Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1810 E. 2020/239 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1810
KARAR NO : 2020/239
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :BAKIRKÖY 3 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/987
KARAR NO : 2020/76
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA Davacı vekili tarafından sunulan 17/10/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; şirketin banyo küvetleri, duş tekneleri ve duş kabinlerinin imalat ve satışını gerçekleştirdiğini, şirketin kurumsal bir yapıya sahip olmadığını, kuruluşundan itibaren tüm finans ihtiyacını bankalardan yüksek faizle temin ettiğini, şirketin hizmet verdiği şirketlerden tahsilat sorunu yaşadığını, banka faizleri ve döviz kurunun artmasının maliyetleri arttırdığını, davacı şirketin faaliyet gösterdiği sektörde yeni kurulan şirketlerin rekabet nedeniyle gelirlerin düşmesine sebebiyet verdiğini, şirketin nakit gelir dengesinin bozulması sonucu tüm borçlarını ödeyemez duruma geldiğini, mevcut hali ile ekonomik faaliyetini devam ettiremediğini, İİK 285 maddesi ve devamı uyarınca rehinli olmayan alacaklılar ve İİK 308 /H maddesi uyarınca rehinli alacaklılar olmak üzere 2 ayrı teklif sunduklarını ve buna göre rehinli alacaklılara 5 yıllık vade teklifinde, rehinli olmayan alacaklılara ise hem tenzilat hem de 5 yıllık vade teklifinde bulunulduğunu, alacaklılara yapılacak ödemenin mali kaynağının iletme organizasyonunda uzman kadrolar oluşturarak hem istihdamın devam ettirilmesi hem de faaliyet alanındaki ciro artışı ve kar artışının hedeflendiği, şirket müdür ve ortaklarına ait gayrimenkulleri uygun koşullarda satılarak nakde dönüştürülmesinde ve borçların ödenmesinde kullanılacağını belirterek İİK 285. maddeleri uyarınca Adi Konkordatoya müracaat ederek geçici mühlet kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Borçlular … açtığı dava bu davadan tefrik edilerek başka bir esasa kaydedilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” ‘…Borçlunun kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşılmıştır. İİK’nun 292.madde de, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile iflasa karar verileceği düzenlenmiş olup, komiser heyeti raporları ve dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgelerden konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması ve iflâsın derhal açılmasının alacaklılar yönünden daha avantajlı olması karşısında mahkememizce borçlu şirkete verilen kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine, borçlu şirketin iflâsına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.’ gerekçesi ile; 1-Borçlu hakkında Mahkememizce verilen kesin mühletin kaldırılarak borçlunun konkordato talebinin REDDİNE ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı ve muamele merkezi ” … Mahallesi … sokak No:… Kat… İç Kapı No:… Bağcılar / İSTANBUL ” olan …Ticaret Limited Şirketi’nin 30/01/2020 günü saat: 14:46 itibariyle İFLASINA, 2- İflas ile ilgili olarak Bakırköy Nöbetçi İflas Müdürlüğüne müzekkere YAZILMASINA,3- İflas ile ilgili olarak İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne BİLDİRİLMDE BULUNULMASINA, 4- İflasın, iflas müdürlüğü tarafından İİK’nun 166.maddesinde yazılı usullere göre İLANINA, 5- İflas avansının Bakırköy İcra ve İflas Müdürlüğü’ne AKTARILMASINA, 6-Konkordato komiser heyetinin görevine son VERİLMESİNE, 7-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle ; 16.12.2019 tarihli komiser heyeti raporundaki tespitlerin hatalı ve eksik olduğu, dünya genelinde yaşanan ekonomik krizden inşaat sektörünün olumsuz olarak etkilendiğini, inşaat sektöründeki durgunluğun davacı şirketi olumsuz yönde etkilediğini, komiser heyeti raporundaki borca batıklık hesabının yanlış yapıldığını, TTK 376/3 çerçevesinde kaydi değerlerin değil, rayiç değerlerin esas alınması gerektiğini, bu nedenle borca batıklık hesabının yanlış yapıldığını, borca batıklık bilonçosu hazırlanırken şirketin tüm aktiflerin satış fiyatları üzerinden bilançoya geçirilmesi gerektiğini ayrıca borca batıklığın tespitinde dava tarihinden sonraki gelişmelerin de dikkate alınması gerektiği, davacı şirket tarafından dosyaya sunulan konkordato ön projesi gerçekleştirilebilir olup 1 yıllık kesin mühletin 6 ay daha uzatılması durumunda ön projede belirtilen tüm hedeflerin rahatlıkla gerçekleştirilebileceği, belirtilerek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.Mahkemece davacı şirket hakkındaki kesin mühletin kaldırılması ile konkordato talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verilmiş, karara karşı davacı şirket vekili istinaf yoluna başvurmuştur.Konkordato talepleri ile ilgili 2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, davacı şirketin muamele merkezi (Bağcılar/İstanbul) Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin vekaletnamesinde konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır.Davacı şirketin ortaklar kurulu kararı;15.10.2018 tarih ve 2018/01 sayılı genel kurul kararında yönetim kurulunun şirkete ait dönemsel mali raporlarının incelenmesi sonucunda ve mali aktiflerin rayiç değerlerine göre hazırlanmış bilançolar gözönünde bulundurulduğunda özkaynakların menfi olduğu ve vadesi geçmiş borçlar ile müeccel borçları ödemede temerrüd nedeniyle İİK 285.maddesi uyarınca konkordato talebi ile mahkemeye başvurulması konusunda oybirliği ile karar alındığı belirtilmiştir.Konkordato ön projesi;TTK 376/3 yönünden yapılan hesaplama sonucunda, varlıkların değerinin rayiç)(+)18.820.160,40 TL ve borçların değerinin (-)21.712.499,23 TL olduğu rayiiç değerlere göre özvarlık tutarının (-)2.892.338,83 TlL olduğu , konkordato sürecinde aktife kayıtlı taşınmazlar ile küçülme stratejisi sonucu atıl duruma gelecek cihazlar ile taşıtların satılacağı, konkordato teklifine göre 16.10.2018 tarihi itibariyle şirket borçlara herhangi bir indirim talep etmeksizin ilk 1,5 yıl geri ödemesiz sonraki 4 yılda eşit paylı olarak aynen ödenmesinin planlandığı, bu süreçte nakit sermaye artışı yapılacağı, kar marjı düşük ürünlerden vazgeçileceği, ihracat ettırılarak yüksek kur artışından elde edilecek kar ile TL bazlı gider ve maliyetlere yönelik avantajlı duruma geçileceği atıl vaziyettte duran stokların satılacağı, maliyet ve giderde ciddi tasarruflar yapılacağı, belirtilmiştir.Geçici mühlet kararı:Dosya kapsamından, mahkemece borçlular tarafından İİK’nun 286.’ncı maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğu tespit edildiğinden davacıya 22.10.22018 tarihli tensip tutanağı ile ÜÇ AY SÜRE İLE GEÇİCİ MÜHLET VERİLMESİNE dair karar verildiği ve İİK 287’nci madde hükmü uyarınca geçici mühlet kararı ile birlikte gerekli görülen tedbirlerin alınmasına dair ara karar oluşturulduğu , geçici komiser heyeti atandığı anlaşılmaktadır.
22.01.2019 tarihli celsede verilen 1. No lu ara karar ile davacı hakkında verilen 22.10.2018 tarihli 3 ay süreli geçici mühlet kararının sürenin dolduğuı 22.01.2019 tarihinden itibaren 2 ay süre ile UZATILMASINA ve dava dilekçesinde konkordato talebinde bulunan diğer borçlular …. yönünden açılan davanın bu davadan tefriki ile ayrı esas kaydına dair karar verilmiştir.Kesin mühlet kararı:Davacı tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile geçici komiser heyetinin raporu gözönünde bulundurularak konkordatonon başarıya ulaşmasının münkün olduğu belirtilertek davacıya İİK ‘nun 289/3ncü fıkrasının birinci cümlesi uyarınca 22.03.2019 tarihinden itibaren BİR YIL SÜRE İLE KESİN MÜHLET VERİLMESİNE dair ara karar oluşturulmuş ve 30.01.2020 tarihli celsede ise kesin mühletin kaldırılarak davacının konkordato talebinin reddi ile şirketin iflasına karar verildiği görülmektedir.Uyuşmazlık, davacının konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı, kesin mühletin kaldırılması şartlarının bulunup bulunmadığı ve davacı hakkındaki iflas kararlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
BİLİRKİŞİ RAPORLARI:Makine mühendisi bilirkişisince düzenlene raporda özetle; davacı şirkete ait ofiste bulunan demirbaş ile makinelerin teknik özellikleri belirtilerek rayiç değerlerinin tespit edşildiği ve buna göre demirbaşların toplamının 136.385,87 TL araçların bedel tolamının ise 563.250,00 T L olarak belirtilmiştir.Davacı şirketin marka değerinin tespit edilmesi amacıyla düzenlene bilirkişi raporuna göre ise davacı şirketin marka değeri 1.029.600,39 TL olarak hesaplanmıştır.Yüksek inşaat mühenisince düzenlenen bilirkişi raporunda davacı şirketin Tuzla/İstanbul adresindeki deposunda bulunan stokların 31.12.2018 tarihi itibariyle rayiç değerleri tespit edilmiş ve KDV hariç toplam 3.295.795,26 TL olarak hesaplanmıştır.Gayrimenkul değerlem uzmanınca davacı şirkete ait taşınmazın değeri tespit edilmiş olup buna göre; İstanbul ili … ilçesi … mahallesi … Ada … pasrsel 3.727,30 metre kare ana taşınmazın niteliği A blok 11 katlı B blok 11 katlı C blok 11 katlı havuzlu betonarme bina ve arsası zemin tipi kat mülkiyetli arsa pay/payda 56760/7454600 , bağımsız bölüm niteliği daire olan C blok zemin kat 8 no lu bağımsız bölümün tamamı davacı şirket adına 22.11.2017 tarih ve 19266 yevmiye ile tescil edildiği, keşif tarhi(21.01.2019) itibariyle 4.275,00 TLx85 metre kare=363.375,00 TL olarak belirlendiği ve Mersin ili … ilçesi … Ada … parsel 10.119,17 metre kare yüzölçümlü ana taşınmazın niteliği arsa, arsa pay/payda 1/103 bağımsız bölüm niteliği mesken olan C blok 3. Kat 6 nolu bağımsız bölümün tamanının davacı şirket adına 27.04.2018 tarih, 8270 yevmiye ile tescil edildiği keşif tarihi(05.02.2019)itibariyle değerinin 2.800,00 TL x 165 metre kare=462.000,00 TL olacağı kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
KOMİSER HEYETİ RAPORLARI Konkordato Geçici Komiser Heyeti tarafından sunulan 18/01/2019 tarihli raporunda; dvacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini; demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğu, faaliyetlerine devam ettiğini, revize Konkordato ön projesinde zikredilen borç rakamı ile, şirketin ticari defter kayıtlarmdaki borç rakamının uyumlu olduğunu; ancak bu borç rakamının doğruluğunun ve fıktif olmayan bir borç olup olmadığı hususunda şirketçe yapılan mutabakatların büyük oranda tamamlandığını ancak henüz sonuçlandırılmadığını, teknik bilirkişiler tarafından rayiç değer çalışmaları henüz tamamlanmadığından davacı şirkete ilişkin borca batıklık hesabının bu aşamada hesaplanamadığını, teknik bilirkişiler tarafından rayiç değer çalışmaları tamamlandıktan sonra davacı şirkete ilişkin TTK 376/3 maddesi çerçevesinde borca batık olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılabileceğini, şirketin 16/10/2018 tarihinde gerçekleşen Faaliyet Karı/Net satışlar oram (-) % 0,08 iken, 1,5 aylık süreçte Faaliyet Karı/Net satışlar oranı (-) binde 0,004 olarak gerçekleşmiştir. Ancak şirketin hedeflenen esas faaliyet karlılık oranı olan (-) binde 0,007 olduğu görülmüş olup gerçekleşme pozitif yönde oluştuğunu, şirketin 30/11/2018 tarihi itibariyle çalışan sayısının 12 kişi olduğunu, personel ücretlerini düzenli ödediğini, şirketin konkordato ön projesinde 2019 yılında nakit sermaye öngördüğünü, konkordatonun tamamen feshini düzenleyen İİK m.308/f maddesinin 1. fıkrasından da anlaşılacağı üzere, konkordatodan beklenen amacın hasıl olabilmesi için, “borçlunun dürüst olması” nın şart olduğu, bu bağlamda şirket yasal defter kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir aykırılığa rastlanılmadığını, diğer davacılar yönünden gayri menkul rayiç değer değerleme çalışmalarının da henüz tamamlanamadığını, şirketin rayiç değer çalışmalarının henüz tamamlanamaması nedeniyle borca batıklık yönünden bu aşamada herhangi bir değerlendirme yapılamadığı, borca batıklık hesabının geçici 2 aylık mühlet içerisinde ancak tamamlanabileceğini bildirmişlerdir.Konkordato Geçici Komiser Heyeti tarafından sunulan 18/03/2019 tarihli raporunda;Konkordato geçici komiser heyeti olarak 31/12/2018 ve 31/01/2019 tarihli mali verilerin ve şirket faaliyetlerinin gözlemlenmesi neticesinde; davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini; demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğunu, faaliyetlerine devam ettiğini, şirketin 31/12/2018 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özvarlığın ¨ (+) 1.752.608,60 olarak tespit edildiğini, şirketin 31/12/2018 tarihi itibariyle TTK 376/3. maddesinde belirtilen “aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları esas alınmak suretiyle düzenlenen bilançolara göre” hesap yapıldığında davacı şirketin özvarlığının ¨ (-) 1.118.413.58 olduğunu, dolayısıyla davacı şirketin 31/12/2018 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğunu, davacı şirketin dosyaya sunulan revize konkordato ön projesinde yer alan satış hedefini yakalayamamış olmakla birlikte karlılık hedeflerinin üstünde performans gösterdiğini, davacı şirketin kış ayları olması ve inşaat sektöründe yaşanan durgunluk nedeniyle satış hasılatının düşük olduğunun anlaşıldığını, hali hazırdaki siparişleri incelendiğinde satış rakamlarının artacağının değerlendirildiğini, davacı şirketin geçici mühlet içerisinde komiser onayıyla doğan borçlarını ödeyebildiğini, şirketin 5 aylık geçen süreçte göstermiş olduğu performans çerçevesinde kesin mühlet içerisinde doğacak borçları ile imtiyazlı borçlarını ödeyebileceğinin anlaşıldığını, davacı şirketin olası bir iflas halinde konkordatoya tabi borçlarının % 43,91 nin ödenebileceğini, ancak konkordatonun başarıya ulaşarak tasdik edilmesi halinde borçlarının %100 oranında ödenebileceğini, bunun da alacaklıların iflasa nazaran durumunun daha iyi olacağı anlamına geldiğini, davacı şirketin hali hazırda alacaklı sayının 250′ yi aşmadığı imtiyazlı alacaklar dahil toplam borcunun ise ¨ 21.293.263,99 olduğunu, netice itibariyle şirketin müşteri potansiyelinin fazla olması, hali hazırda yüksek tutarlı siparişlerinin bulunması, faaliyetine kesintisiz devam etmesi, şirketin konkordato ön projesinde belirtilen karlılık hedeflerinin üstünde performans gerçekleştirmesi çerçevesinde konkordatoya tabi borçların konkordato ön projesinde belirtilen teklif kapsamında ödenebileceğinin değerlendirildiğini, dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşması mümkün bulunduğundan borçlu şirkete kesin mühlet verilebileceğini bildirmişlerdir. Konkordato Geçici Komiser Heyeti tarafından sunulan 16/12/2019 tarihli raporunda; davacı şirketin ticari faaliyetlerine devam ettiğini ancak Konkordato ön projesinde hedeflenen satış tutarlarının %55 oranında toplam ¨ 8.300.998,72 satış gerçekleştirebildiğini, şirketin esas faaliyet yönünden hedeflenen karlılığa ulaştığı görülmüş ise oluşan kur farkı zararları nedeniyle ¨ 40.063,49 net zarar raporladığını, davacı şirketin hali hazırda 10 personelinin bulunduğunu ve personele 3 aylık ödenmeyen ücret borcunun bulunduğunu, şirketin Finansal kiralama borçlarını, vergi ve SGK borçları ile son 3 aylık Komiser ücretlerini ödeyemediğini, davacı şirketin revize konkordato ön projesinde kaynakları arasında bulunan toplam ¨ 2.946.079,80 tutarındaki alacaklarının tahsili mümkün olmaması nedeniyle şüpheli alacaklar hesabına alındığı, davacı şirketin bu tutarı telafi edecek herhangi bir başka kaynak öngörmediğini, davacı şirketin 2019 yılında arttırılması öngörülen 250.000 tutarındaki sermayesinin hali hazırda ¨ 185.800 ‘ sinin ödendiğini, şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle kaydi değerlere göre özvarlığının ¨ (+) 1.898.345,11 olarak tespit edildiğini, davacı şirketin 31/12/2018 tarihinde tespit edilen ¨ (-) 1.118.413,58 rayiç özvarlık tutarından 31/12/2018 tarihinden 30/09/2019 tarihine kadar meydana gelen zarar ile şüpheli hale gelen alacaklar toplamının tenzili ile yapılan sermaye ödemesinin ilavesi yöntemiyle yapılan hesaplamalarda davacı şirketin 30/09/2019 tarihli rayiç özvarlık tutarının ¨ (-) 3.918.756,87 olarak hesaplandığını, dolayısıyla davacı şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğunun tespit edildiğini, netice itibariyle davacı şirketin gelinen süreçteki performansı, konkordato kaynaklan arasında yer alan toplam ¨ 2.946.079,80 tutarındaki alacaklarının şüpheli hale gelmesi, alım satım arasında vade uyumsuzluğu nedeniyle işletme giderlerini dahi karşılayamaz hale gelmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; borçlu şirketin konkordatoya tabi borçlarını ödemesinin mümkün görünmediği dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin mevcut şartlarla mümkün görülmediğini bildirmişlerdir. Konkordato sadece borçlunun değil, aynı zamanda alcaklının da menfaatini korumak amacı güden bir kurumdur. Borçlunun muhtemel takiplerden kurtulmasına sağlayan ve aynı zamanda borçlunun borçlarını yeniden yapılandırmasına olanak sağlayarak, iflasın önüne geçmeyi açmaçlayan bir müesse olarak karşımıza çıkmaktadır. Konkordato yapılış biçimine göre ise tenzilat, vade ve karma konkordato olarak üçe yarılmaktadır. Konkordato ile alacaklıların alacaklarının belirli bir yüzdesinden feragat etmesi durumunda tenzilat konkordatosundan; borçlunun borçlarını tam olarak ödemekle, birlikte boçların vadesini düzenleyerek daha sonraki bir tarihe ertelemesinde veya taksitlere bağlanması durumunda veda konkordatosundan; konkordato ile hem alacaklıların bir kısmından feragat hem de kalan miktarın yeni bir vadede ödenmesi sağlanıyorsa karma (kombine ) konkordatodan söz edilir (Bkz. Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan /Özekes s.758-759 Kuru/Aslan /Yılmaz s.625-626 ;Kuru , İcra ve İflas C.IV.s.3587).İİK’nun 285. maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İİK 289. maddesinde, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği düzenlenmiştir. Borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” kavramı altında ifade edilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). Diğer taraftan iyileşme kavramı, borçlunun alacaklılara tam ve zamanında ödeme yapabilecek şekilde ödeme gücünü kazanması şeklinde anlaşılabilir ise de, İİK’nun 291. madde çerçevesinde özellikle açıklanmamış ve konu kazai ictihatlara bırakılmıştır. İİK’nun 292/1.a ve b bentleri uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyor veya borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa, komiserin raporu üzerine mahkemece kesin mühletin kaldırılarak, konkordato talebinin reddine ve şartları varsa ve borçlu iflasa tabi ise borçlu şirketlerin iflasına karar verilmesi gerekir.Somut olayda, davacının menkul ve gayrimenkullerine ilişkin teknik bilirkişilerce ayrı ayrı rapor düzenlendiği ve rayiç değerlerin tespit edildiği, mühlet süresince ticari faaliyetlerine devam ettiği, ancak konkorta ön projesinde belirtilen satış tutarlarının %55 oranında toplam 8.300.998,72 TL satış gerçekleştirdiği, kur farkı nedeniyle 40.063,49 TL net zarar belirlendiği, hali hazıra 10 personelin bulunduğu ancak 3 aylık ödenmeyen borcun mevcut olduğu, finansal kiralama ve vergi, SGK borçları ile son 3 aylık komiser ücretlerinin ödenmediği, tahsili mümkün olmayan 2.946.079,80 TL şüpheli alacaklar hesabına alındığı, 2019 yılı arttırılması öngörülen 250.00 TL tutatındaki sermayenin hali hazırda 185.800 Tl sinin ödendiği 30.09.2091 tarihi itibariyel kaydı değerlere göre özvarlığının (+) 1.898.345,11 TL olarak tespit edildiği, davacı şirketin 31.12.2018 tarihinde tespit edilen (-)1.118.413,58 TL rayiç özvarlık tutarından 31.12.2018 tarihinden 30.09.2019 tarihine kadar meydana gelen zarar ile şüpheli hale gelen alçaklar toplamının tenzili ile yapılan sermaye ödemesinin ilavesi yöntemiyle yapılan hesaplama da 30.09.2019 tarihi itibariyle özvarlık tutarının (-)3.918.756,87 Tl olarak hesaplandığı ve bu haliyle şirtketin borca batık olduğu, toplam 2.946.079,80TL tutarındaki alacağının şüpheli hale geldiği işletme giderlerinin dahi karşılanmaz hale geldiği ve bu haliyle konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali memümkün görülmediği anlaşılmakla; borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerektiği anlaşıldığından mahkemece davacı şirket hakkındaki kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve şirketin iflasına karar verilmesi yerindedir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’ nun 353/1.b.1 Maddesi gereğince esastan REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda İİK’nun 293/3 maddesi yollamasıyla İİK 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.