Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1784 E. 2020/261 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1784
KARAR NO: 2020/261
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/88 Esas
ARA KARAR TARİHİ: 05/02/2020
DAVA: İFLAS (İflasın Açılması)
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesi ile taraflar arasında 15.07.2005 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, ancak 15.10.2008 tarihinde davacı şirketin iflasına karar verildiğini, kararın 13.04.2009 tarihinde kesinleştiğini, işlemlerin Ankara İflas Müdürlüğünün … sayılı iflas dosyası üzerinden yürütüldüğünü, ikinci alacaklılar toplantısının 01.09.2009 tarihinde yapıldığını, tasfiyenin devam ettiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/20 esas sayılı dosyasında açılan davada 24.05.2016 tarihinde 15.07.2005 tarihli kat karşlığı inşaat sözleşmesinin feshine, 3.757.192 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, kararın temyiz edilmeksizin 28.12.2016 tarihinde kesinleştiğini, alacağın tahsili için Ankara … İcra müdürlüğünün … sayılı takip dosyası ile ilamlı icra yoluyla takibe geçildiğini, takibin itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, alacağın 4.448.112,82 TL’sinin tahsil edilemediğini, bu nedenle İİK’nin 177/4. Maddesi uyarınca davalı kooperatifin iflasına karar verilmesini, davalının taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK’nin 159. Maddesi uyarınca iflas muhafaza tedbiri konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, 05/02/2020 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile, İİK’nin 161. Maddesi uyarınca borçlunun malvarlığının defterinin tutulmasına, Defterin İst. Anadolu İflas Dairesi tarafından tutulmasına, Defter masraflarının davacı tarafından 10 gün içinde İflas Dairesine yatırılmasına, İİK’nin 159. Maddesi uyarınca takdiren davacının teminat göstermesine gerek olmadığına, İhtiyati tedbir talebinin kısmen reddi ile; İİK’nin 159/son maddesi göz önüne alınarak davacı vekilinin davalının taşınır ve taşınmaz malları ile 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine İİK’nin 159. Maddesi uyarınca iflas muhafaza tedbiri konulmasına karar verilmesi taleplerinin reddine, Karara karşı istinaf kanun yolunun açık olduğunun ihtarına, ara kararın istinaf edilmesi halinde ara kararın karar formatında yazılarak dosyanın bir örneğinin İstanbul BAM ilgili Hukuk Dairesine gönderilmesine ve kararın bir suretinin taraflara tebliğine,” karar verilmiştir. Verilen ara karara karşı reddedilen kısım yönünden davacı vekili tarafından 17/02/2020 tarihinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup istinaf nedenleri olarak; İİK 159. Maddesi uyarınca istenilen tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu, ileride telafisi güç ve imkansız zararlara yol açabileceği ve ayrıca red kararı verilirken de gerekçesi gösterilmediği belirtilerek tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilince de ara karara karşı kabul edilen kısım yönünden 19/02/2020 tarihinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş olup istinaf nedenleri olarak; müvekkilin savunması alınmadan verilen tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilam ile takip edilen borç esasen bulunmadığını, bunları delillendiren dosya ve belgeler mevcut olduğunu, davacı müflis şirket, davalı müvekkil ile evvelce aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince 40 adet bağımsız bölümü tapuda arsa payı ile birlikte devir almış olmakla haksız kazanç elde ettiğini zira, devraldığı tapular kadar dahi bir imalat gerçekleştirmemiş olduğundan esasen kooperatif karşı taraftan alacaklı olduğunu, bu durum Gebze 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/376 E. sayılı dosyasının yargılaması sonucunda ortaya çıkacağını, mahkemenin kısmi ihtiyati tedbir kararı vermeden önce bu dosyaları incelemesi gerektiğini, yargılama sonucu beklenmeksizin huzurdaki davaya devam edilmesi müvekkilin haksız iflasına sebebiyet vereceğini bu nedenle davacının usulsüz ve kötüniyetli olarak elde ettiği ilama dayanarak hareket etmiş olması davacıyı haklı ve alacaklı kılmayacağını, ayrıca mahkeme HMK 391. ve 297. maddesine uygun ve denetime elverişli gerekçe oluşturmaksızın usulsüz bir şekilde kısmi ihtiyati tedbir kararı vermesi hatalı olduğunu belirterek verilen tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı yasanın 391/1. Maddesinde, mahkemenin her türlü tedbire karar verebileceğini düzenledikten sonra, ikinci fıkrasında, tedbir kararının neleri içereceğini belirlemiştir. 391/2. Maddesinde ihtiyati tedbir kararında bulunması gereken unsurlar düzenlenmiştir. Buna göre, tedbirin, açık ve somut olarak hangi sebebe ve delillere dayandığı, tereddüte yer verilmeyecek şekilde neyin üzerine ve ne tür tedbire karar verildiği, talepte bulunanın ne tutarda ve ne tür de teminat göstereceği açıkça yazılı olması gerektiği belirlenmiştir. Aynın yasanın 297. Maddesinde de, hükmün kapsamında nelerin olacağı belirtildikten sonra, tarafların, iddia ve savunmalarının özetleri, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların hükümde yer alması gerektiği, ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, mahkemece verilen kararın gerekçeli olması, tarafların iddialarına neden üstünlük tanındığı tartışılmalıdır. Anayasamızın 141/3. Maddesinde “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” düzenlenmiştir. İlk derece mahkemesi tensip zabtında sadece kısa karar şeklinde herhangi bir gerekçe belirtmeden tedbir talebinin reddine karar vermiş ayrıca, ayrı bir gerekçeli karar oluşturmamıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenmesi açısından önemli bir işlev görür. Bu haliyle istinaf denetimine elverişli bir karardan bahsetmek mümkün değildir. Öte yandan davalı vekilince kısmen kabulüne karar verilen tedbir kararı doğrudan istinaf edilmişi ise de HMK’nın 394. maddesinde ise ihtiyati tedbir kararına karşı tarafın itirazı düzenlenmiş olup, buna göre karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz. İhtiyati tedbir talebinin reddi halinde ise ihtiyati tedbir isteyen tarafça doğrudan istinaf yoluna başvurulabilir. Bu itibarla ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile ihtiyati tedbire karar verilmesi halinde, karşı tarafın başvurması gereken yasa yolu HMK’nın 394. maddesinde gereğince itiraz yoludur. Anılan madde uyarınca, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına karşı tarafın itirazı üzerine, tarafların usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılması, duruşmaya gelmeseler dahi dosya üzerinden inceleme yapılarak itiraz hususunda bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle öncelikle HMK’nın 391. Maddesine uygun şekilde tedbir talebinin reddine dair gerekçeli karar yazıldıktan ve usulüne uygun taraflara tebliğ edildikten ve davalının itirazları ilk derece mahkemesince değerlendirildikten sonra istinaf incelemesi için dosyanın dairemize gönderilmesi, kabul edilen tedbir kararı yönünden HMK 394 ve 341/1-b maddesi gereğince ihtiyati tedbire itirazın duruşmalı olarak mahkemesince değerlendirilmesi gerekeceğinden, dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/88 Esas sayılı, 05/02/2020 tarihli ara kararının gerekçe içermemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, istinaf denetimine elverişli şekilde gerekçeli olarak yazılması ve taraf vekillerine usulüne uygun tebliğinden sonra inceleme yapılmak üzere dosyanın yeniden Dairemize gönderilmesi için mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf talebinin görev yönünden REDDİ İLE, davalının istinaf dilekçesinin itiraz olarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine, 3-Kararın niteliği itibariyle harç alınmasına yer olmadığına, istinaf karar harcı ile istinaf yoluna başvuru harcının talep halinde yatırana iadesine, 4-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmasına, HMK’nun 352.maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 18/11/2020 tarihinde kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/11/2020