Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1764 E. 2023/1321 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1764
KARAR NO: 2023/1321
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/502
KARAR NO: 2019/851
DAVA TARİHİ: 31/05/2017
KARAR TARİHİ: 24/09/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkiline olan cari hesap borcundan dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak takibin davalı tarafından alacak miktarına haksız olarak itiraz edilmesi nedeniyle durduğunu, insan kaynakları şirketi olan müvekkilinin davalıya ihtiyaç duyduğu uzmanlık alanında ve tecrübede personel temin ederek bu anlamda hizmet verdiğini, sunulan hizmet karşılığı düzenlenen fatura bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini, davalının takipten sonra 5.000,00 TL ve 4.995,19 TL olmak üzere toplamda 9.995,19 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin bakiye 19.449,11 TL alacaklı olduğunu beyan ederek, bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca davacının müvekkili şirketin aradığı niteliklerde adayları bularak ilgili pozisyonlara yerleştirilmesini sağlayacağını, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin devam ettiği süre boyunca davacıdan sözleşmeye uygun kesilen faturalara ilişkin ödemelerini eksiksiz yaptığını, dava konusu uyuşmazlığa ilişkin 29/07/2016 tarihli 16.482,30 TL bedelli … no.lu faturanın ise, … tarafından müvekkili şirkette Yazılım Mimarı pozisyonu için önerilen ve 08/08/2016 tarihinde müvekkili şirket bünyesinde çalışmaya başlayan … isimli çalışanın istihdam edilmesi hizmetine ilişkin olduğunu, anılan faturanın müvekkili şirket tarafından haklı olarak hesaplara işlenmeyerek davacı yana iade edildiğini, akabinde davacı yan tarafından aynı konu ve aynı bedel ile 28/09/2016 tarihli 16.482,30 TL bedelli … no.lu faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini ve müvekkili şirket tarafından yine haklı olarak anılan faturanın hesaplara alınmadığını, müvekkili şirketin iadesi üzerine yeniden aynı bedel ile 21/10/2016 tarihli 16.482.30 TL bedelli … no.lu faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini ve müvekkili şirket tarafından haklı olarak yeniden iade edildiğini, SGK kayıtlarından da görüleceği üzere … tarafından önerilen … isimli çalışanın müvekkili şirket bünyesinde 08/08/2016 tarihinde çalışmaya başladığını, 27/09/2016 tarihinde kendi isteğiyle işten ayrıldığını, taraflar arasında imzalanansözleşmenin 5. maddesi uyarınca …, sözleşmede öngörülen 60 günlük süre dolmadan işten ayrılmış olmasına rağmen … tarafından yeni bir aday yerleştirmesinin bugüne değin yapılmadığını, sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getiremeyen davacının haksız olarak defalarca fatura kestiğini, müvekkili şirketin de haklı olarak gerçekleştirilmeyen hizmete ilişkin faturaları ödemediğini ve iade ettiğini, müvekkili şirketin davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını beyanla haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Davacı şirketin insan kaynağı tedariki yapan şirket olup taraflar arasındaki ticari ilişkinin süregeldiği, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın en son davacı tarafından davalı şirkete Yazılım Mimarı pozisyonu için önerilen ve 08.08.2016 tarihinde davacı şirket bünyesinde çalışmaya başlayan … isimli çalışanın istihdam edilmesi hizmetine ilişkin olarak düzenlenen 29.07.2016 tarihli 16.482,30 TL bedelli … no.lu faturadan kaynaklandığı anılan faturanın davalı şirket tarafından hesaplara işlenmeyerek davacı tarafa iade edilmiştir. İbraz edilen bilirkişi raporu ile taraflara ait ticari defterleren incelenmesi ile … isimli çalışanın temini nedeniyle; davacı şirketçe 29.07.2016 tarih, 335 sayılı ve (KDV hariç 16.482,30 TL) KDV dâhil 19.449,11 TL tutarında fatura düzenlenmiş olup, anılan fatura taraf kayıtlarına alındığı, Davacı şirketçe; tekrar 28.09.2016 tarih, 418 sayılı fatura düzenlenmiş olup 21.10.2016 tarihinde de fatura iptal kaydı yapıldığı, Davalı kayıtlarında; gerek fatura, gerekse iptal ile ilgili işlem bulunmadığı,Davacı şirketçe tekrar 21.10.2016 tarihinde 464 sayılı fatura düzenlenmiş olup, anılan fatura da taraf kayıtlarına alınmıştır. Ancak, bu faturaya karşılık 24.10.2016 tarihinde düzenlenmiş olan 1548 sayılı davalı faturası davacı kayıtlarına alınmamıştır. Dolayısıyla, bu işlem nedeniyle taraf kayıtları arasında 19.449,11 TL farkın oluştuğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki İhtilaf; fatura tutarından kaynaklanmayıp, işe yerleştirilen … isimli çalışanın 60 günlük süre dolmadan ayrılması halinde, hizmet bedelinin yeni personel bulunduktan sonra mı ödeneceği, yoksa hizmet bedeli ödendikten sonra mı yeni bir personelin ücretsiz olarak işe yerleştirilip yerleştirilmeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan Seçme ve Yerleştirme Hizmet Sözleşmesinin 5. Maddesi uyarınca; “İlk 60 (altmış) takvim günü içinde işe yerleştirilen adayın işten ayrılması veya Müşteri tarafından işten çıkarılması durumunda …’ın, hiçbir ek ücret talep etmeden, ayrılan adayın yerine aynı pozisyona yeni bir aday yerleştirmeyi garanti ettiği” nin hükme bağlandığı görülmüştür. Dosyada mevcut SGK İşe Giriş ve İşten Ayrılış Bildirgelerine ve diğer belgelere göre; … 08.08.2016 tarihinde davalı şirkette sigortalı olarak çalışmaya başlamış olup, 27.09.2016 tarihinde istifa ederek işten ayrılmıştır. …’nün, sözleşmede öngörülen 60 günlük süre dolmadan işten ayrılmış olmasına rağmen davacı şirket tarafından işten ayrılan işçinin pozisyonunda makul bir süre içerisinde yeni bir aday yerleştirmesinin yapılmadığı, bu hali ile davalının sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getiremediği…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hizmet sözleşmesinin 5. maddesi gereği dava reddedilmiş ise de ilgili hükmün hatalı değerlendirildiğini, dava konusu faturanın …’nün işe alınması sebebiyle düzenlendiğini, sözleşmenin 4.maddesinde hizmet bedelinin nasıl faturalandırılacağının açıkça belirlendiğini, bu hüküm gereği fatura borcunun … işe başlamış olması nedeniyle doğduğunu, … iş teklifini kabul etmesiyle müvekkili şirkettin söz konusu faturayı düzenlendiğini ancak fatura bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bu nedenle ihtilafın işe yerleştirilen … isimli çalışanın 60 günlük süre dolmadan ayrılması halinde hizmet bedelinin yeni personel bulunduktan sonra mı ödeneceği, yoksa hizmet bedeli ödendikten sonra mı yeni personelin yerleştirileceğinden kaynaklandığına ilişkin mahkeme tespitinin hatalı olduğunu, öncelikle fatura bedelinin ödenmesi gerektiğini, müvekkil şirketin ise yerleştirilen personelin 60 takvim günü içinde işten ayrılması halinde ek ücret talep etmeden yeni bir aday yerleştirmeyi bu halde taahhüt ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. maddesi ile müvekkilinin ödemeyi aldıktan sonra yeni bir adayı ücretsiz olarak yerleştirme taahhüdünde bulunmasına rağmen fatura borcunu ödememiş olan davalıya iyiniyet ve müşteri memnuniyeti ilkeleri çerçevesinde yeni bir aday temini konusunda destek olunabileceği bilgisini verdiğini ancak davalının yeni bir personel temini konusunda müvekkili şirkete dönüş yapmadığını, davalı tarafça personel temini konusunda herhangi bir talepte bulunulmadığından ve yeni bir aday gösterilmesi için müvekkili şirketin gösterdiği tüm çabalara rağmen onay verilmediğinden ifa imkansızlığına davalının neden olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında, davacı alacaklı tarafından, davalı aleyhine 29.444,30 TL cari hesap asıl alacağının tahsili amacıyla 25/10/2016 tarihinde takip başlatıldığı, borcun sebebi olarak “29.444,30 TL tutarında … no.lu ve … no.lu fatura bedelleri” açıklamasının yer aldığı, takip talebi ekinde 29/07/2016 tarihli, … no.lu, “Çetin Sürücü Hizmet”, 19.449,11 TL bedelli, “personel yerleştirme hizmeti” açıklamalı e-faturanın ve 11/08/2016 tarihli, … no.lu, “… Hizmet”, 9.995,19 TL bedelli “personel yerleştirme hizmeti” açıklamalı e-faturanın yer aldığı, ödeme emrinin 28/10/2016 tarihinde tebliği üzerine davalı tarafından 04/11/2016 tarihinde 4.995,19 TL dışında kalan tutara itiraz edildiği, davanın İİK 67.maddesi uyarınca bir yıllık yasal süre içerisinde ve 19.449,11 TL bedelli fatura nedeniyle açıldığı tespit edilmiştir.Taraflar arasında “Seçme ve Yerleştirme Hizmet Sözleşmesi” imzalanmış olup, sözleşmede davacı “…”, davalı ise “MÜŞTERİ” olarak anılmaktadır. Sözleşmenin konusu 2.maddede; davalının çeşitli pozisyonlarda istihdam etmek üzere ihtiyaç duyduğu uygun kişilerin bulunmasına davacının aracılık etmesi olarak tanımlanmış,Hizmetin kapsamı ise 3.maddede; açık pozisyonları davalı ile belirlemek, davalının istediği niteliklere sahip adayları araştırmak ve belirlemek, adaylar ile mülakat gerçekleştirmek, olumlu olarak değerlendirilen adayların özgeçmişlerini davalıya sunmak, davalının görüşmek istediği adaylarla görüşme organize etmek, teklif aşamasından önce referans kontrolü yaparak raporlamak şeklinde açıklanmıştır. Sözleşmenin 4.maddesinde “Proje Bedeli Ve Ödeme Koşulları” düzenlenmiştir. “4.1 Pozisyon Seviyeleri” maddesinde; “Giriş ve Uzman” seviye pozisyonuna doğru adayın yerleştirilmesi durumunda yerleşen adayın bir yıllık toplam brüt ücretinin %13’ü + KDV tutarında, “Orta ve Üst Düzey Yönetici” seviye ve “IT” pozisyonlarına doğru adayın yerleştirilmesi durumunda ise yerleşen adayın bir yıllık toplam brüt ücretinin %15’ü + KDV tutarında hizmet bedelini adayın iş teklifini kabul ettiği gün itibariyle davacının, davalıya faturalandıracağı, Ayrıca her bir “Giriş ve Uzman” seviyesi pozisyonu için 500 TL + KDV tutarında bir ön ödemeyi, “Orta ve Üst Düzey Yönetici” seviye ve “IT” pozisyonu için 3.000 TL + KDV tutarında bir ön ödemeyi, davalının pozisyon için çalışma onayı verdiği tarih itibariyle faturalandıracağı, ön ödeme tutarının iptal veya iade edilmeyeceği, kalan hizmet bedelinin ise ön ödeme tutarı düşüldükten sonra seçilen adayın iş teklifini kabul ettiği gün itibariyle davalıya faturalandırılacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin 4.6 maddesinde; “MÜŞTERİ tüm faturaları, fatura tarihini takip eden en geç 8 (sekiz) gün içerisinde, … faturasında belirtilen banka hesap numarasına EFT yoluyla ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Ödemelerin bu süre içerisinde gerçekleşmemesi halinde … en yüksek aylık banka kredi faiz oranını gecikme faizi olarak faturalandırma hakkına sahiptir.” ,”Garanti Kapsamı” başlıklı 5.maddesinde ise; “Yerleştirilen adayın işe başladığı gün … aday ile ilgili 60 (altmış) takvim günü süreli garanti sorumluluğu başlar. İlk 60 (altmış) takvim günü içinde işe yerleştirilen adayın işten ayrılması veya MÜŞTERİ tarafından işten çıkarılması durumunda …, hiçbir ek ücret talep etmeden, ayrılan adayın yerine aynı pozisyona yeni bir aday yerleştirmeyi garanti eder.” hükümlerine yer verilmiştir. Sözleşme kapsamında Yazılım Mimarı olarak … SGK kayıtlarına göre 08/08/2016 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığı, 27/09/2016 tarihinde ise istifa ederek işyerinden ayrıldığı sabittir. … tarafından “…@…com.tr” adresinden 29/09/2016 tarihinde “…@…com.tr” adresine gönderilen e-postada; “Merhaba … Bey, Biraz önce telefonda konuştuğumuz şekilde … için kesilen hizmet faturası ile ilgili kişi işe başlayıp bir süre çalıştığı için geçerlidir. Sözleşmemiz kapsamında … Bey’in garanti süresi içinde işten ayrılmış olması bizim için yerine benzer profilde yeni birisinin bulunması sorumluluğunu getiriyor. Ancak, 2 ay önce verdiğimiz hizmetin faturasının iadesini kabul edemiyoruz. Finans departmanımızın aynı tutarda bir fatura düzenleyip size ileteceği bilgisini paylaşmak istedim. Bundan sonraki süreçte yeni bir kişinin bulunması ve işe yerleştirilmesi ücretsiz olacaktır. Ben bu konuda İK yetkiliniz veya bölüm yöneticiniz ile ayrıca iletişime geçeceğim.” denildiği, bunun haricinde herhangi bir yazışma sunulmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece YMM Bilirkişi …’dan alınan raporda; her iki tarafa ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davacı tarafından cari hesap bakiyesi nedeniyle 29.444,30 TL asıl alacak talep edildiği, davacı şirket defter kayıtlarına göre davalı şirketin takip tarihi itibariyle 29.444,30 TL borçlu olduğu, takip tarihinden sonra davacı şirket hesabına yapılan ödemeler nedeniyle davalı şirket borcunun 19.449,11 TL’ye gerilediği, açılan davada anılan tutarın talep edildiği, davalı şirket defter kayıtlarına göre; davacı şirketin 9.995,19 TL alacaklı olduğu, anılan tutarın takip tarihinden sonra davacı şirket hesabına ödendiği, takip tarihi itibariyle bakiyeler arasında 19.449,11 TL farkın bulunduğu, anılan farkın davacı tarafça davalı şirkete Yazılım Mimarı olarak önerilen … isimli çalışanın istihdam edilmesi hizmeti nedeniyle düzenlenmiş faturadan kaynaklandığı, taraflar arasındaki ihtilafın ise fatura tutarından değil, işe yerleştirilen bu personelin 60 günlük süre dolmadan davalı şirketten ayrılmış olması nedeniyle davacı şirkete ait hizmet bedelinin yeni personel bulunduktan sonra mı davalı tarafça ödeneceği, yoksa hizmet bedeli ödendikten sonra mı davacı tarafça yeni bir personelin ücretsiz olarak işe yerleştirilmeyeceği hususlarından kaynaklandığı yönünde görüş bildirilmiştir.Bilirkişi raporunda yer verilen tespitler uyarınca;Davacının 29/07/2016 tarihli, … no.lu, “… Hizmet”, 19.449,11 TL bedelli, “personel yerleştirme hizmeti” açıklamalı e-fatura düzenlendiği ve bu faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, Davalının ise 27/09/2016 tarihli, … no.lu “… no.lu fatura iadesi” açıklamalı, 19.449,11 TL bedelli e-fatura düzenlendiği ve bu faturanın da her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, Davacının 28/09/2016 tarihli, … no.lu,”… Hizmet”, 19.449,11 TL bedelli, “personel yerleştirme hizmeti” açıklamalı e-fatura düzenlendiği ancak 21/10/2016 tarihinde bu faturaya ilişkin iptal kaydının yer aldığı ve bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, Davacının yeniden 21/10/2016 tarihli, … no.lu, “… Hizmet”, 19.449,11 TL bedelli, “personel yerleştirme hizmeti” açıklamalı e-fatura düzenlendiği ve bu faturanın da her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, Davalının ise 24/10/2016 tarihli, … no.lu “… no.lu fatura iadesi” açıklamalı, 19.449,11 TL bedelli e-fatura düzenlendiği ve bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davacı defterlerinde yer almadığı, taraf defterlerindeki farkın ise; bu faturadan kaynaklandığı, yani davacı defterlerine göre davacının … no.lu fatura nedeniyle 19.449,11 TL alacaklı olduğu, davalının ise bu faturayı iade etmiş olması nedeniyle herhangi bir borcunun olmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; … davalı şirkette bir süre çalışmasına karşılık 60 günlük garanti süresi içerisinde işten ayrılması karşısında davacının hizmet bedeline hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Sözleşme hükümleri incelendiğinde; hizmet bedelinin adayın iş teklifini kabul ettiği gün itibariyle davacı tarafça faturalandıracağı, davalının ise fatura tarihini takip eden en geç 8 (sekiz) gün içerisinde ödeme yapacağı düzenlenmiştir. Davalı vekili, davacı tarafça sözleşme konusugaranti yükümlülüğün yerine getirilmediğini bu nedenle bedelin ödenmediğini ileri sürdüğünden, söz konusu savunma ödemezlik def’i niteliğindedir.Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri, daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmeden veya ifasını önermeden, ifayı talep ederse, karşı taraf, bir “karşı hakka”, özellikle “def’i hakkı”na dayanarak ifadan kaçınabilir. Bu tür sözleşmelerde ifadan kaçınma hakkına ödemezlik def’i denir (Prof. Dr. Fikret Eren, Dr. Ünsal Dönmez, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt III, s. 2090). Ödemezlik def’inin ileri sürülebilmesi için; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme olması (edimler arasında karşılık ilişkisi bulunması, karşılıklı borç yükleyen sözleşmenin içerdiği edimlerin değişim (mübadele) ilişkisi içinde bulunması), ödemezlik def’i ileri sürülen alacağın geçerli olarak doğması ve muaccel olması, tarafların edimleri aynı zamanda ifa yükümlüğü bulunması gerekmektedir. Değişim ilişkisi içinde ilke olarak asli edim yükümlülükleri yer alır… Yan edim yükümlülüğünün değişim ilişkisi içinde yer alıp almadığı somut olay göz önünde tutularak çözümlenir. Yan edim olmaksızın asli edimin herhangi bir değer arzetmediği sözleşmelerde, yan edim değişim ilişkisi içinde yer alır… Değişim ilişkisi içinde bulunmayan yan edim ve yan yükümlülükler hakkında ödemezlik def’i kullanılamaz… Ödemezlik def’inin dayandığı temel düşünce, taraflardan her birinin karşı taraftan olan alacağıdır. Bu nedenle ödemezlik def’inin ileri sürülebilmesi için, her şeyden önce karşı alacağın geçerli olarak doğması, sonra da varlığını devam ettirmesi, henüz sona ermemiş olması gerekir… Ödemezlik def’i sözleşmeden doğan her iki edimin de muaccel olmasını gerektirir. Borçlardan biri muaccel değilse, bunun alacaklısı ödemezlik def’ini ileri süremez… Taraflardan birinin borçlanmış olduğu edimi, bir sözleşme, kanun veya teamüle göre sözleşmenin diğer tarafından önce ifa yükümlülüğü bulunması halinde öncelikle ifa yükümlülüğü söz konusu olur. Öncelikle ifa yükümlüsü olan taraf, ödemezlik def’ine sahip olamaz, zira böyle bir halde söz konusu taraf önce kendi edimini ifa etmek zorundadır. Bu kişinin karşı taraftan ifayı talep edebilmesi için önce kendi borcunu yerine getirmiş olması gerekir… Alacaklı davacı, davalının ileri sürdüğü ödemezlik def’ine itiraz ederse, davalının ileri sürdüğü def’in iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmeye dayandığını ve söz konusu edimlerin değişim ilişkisi içinde bulunduğunu ispat etmesi gerekir. Bunun dışında tarafların her biri özellikle davacı ileri sürdüğü hak ve talebin şartlarını ispat etmek zorundadır. TBK m.97 yönünden ispat yükü ilke olarak davacıya düşer. Davacı davada bilhassa ödemezlik def’inin şartlarının mevcut olmadığını ispat zorundadır. Davacının ispat edeceği hususlar arasında her şeyden önce davalının borçlandığı edimin mevcut ve muaccel olduğunu, kendisinin borçlandığı edimi gereği gibi ifa ettiğini veya ifasını teklif ettiğini, ifaya hazır olduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı söz konusu hususları ispat edemezse, davalının ileri sürdüğü ödemezlik def’i kabul edilir ve açılmış dava reddedilir. Ancak bu red sürekli değil geçici niteliktedir. Davacı, iddiasını davalının öncelikle ifa yükümlülüğüne dayandırmaktaysa, bunu da ispat etmek zorundadır. Buna karşılık davacı, kendi borcunu gereği gibi ifa veya ifasını teklif ettiğini ispat ederse, davalının ileri sürdüğü ödemezlik def’i reddedilir ve hakim aynı anda ifaya veya davacı borcunu daha önce ifa etmişse, sadece davalıyı borçlanmış olduğu edimi ifaya mahkum eder (Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt III, s. 2096 2098, 2100, 2101, 2105). Dava konusu olayda ilk faturanın 29/07/2016 tarihinde düzenlendiği, her iki tarafça defterlere işlendiği ancak bedelin ödenmediği sabittir. 27/09/2016 tarihinde ise …’nün istifa etmesi akabinde davalı tarafından 27/09/2016 tarihli aynı tutarlı iade faturası düzenlendiği, bu faturanın da her iki tarafça defterlere kaydedildiği, ardından 21/10/2016 tarihinde davacının aynı tutarlı yeni bir fatura düzenlediği, bu faturanın da her iki tarafça defterlere işlendiği, davalının ise 24/10/2016 tarihinde yeniden iade faturası düzenlediği, bu faturanın davacı kayıtlarına alınmadığı tespit edilmiştir. İcra takibi 25/10/2016 tarihinde başlatılmış olup anılan tarihten yaklaşık 1 ay önce …’nün işten ayrıldığı, bu hususun yukarıda yer verilen e-posta yazışması uyarınca davacı tarafın bilgisi dahilinde olduğu, buna rağmen sözleşmenin 5.maddesi kapsamında yeni aday belirlenmediği, sözleşmede yer alan garanti yükümlülüğünün yerine getirilmediği tespit edilmekle mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir hususun da bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/09/2023