Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1739 E. 2023/1220 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1739
KARAR NO: 2023/1220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/157
KARAR NO: 2019/964
KARAR TARİHİ: 04/12/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nin davalıdan 22/100/2015 tarih – … nolu ve 19.029,00 TL miktarlı, 22/10/2015 tarih – … nolu ve 19.029,00 TL miktarlı faturalardan kaynaklanan alacaklarını temlik ettiğini, işbu alacakların ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının yetki itirazında bulunması üzerine dosyasının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiğini, davalının işbu dosyaya da itiraz etmesi üzerinde icra takibinin durdurulduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu bu nedenle davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı …’e herhangi bir borcu bulunmadığını, dava konusu faturaların gecikme olmaksızın ödendiğini, davacının başlatmış olduğu icra takibinin ve işbu davanın kötü niyetli ve haksız tahsilat yapma amacı taşıdığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… davalı faturalara konu borcu ödemek amacıyla keşide ettiği çeki çek lehtarına teslim ettiği ispat edilemediğinden davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağa yönelik itirazının 38.058,00 TL asıl alacak bakımından iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faizi yürütülmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin kısmın reddine, İİK m.67/2 kapsamında 7.611,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen hükmün açık ve şüpheye yer vermeyecek nitelikte olmadığını, davalı şirketin dava dışı … Ltd. Şti.’ye borcunun bulunmadığını, davalı şirketin kayıtlarında da çek bedelinin ödendiği hususunun sabit olduğunu, davalı şirket tarafından verilen çekin emre yazılı olması nedeniyle çek teslimine ilişkin ayrıca bir beyan zorunluluğunun bulunmadığını, dava dışı şirketin usule aykırı defterlerinin hükme esas alındığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, fatura bedellerinin ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine (15.12.2016 tarihinde … Ltd. Şti. ile imzalanan temlik sözleşmesine konu edilen 22.10.2015 düzenleme tarihli 19.029,00 TL lik 2 ayrı faturaya dayalı olarak) 38.058,00 TL fatura bedeli, 4.740,56 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.798,56 TL alacağın tahsiline yönelik ilamsız takipte bulunulduğu, ödeme emrinin borçluya 02.01.2017 tarihinde tebliğ olduğu, davalı borçlu şirket vekilinin 05.01.2017 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır. Temlik eden … A.Ş. ile temellük eden … Ltd. Şti. (davacı) arasında düzenlenen 15/12/2016 tarihli Alacağın Temliki Sözleşmesi’nde; … Ltd. Şti.’nin, davalı … Ltd. Şti.’den olan ve 02/10/2015 tarih, … nolu ve 19.029,00 TL miktarlı ve 22/10/2015 tarih, … nolu ve 19.029,00 TL miktarlı ve takibe konu edilen 2 faturadan kaynaklı alacağını davacı … Ltd. Şti.’ne temlik edildiği belirtilmiştir. Mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde; davalı şirketin dava dışı … Ltd. Şti.’ye borcu bulunmadığı, tüm faturaların ödendiği, her biri 19.029,00 TL tutarındaki iki fatura bedeli ve önceden devir eden 10.000,00 TL ile birlikte toplam kalan 48.736,00 TL tutarında borç kaldığı, kalan borcun … Ltd. Şti. tarafından düzenlenen 26.12.2016 vade tarihli, 0001013 numaralı 48.736,00 TL tutarında … Bankası A.Ş.’ye ait davalı şirket çeki ile ödendiği ve çekin tahsilinin 27.12.2016 tarihinde gerçekleştirildiği belirtilmekle, mahkemece … Bankası Uluyol Caddesi/Bayrampaşa Şubesi’ne müzekkere yazılmış ve 48.736,00 TL tutarlı çekin bankaya ibraz edilip edilmediği hususu sorulmuştur. Gelen cevabi yazıda, ilgili çekin 27.12.2016 tarihinde bankadan şubeden tahsil edildiği belirtilerek, ilgili çek görüntüsü ve ibraz eden kişiye ait kimlik bilgisi mahkemeye gönderilmiştir. Çek görüntüsünün incelenmesinde, keşidecisi … Ltd. Şti., lehtarı … Ltd. Şti., keşide yeri ve tarihi İstanbul 13/12/2016 olan 48.736,00 TL miktarlı, … seri nolu çekte ilk cirantanın … Ltd. Şti. ve son hamilin … olduğu yazılıdır. Davacı tarafın çekteki imzanın … Ltd. Şti. temsilcisine ait olmadığı iddiası nazara alınarak mahkemece Adli Tıp Öğr. Gör. Prof. Dr. …’ten 07/10/2019 tarihli bilirkişi raporu alınmış olup, anılan raporda özetle, işlerlik derecesi, alışkanlıklar, tersim biçimi, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından değerlendirme yapıldığında, … Ltd. Şti. adına atılan imzanın bu şirketin temsilcisi …’ın eli ürünü olmadığının tespit edildiği belirtilmiştir. İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından mahkemeye gönderilen yazı cevabında dava dışı … Ltd. Şti.’nin münferiden yetkilisi olarak (göreve başlama 17.09.2014) … olarak belirtilmiştir. Mali müşavir bilirkişi … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; -Dava dışı … Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda, takip konusu alacağı temlik eden dava dışı şirket tarafından 2 adet araca ilişkin yapım hizmeti verildiği ve uyuşmazlığa konu faturaların tanzim edildiği, dava dışı … Ltd. Şti.’nin yasal defter kayıtlarına göre çek tarihi olan 31.12.2016 tarihinde dava dışı şirket kayıtlarında çekin giriş yada çıkış kaydına rastlanılmadığı, şirketin envanter defterinde 31.12.2016 tarihinde davalı şirketten olan alacağı 8.058,00 TL görünmekteyken bu tutarın defteri kebirde yer almadığı kısacası dava dışı şirketin yasal defterlerinin birbirini doğrulamadığı, dava dışı şirketin İstanbul Ticaret Sicili kayıtları incelendiğinde … ve eski ortağı …’ın şirket yetkilisi olarak görüldüğü, 12/2016 dönemi SGK hizmet cetvelinde de … isimli kişinin bağlantısına rastlanılmadığı, ayrıca davalı şirket tarafından uyuşmazlığa konu çekin dava dışı firma yetkilisine teslim edildiğine dair tediye makbuzunun da bulunmadığı, ilk bakışta çek üzerindeki imzanın imza sirkülerinde yer alan imzalar ile uyumlu olmadığının da görüldüğü, dava dışı … Ltd. Şti.’nin incelenen defter ve belgelerinin açılış ve kapanış tasdikine haiz olmadığı, -Davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda, davalı şirketin dava dışı … Ltd. Şti.’ni … nolu alıcılar hesabı üzerinden takip ettiği, çekin konu 2 fatura bedeli olan 38.058 TL ve önceki 10.000,00 TL borcu ile birlikte şirkete 48.736,00 TL borcu bulunduğu, takip tarihi itibariyle davalı şirket yasal defterlerine göre dava dışı … Ltd. Şti.’ye borcu bulunmadığı görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup, davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 6098 sayılı TBK’nin 183.maddesine göre kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir, TBK’nin 184. maddesine göre alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.Somut dosyada, davacı ile dava dışı …Ltd. Şti. arasında Alacağın Temliki başlıklı sözleşme ile dava konusu fatura bedelleri davacıya devredilmiştir. Alacağın temliki; bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik vuku bulmakta, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temellük eden) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının mamelekine dâhil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya intikal etmektedir… Alacağın temlikin söz konusu olabilmesi için, evvelemirde temlik edilecek bir alacağın mevcut olması gerekir. Kural olarak, bütün alacaklar temlik edilebilir. Böylece hâlen iktisap edilmiş (kazanılmış) bir alacak kadar ileride iktisap olunacak bir alacak da; keza muaccel bir alacak kadar bir vadeye veya şarta bağlanmış olan alacaklar da temlik olunabilir. Alacağın hukukî muameleden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya doğrudan doğruya kanundan doğmuş olmasının da bir önemi yoktur… (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/03/2019 tarih 2017/11-2630 E. 2019/328 K.) Yukarıda yer alan bilgiler ışığında tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile dava dışı (temlik eden) … Ltd. Şti. arasında geçerli bir temlik sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar ihtilafa konu edilen çek bedellerinin ödendiği davalı tarafça iddia edilmiş ise de; … Bankası Uluyol Caddesi Şubesi/Bayrampaşa Şubesine yazılan müzekkere sonucunda mahkemeye gönderilen cevabi yazı ve bilirkişi raporlarında anlaşılacağı üzere çek arkasına … Ltd. Şti. adına atılan imzanın şirketin yetkili temsilcisinin elinin ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda, uyuşmazlığa konu çekin dava dışı firma yetkilisine teslim edildiğine dair tediye makbuzu da bulunmadığı hususu da nazara alındığında davalı tarafça çek bedelinin ödendiği iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 650,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 380,15‬ ‬TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu (harç yönünden) ile karar verildi. 13/09/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir.
Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçları’nın III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nin 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.