Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1824 E. 2020/265 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1824
KARAR NO: 2020/265
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/205 Esas
KARAR NO: 2020/192
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” davacı şirket sunmuş olduğu revize projedeki hedefleri ile gerçekleşen tutarlar karşılaştırıldığında, hedeflenenin çok altında satış yapıldığı, bununla birlikte mali tablolara göre borçlunun hedeflenen esas faaliyet karı 371 661,15 TL olduğu, davacı borçlunun projesinde hedeflediği faaliyet karına çok uzak kaldığı, bir işlemenin sürdürülebilir faaliyet karının olması o işletmenin devamlılık esası olduğunun en önemli göstergesi olduğu, oysa davacı borçlunun 2019 yılı içinde sürdürülebilir faaliyet karı elde edemediği, davacı borçlunun 30.06.2019 tarihinde gerçekleşen dönem net zararı -258,855,17 TL’si olup, son 6 aylık süreçte yine şirket 191.031,83 TL dönem net zararı elde ettiği, davacı borçlunun projesinde hedeflemiş olduğu 371.661.15 TL’lik dönem net karını gerçekleştiremediği, davacı borçlunun konkordato sürecinde davacı borçlunun az da olsa iyileşme gösterdiği ancak ,şirketin projedeki hedeflerden cok uzak kaldığı ve 2019 yılında ihraç etmesi gereken malın büyük bir kısmını ihraç edemediği, dava dosyasında birden fazla proforma gelir tablosunun bulunduğu, söz konusu proforma gelir tablolarının birbiriyle uyumlu olmadığı gibi hiçbirinin de gerçekleşmediği, proforma gelir tablosundaki verilerin yanlış hesaplandığı alt hesaplamalarda yer alan miktarların kümülatif toplam ile uyumlu olmadığı, hesaplanamayacak kadar yanlış veri içerdiği, verilerin doğru olduğunun kabulü halinde ise proforma gelir tablolarına göre şirketin zarar edeceği ayrıca borçluya ait mesken nitelikli taşınmazın satış ilanına konu edilmesine rağmen işbu rapor tarihi itibariyle satışının gerçekleşmediği, satışının gerçekleşse dahi ancak ipotekli borçları karşılayabileceği dikkate alınarak konkordato projesi kaynaklarının değerlendirildiğinde; davacı borçlunun dosyada mübrez 27.03.2019 ve revize 10.04.2019 tarihti konkordato ön projelerinin gerçekleşmesinin kuvvetle ihtimal olmadığı, bu aşamada alınan raporlar ve geçen süreç içindeki şirketin faaliyetleri dikkate alındığında, konkordatonun başarıya ulaşmasını beklemek gerçekçi bulunmadığından geçen uzun süreye rağmen başarı ihitmali oluşmadığından davacının rayiç değer bilançocuna göre borca batık durumda olmadığı dikkate alınarak davacının konkordato talebinin reddine, hüküm ile birlikte mahkememiz tarafından verilen tüm tedbirlerin kaldırılmasına ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; konkordato projesinin alacaklılarla müzakere edilemediğini, komiserler nezaretinde alacaklılarla yapılacak toplantılar sonunda, üzerinde uzlaşı sağlanabilecek karşılıklı dengeleri gözeten yeni bir proje sunulması imkanı verilmediğini, verilen kesin mühlet kararından sonra karlılık oranları yükseltilerek peşin ihracatlar yapıldığını ancak küresel piyasalar ve içinde yaşanılan dönemin oldukça kırılgan bir dönem olup kimsenin hesap etmediği, edemediği hadiseler yaşandığını ve yaşanan olaylar, bölgemizdeki askeri ve siyasi kargaşalar ticareti doğrudan etkilediğini, dolayısı ile komiserlerin raporlarında sunmuş olduğu projedeki hedeflerin gerisinde kalınması, müvekkilin gayret yada gayretsizliğinin bir sonucu olmadığını, proje kapsamında satılarak sermayeye katılması planlanan gayrimenkul, maalesef rayicin çok altında gelen fiyat teklifleri ve ipotekli alacaklıların alacağını tahsil etmesinden sonra kalan bakiyenin (-) değer olması nedeni ile gerçekleştirilemediğini, dosyaya sunulan fatura bazlı karlılık tablosunda davacının giderleri asgariye indirdiğini ve mali disiplini sağladığını, satışların konjektürel olarak değişkenlik göstermesi tabii olup önemli olan mal ve hizmet akışının sağlanması olup bu hal somut olayda sorunsuz olarak işlediğini, konkordato talebinindeki amacın alacakların %100 ‘nün ödenmesi olduğu ancak konkordato talebinin reddi ile ipotekli alacaklılar hariç, tüm alacaklılar mağdur olduğunu, bu nedenle konkordatonun reddine dair kararın kaldırılmasını talep etmek zorunluğu hasıl olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir. Davacı şirket, dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Avcılar/İstanbul adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacı şirket hakkında 18/04/2019 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmiş ve şirket küçük işletme ölçeğinde olduğundan tek komiser görevlendirilmiş, 11/07/2019 tarihli celsede davacı şirket hakkında 18/07/2019 tarihinden itibaren bir yıl süre ile kesin mühlet verilmiş, 2 kişilik konkordato komiseri görevlendirilmiş, 03/02/2020 tarihli konkordato komiser heyeti raporu sonrası duruşma açılarak 20/02/2020 tarihinde kesin mühlet kararı kaldırılarak davacı şirketin konkordato talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin aktifinde yer alan stoklar ile makine teçhizatlar, demirbaşlar, taşıtlar tespit edilerek rayiç değerleri konusunda sektör bilirkişi ile makine mühendisi bilirkişisinden rapor aldırılmıştır. Davacı şirketin aktifinde yer almayan ancak konkordato ön projesinde satılarak borç tasfiyesinde kullanılacağından bahsedilen şirket yetkilisi …’ın mülkiyetinde bulunan gayrimenkulün rayiç değerinin tespiti konusunda gayrimenkul değerleme uzmanından rapor alınmış olup, taşınmazın haziran 2019 tarihindeki bedeli 900.000,00 TL olabileceği değerlendirmesi yapılmıştır. Mahkemece atanan konkordato komiser heyetinden alınan 03/02/2020 tarihli nihai raporda, “davacı borçlunun kaydı ve rayiç değerler bakımından borca batık olmadığı, davacı borçlu adına kayıtlı, İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, … Mahallesi, … ada … parsel, 1.592,00 m2 yüzölçümlü, “arsa” nitelikli ana taşınmazın … nolu bağımsız bölümün satış ilanına konu edilmesine rağmen işbu rapor tarihi itibariyle satışının gerçekleşmediği, satışının gerçekleşse dahi ancak ipotekli borçları karşılayabileceği, davacı borçlunun 30.06.2019 tarihinde 4.069.746,74 TL iken sonraki 6 aylık süreçte 31,12.2019 tarihine kadar toplamda 732,168,92 TL tutarında net satış gerçekleştirdiği, 01/01/2019-31.12.2019 dönemin net satışlar toplamı 4.801.915,66 TL olarak gerçekleştirdiği, davacı borçlunun konkordato ön projesinde 01.07.2019-31.12.2019 tarihlerinde proforma gelir tablosunda ilk dönem net satışları 2.923.852,40 TL gerçekleştirileceğinden bahsedilmişse de bunun sadece 732.168,92 TL’lik kısmını, yani hedeflenen tutarın %25 oranında gerçekleştiği, davacı borçlunun 01.01.2019 – 30.06.2019 döneminde -218.735,20 TL, 01.01.2019-31.12.2019 döneminde ise faaliyet zarar: -140.178,92 TL’sına düştüğü, borçlunun hedeflenen esas faaliyet karı 371 661,15 TL olduğu, davacı borçlunun projesinde hedeflediği faaliyet karına çok uzak kaldığı, bir işlemenin sürdürülebilir faaliyet karının olması o işletmenin devamlılık esası olduğunun en önemli göstergesi olduğu, oysa davacı borçlunun 2019 yılı içinde sürdürülebilir faaliyet karı elde edemediği, davacı borçlunun 30.06.2019 tarihinde gerçekleşen dönem net zararı -258.855,17 TL’si olup, son 6 aylık süreçte yine şirket 191.031,83 TL dönem net zararı elde ettiği, davacı borçlunun projesinde hedeflemiş olduğu 371.661.15 TL’lik dönem net karını gerçekleştiremediği, konkordato sürecinde davacı borçlunun az da olsa iyileşme gösterdiği ancak şirketin projedeki hedeflerden cok uzak kaldığı ve 2019 yılında ihraç etmesi gereken malın büyük bir kısmını ihraç edemediği, dava dosyasında birden fazla proforma gelir tablosunun bulunduğu, söz konusu proforma gelir tablolarının birbiriyle uyumlu olmadığı gibi hiçbirinin de gerçekleşmediği, proforma gelir tablosundaki verilerin yanlış hesaplandığı, alt hesaplamalarda yer alan miktarların, kümülatif toplam ile uyumlu olmadığı, hesaplanamayacak kadar yanlış veri içerdiği, verilerin doğru olduğunun kabulü halinde ise proforma gelir tablolarına göre şirketin zarar edeceği, konkordato projesi kaynaklarının değerlendirilmesi başlığı altında detaylı olarak izah edildiği üzere davacı borçlunun dosyada mübrez 27.03.2019 ve revize 10.04.2019 tarihti konkordato ön projelerinin gerçekleşmesinin kuvvetle ihtimal olmadığı ” bildirilmiştir. İİK 287. Maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). İsv.İİK ‘da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça,” borçlunun iyileşmesi ” kavramına yer verildiği, buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı ifade edilmiştir. Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. ( Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187 ) İİK’nın 286/1-a maddesinde ” borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Bu şekilde borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalı ki projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığı değerlendirebilmelidir. Dolayısıyla 286/1- a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Mali kaynağın nasıl temin edileceği kapsamında, Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 184-185 de ifade edildiği gibi “ortakların yeni sermaye getirmeleri, kişisel malvarlıklarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri, sermaye artırımı yaparak yeni ortak almaları, işletmenin bir bankadan kredi bulması ilk akla gelenlerdir.” Bu nedenle ön proje, maddenin 1. fıkranın a bendinde sözü edilen bütün unsurları içermelidir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayı değerlendirmek gerekecektir. Davacı tarafından sunulan 27/03/2019 tarihli ön proje ve 31/03/2019 tarihi esas alınmak üzere hazırlanan 10/04/2019 tarihli revize ön projede; davacı şirketin toplam 3.335.973,35 TL borcu olduğu, konkordatonun tasdiki halinde 0-2000 TL olan borçlar alacaklılar toplantısı yapılması akabinde, 2001-20.000 TL arasında olan borçlar 6 aya bölünerek, 100.000 TL üzeri borçlar 6 ay ödemesiz 36 ay takside bölünerek ödeneceği, gayrimenkul satışı yapıldığı takdirde borçlar defaten kapatılacağı taahhüt edilmiştir.Dosya kapsamına göre davacı şirketin 31/12/2019 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre kısa vadeli borçları: 1.063.056,74 TL, uzun vadeli borçları: 2.451.829,66 TL olmakla toplam borç tutarı 3.514.886,40 TL olduğu ve özvarlık tutarının ise (+) 511.784,52 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin borca batık durumda olmadığı görülmüştür. Davacı, dayandığı ön projede ödeme kaynağını, 2023 yılına kadar elde edilecek faaliyet karına, finans kurumlarından kredi teminine, 2 yıl içerisinde 250.000,00 TL sermaye artırımına, gayrimenkul ve menkul satımına, proje bazlı iş ortaklığı ve yeni ortak alımına bağlamıştır. Davacı şirketin gelir tablosu rakamları ile konkordato projesinde hedeflediği proforma gelir tablosu rakamları birlikte ele alındığında hedeflenenin çok altında satış yapıldığı, bununla birlikte davacı borçlunun 2019 yılı içinde sürdürülebilir faaliyet karı elde edemediği, davacı borçlunun 30.06.2019 tarihinde gerçekleşen dönem net zararı -258.855,17 TL olup, son 6 aylık süreçte yine şirket 191.031,83 TL dönem net zararı elde ettiği, davacı borçlunun projesinde hedeflemiş olduğu 371.661.15 TL’lik dönem net karını gerçekleştiremediği, şirketin projedeki hedeflerden cok uzak kaldığı ve 2019 yılında ihraç etmesi gereken malın büyük bir kısmını ihraç edemediği, dava dosyasında birden fazla proforma gelir tablosunun bulunduğu, söz konusu proforma gelir tablolarının birbiriyle uyumlu olmadığı gibi hiçbirinin de gerçekleşmediği, herhangi bir finans kurumundan kredi temininin olmadığı, sermaye artışının yapılmadığı, proje bazlı iş ortaklığının ve yeni ortak alımının söz konusu olmadığı, projede belirtilen tüm araçların rehinli olduğu ve rehinli araçlara bankalarca el konulduğu sadece … plakalı ağır hasarlı aracın kaldığı, davacı şirket yetkilisi adına kayıtlı İstanbul İli, Bakırköy ilçesi, … Mahallesi … ada … parsel 1.592,00 m2 yüzölçümlü arsa nitelikli ana taşınmazın … nolu bağımsız bölümün satışının yapılamadığı gibi taşınmazın üzerinde …raat Bankası lehine 1.000.000,00 TL tutarında birinci derecede, … A.Ş. Lehine 500.000,00 TL tutarında 3 ve 4. derecede ipotek tesis edildiği, taşınmaza tespit edilen 900.000,00 TL rayiç bedel karşısında taşınmazın satışı gerçekleşse bile ancak ipotekli alacaklıların borçlarını karşılayacağı, işletme sermayesi olarak kullanılacak herhangi bir tutar kalmayacağı anlaşılmıştır. Kaldı ki sunulan revize projede alacaklılar arasında eşitsizlik yaratacak şekilde vade ve ödeme planı öngörülmesi konkordatonun ruhuna aykırı olup bu hali ile de projenin uygulama imkanı yoktur. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirkete ait ön projenin, yasada tanımlanan şekilden uzak olup ve somut veriler karşısında başarıya ulaşma ihtimali bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle, yasal düzenlemeler ve özellikle konkordato kurumun niteliğide göz önünde bulundurarak mahkemece konkordato talebinin reddine verilen karar usul ve yasaya uygun kabul edildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ve 54,40 TL karar harcının Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına 4-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile 2004 sayılı İİK’nun 293/2 fıkraları gereğince kararın kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/11/2020