Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1769 E. 2023/1212 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1769
KARAR NO: 2023/1212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
ESAS NO: 2017/150
KARAR NO: 2020/65
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 16/02/2017
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı Vekili Dava Dilekçesinde Özetle; taraflar arasında akdedilen 26/02/2015 tarihli sözleşme ile ticari ilişkiye girildiğini, davacının … marka, … model makineyi davalının kullanımına tahsis ettiğini ve servis hizmeti vermeyi taahhüt ettiğini, davalının hizmet ve tahsis bedeli ödeme yükü altına girdiğini, 24/11/2016 tarihli, … sıra numaralı ve 5.723,50-TL tutarlı, 27/12/2016 tarihli, … sıra numaralı ve 5.836,60-TL tutarlı, 30/12/2016 tarihli, … sıra numaralı ve 25.720,71-TL tutarlı, 11/01/2017 tarihli, … sıra numaralı, ve 75,04-TL tutarlı faturaların davacı tarafından düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine İst. … İcra Müdr. … E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalı tarafın haksız ve kötüniyetli olarak takibe itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, yukarıda arz ve izah olunan sebepler nedeni ile, davalı-borçlunun borca takibe yapmış olduğu itirazın iptalini, %20’den az olmamak üzeri icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, ücreti vekalet üve yargılama giderlerinin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ile dava ettiği görüldü.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkiye itirazları nedeni ile yetkisizlik kararı verilmesini, dosyanın Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, borçlu müvekkile tebligta yapılan yerleşim adresi Antalya olduğundan, icra takibinin yetkisiz icra dairesinden açılmış olduğunu tespiti ve dava dosyasında yetkisizlik kararı verilmesini ve dosyanın Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı vekili tarafından müvekkil şirket aleyhine yöneltilen husumeti kabul etmediklerini, davacı vekili tarafından başlatılan icra takibinde borcun sebebi olarak “23/01/2017 tarihli ticari defter ve kayıtlardan kaynaklanan 38.050,44-TL alacak” nitelendirmesi yapıldığını, fakat açık ve net olarak müvekkili şirkete düzenlenmiş bir fatura ve yahut sevk irsaliyesi, makinenin müvekkili şirkete teslim edildiğine dair teslim belgesi, makinenin bakımı ve sarf malzemesinin karşılandığına dair teknik servis belgeleri davacı tarafından dosyaya sunulmamış ve davacı tarafından ispatlanamayan bu belgeler müvekkili şirkete tebliğ edilmemiş olduğunu, yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, öncelikle HMK hükümleri uyarınca; Mahkemenin yetkisizlik kararı vermesini, dosyanın görevli ve yetkili Antalya Asliye Ticaret Mahekemelerine gönderilmesini ve Resmi Gazetede yayımlanan AAÜT 7. Maddesine göre lehlerine vekalet ücreti verilmesini, aksi takdirde, davanın reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası, fatura, tarafların ticari defter ve belgeleri, cari hesap raporu, vergi dairelerinden celp edilen BA ve BS formları ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, tüm dosya kapsamı ile yaptırılan inceleme sonucu rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır. Davalı her ne kadar,icra takibine yapmış olduğu itiraz ile icra dairesinin yetkisine, mahkememize verdiği cevap dilekçesi ile mahkememizin yetkisine itirazda bulunmuş ve Antalya İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtmiş ise de, taraflar arasında akdedilmiş bulunan sözleşmenin 11.6. maddesi ile İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılınmış olması, tarafların şirket olması ve takibe konu alacağın sözleşmeden kaynaklanan para alacağı olması nedeniyle İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin takibe konu alacak bakımından yetkili kabul edildiğinden davalı tarafın icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Davacı vekilince, 17/06/2019 tarihli dilekçe ile 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporu ile “….davalıdan 32.697,16-TL. alacaklarının bulunduğunun rapor edildiği, rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini…” talep ettiği görüldü. Mahkememizce toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; İcra dosyası, davacı şirket tarafından düzenlenen faturalar, tarafların ticari defter ve belgeleri, cari hesap raporları,vergi dairesi BA ve BS formları, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, taraflar arasında Kiralama ve Servis Hizmetleri Sözleşmesi kapsamında ticari ilişki bulunduğu, davacının, davalıya aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan fatura düzenlendiği, davalının toplam 37.280,81-TL. tutarlı faturaları ticari defterlerine hiçbir ihtirazi kayıt olmadan işlediği, davalının ticari defter ve kayıtlarında davaya konu faturalardan dolayı bakiye 30.750,58-TL. tutarında davacı şirkete borcu olduğunun kayıtlı olduğu ve bu miktar faturalara karşılık gelen kısım ile faturalardan kaynaklanan 75,04-TL. fark faturası olmak üzere toplam 30.825,62-TL. karşılığının ödendiğinin ispat edilemediği, davacının davalıdan, takip tarihi itibariyle, faturalar ve cari hesaba dayalı olarak 30.825,62-TL. alacaklı olduğu ve davalı tarafın icra takibine yaptığı itirazın bu kısım yönünden yerinde olmadığı kanaati oluştuğundan, davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından 30.825,62-TL. asıl alacak üzerinden yaptığı itirazın iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren, %9,75 oranında ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle, İİK 67/2. maddesi kapsamında % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kötüniyet şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; “Borçlu müvekkile tebligat yapılan yerleşim adresi Antalya olduğundan; İcra takibinin yetkisiz icra dairesinde açılmış olduğunun tespiti ile dosyanın yetkili Antalya asliye ticaret mahkemelerine gönderilmesini gerekmektedir. müvekkil şirkete düzenlenmiş bir fatura veyahut sevk irsaliyesi, makinenin müvekkil şirkete teslim edildiğine dair teslim belgesi, makinenin bakımı ve sarf malzemesinin karşılandığına dair teknik servis belgeleri davacı tarafından dosyaya sunulmamış ve davacı tarafından ispatlanamayan bu belgeler müvekkil şirkete tebliğ edilmemiştir. Sözleşme içeriğinde kira ve servis hizmetleri verileceğine dair düzenleme yapılmış ise de; Davacı şirket, bugüne kadar müvekkil şirkete herhangi bir servis hizmeti sağlamamıştır. Davacının da kabulünde olarak davacı şirket hesabına bugüne kadar yapılan ödemelerin, icra dosyasına mahsuben yapıldığının beyan edilmesi hatalı olup buna karşılık -bir an bile ödemelerin- icra dosyasına mahsuben yapılmış olması değerlendirildiğinde bu ödemelerin icra dosyası kapak hesabı borcundan düşülmemesi ve davaya konu edilen tüm faturaların halen asıl alacak olarak talep edilmesi çelişkili olup her türlü hukuki izahtan yoksundur. Ayrıca asıl alacak için uygulanacak faiz oranı yasal faiz olarak nitelendirilebileceğinden, ödeme emrinde bildirilen avans faiz oranına da açıkça itiraz ediyoruz.Her halükarda ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla, rapordaki veriler ve davacı tarafın tek taraflı defter incelemesi doğru kabul edildiği düşünüldüğünde; Aralık 2016 ayına ait 2 faturanın toplam bedeli 31.557,31 TL üzerinden ödeme yapıldığı tespit edilen 11.255,00 TL düşüldüğünde 20.302,31 TL bakiye gözükmektedir ve fakat davacı vekilinin dava dilekçesindeki talepleriyle sonradan yaptığı itirazlardaki çelişki sebebiyle bilirkişi tarafından 7 fatura üzerinden inceleme yapılması isabetsizdir. Davalı borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olması koşullarını sağladığı görülüp davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince aksi yönde karar verilmiştir.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, itirazın iptali davasıdır. Somut olayda taraflar arasında 26/02/2015 tarihinde Kiralama ve Servis Hizmeti Sözleşmesi imzalanmıştır. Davacı taraf, sözleşmeye konu makinenin davalıya tahsis edildiğini ve servis hizmeti verildiğini, – 24/11/2016 tarihli, … sıra numaralı ve 5.723,50-TL tutarlı, -27/12/2016 tarihli, … sıra numaralı ve 5.836,60-TL tutarlı, -30/12/2016 tarihli, … sıra numaralı ve 25.720,71-TL tutarlı, -11/01/2017 tarihli, … sıra numaralı ve 75,04-TL tutarlı faturaların davacı tarafından düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine İstanbul. … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden 24/01/2017 tarihinde icra takibi başlattığını, davalının takibe itirazının haksız olduğunu iddia etmektedir.İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının davalıya karşı, 23/01/2017 düzenleme tarihli 23/01/2017 faiz başlangıç tarihli 38.050,44 TL tutarındaki ticari defter ve kayıtlardan kaynaklı alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %9,75 avans faizi ile birlikte tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yaptığı, davalının süresi içerisinde, icra dairesinin yetkisine, borca, faize ve tüm fer’ilerine itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve davacı tarafından takibin devamının sağlanması amacıyla, İİK. 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Davaya konu sözleşmenin ilgili hükümleri şöyledir; 10.2 Maddesine göre “aylık kira ödemelerinin veya diğer hizmet bedellerinin ödeme gününde yapılmaması halinde her gecikilen ay için vade tarihinden itibaren hiçbir ihtara gerek olmadan %1 oranında gecikme faizi uygulanır” 11.6 maddesine göre ”taraflar işbu sözleşmenin uygulanmasından ve yorumundan doğan ihtilaflarda Türk Hukukunun uygulanacağını ve İstanbul merkez mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olacağını kabul etmişlerdir.” Mahkemece muhasebe ve finansman bölümü öğretim üyesinden alınan bilirkişi raporunda,”.Davacı tarafın sunduğu ve ticari defterlerindeki kayıtlarla örtüşen cari hesap ekstresinin incelenmesi sonucunda 20/10/2016 tarihi itibariyle cari hesabın sıfırlandığı: takip tarihi olan 24/01/2017 tarihine kadar davacı tarafından aşağıda dökümü verilen toplam 49.305,44 TL tutarında faturanın düzenlendiği anlaşılmaktadır. İlgili dönemde yapılan ödemelerin ise 18/11/2016 tarihinde 1.255 TL, 22/12/2016 tarihinde 5.000 TL, 09/01/2017 tarihinde 5.000 TL olmak üzere toplam 11.255 TL olduğu görülmektedir. Davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle alacak 38.050,44 TL tutarındadır. Davacı tarafın BS (Bilanço Esasına Göre Defter Tutan Mükelleflerin Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim) formlarının incelenmesi sonucunda BS formu ile beyan edilen 42.054 TL (KDV hariç) tutarındaki 7 faturanın (408,85 TL tutarlı bir fatura cari hesabın sıfırlandığı tarihin öncesine aitti ) ticari defterlerindeki kayıtları doğrular nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. 25/10/2016 tarihli ve … nolu, 24/11/2016 tarihli ve … nolu, 27/12/2016 tarihli ve … nolu faturalar, sırasıyla Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait kira faturaları olup sözleşme şartlarına uygun| olarak düzenlenmiştir. Böylece toplam 16.889,32 TL alacağın doğduğu tespit edilmiştir. 27/10/2016 tarihli ve … nolu fatıra, Mart ayına ait fatura olup neden 7 ay sonra kesildiği açıklamaya muhtaçtır. 30/12/2016 tarihli ve … nolu fatlıra, sayfa başı kopya ücretlerine ait olup sözleşmede belirlenen birim fiyatlara uygun olarak düzenlenmiştir. Ancak sayfa miktarının davalı tarafın da kabulünde olduğuna dair bir belge sunulamamıştır. Faturada belirtilen miktarda sayfa kullanıldığının ispat yükü davacı taraftadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10.2 Maddesine göre “aylık kira ödemelerinin veya diğer hizmet bedellerinin! ödeme gününde yapılmaması halinde her gecikilen ay için vade tarihinden itibaren hiçbir ihtara gerek olmadan %1 oranında gecikme faizi uygulanır” hükmü yer almakta olup 11/01/2017 tarihli 88,55 ‘TL tutarlı vade farkı faturası bu hükme uygun olarak düzenlenmiştir. Davacı ….’nin ticari defter kayıtlarına göre davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nden 16.889,32-TL kira alacağı ve 88,55-TL vade farkı alacağı olmak üzere takip tarihi itibariyle toplam 16.977,87-TL alacaklı olduğu, 27/10/2016 tarihli ve … nolu fatura ile 30/12/2016 tarihli ve … nolu fatura içeriğinin ispatlanmış sayılamayacağı, davalı tarafın 2016 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait BA formalarının ilgili vergi dairesinden celbedilmesi durumda daha sağlıklı bir sonuca ulaşılmasının mümkün olabilceği…” sonuç ve kanaatinde bulunulduğu görüldü. Ek raporunda,”…dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ile yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükte mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler souncunda; davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğu, dava konusu icra takibinin dayanağı cari hesap ilişkisinin 24/11/2016-11/01/2017 dönemindeki fatura ve ödemelerden oluştuğu, 25/10/2016 tarihli ve … nolu, 24/11/2016 tarihli ve … nolu, 27/12/2016 tarihli ve … nolu faturalar, sırasıyla Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait kira faturaları olup sözleşme şartlarına uygun olarak düzenlendiği, 30/12/2016 tarihli ve … nolu fatura, sayfa başı kopya ücretlerine ait olup sözleşmede belirlenen birim fiyatlara uygun olarak düzenlendiği, davacı şirket BS ve davalı şirket BA formlarıyla beyan edildiğinden ispat yükünün yerine getirilmiş olduğu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10.2. Maddesine göre “aylık kira ödemelerinin veya diğer hizmet bedellerinin ödeme gününde yapılmaması halinde her gecikilen ay için vade tarihinden itibaren hiçbir ihtara gerek olmadan %1 oranında gecikme faizi uygulanır” hükmü yer almakta olup 88,55-TL tutarlı vade farkı faturasının bu hükme uygun olarak düzenlendiği, davacı …:.’nin ticari defter ve kayıtlarına göre davalı …San. Ve Tic. Ltd. Şti.nden 24/11/2016 – 11/01/2017 dönemindeki fatura alacağının 43.952,16-TL olduğu, ilgili dönem içinde davalı tarafından 11.255-TL ödeme yapıldığı, bakiye alacağın 32.697,16-TL olduğu, 27/10/2016 tarihli … nolu ve 5.353,28-TL tutarlı fatura, Mart ayına ait fatura olup 7 ay sonra düzenlenmesi ticari hayatın olağan akışına uygun görülmediği, bu nedenle hesaplamada dikkate alınmamasının uygun olacağı…” sonuç ve mütalaa ettiği görüldü. Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/149 talimat sayılı dosyasından bilirkişi smmm tarafından hazırlanan 25/10/2019 tarihli talimat raporunda” Yapılan tespitlere göre, davalının ticari defterlerinde yukarıda görüldüğü gibi dava konusu alacağın dayanağı olan toplam 37.280,21.-TL tutarındaki 3 adet fatura da dahil olmak üzere toplam 81.040,80.-TL. tutarındaki faturaların davacı adına alacak kaydedildiği, karşılığında (yevmiye tarihi 01/01/2016, 2015 yılı devri) 50.290,22.-TL. tutarında ödeme yapıldığı, dolayısıyla da dava konusu alacağın dayanağı olan faturalara istinaden takip tarihi itibariyle davalının bakiye ( 81.040,80 – 50.290,22) 30.750,58.-TL. tutarında davacı şirkete borcunun kayıtlı olduğu görülmüştür. Dava konusu olan 11.01.2017 tarihli … sıra nolu 75,04.-TL. bedelli vade farkı 2017 yılı ticari defterleri ibraz edilmediği için davalının ticari defterlerinden tespiti yapılamamıştır. Toplam 37.280,81.-TL. tutanndaki 3 adet faturanın davalının ticari defterlerine hiçbir ihtirazı kayıtta bulunmadan davacı adına kayıt edilmesi nedeniyle, dava konusu alacağın dayanağı olan toplam 37.280,81.-TL tutanndaki 3 adet faturanın davalı şirkete teslim edildiği anlaşılmıştır. Davalı şirketin ticari defterlerinde 2015 yılından devir gelen 50.290,22.-TL. tutarındaki ödeme kaydı ile ilgili îlarak dava dosyasına tevsik edici bir belge ibraz edilmediği görülmüştür. Davalı şirket bu ödeme kaydını somut belgelerle ispatlamakla mükelleftir. Ancak, davacı şirketin ticari defterleri üzerinde incelemeler yapılarak düzenlenen bilirkişi raporunda, davacı şirketin, toplam 11.255,00.-TL. tutarında davalı şirketten tahsilat yaptığının kayıtlı olduğunun tespit edldiği görülmüştür. Davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olan dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar bedellerinden davacının ticari defterlerindeki ödeme tutarlarının mahsup edilmesi ile davacının bakiye 37.280,81 – 11.255,00 = 26.025,81.-TL. tutarında davalı şirketten alacağının kaldığı hesaplanmıştır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi davalı şirketin ticari defterlerinde, davalının dava konusu faturalara istinaden bakiye 30.750,58.-TL. tutarında davacı şirkete borcunun kayıtlı olduğu görülmüştür.” sonuç ve kanaatinde bulunulduğu görüldü. Davalı vekili sunulan istinaf dilekçesinde ve cevap dilekçesinde davalının adresinin Antalya olduğunu belirtilerek yetki itirazında bulunmuş ise de; taraflar arasında yer alan sözleşmenin 11.6 maddesinde de İstanbul mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu belirtildiğinden HMK 17.maddesi dikkate alındığında itirazın yerinde olmadığına karar vermek gerekmiştir. 6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Davaya konu somut olayda, ticari defter ve kayıtlarda yer alan ve dava dilekçesinde belirtilen dört adet faturanın sözleşme hükümlerine uygun olarak düzenlendiği, fark faturası dışındaki üç adet faturanın usulüne uygun tutulan davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, BA-BS formlarına işlendiği, davacının faturaları davalı tarafa teslim ettiği hususunu kanıtladığı, davalının faturalara sekiz günlük sürede itirazının söz konusu olmadığı, fark faturasının sözleşme hükmüne uygun olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlarında davaya konu faturalardan dolayı bakiye 30.750,58-TL. tutarında davacı şirkete borcu olduğunun kayıtlı olduğu sabit olmakla; mahkemece bu miktara fark faturası tutarı da eklenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi ve taraflar tacir olduğundan avans faiz işletilmesi doğru olmuştur. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 526,9‬0 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 257,05 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/09/2023