Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1793
KARAR NO: 2023/958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/544
KARAR NO: 2019/739
DAVA TARİHİ: 21/05/2015
KARAR TARİHİ: 09/07/2019
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 21/05/2015
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle,”müvekkili şirketin … poliçe nolu sigortalısı … A.Ş ye ait İkitelli-… Mahallesi … pafta , … ada 1 ve … nolu porseller 14/07/2011- 07/074/2014 tarihleri arasını kapsamak üzere inşaat bütün riskler sigorta poliçesi ile her türlü risk kapsamında sigortaladığını, söz konusu sigorta poliçesinin büyük olması nedeniyle 9 ayı sigorta şirketinin söz konusu sigorta poliçesinin kapsamı nedeniyle müşterek ve paylar oranında dahil olduklarını, söz konusu poliçenin … İnşaat/ Montaj Tüm Riskler Sigorta poliçesi ile düzenlendiğini, şantiye tesisleri ve muhteviyatı sadece yangın, hırsızlık ve doğal afete karşı teminat altına alındığını, poliçe konusu taşınmaz üzerine alışveriş merkezi kurulması için inşaat başladığını, söz konusu yerin güvenliği için davalı şirket ile güvenlik hizmetleri için sözleşme yapıldığını, imzalanan sözleşmeye göre davalı şirket tarafından 30 güvenlik görevlisi istihdam edildiğini, söz konusu sözleşmenin 4. Maddesine göre tesiste bulunan her türlü emtia , araç ve ekipmanların güvenliğinen sağlanması, huzur ve sukunun sağlanması, giriş çıkış kontrolleri, personel, ziyaretçi, araç ve malzeme giriş çıkışlarının kontrol altında tutulması, dışarıdan ve içeriden gelebilecek her türlü tehdit, saldırı. Taciz, hırsızlık , yangın, sabotaj , hırsızlık veya terörist faaliyetleri ile ortaya çıkacak acil durumların tespiti ve önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması şeklinde belirlendiğini, ayrıca bunlara ilişkin planların yapılması, yetkililerin uyarılması but olayların vukuunda resmi makamları ihbarların yapılması, bu hususda idarenin verdiği özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesi şeklinde olduğunu, ancak davalı şirketin güvenliğini sağladığı yerde birden çok hırsızlık olayı neticesinde emtialar çalındığını, bu hırsızlık olayına ilişkin 09/09/2013 tarihli Başakşehir Polis Merkezi Amirliği, 13/09/2013 tarihli Başakşehir Polis Merkezi Amirliği, 12/10/2013 tarihli Başakşehir Polis Merkezi Amirliği ifade tutanaklarında belirtilen emtiaların çalındığını, ayrıca davalı şirketin 06/08/2013 – 06/08/2013 – 23/08/2013- 30/08/2013 – 09/09/2013 -12/09/2013 – 11/10/2013 tarihli davalı … tarafından tutanaklarında belirtilen olayların vuku bulduğunu, ekpertiz tarafından yapılan inceleme sonucunda olay ilk fark edildikten sonra malzemeleri korumak adına önlemler aldığını, altı olay ile ilgili yapılan hesaplamalar sonucunda her bir ola için muafiyet tutarları düşüldükten sonra toplam 16.681,69 USD olarak tespit edildiğini, müvekkili şirketin sigortadaki hissesinin %10 olması nedeniyle hissesi oranına tekabül eden 1.668,00 USD yi ödediğini, 06/01/2014 taihli Başakşehir Polis Amirliği ifade tutanağında çalındığı bildirilen balkon kurkuluğu olarak kullanılan paslanmaz demirlerin çalındığını buna ilişkin zararın 80.000,00 TL olduğunu, ekpertiz tarafından yapılan inceleme sonucunda muafiyet tutarları düşuldukten sonra toplam 29.146,00 USD hasar tespit edildiğini, müvekkili şirketin sorumluuğu olan %10 dahilinde 2.945,00 USD yi 27/03/82014 tarihinde ödediğini, müvekkili şirketin söz konusu ödemeleri davalıdan talep ettiğini, ancak davalı tarafından her hangi bir cevap verilmediğini, bu nedenle adam çalıştıran davalının sorumluluğunda bulunan çalışan güvenlik görevlilerinin hafif kusurlarından dahi, çalıştıranın sorumluluğu çerçevesinde B.K. 55.Madde TTK ve genel hükümler uyarınca davalının sorumluğunu nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigorta poliçesi kapsamında karşılanan 10.145,00 TL hasar ödemesinin TTK. 1472 ve diğer maddeler ile genel hükümler ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkili şirketi verilmesini talep etmiştir. Dava Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2014 tarihli 2014/278 E. 2014/184 K. sayılı kararı ile; “Davanın haksız fiil sonrası oluştuğu ileri sürülen hasar sebebiyle hak sahibine sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın olaya sebebiyet veren davalıya rucuen tahsiline ilişkin açılmış rucuen tazminat davası olduğu anlaşılmış olmakla, 6102 sayılı TTK 4 ve 5.maddelerinde ticari nitelikteki davaların sayıldığı ve haksız fiil sebebiyle buna sebebiyet verene karşı açılan rucuen tazminat davası ticari nitelikte bir dava olmayıp davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan mahkememizin görevsizliğine,” karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/01/2015 tarihli 2015/286 E. 2015/779 K. sayılı ilamı ile; “…mahkemece,Dava, inşaat all risk sigorta poliçesi kapsamında rucuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçeler ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi kapsamında halefi olduğu sigortalı ile davalı şirket arasında güvenlik hizmetleri sözleşmesi bulunmaktadır. İki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar TTK’nın 4. maddesine göre mutlak ticari davalardandır. Buna göre, somut olayda, hizmet akti ilişkisinin tarafı olan sigortalının halefi bulunan davacının açtığı rucuen tazminat davasında mahkeme görevli bulunduğundan, yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış,….” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarihli 2015/544 E. 2019/739 K. sayılı kararı ile; “… Şantiyesinin güvenliğini sağlayan … Danışma Hizmetleri A.Ş. personellerinin, şantiye alanına giriş çıkışları kontrol altında tuttukları, bahse konu iddia edilen hırsızlık olayı ile ilgili şantiyenin ana kapılarından şantiye alanına kayıt altma alınmadan giriş çıkış yapan herhangi bir araç ile şüpheli şahıslar tarafından hırsızlık eyleminin gerçekleştiğine dair bilgi, belge, görgü tanığı, kamera kaydının olmadığı, kamera sisteminin kurutması ve inşaat malzemelerinin depolarda kilit altında bulundurulmasının Güvenlik firmasının görevi olmadığı, şantiyede bulunan alt taşeron inşaat firmalarına gelen inşaat malzemelerinin hangi firmaya ne kadar malzeme geldiğine dair tonaj ve adetlerinin kaydının tutulması, şantiyenin hangi alanında hangi malzemeleri ne kadar kullandıkları, geriye ne kadar malzemelerinin kaldığı gibi böyle bir görevlerinin olmadığı, çalındığı iddia edilen emtiaların güvenlik firması personellerine teslim edilmediği yönü ile … Danışma Hizmetleri A.Ş. personellerinin Kusurunun olmadığı kanaatine varılmış olmakla davanın reddine” karar verilmiş. Bu karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine dosya Dairemize gönderilmiştir. Emsal mahiyette Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2022 tarihli 2022/3039 E. 2022/5071 K. sayılı ilamında; “Davacı vekili; müvekkilleri ile … Birliği arasında danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkillerinin sözleşme gereği üzerlerine düşen tüm hak ve yükümlülükleri yerine getirdiklerini, ücretlere hak kazandıklarını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak müvekkillerinin sözleşmeden doğan alacaklarının ödemediğini belirterek sözleşmeden doğan alacaklarının tam ve kesin olarak tespitine, belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL’nin alacağın doğduğu tarihten itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davayı ıslah ederek eksik harcı ikmal etmiştir… 6100 Sayılı HMK’nın 373/4 maddesi; “Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir” hükmünü, geçici 3/2 maddesi; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427. ve 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemez” hükmünü içermektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarihli 2015/544 E. 2019/739 K. sayılı kararında istinaf yasa yolunun açık olduğu belirtilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nın Geçici 3. maddesi; “(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez. (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” Aynı Yasanın 373/4. fıkrası ise “…Yargıtayın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir…” şeklindedir. Somut olayda, yerel mahkemece Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyularak yargılama yapılıp yeniden karar verildiğinden, HMK’nın 373/4. maddesi gereğince, mahkemece verilen bu hüküm istinaf kanun yoluna değil, temyiz kanun yoluna tabi olacaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nın 373/4 madde ve fıkrasının amir hükmü gereği bozma üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uyularak verilen kararlara karşı, hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabilecek olup, temyiz incelemesini yapma görev ve yetkisi Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesine aittir. İlk derece mahkemesinin istinaf kanun yolunun açık olduğu belirtmesi, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından, yukarıda yer verilen emsal nitelikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/01/2015 tarihli 2015/286 E. 2015/779 K. sayılı ilamı da nazara alınarak, daha önce dosya incelemesinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce yapılmış olması nedeniyle Yargıtay’a gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarı açıklandığı üzere; 1-6100 sayılı HMK’nın 373/4.maddesi dikkate alınarak Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2-Dosyanın 5236 sayılı kanunla yapılan değişiklik öncesi 1086 sayılı HUMK’nda düzenlenen temyize ilişkin hükümlere göre işlem yapılması için ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 3-Dairemiz esasının bu şekilde kapatılmasına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352/1. Maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/06/2023