Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1757 E. 2023/1238 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1757
KARAR NO: 2023/1238
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/158 Esas
KARAR NO: 2020/182
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket nezdinde “İşyeri Sigorta Poliçesi” ile sigortalı bulunan … Tic.A.Ş.’nin kiracı olarak kullanmakta olduğu Bakırköy-İstanbul adresindeki işyerinde 01.09.2015 tarihinde mağaza önündeki rögarın tıkanması nedeni ile mağazanın alt katına zeminde su sızması ile işyerindeki dekorasyonda ve ürünlerde hasar meydana geldiğini, sigortalı işyerinde meydana gelen hasar nedeniyle müvekkilinin sigortalısına 28.12.2015 tarihinde 8.914,51 TL. hasar bedeli ödediğini, davaya konu maddi olayın; davacı şirket sigortalısına ait konutta binanın ortak alanından kaynaklanan (binanın bodrum katının atıksu çıkışlarının pompaj sisteminin kullanılmadığı) hasar nedeniyle meydana gelen hasar bedelinin kat maliklerinden arsa payları ile sınırlı olarak rücusu olgusuna dayandığını, bağımsız sigorta eksperine hasar tespitinin yaptırıldığını ve hazırlanan raporda; “mağaza önündeki rögarın tıkanması nedeniyle mağazanın alt katına zeminden su çıkması ile ürünlerin ıslanmış ve dekorasyonda hasar olduğu, hasar bedelinin 8.914,51 TL olduğu..” nun tespit edildiğini, anılan hasar nedeniyle …’ye gönderilen yazıya verilen cevapta meydana gelen olayda kusurlarının olmadığı, hasardan bina maliklerinin sorumlu olduğunun bildirildiğini, anılan değerlendirmeler ve toplanan belgeler ışığında davacı müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalıya 28/12/2015 tarihinde 8.914,51 TL hasar bedelinin ödendiğini, davalı … Genel Müdürlüğünden gelen cevabi yazıya istinaden bina maliklerine arsa payı oranları ile sınırlı olmak üzere Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesinde dava ikame edildiğini, Bakırköy 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/682 Esas sayılı dosyasında alınan 16/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda olayın ve zararın oluşumunda … idaresinin %100 kusurlu olduğu, gerçek zararın 8.914,51TL olduğunun tespit edildiğini, bu şekilde hasarın faili belirli hale gelince davalıya işbu davanın açıldığını, açıklanan nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı olmak kaydıyla 8.914,51 TL. hasar tazminatının ödeme tarihi olan 28.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek T.C. Merkez Bankası kısa vadeli krediler için uygulanan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının tazminat talebine dayanak gösterdiği olguların hizmet kusuruna dayandığını, bu nedenle davada idari yargının görevli olduğunu, davanın öncelikle görev yönünden reddinin gerektiğini, davacı tarafından müvekkili idare aleyhine; sigortalısına ait işyerinin müvekkili idareye ait rögarın tıkanması neticesinde, mağazanın alt katında zeminden su çıkması sebebiyle hasara uğrattığı iddiasıyla dava açıldığını, müvekkili idare birimlerinden Avrupa 2. Bölge Abone İşleri Dairesi Başkanlığının konu ile ilgili yapmış olduğu araştırma neticesinde; 16.09.2011 tarih ve … sayılı dilekçe ile … Mah. bahsi geçen adresteki yapılacak inşaata ait mimarı projelerin kanalizasyon bakımından atıksu bağlantısı olarak kabul edilmesinin istendiğini, 16.08.2011 tarihli ve 371 sayılı imar durumuna göre kanalizasyon bakımından atıksu bağlantısı olarak, atıksuların motopomp yoluyla tahliyesi şartıyla onaylandığı, ilgili binanın Motopomp şartı onaylanmış projeye aykırı olarak, Motopomp kullanmayarak, mevcut hasardan sorumlu hale geldiğini, … Genel Müdürlüğü Atıksuların Kanalizasyona Deşarj yönetmeliğinin maddesinde belirtilen Motopompların kullanılmaması nedeniyle oluşacak, ziyandan mal sahiplerini sorumlu olduğunu, ilgili binada teknik kurallara aykırı olarak 4 adet dirsekle dönerek suyun akış yönünün tersine bağlantı yapıldığını, bahse konu olaydan 3 gün sonra verilen iş emriyle parsel bacasından müdahale edilerek sorunun giderildiğini, imar mevzuatına uygun olmayan ve müvekkili idarece bir uygunluk görüşü bulunmayan yapıda meydana gelen hasardan müvekkili idarenin sorumlu olmadığını, kusur durumunun tespiti için mahalde keşfen inceleme yapılması gerektiğini, mevzuatta belirtilen fenni tedbirlerin alınmamış olması nedeniyle doğacak hasar ve zararlardan idareyi sorumlu tutmanın mümkün olmadığını, zarar ile idari eylem arasında illiyet bağının bulunmadığını, talep edilen bedelin fahiş olduğunu, kesinleşmiş bir borç olmadığından ancak dava tarihinden sonrası için yasal faiz istenebileceğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” … alınan denetime açık, uygun ve karar vermeye elverişli 28/11/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu karşısında; dava konusu hasarın davalının kusurundan kaynaklandığı, dava konusu olay nedeniyle gerçekleşen zararın 8.914,51TL olduğu, davacının sigortalısına ödediği bu bedeli davalıya rücu etme hakkına sahip olduğu ” gerekçesiyle davanın kabulü ile 8.914,51TL’nin 28/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında tüm kusurun …’ye verilmesi hatalı olduğunu, birleşik kusur değerlendirilmediğini, dosya içeriğinde izah ve ispat edildiği gibi binanın atıksu bağlantı projesi motopomp kullanılması şartı ile tasdik edildiğini, fakat bina sahibi veya müteahhit bu bağlantıyı maliyet kaygısı ile motopomp kullanmadan gerçekleştirdiğini, projeye aykırı tesiste meydana gelen zarardan İdaremiz sorumlu tutulamayacağını, ayrıca bu kusura ek olarak binanın atıksu bağlantısı, inşaat teknik ve fizik kurallarına aykırı şekilde, 4 adet dirsekle dönerek ve suyun akış yönünün tersine olacak şekilde yapıldığını, davalı idaremizin dava konusu bedelden sorumlu olması için, ortada bir zarar olmalı, bu zarar idarenin eylem ve işleminden kaynaklanmalı, bu zarar ile idari işlem veya eylem arasında uygun nedensellik bağı olması gerektiğini, oysa olayımızda bu şartlar birlikte gerçekleşmediğini, ayrıca, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminata hasar tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, idarenin temerrüdü söz konusu olmadığından ancak karar tarihinden sonrası için faiz istenebileceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine dayanarak ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472. Maddesi uyarınca rücuen tazmini istemine ilişkindir. Davacı ile dava dışı sigortalı … şirketi arasında 01/10/2014-2015 tarihlerini kapsayan, İşyeri Sigorta Poliçesi imzalandığı, 01/09/2015 tarihinde sigortalı mağazanın önündeki rögarın tıkanması sebebiyle sigortalı işyerinin alt katına zeminden pis su çıkması neticesinde hasar meydana geldiği, uğranılan hasar nedeniyle davacı … şirketi tarafından sigortalısına, 28/12/2015 tarihinde toplam 8.914,51 TL hasar ödemesi yapıldığı, dava konusu hasardan davalının sorumlu olup olduğu iddiası ile işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.nın 1472.maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Düzenlemede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği belirtilmiştir. Somut olayda, sigorta şirketi tarafından dava dışı sigortalıya hasar bedeli ödenmiş olmakla birlikte tek başına hasar bedelinin ödenmiş olması davalıların sorumluluğunu gerektirmeyeceğinden davalıların sorumlu olup olmadığının değerlendirilmesi gerekecektir. Bakırköy 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/682 Esas sayılı dosyasından alınan 16/05/2017 tarihli Bilirkişi Heyeti raporunda özetle; “Dava konusu olayın binanın önündeki cadde üzerindeki kanalizasyon hattının bağlı bulunduğu atık su toplama ve tahliye rögarının tıkalı olmasından dolayı bodrum kattan pis suyun geri tepmesi sonucunda hasarın meydana geldiğini, davaya konu olay nedeniyle gerçekleşen zararın 8.914,51TL olduğunu, olay ve zararın oluşumunda …’nin kusurlu olduğu” tespitleri yapılmıştır.Mahkemece, inşaat mühendisi ile sigorta uzmanı bilirkişilerinden alınan 01/04/2019 tarihli müşterek raporda özetle ; ” Davalı …’nin dava dosyasında mübrez arıza kayıtları incelendiğinde, 04.09.2015 tarihinde … tarafından yapılan ihbar üzerine sözkonusu binaya gidilerek inceleme yapıldığı, binanın parsel bacasına binanın pimaş bağlantılarının teknik kurallara aykırı olarak 4 adat dirsekle dönerek bağlantı yapıldığı, bu durumun tıkanıklığa sebep olacağını, 16.08.2011 tarihli ve 371 sayılı İmar Durumuna göre atıksuların Motopump yoluyla tahliyesi şartıyla tasdik edilmiş olmasına ve bu durumun Atıksu bağlantı Projesi’nde de işlenmiş olmasına rağmen, Davalı … tarafından yerinde yapılan incelemede binada Motopump kullanılmadığı, dolayısıyla yapının atıksu sisteminin teknik kurallara uygun yapılmadığı, yukarıda açıklanan sebeplerle sözkonusu vakada heyetimizce …’nin kusurlu olmadığının mütalaa edildiği, TBK 69. maddesi kapsamında Davalı … yönünden illiyet bağının varlığına rastlanmadığı” kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesinde düzenlenen rapor ile mahkemece alınan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle iki rapor da değerlendirilerek yeni bir bilirkişi raporu hazırlamak üzere bir İnşaat Yüksek Mühendisi, Hukukçu ve Sigortacı bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 28/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; ” 01/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda davalı … kayıtlarının esas alındığını, bu kayıtlarla …’nin kusurlu olmadığının bildirildiğini, diğer bilirkişi raporunda ise eksper …’nun olay mahalline hemen gitmesi ve olay yeri resimlerini çekmesi nedeniyle bunun fikir verici bir delil olabileceği ancak dosyada başka kanıtlardan bahsedilmediğini, dava dosyasında yapılan incelemede; 18/04/2018 tarihinde … Avrupa 2.Bölge Abone İşleri Daire Başkanı … imzası ile Hukuk Müşavirliğine gönderdikleri yazıda; bahse konu olayın 3 gün sonrasında … adına bırakılan 04.09.2015 tarihli işleme istinaden aynı gün saat 21.46’da parsel bacasından müdahale edilerek sorunun giderildiğini, yapılan değerlendirmede … kanalındaki tıkanmadan dolayı geri tepme nedeni ile iç tesisata baskı nedeniyle hasar oluştuğu ve suyun alttan sızdığı, binaya pompaj şartı ile ruhsat verildiği, hasarın bina içi pimaşlardan kaynaklanmadığı, … kanalının tıkanması sonucu bina tesislerine baskı yaparak hasar vermesinden kaynaklı olduğu, dolayısıyla sorumluluğun …’de olduğu” görüşüne yer verilmiştir.2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanununun 2.maddesinde …’nin görev ve yetkileri düzenlenmiş, b bendinde “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek”, d bendinde ise “Su ve kanalizasyon hizmetleri konusunda hizmet alanı içindeki belediyelere verilen görevleri yürütmek ve bu konulardaki yetkileri kullanmak” …’nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Aynı kanunun 17.maddesinde “Kanalizasyon şebekesi bulunan cadde ve sokaklardaki her taşınmazın kanalizasyona bağlanması zorunludur. Bu bağlantılar, bedeli taşınmazın sahibinden alınmak suretiyle … tarafından yapılır veya projesine uygun olarak yaptırılır.”, 18.maddesinde “Yapı için belediyeden ruhsat isteyen gerçek ve tüzel kişiler, daha önce …’den su ve kanalizasyon durumu hakkında belge almak zorundadır. … o yerdeki su ve kanalizasyon şebekesine göre su ve kanalizasyon durum belgesi verir. Yapıların durum belgesi alınmadan veya tesisatın durum belgesine aykırı olarak yapılması hallerinde imar mevzuatının ruhsatsız yapılar hakkındaki hükümleri uygulanır. İmar planlarının hazırlık safhasında altyapı tesisleriyle uyum yönünden …’nin de görüşünü almak şarttır.”, 25.maddesinde ise “Yağmur sularının uzaklaştırılması ile ilgili tesislerin yapılması veya bu tip tesislerin işletilmesi, gerekli harcamalar ilgili belediyelerce karşılanmak şartıyla … tarafından yerine getirilir. Bu tesislerin yapılması veya işletilmesine ilişkin harcamalar tarifelere dahil edilemez.” hükümleri yer almaktadır. Yine 3030 sayılı Yasanın kapsamı dışında kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin “Yapı Kullanım İzni” başlıklı 64. maddesinin 6. Fıkrasında ise kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme ve benzeri hizmetlerden ve tesislerden faydalanamayacağı, bu hizmetlerden faydalanması durumunda hizmet veren idarenin sorumlu olacağı ifade edilmiştir. Yasal düzenlemeler uyarınca …’nin kanalizasyon hattının yapım, bakım, onarım görevlerinin yanı sıra denetim yükümlülüğü de bulunmaktadır. … Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğinde evsel atıksu kanalizasyon bağlantılarının ne şekilde yapılacağı, buna dair ruhsatın nasıl verileceği hususlarında düzenlenmiş, yönetmelik hükümleri uyarınca ya da diğer mevzuatla yasaklanmış olan eylem ve eylemlerin ya da faaliyetlerin tespiti halinde bu faaliyetlerin veya eylemlerin durdurulması, engellenmesi ya da ortadan kaldırılması için yapılacak işlemlerin neler olduğu belirtilmiştir. Yönetmeliğe göre mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisi parsel çıkış bacasına atıksuyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almalıdır. Ayrıca yağmur suları ve kirli olmayan bütün diğer yüzeysel drenaj suları, atıksu kanallarına ve hiçbir atıksu kanalı da yağmursuyu kanalına bağlanmamalıdır. Ancak bu önlemlerin alınmamış olması davalının denetim yükümlülüğü nedeniyle olan sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, Borçlar Kanunu hükümlerine göre davalının kanalizasyon sisteminden doğan zararlardan yapı sahibi olarak da sorumluluğu vardır. TBK’nın 69. (Mülga 818 sayılı B.K’nun 58) maddesi uyarınca, bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, TBK’nın 69.maddesindeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan “ağırlaştırılmış” bir kusursuz sorumluluk halidir. Bu sorumlulukta zarar gören, yapı malikinin (somut olayda davalı …’nin) kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Yapı maliki ise, kusurun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamalıdır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması, üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması şartlarından birini gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak, imal olunan şey malikinin ek kusuru varsa, illiyet bağının kesilmesi malikin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Davalıya ait atık su kanalizasyon borusu da madde de açıklanan “imal olunan şey” kavramına dahil olup, davalı bu boruların kötü yapılmasından veya muhafazasından kaynaklanan zarardan kusursuz sorumlu olup sisteminin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlamakla yükümlüdür. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2017/2031 Esas, 2019/10321 Karar sayılı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/5489 Esas, 2020/3698 Karar ilamları)Somut olayda; davalı kurumun sorumluluğunda bulunan ana rögarın tıkanması nedeniyle sigortalı işyerinin alt katına zeminden pis su çıkması neticesinde hasarın meydana geldiği görülmüş ise de binanın Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğin’de belirtildiği şekilde bağlantılarının usul ve fenne uygun yapılmadığı, atıksu bağlantısı, motopomp kullanılmaksızın projeye aykırı şekilde yapıldığı anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/16223 Esas 2019/8414 Karar sayılı ilamında ifade edildiği gibi binada geri tepmeyi engelleyici sistemin bulunmaması ise davalının yapı sahibi olarak zarardan sorumluluğuna ilişkin illiyet bağını ortadan kaldırmasa da, … Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliğine göre mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisinin parsel çıkış bacasına atıksuyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri alması zorunlu olup şayet atık suyun geri tepmesini engelleyecek şekilde klape veya çekvalf takılması zorunlu olmasına rağmen bu önlemlerin alınmaması zararın oluşmasında ve artmasında etken olup müterafik kusurun değerlendirilmesi gerekmektedir. TBK’nın 52/1. maddesinde zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yüklümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakimin tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği düzelenmiştir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 27/10/2020 tarihli 2019/3211 E. 2020/6301 K. sayılı ilamında ifade edildiği şekilde “…Borçlar Kanunu’nun “tazminat miktarının tayini” başlıklı 43. maddesinde (6098 sayılı TBK 51. md); hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “Tazminatın tenkisi” başlıklı 44. maddesinde (6098 sayılı TBK 52. md)ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır. Dairemizin yerleşik uygulamasına göre müterafik kusur indirim oranı % 20’yi geçemeyecektir.” Bu itibarla, yapı maliki olan davalı …’nin kanalizasyon sisteminin yetersiz kalması nedeniyle kusursuz sorumluluğunun olduğu açıktır. Ancak bina malikleri tarafından atık suyun geri tepmesini engelleyecek şekilde önlemlerin alınmaması, atık su kanal bağlantısının gayri fenni olarak bağlanması nedeniyle zararın oluşmasında ve artmasında % 20 oranında müterafik kusurlu oldukları kanaatine varıldığından, tazminat miktarında indirim yapılması gerekmektedir.Davalı vekili, diğer bir istinaf nedeni olarak, tazminata hasar tarihinden itibaren faiz işletilmesi hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş ise de, mahkemece hasar tarihinden değil, ödeme tarihinden faiz işletildiği anlaşılmış olup, ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hukuka uygun bulunduğundan bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK 353/b-2 madde uyarınca davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/158 Esas, 2020/182 Karar sayılı ve 26/02/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,a-Davanın KISMEN KABULÜ ile, -7.131,60 TL’nin 28/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine,b-Alınması gereken 487,16 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 152,24 TL harcın mahsubu ile eksik alınan bakiye 334,92 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaytına, c-Davacı tarafından yatırılan 152,24 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun haricinde davacı tarafından davacı tarafından sarf edilen 41,10 TL, tebligat posta gideri; 191,00 TL, bilirkişi ücreti; 3.900,00 TL olmak üzere toplam 4.132,10 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre %80’ne isabet eden 3.305,60 TL’lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,c-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL tebligat posta giderinin kabul ve ret oranına göre %20’ne isabet eden 20,00 TL’lik kısmının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmının davalı üzerinde bırakılmasına,ç-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 7.131,61-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,d-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’ gereğince 1.782,90-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,e-HMK’nun 333. Maddesi gereğince, karar kesinleştiğinde kalan gider avansının davacıya İADESİNE, İstinaf İncelemesi Yönünden;3-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL’nin istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 54,40 TL’nin harcın mahsubu ile bakiye 215,45 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,5-Davalı tarafça sarf edilen 203,00 TL istinaf harcı, 31,50 TL posta davetiye gideri olmak üzere toplam 234,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilemesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/09/2023