Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1836 E. 2021/3 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1836
KARAR NO: 2021/3
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/01/2020
NUMARASI: 2017/984 Esas – 2020/38 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL ANADOLU 3 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2018/1118 E. 2019/65 K. SAYILI DOSYASI
DAVA: İflas (İflasın Ertelenmesi)
BİRLEŞEN DAVA
TARİHİ: 24/09/2018
ASIL DAVA TARİHİ: 18/09/2017
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA Davacı vekili 18/09/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; TTK md. 377 ve İİK md. 179 ve diğer ilgili yasa maddeleri gereği 23/02/2015 tarihinde açılan dava neticesinde 28/09/2016 tarihinde davacı şirket hakkında iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesi kararı verildiğini, şirketin faaliyetlerine devam ettiğini, borçlarını ödemek için çalıştığını ancak halen borca batıklıktan kurtulmadığını belirterek iflas erteleme süresinin 1 yıl süre ile uzatılmasını ve yargılama süresince ise müvekkili şirket hakkında İİK 179/b md. gereğince daha önce verilmiş tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili 24/09/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirket hakkında iflas erteleme kararı verilmesinin ardından geçen 1 yıllık süreçte borca batıklığı bertaraf etmek için çalıştığını, borçlarında azalma olduğunu, faaliyetine düzenli olarak devam ettiğini, 28/09/2016 tarihinde 1 yıl erteleme kararı verildiğinden bu sürenin dolmasından evvel 18/09/2017 tarihinde 1. süre uzatımı davası açıldığını ve yargılamanın halen devam ettiğini, erteleme süresinin tekrardan dolacak olması sebebiyle iflasın ertelenmesinin 2. kez uzatılması istemiyle işbu davanın açıldığını belirterek, şirket hakkında verilen iflas erteleme süresinin 2. kez 1 yıl süre ile uzatılmasına, şirket hakkında İİK 179/b md. gereğince daha önce verilmiş tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1118 E. 2019/65 K. sayılı 23/01/2019 tarihli kararı ile iflas erteleme süresinin 2. kez 1 yıl süre ile uzatılması talebi ile açılan davanın, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/984 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/984 E. 2020/38 K. sayılı ve 15/01/2020 tarihli kararı ile; “…Kayyımlar, beş yıllık süre içinde 38 adet rapor sunmuşlar, son raporlarında borçlarda azalma olduğu, şirketin faaliyetine devam ettiğini ancak, net karlarına bakıldığında 2018 ve 2019 hedeflerinin uzağında olduğunu, nakit üretmekte sıkıntı yaşadığını, prokolollere göre düzenli ödeme yapamadığını mütalaa etmiştir. Dosyadaki mevcut rayiç tespitleri inşaat ve makine mühendisi bilirkişileri tarafından sunulmuştur. 13/04/2018 tarihli raporunun yargılama sırasında gücelliğini kaybetmiş olması nedeniyle 29/01/2019 tarihli celsede kimya mühendisi ile birlikte makine ve inşaat mühendisi bilirkişiler aracılğı ile tekrar teknik bilirkişi raporu alınarak şirketin güncel stok, demirbaş, taşınır, taşınmaz mal varlığı değerlemesi yapılmıştır. Teknik raporların sunulmasından sonra mali heyet oluşturularak dosya mali heyete verilmiştir. Dosyaya sunulan 29/05/2019 tarihli raporda davacı şirketin öz varlığının -1.313.025,00 TL borca batık olduğu, taahhüt edilen 2.000.000,00 TL sermaye artışının sağlandığını ancak borçların satışlardaki artış kadar düşmediğini, 2019 ve 2020 için palnlanan satış ve karlılık hedeflerinin gerçekçi olabileceği, izlenmesi gerektiği, kamu borçlarının ödenmediğni, sürekli arttığını, işçilik ücretilerinin enerji-iletişim bedellerinin ise düzenli ödendiğini, hedefin altında olmakla birlikte kar elde etmeye devam ettiğini mütalaa edilmiştir. 10/07/2019 tarihli celsede kayyım raporları ile mali raporlar arasındaki tesiptler arasındaki çelişkinin giderilmesi için mali heyete bir icra iflas hukuk uzmanı da eklenerek dosya mali heyete tevdi edilmiş, tedbirlerin verildiği 25/02/2015 tarihinden bu yana geçen sürede hedeflerin sağlanıp sağlanmadığı, iyileşmenin reel anlamda gerçekleşip gerçekleşmediği, projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, davacı şirketin revize projesinin nesnel ve gerçek kaynaklar içerip içermediği hususlarında inceleme yapılması için rapor alınmasına karar verilmiştir. Mali heyetin sunduğu 26/11/2019 tarihli raporda, davacı şirketin -2.200.446,01 TL borca batık durumda olduğu, 5 yıllık azami sürenin 25/02/2020 tarihinde dolacağı, revize iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığını, borca batıklığın 2,5 kat arttığını, beş yıllık süreçte kamu borçlarının üç katına çıktığı belirtmişlerdir. Davacı vekilinin bu rapora karşı itiraz ederek, 2.000.000,00 TL sermaye artışı yaptıklarını, borca batıklıktan çıktıklarını, rayiç ve mali tespitlerin hatalı olduğunu belirterek itiraz etmiş; bunun üzerine mali heyetten davac ışirketin borca batıklıktan çıkıp çıkmadığı, itirazların karşılanması için ek rapor istenmiş, bilirkişi heyeti 08/01/2020 (13/01/2020 havale tarihli) raporda, davacı şirketin geçirilen 5 yıllık süreçte taahhüt ettiği 2.000.000,00 TL lik sermaye artışını yaptığını, başkaca bir sermaye artışının olmadığını, şirketin halen -2.200.446,01 TL borca batık olduğunu, raporada bir değişiklik olmadığını, somut bir gelişme, delil de olmadığını bildirmiştir. Hem kayyım raporlarının hem mali bilirkişi heyetinin revize projesini inandırıcı ve gerçekçi bulamadığı, projenin nakit girişi, sermaye artışı gibi nesnel ve gerçek kaynak ve önlem içermediği, kar hedeflerinin gerçekleşemediği, borca batıklığın üç kat arttığı, bu haliyle şirketin durumunda iyileşme olmadığı, şirketin iflas erteleme uzatım koşullarını taşımadığı çok açıktır. Uzman bilirkişi heyetinin raporu dosya münderecatına uygun düştüğünden mahkememizce aynen benimsenmiş, usulünce tespit edilen rayiçlere göre şirketin -2.200.446,01 TL borca batıklık durumda olduğu kesin biçimde tespit edilmiştir. Gelinen aşama itibariyle (7101 sayılı yasanın 65. md. yapılan değişiklik öncesi) talep tarihinde yürürlükte bununan 2004 tarihli İcra İflas Kanun’un 179/b maddesi uyarınca tedbirlerin kaldırılmasına ve davacı şirketin iflasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesiyle, “1-A-Asıl davanın (1. iflas erteleme uzatım talepli) REDDİNE, -İstanbul Ticaret Sicilinde … sicil noda kayıtlı olan … LİMİTED ŞİRKETİ’nin İcra İflas Kanun’un 179/b maddesi uyarınca 15/01/2020 günü saat 11:04 itibarı ile İFLASINA, B-Mahkememizin bu dosyası ile birleştirilen 2018/1118 E, 2019/65 K sayılı 2. uzatım davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 11/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 13/02/2020 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin Türkiye’de kalsit imalatında kullanılan öğütme kolaylaştırıcı kimyasal maddeleri üreten tek firma olduğunu, döviz kuru, inşaat sektöründeki daralma, faizlerin yükselmesi gibi nedenlerle oluşan ödeme sıkıntısından kaynaklı olarak davacı şirketin iflas erteleme sürecine başvurmak zorunda kaldığını, iflas erteleme süreci içerisinde taahhüt edilen sermayenin tamamen ödendiğini, inşaat piyasasındaki talep eksikliğine rağmen satış hacmini koruduğunu, iflas erteleme kararının iflas kararına nazaran alacaklıların lehine olduğunun dosya kapsamında yapılan incelemeler ile sabit olduğunu, dosyaya sunulan revize proje incelenmeksizin 5 yıllık süre aşımı olacağı gerekçesiyle iflas erteleme talebinin reddedildiğini ancak iflas erteleme süreci içerisinde davacı şirketin faaliyetlerine devam ettiğini, borçlarını azalttığını, aktiflerini tamamen koruduğunu, gayrimenkul ve araç satışı dahi talep edilmeksizin borca batıklıktan kurtulmaya çalıştığını, sunulan projenin ciddi ve inandırıcı olmasına, davacı şirketin tüm borçlarını ödeyebilme ihtimalinin bulunmasına rağmen 5 yıllık süre değerlendirilmesi neticesinde iflasın açılmasına karar verilmesi ile hem davacı şirketin ticari hayattan silinmesine sebep olunduğunu hem de alacaklıların daha zor durumda bırakıldıklarını, faaliyetine devam eden şirketin iflasına karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/984 E. 2020/38 K. sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nın 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi süresinin uzatılması istemidir. Davacı tarafından 23/02/2015 tarihinde iflas erteleme talebiyle açılan davada, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 E. 2016/715 K. sayılı ve 28/09/2016 tarihli kararı ile “…Davacı şirketin dava açıldığında 31/12/2014 tarihi itibarı ile mali tabloları, malvarlığı rayiç değerleri yönünden borca batıklığının 3.283.182,59 TL olduğu, yargılama safahatı içerisinde kayyım raporlarına göre davacı şirketin ticari faaliyetini sürdürdüğü aylık 30.000-114.000,00 TL arasında net karlılık sağladığı, revize proje ile 1.600.000,00 TL olan şirket sermayesini 2.000.000,00 TL artırmak sureti ile 3.600.000,00 TL çıkardıkları ve bunu karar tarihine kadar 1.001.900,00 TL sini gerçekleştirdikleri, projeye göre 500.000,00 TL sini 2016 yılı sonuna kadar, bakiye 500.000,00 TL yi de 2017 yılı Haziran ayı içinde gerçekleştirmek üzere aldıkları kararın, gerçekleşen sermaye artışı itibarı ile davacı şirket yöneticilerinin samimi oldukları borçların ödeme konusunda gerçekçi yaklaşımlarla şirketi borca batıklıktan kurtama konusunda iyiniyetli oldukları sonucuna varılmakla, iyileştirme projesinin revize proje ile düzenlenmesinden sonra, davanın açıldığı tarihten itibaren aktif olan ve kar-kazanç gayesi ile faaliyetini sürdüren davacı şirketin iflasının ertelenmesi halinde erteleme kararının alacaklıların durumlarını ağırlaştırmayacağı, şirketin borca batıklıktan çıkabileceği…” gerekçesiyle davacı şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiş, karara karşı bir kısım müdahiller tarafından istinaf yoluna başvurulması neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 2016/62 E. 2016/61 K. sayılı kararıyla, yasal süreden sonra istinaf yoluna başvurulduğu gerekçesi ile müdahillerin istinaf taleplerinin süre yönünden ayrı ayrı reddine karar verilerek, temyiz edilmeksizin 27/01/2017 tarihinde kesinleşmiştir. Somut dosyaya konu asıl dava, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 E. 2016/715 K. sayılı ve 28/09/2016 tarihli kararı ile verilen iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesinin 1 yıl süre ile uzatılması, birleşen dava ise iflas erteleme süresinin 2. kez uzatılması istemine ilişkindir. İİK’nın 154 üncü maddesine göre iflas ve iflas davasındaki usul hükümlerine göre incelenmesi gereken iflasın ertelenmesi davalarında kesin yetkili mahkeme, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Davacı Blaine … Limited Şirketi’nin muamele merkezi İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi …. Yol … Parsel Tuzla/İSTANBUL adresi olup dava görevli ve yetkili mahkemece açılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK’nun 179/a maddesinde, mahkemece, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemlerin alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Mahkemece, iflas erteleme istemine konu ana davada yasal düzenlemeler uyarınca gerekli işlemler yapılmış, somut dosya yönünden ise iflas erteleme uzatım davası İİK 166. maddesi gereğince yurt düzeyinde dağıtım yapan … Gazetesinde 05/10/2017 tarihinde, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde 04/10/2017 tarihinde ilan edilmiş, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 E. sayılı dosyasında denetim kayyımı olarak atanan …’ın görevinin devamına karar verilmiştir. Dava dilekçesi ekinde yer alan revize iyileştirme projesinde; şirketin iflas erteleme sürecinde öngörülen 2.000.000,00 TL sermayesi artışının tamamlanacağı, gayrimenkullerin kira gelirlerinin borçların ödenmesinde kullanılacağı, faiz yükü olan borçların ödenmesine öncelik verileceği, alacaklılarla yapılacak borç ödeme protokolleri ile borçların taksitler halinde ve uzun vadede ödeneceği, vergi ve SGK borçlarının yapılandırılarak taksitler halinde ödeneceği, 2017 yılında 12.000.000,00 TL, 2018 yılında 13.200.000,00 TL, 2019 yılında 14.250.000,00 TL net satış ve 2017 yılında 540.000,00 TL, 2018 yılında 990.000,00 TL, 2019 yılında 899.000,00 TL net kar öngörüldüğü, 31/12/2016 tarihinde (-) 857.605,02 TL olan şirket öz sermayesinin 2017 yılı sonunda (-) 317.605,02 TL, 2018 yılı sonunda (+) 581.394,98 TL olarak hedeflendiği belirtilmiş, şirketin 2019 yılı ikinci çeyreği sonunda borçlarını tamamen ödemesinin planlandığı ifade edilmiştir. Dosya kapsamında iflas erteleme süreci içerisinde kayyım … tarafından 38 adet rapor dosyaya sunulmuştur. 02/04/2018 tarihli 27. kayyım raporunda; şirketin 2017 yılında 11.043.798,08 TL net ciro sağladığı, bu ciro rakamına karşılık 2017 yılı kar hedefi olan 540.000,00 TL’nin altında 364.888,11 TL kar elde ettiği, iflas erteleme sürecinde şirketin 1.600.000,00 TL olan sermayesinin 2.000.000,00 TL artırılarak 3.600.000,00 TL’ye çıkartıldığı, artırılan sermayenin 1.287.900,00 TL’sinin ödendiği kalan kısmın ödenmediği, şirketin toplam borçlarında ilk başvuru dönemine (31/12/2014) nazaran 2.104.229,48 TL azalma olduğu, 2015 yılında bir kısım alacaklılarla yapılan protokoller kapsamında ödemelerin devam ettiği belirtilmiştir. Bilirkişiler inşaat mühendisi … ve makine mühendisi … 13/04/2018 tarihli raporlarında; davacı şirketin taşınır mallarının 31/03/2018 tarihi itibariyle rayiç değerinin 586.500,00 TL, davacı şirket adına kayıtlı beş adet gayrimenkulün 31/03/2018 tarihi itibariyle rayiç değerinin 1.740.000,00 TL olabileceği yönünde kanaat sunmuştur. Bila tarihli 34. kayyım raporunda; şirketin 2.000.000,00 TL sermaye artırımı sonucu tamamı ödenmiş 3.600.000,00 TL sermayesinin olduğu, şirketin toplam borçlarında ilk başvuru dönemine (31/12/2014) nazaran 2.485.960,19 TL azalma olduğu, alacaklılarla yapılan protokoller kapsamında … Ltd. Şti. hariç diğer şirketlere düzenli olarak ödeme yapılmadığı, şirketin 2018 yılında 12.000.00,00 TL net ciro hedeflendiği ancak 10.654.249,65 TL net ciro sağlandığı, 2018 yılı kar hedefi 990.000,00 TL olmasına rağmen 533.075,99 TL kar elde ettiği ve 2018 yılı hedeflerinin gerisinde kaldığı, bu haliyle iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişiler mali müşavir … ve mali müşavir … tarafından düzenlenen 21/01/2019 tarihli raporda; gerçek borca batıklığın tespiti için kimya mühendisi bir bilirkişi tarafından stok rayiç değerinin belirlenmesi gerektiği, mevcut veriler dikkate alındığında ise şirketin 30/09/2018 tarihli rayiç değer tablosuna göre aktif toplamının (+) 8.561.375,16 TL, borçlar toplamının (-) 9.885.035,53 TL, bu durumnda şirket özvarlığının (-) 1.323.660,37 TL ile borca batık olduğu, 3.600.000,00 TL sermayesinin tamamen ödendiği, 2017 yılı Eylül ayında 19 olan işçi sayısının 10’a gerilediği ve buna bağlı olarak işçilik maliyetinin de azaldığı, 31/12/2014 tarihli bilançosuna göre 18.200.000,00 TL olan borcun 3 yıl 9 aylık sürede 8.700.000,00 TL’sinin ödendiği, piyasa borçlarının yüklü miktarda ödenmesine karşılık bu süreç içerisinde vergi ve SGK borçlarının 10 kat arttığı, 2018 yılı ikinci yarısında oluşan finansal dalgalanmanın davacı şirketi de etkilediği, 2017 yılı satış ve kar hedeflerini büyük ölçüde gerçekleştirmiş olsa da 2018 yılı satış ve kar hedeflerinin gerisinde kaldığı, bu nedenle revize iyileştirme projesinin ciddiyetini kaybettiği, yeni bir revize iyileştirme projesinin sunulması gerektiği yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Davacı vekili tarafından 05/02/2019 tarihinde sunulan revize iyileştirme projesinde; 2019 yılı için 11.000.000,00 TL net satış, 2020 yılı için 12.000.000,00 TL net satış, 2019 yılı için 600.000,00 TL net kar, 2020 yılı için 750.000,00 TL net kar hedeflendiği, öncelikli olarak kamu borçlarının ödeneceği, 31/12/2017 tarihinde (-) 440.786,93 TL olan şirket öz sermayesinin 2018 yılı sonunda (-) 65.786,93 TL, 2019 yılı sonunda (+) 534.213,07 TL olarak hedeflendiği belirtilmiş, şirketin 2020 yılı ikinci çeyreği sonunda borçların tamamen ödenmesinin planlandığı ifade edilmiştir. Bilirkişiler inşaat mühendisi …, kimya mühendisi … ve makine mühendisi … tarafından düzenlenen 12/04/2019 tarihli raporda; davacı şirketin kimyasal madde stoklarının kullanılmayan atıl maddeler de dahil olmak üzere 31/03/2019 tarihi itibariyle rayiç değerinin 2.505.674,50 TL, taşınır mallarının 31/03/2019 tarihi itibariyle rayiç değerinin 621.500,00 TL, davacı şirket adına kayıtlı beş adet gayrimenkulün 31/03/2018 tarihi itibariyle rayiç değerinin 1.765.000,00 TL olabileceği yönünde kanaat sunulmuştur. Bilirkişiler mali müşavir … ve mali müşavir … tarafından düzenlenen 29/05/2019 tarihli raporda; şirketin 31/03/2019 tarihli rayiç değer tablosuna göre aktif toplamının (+) 8.803.675,69 TL, borçlar toplamının (-) 10.116.700,69 TL, bu durumda şirket özvarlığının (-) 1.313.025,00 TL ile borca batık olduğu, 2019 yılı ilk üç ayı personel sayısının 11 olduğu, revize iyileştirme projesinde 2019 ve 2020 yılları için öngörülen satış ve karlılık hedeflerinin gerçekçi olduğu, hedeflenen satış rakamlarına ulaşılamasa da piyasa koşullarındaki olumsuz göstergelere rağmen şirketin aylık ortalama 900.000,00 TL ila 1.000.000,00 TL satış hacmini gerçekleştirdiği, hedefin altında olsa da kar elde etmeye devam ettiği belirtilmiştir. 20/11/2019 tarihli 38. kayyım raporunda; 31/08/2019 döneminde 6.797.956,61 TL net ciro sağlandığı ve 487.396,66 TL net kar oluştuğu, şirketin toplam borçlarında ilk başvuru dönemine (31/12/2014) nazaran 4.090.488,75 TL azalma olduğu, alacaklılarla yapılan protokoller kapsamında … Ltd. Şti. hariç diğer şirketlere düzenli olarak ödeme yapılmadığı ve şirketin nakit üretmekte sıkıntı çektiği, şirketin 2018 yılı sonu hedeflerine ulaşamadığı, 2019 yılı hedeflerine ilişkin olarak ise aylık ortalamalarına bakıldığında hedeflere uygun ilerlemediği belirtilmiştir. Bilirkişiler mali müşavir …, mali müşavir … ve hukukçu Doç. Dr. … tarafından düzenlenen 26/11/2019 tarihli raporda; 31/01/2016 tarihinde 1.894.710,20 TL olan kamu borçlarının 26/11/2019 tarihi itibariyle 5.503.026,39 TL’ye ulaştığı, şirketin 31/01/2016 tarihinde rayiç özvarlığı (-) 876.299,73 TL olmasına rağmen 30/09/2019 tarihli rayiç değer tablosuna göre aktif toplamının (+) 8.417.856,32 TL, borçlar toplamının (-) 10.618.302,33 TL olduğu ve borca batıklığın yaklaşık 2,5 kat artarak şirket özvarlığının (-) 2.200.446,01 TL ile borca batık hale geldiği, ilk tedbir kararının 25/02/2015 tarihinde verildiği dikkate alındığında 5 yıllık azami sürenin 25/02/2020 tarihinde dolacağı ve 30/09/2019 tarihinden 25/02/2020 tarihine kadar 5 aylık süreçte (-) 2.200.446,01 TL gibi yüksek bir borca batıklığın bertarafa edilmesinin imkansız olduğu, 2019 yılı için hedeflenen net karın 600.000,00 TL olup 9 aylık süreçte 551.205,81 TL kar elde ettiği, kalan dönem için 48.794,19 TL kar hedefi tutturulduğu takdirde borca batıklığın (-) 2.151.651,82 TL’ye gerileyeceği, 2020 yılının tamamında iflas ertelemeden yararlanmasının yasal olarak imkanı olmadığı ancak 2020 yılı hedeflerine ulaşılsa dahi borca batıklıktan kurtulamayacağı, revize iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olarak addedilmesine olanak bulunmadığı yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2017/390 E. 2018/2084 K. sayılı 07/03/2018 tarihli kararı “…Davacı şirket, 28/12/2010 tarihinde verilen tedbir kararı ile iflas erteleme müessesesinin faydalarından yararlanmaya başlamış olup, İİK’nın 179/b-4 maddesi uyarınca toplam uzatma süreleri 4 yılı geçemez. İlk iflas erteleme süresi nazara alınırsa bu süre toplamda 5 yıldır. Tedbir kararının verildiği tarih ile iflas erteleme kararının verildiği tarihler arasında 5 yıllık süre dolmuştur. Dava dosyasında mevcut son tarihli kayyım raporları da göz önünde alındığında gelinen sürece rağmen davacı şirketin borca batıklık halinin devam ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda, mahkemece şirketin tedbir kararından yararlandığı süre ve halen borca batıklık halinin varlığı göz önüne alınarak iyileşme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı gerekçesiyle iflas erteleme talebinin reddi ile iflasa karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.”, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2017/2766 E. 2019/4936 K. sayılı 26/11/2019 tarihli kararı “…İflas erteleme davaları uzatmalarıyla birlikte bir bütün olarak değerlendirilmesi gereken ve dava teorisinin aksine yargılama sırasında değişen durumların da nazara alındığı davalardır… Mahkemece, davacı şirketin borca batık olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak iflas ertelemenin sağladığı menfaatlerin edinildiği, tedbir kararının verildiği tarih itibariyle derdest davalarda uygulanması gereken mülga İİK’nun 179/B-7 maddesi uyarınca 5 yıl geçmiş olması halinde halen bilançosu borca batıklıktan kurtulmadıysa şirket hakkında iflas kararı verilmesi, borca batıklıktan kurtulmuş ise dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesi gerekir…” şeklindedir. Emsal kararlarda da ifade edildiği üzere iflas erteleme talep eden şirketin, ilk tedbir kararının verildiği tarih dikkate alınarak iflas ertelemenin sağladığı koşullardan azami 5 yıl için faydalanması mümkündür. Bu süreç içerisinde şirket borca batıklıktan çıkamadığı takdirde ise iflas kararı verilmesi gerekmektedir. Davacı şirket tarafından iflas erteleme talepli 23/02/2015 tarihinde açılan asıl davada, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 E. sayılı dosyası kapsamında ilk ihtiyati tedbir kararı 25/02/2015 tarihinde verilmiştir. Yapılan yargılama neticesinde ise sunulan revize iyileştirme projesinin inandırıcı olduğu ve borca batıklıktan kurtulma ihtimali olduğu gerekçesiyle İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/285 E. 2016/715 K. sayılı ve 28/09/2016 tarihli kararı ile iflasın 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verilmiştir. Davacı şirketin ilk aşamada 1.600.000,00 TL olan sermayesinin, iflas erteleme sürecinde 2.000.000,00 TL artırılması öngörülmüş, iflasın ertelenmesine karar verildiği 28/09/2016 tarihine kadar 1.001.900,00 TL artırılarak 2.601.900,00 TL’ye yükseltilmiş, bu tarihten sonra da yatırılan bedeller ile en son 02/01/2019 tarihinde 2.000.000,00 TL’ye tamamlanarak, şirket sermayesi 3.600.000,00 TL’ye çıkartılmıştır. Bunun dışında bir sermaye artışı bulunmamaktadır. Davacı şirketin ilk aşamada (-) 3.283.182,59 TL olan rayiç özvarlığı, 31/01/2016 tarihinde (-) 876.299,73 TL’ye yükselmiş ise de, 5 yıllık süreç içerisinde şirketin borca batıklıktan kurulamadığı gibi 30/09/2019 tarihi itibariyle (-) 2.200.446,01 TL borca batık hale gelmiş, büyük oranda borç ödemesi yapmış olsa da kamu borçları katlanarak artmış, alacaklılarla yapılan protokoller kapsamındaki ödemeler aksatılmış, 2020 yılının tamamında iflasın ertelenmesinden faydalansa dahi borca batıklıktan çıkamayacağı bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yasal hükümlere göre iflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatifler ile sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi ve erteleme süresinin uzatılabilmesi için şirketin borca batık durumda olması, sunacağı ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında mali durumunun düzeltilebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir. Davacı şirketin yukarıda yapılan tespitler ışığında borca batık olduğu, sunulan revize proje kapsamında borca batıklıktan kurtulma ihtimalinin ise olmadığı sabittir. Ayrıca davacı şirket hakkında ilk tedbir kararının 25/02/2015 tarihinde verilmiş olması karşısında, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları uyarınca azami 5 yıl iflas erteleme tedbirlerinden faydalanması mümkün olduğundan, 25/02/2020 tarihinde azami süre dolacak olup, şirketin halen borca batık olduğu tespit edilmekle, iflas erteleme süresinin uzatılması şartları oluşmadığından iflas kararı yerindedir. Davacı şirket hakkında iflas kararı verilmesi karşısında, 2. uzatım talebini içeren birleşen dava ise konusuz kaldığından, İlk Derece Mahkemesinin bu yöndeki kararında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamına göre İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygun olup resen yapılan incelemede kamu düzenine aykırı herhangi bir husus da tespit edilemediğinden, iflas erteleme süreci içerisinde azami sürenin kullanılmasına rağmen şirketin borca batıklıktan kurtulma ümidi olmadığının bilirkişi heyeti raporu ve kayyım raporları ile tereddüte yer verilmeyecek şekilde saptanmış olması karşısında iflas kararı yerinde olduğundan, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 59,30 TL harçtan davacı tarafından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK 179/c maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/01/2021