaktır. Bunun sonucu olarak takip ve dava konusu olmayan taleplerin bu davada dikkate alınamayacağı hakimin iddia ve savunmayla bağlı olduğu kuralının bir gereğidir (Emsal HGK 2011/19-617 E. 2011/749 K. 14/12/2011 tarih ve 2006/19-260 E. 2006/251 K. 03/05/2006 tarih). Somut olayda, takibe dayanak belge keşidecisi …, lehtarı … olan 03/01/2010 düzenleme tarihli, 19/04/2010 vade tarihli, 58.000,00 USD bedelli bonodur. Bilirkişi incelemesinde, takibe konu edilen bononun davalı kooperatif kayıtlarında yer almadığı tespit edilmiştir. Davacı vekili, ilamsız olarak icra takibine girişilmiş olması sebebiyle takipte belge göstermek veya sunmak mecburiyetinin bulunmadığını, müvekkilinin davalı kooperatife yapmış olduğu aidat ödemelerine karşılık konut tahsis edilmediği için ödemelerin iadesi gerektiğini, alacağının davalı kooperatife ait ticari defterlerin incelenmesi ile ortaya çıkacağını iddia etmiş ise de, 1163 sayılı Kooperatif Kanununa göre kooperatif üyeliği istifa, ihraç, devir ve ölüm hallerinde sona ermektedir. Aynı Kanunun 10. maddesinde “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak istiyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir.”, 17. maddesinde “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır.” hükmü yer almaktadır. Davacının kooperatif üyeliğinin sona erip ermediği, ödediği aidatların iadesini talep hakkı olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi ayrı bir dava konusu olup, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi de yerindedir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmayıp 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının, davacı tarafından peşin yatırılan 2.185,22 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.125,92 TL harcın davacıya iadesine,4-İstinaf yargılaması için davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/03/2021