Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1781 E. 2020/170 K. 18.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1781
KARAR NO: 2020/170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/980 Esas
KARAR NO: 2019/677
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete sigortalı mahalde 03/02/2016 tarihinde gece saatlerinde davalı mağazanın depo bölümünde bulunan lavabo altındaki spiral borunun delinmesi sebebiyle sızan suların birikerek mağaza içerisine doğru ilerlediğini, aynı zamanda duvardan sızarak bitişik mağaza … A.Ş’nin işletmeciliğini yaptığı … mağazasına geçtiğini, davacının söz konusu zararlara istinaden sigortalısına ödeme yaptığı, davacı/alacaklı sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalısına ödenen hasar tazminatından doğan rücuen tazminat alacağının sağlanması amacı ile, davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın yasal süresi içerisinde borçlu olmadığı iddiası ile borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek davalının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, husumet itirazında bulunup davalı şirketin söz konusu olayda herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın husumetten reddi gerektiğini, dava konusu hasarda lavabonun davacının sigortalısının kendi kullanımından kaynaklandığını, kiracının bakım ve onarım yükümlülüğünü yerine getirmediğini, hasarın kiracının kendi kullanım alanında bulunan lavabonun giderindeki sızıntıdan kaynaklandığını ve üçüncü kişinin müdahalesi ile meydana gelmiş olabileceğini, sounç olarak davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davanın reddine karar verilerek davacının haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” ‘…dava dışı sigortalı ile davalı arasında kira sözleşmesi mevcuttur. Dolayısı ile taraflar arasındaki kira ilişkisi dikkate alınarak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun m. 4/1,c uyarınca sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmek suretiyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. Nitekim Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 2015/14362 Esas sayılı ve 2015/13322 Karar sayılı 05.02.2018 tarihli ilamında da “…Dava, mağaza paket sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. HMK’nun 4.1-a maddesindeki düzenleme gereği kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmaya Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Davacının sigortalısı davalının kiracısıdır. Sigortalı ile davalı arasında kira ilişkisi söz konusudur. Davacı sigorta şirketi TTK’nun 1301(1472).maddesine dayanan ve sigortalısına halef olarak iş bu rücu davasını açmış bulunmaktadır. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında, sigortacı halefiyet hukuku ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahiptir. Bu nedenle dava dışı sigortalı ile davalı arasında dava görülmüş olsa idi hangi mahkeme davaya bakmaya görevli ise davacı sigortacının da açacağı davaya bakmaya aynı mahkeme görevlidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiğinden, yerel mahkeme kararının mahkemenin görevsiz olduğundan bahisle bozulması gerekirken, Dairemizce yanılgılı gerekçe ile onanmış olması nedeniyle, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir…” Nitekim Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2019/716 Esas sayılı 2019/607 Karar sayılı ilamında da ”…Yargıtay İBK’nun 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararı uyarınca, TTK m.1472 uyarınca rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K., Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir. Yukarıda anlatılan nedenler ve Yargıtay içtihatları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları doğrultusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememiz görevsiz olup, davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine dair ‘ gerekçesi ile; 1-Görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin Görevsizliği nedeniyle HMK’nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden Reddine, ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar veren mahkemenin o zaman kadar yapılmış yargılama gideri ve vekalet ücretine de hükmetmesi gerektiği, taraflar arasında kira sözleşmesi olmadığı, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilerek mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasının incelenmesinde davacı tarafından 3.212,03 TL asıl alacak ve 192,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.404,49 TL alacağa (hasar ödemesi nedeniyle rücu) alacağının tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi sebebiyle itirazın iptali davası açıldığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 23.05.2019 tarihinde davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 341/2 .maddesinde ” Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.”, aynı yasanın “Parasal sınırların artırılması” üst başlığı ile Ek Madde 1’de, “(1) 200 üncü, 201 inci, 341 inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı basından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını asmayan kısımları dikkate alınmaz. (2) 200 üncü ve 201 inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341 inci, 362’nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” hükümleri yer almaktadır. İstinaf incelemesine konu uyuşmazlıkta dava değeri 3.404,49 TL olup karar 23.05.2019 tarihinde verilmiştir. HMK 341. Maddesinde 2019 yılı için kesinlik sınırı olarak 4.400 TL belirtilmiştir. Bu haliyle mahkemece verilen kararın kesin olduğu tespit edilmiştir. Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında, kanun yolu başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle her iki taraf yönünden kesin nitelikte olması nedeniyle, istinafı kabil bir karar olmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 341/2 ve 352/1.b maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvuru dilekçesinin 6100 sayılı HMK’ nın 352 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı, davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından; yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5- Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/11/2020 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.