Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1734 E. 2023/1318 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1734
KARAR NO: 2023/1318
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1061 Esas
KARAR NO: 2019/891 Karar
KARAR TARİHİ: 13/11/2019
DAVA: Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili tarafından … nolu İnşaat All Risk poliçesi bulunan … ‘ya ait işyerinde 29/03/2017 tarihinde hırsızlık olayı meydana geldiğini ve inşaat ekipmanlarının çalındığını, sigortalı … Adi Ortaklığı’nın, … Adi Ortaklığı’na ait … Seyrantepe şantiyesinde olduğunu, … Adi Ortaklığı’nın da bulunduğu … Adi Ortaklığı Yönetimi’nin sitenin güvenlik ve denetleme hizmetlerini sağlamak amacıyla davalı ile anlaştıklarını, iki tarafında sözleşmedeki yükümlülüklerine yerine getirmemeleri nedeniyle hırsızlık olayının yaşandığını, hasarla ilgili yapılan ekspertiz incelemesi sonucu müvekkilinin 19/07/2017 tarihinde sigortalısına 68.367,00 TL ödeme yaptığını ve TTK m.1472 uyarınca sigortalısının dava ve talep haklarına halef olduğunu, davalının kusurlu olup bu zarardan sorumlu olduğunu, bu nedenle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla rücuen tazminat alacakları olan 68.367,00 TL’nin ödeme tarihi olan 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; meydana gelen hırsızlık olayında müvekkilinin olumsuz iş ve işlemlerinin olmadığını, yapılan iş ve işlemlerin tarafların arasında akdedilen sözleşmede belirtilen şartlar dahilinde yapıldığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği oluşacak zararlardan müvekkilinin sorumluluğuna dair bir hüküm olmadığını, dolayısıyla kusuru olmadığı için müvekkilinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, olayın meydana geldiği alanın müvekkili şirketin sözleşme ile belirlenmiş sorumluluk sahasında olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “Dosya kapsamı ile alınan kök ve ek bilirkişi raporları ile güvenlik uzmanı bilirkişi eklenmek suretiyle alınan son rapor ve soruşturma dosyası ile içerdiği veriler ve ekspertiz raporu hep birlikte değerlendirildiğinde tarafların kabulünde olan hırsızlık rizikosu itibariyle sigorta poliçesi kapsamında kalan 68.367,14 TL hasar meydana geldiği ve bu hasarın davacı sigorta şirketi tarafından ödenmek suretiyle davacı sigorta şirketinin 6102 sayılı TTK m.1472 kapsamında halefiyet hakkı kazandığı ve bu sıfatla ödemiş olduğu hasar bedelini ilgililerden kusuru oranında rücu suretiyle tahsil hakkına sahip olduğu, bu zararın meydana gelmesinde davalı güvenlik şirketinin %70 orarında kusurlu olduğu ve bu kapsamda oluşan hasarın 47.864,97 TL’sinden sorumlu olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile, 47.864,97 TL’nin ödeme tarihi olan 19/07/2017 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi kasamında avans faizi ile birlikte davalıdan rücu suretiyle tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; dava konusu olan hırsızlık eyleminin yaşandığı sırada müvekkil şirketin sözleşme gereğince görev yaptığı şantiye de danışma ve yönlendirme olarak görev yaptığını, güvenlik hizmeti vermediğini, dava konusu uyuşmazlığa konu olan ve davacıya ait işyerinde meydana gelen hırsızlık olayının; varsa kusur tespitine yönelik bilgilerin alınmadığını, hırsızlık olayının nasıl meydana geldiğine dair hiçbir delil yokken müvekkilin sorumlu tutulduğunu, hırsızlık olayının gerçekleşme şekli dikkate alındığında, davalı müvekkil şirketin verdiği hizmetine ilişkin hiçbir kusurunun olmadığı, gerekli tüm tedbirlerin alındığı, bu nedenle sorumluluğunun da doğmayacağını, bilirkişi heyeti zarar miktarına yönelik tüm incelemesini dosyaya sunulan faturalara dayandırdığını, dava dışı şirketlerin olay tarihi itibariyle stok durumuna, envanter defterine ve stok kaydına bakılmadan faturalar baz alınarak yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili yasal süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; davalı şirketin güvenlik tedbirlerini almamakla %100 kusurlu olduğunu, işverene atfedilecek bir kusur bulunmadığını, mahkemenin hükme esas aldığı hatalı bilirkişi raporu gereğince %30 kusur indirimi yapılması hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, tam kabul yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, “ İşyeri Sigorta Poliçesi “ kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi ile dava dışı … Adi Ortaklığı arasında, başlangıç tarihi 06/10/2016, bitiş tarihi 06/11/2017 olan sigorta poliçesi düzenlendiği, şantiye tesisleri ve ekipmanları hırsızlığa karşı teminat kapsamına alındığı, 29/03/2017 günü sigortalı şantiye alanında meydana gelen hırsızlık olayında dava dışı şantiye taşeronlarına ait malların çalındığı, 19/07/2017 tarihinde hasar bedeli olarak 68.367,00 TL davacı sigorta şirketi tarafından ödendiği, davalı şirketçe gerekli güvenlik tedbirleri alınmadığı, malların çalınmasında kusuru olduğu iddiası ile hasarın rücuen tahsili amacı ile iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Dava dışı … Adi Ortaklığı ile davalı … şirketi arasında yapılan “Özel Güvenlik Hizmei Sözleşmesi” incelendiğinde; Gözetim ve Güvenlik Hizmetinin haftanın 7 günü kesintisiz iki vardiya halinde ifa edileceği, iş görenin güvenlik hizmetinin sağlanması için 9 kişilik güvenlik personel görevlendireceği ( ancak vardiya çalışma çizelgesinde güvenlik personel sayının 22 kişi olduğu görüldüğü ) bu kapsamda olmak üzere, işyerinin dış güvenliği, işyerine personel, ziyaretçi ve araç giriş-çıkışlarının kontrolü, işyerinin ve çalışanlarının dışarıdan gelecek tüm tehlikelere karşı korunması, gerek işyeri sınırları dahilindeki malzeme ve araçların, gerekse işyeri bahçesi önünde bulunan yolda park halinde bulunacak işyeri araçlarının (işyeri otolarının veya işyeri ürünlerinin taşıma işlerini yapan tüm araçların) her türlü dış müdahaleye, sabotaja, terör ve hırsızlık eylemlerine karşı korunması, doğal afetlerde kurtarma ekiplerine yardımcı olunması, suç teşkil eden eylemlerin önlenmesi yolunda kolluk görevlileri ile birlikte hareket edilmesi hizmetleri işgörence yerine getirileceği, işgörenin işletmenin dış güvenliğinden sorumlu olup, giriş kapılarından itbaren görekli tedbirleri alacağı ve işverene güvenlik ile ilgili konularda danışmanlık hizmetlerinde bulunacağı kararlaştırılmıştır.Davalı çalışanı … kollukta vermiş olduğu 30/03/2017 tarihli ifade tutanağında ; ” … firmasının … mahallesinde bulunan … Şantiyesinde danışman olarak çalışmaktayım. 29.03.2017 günü saat 22:00 sıralarında plakasını hatırlayamadığım, siyah renk, … marka bir araç şantiye girişine yanaştı ve aracı kontrol ettiğimizde ön camında şantiye sahibi ve ortağı olan … firmasına ait giriş çıkış ve araç tanıtım kartı, ayrıca araç içerisindeki şahıslarda … firmasına ait çalışma yelekleri ve başlarında baretleri vardı. Bizde bunun üzerine aracın girişine izin verdik. Araç bir süre şantiye içerisinde kaldıktan sonra çıkış yaptı. Daha sonra 30.03.2017 günü saat 07:20 sıralarında şantiye taşeronlarından … San. Tic. Ltd. Şti ve … A.Ş. firmalarına ait çalışanların depolarında hırsızlık olduğunu söylemesi üzerine depoları kontrol ettik ve 155’i arayarak konu hakkında bilgi verdik” şeklinde beyanda bulunmuştur.Olay Yeri İnceleme Tutanağında, söz konusu olayın gerçekleştiği şantiyede ofis ve depo alanında buluran 3 adet prefabrik şantiye ofisinde hırsızlık olayı gerçekleştiği, şantiyede taşeron olarak çalışan … firmalarına ait depoların kapıları üzerindeki kilitler kırılarak muhetelif inşaat malzemelerin çalındığı yönünde rapor düzenlenmiştir.Olay anına ait incelenen kamera görüntülerinde, 22:42:13’de siyah renk … marka aracın girdiği ve bahse konu depo olarak kullanılan konteynirların arasına 22:50:20 sıralarında geri geri gelerek yanaştığı, 23:30:38 sıralarında konteynırların arasından ayrıldığı tespiti yapılmıştır.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup iki inşaat bir sigorta uzmanı, bir mali müşavirden oluşan bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporda özetle ; ” sigortalı ile davalı arasında akdedilen sözleşmenin 2-d maddesi ile davalınnı araç giriş çıkışlarının kontrolünü ve işyerinde malzeme ve araçların hırsızlık eylemlerine karşı korunması hizmetlerinin davalı tarafından yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı ve fakat somut olay itibariyle güvenlik hizmetinin gereği gibi ifa edilmediği, tazminat miktarına yönelik olarak yapılan incelemede, ön rapor sonrası sunulan irsaliye ve dökümler, dosyada mevcut bilgi ve belgelerle ve eksper raporu ile karşılaştırıldığında, eksper tarafından tespit edilen zararın miktarının uygun olduğu ve ön raporda tespit edilen muafiyet de düşülmek suretiyle bulunan tazminat miktarı kadri marufunda bulunduğu” tespiti yapılmıştır.Davalı tarafın kök ve ek rapora itirazları ve bilirkişi heyetine bir güvenlik uzmanının eklenmesi talebi doğrultusunda mevcut bilirkişi heytine güvenlik uzmanı eklenmek suretiyle alınan 24/07/2019 tarihli ikinci ek raporda özetle; Dosya kapsamında şüpheli aracın ve şahısların şantiye alanına giriş—çıkış yaptığına dair görevliler tarafından defter kaydı tutulmadığı, şüpheli şabısların şantiye çalışanı olmayıp, şantiye dışından gelerek şantiye araç giriş kapısında bulunan görevlilerin bulunduğu yerden, kontrol edilmeden, kayıt altına alınmadan girdikleri kanaatine varıldığı, şüpheli araç ve şahısların şantiyede kaldıkları süre yaklaşık 50 dakika olup çalındığı iddia edilen emtiaların 50 dakikalık zaman dilimi içerisinde çalınması oldukça makul bir süre olduğu, çalındığını iddia olunan ve dosya kapsamına sunulan emtiaların kapalı kasa … marka aracın hacmi açısından yüklenmesinin mümkün olacağı değerlendirildiği, sonuç olarak davalının sözleşmeye dayalı olarak işverene ait şantiye alanının korunması amacıyla işveren ile Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi yaparak şantiyenin güvenliğinin sağlanmasını taahhüt ettiği, özel güvenlik firması olmasına rağmen sözleşme kapsamı dışında danışman görevlisi çalıştırdığı, hırsızlık olayının, şüpheli şahısların ve aracın şantiyeye girişleri önlenebilme imkanı varken, yapılan sözleşmedeki edimleri ile ilgili olarak personellerinin kusuruyla dava dışı işveren’in bir kısım mallarının çalınmasına sebebiyet verdiğinden dolayı taktiri mahkemeye ait olarak davalının % 70 oranında kusurlu olduğu,Dava dışı sigortalı … Adi Ortaklığı yönünden; Şantiye’nin varlıklarının korunması ve çalışanlarının can ve mal güvenliklerinin sağlanması amacıyla, 5188 sayılı kanuna uygun olarak kurulmuş ve yasal izinlerini almış bir özel güvenlik şirketi den hizmet satın alınması yönünde, … Ltd. Şti ile 5188 sayılı yasa kapsamında Özel Güvenlik Hizmeti Sözleşmesi yaptığı ancak varlıklarının korunması yönünde şantiye alanında verilecek hizmet ile ilgili valilik makamından güvenlik izin belgesi almadığı, … adına çalışan personellerin gerçek anlamda güvenlikçi mi yoksa vasıfsız personeller mi olduğu yönünde denetimini yapmadığı, … adına güvenlik görevlisi olmayan … isimli personelin şantiyede çalışmasını kabul ettiği, sözleşmenin “Genel Esaslar” başlıklı maddesinin, e) bendinde; “Özel Güvenlik Personeline tahsis edilecek olan Ziyaretçi Defleri, Denetleme Defteri, Devir Teslim Defteri, Araç Kayıt Defteri, Olay Tutanak Defteri ve Ziyaretçi Kartları İŞGÖREN tarafından temin edilecektir.” maddesini ihlal ederek, şantiye alanına giriş çıkış, kontrol, kayıt işlemlerinin yapılmasını denetlemediği, şantiye alanında risk teşkil eden faktörleri ve alınmış olan tedbirler ile ilgili denetim yapmadığı, mallarının korunmasında basiretli bir tüccar gibi davranmadığı yönü ile şantiye alanında meydana gelen hırsızlık olayında taktiri mahkemeye ait olarak dava dışı sigortalının % 30 oranında kusurlu olduğu” yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Somut olay incelendiğinde; 29/03/2017 günü sigortalı şantiye alanına plakası tespit edilemeyen siyah renkli … araç ile giriş yapan şahıslarca, sigortalı şantiye alanındaki taşeron şirketlere ait konteynır kapısının kilidi kırılmak suretiyle hilti ve matkaplardan oluşan muhtelif sayıda inşaat malzemelerin çalındığı, çalınan emtialar nedeniyle hasar bedeli olarak davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına 19/07/2017 tarihinde 68.367,00 TL ödeme yapıldığı, sigortalı iş yerinde güvenlik hizmeti veren davalı şirketin güvenlik ve gözetim hizmetini yerine getirmediği, hizmet sırasında gerekli dikkat ve özeni göstermediği, hırsızlık olayından sorumlu olduğu iddiası ile hasarın rücuen tahsili amacı ile iş bu davanın açıldığı, davalı şirket ile işveren Dava dışı … Adi Ortaklığı arasında 01/01/2017 tarihli bir yıl süreli Özel Güvenlik Hizmet Sözleşmesi imzalandığı dosya kapsamı ile sabittir. Davalı vekili, müvekkil şirket tarafından sunulan hizmetin güvenlik hizmeti olmadığını, müvekkil şirket çalışanları ilgili iş merkezinde danışman personel olarak hizmet verdiğini, iş merkezi güvenliğinin, iş merkezini idare eden yönetimde olduğunu iddia etmiş ise de sözleşmenin konusu başlıklı 2. Maddede davalı, danışman personelleri ile danışmanlık hizmeti vermesi dışında ayrıca “işverenin sabotaj hırsızlık, soygun, yağma, yıkıma, yangına vb….” konularda güvenliği koruması ve işyerine giren her türlü araç ve kişilerin kayıtlarının tutulmasına ve kontrolünü sağlaması konusunda” hizmet vermeyi taahhüt ettiği, davalı çalışanın kolluğa verdiği ifadeden anlaşıldığı üzere davalının, hırsızlığa karşı işyerinin güvenliğini üstlendiği, davalı çalışanının, iş yerine giren her türlü araç ve kişilerin kaydını tutması ve kontrolünü sağlaması gerekirken bu yükümlülüklerini yerine getirmeden hırsızlık olayını gerçekleştiren aracın içeriye girişine müsaade ederek hırsızlık olayının meydana gelmesine kusuru ile sebebiyet verdiği anlaşılmış olup bilirkişi heyetince dava dışı sigortalı için tayin edilen müterafik kusur oranı dairemizce uygun bulunmuştur. Davalı vekili diğer bir istinaf nedeni olarak, bilirkişi heyeti zarar miktarına yönelik tüm incelemesini dosyaya sunulan faturalara dayandırdığını, dava dışı şirketlerin olay tarihi itibariyle stok durumuna, envanter defterine ve stok kaydına bakılmadan faturalar baz alınarak yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 18/01/2021 tarih 2019/2740 Esas 2021/65 Karar sayılı ilamında ifade edildiği şekilde “Kural olarak geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğu gibi rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın da sigortacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak, sigortalı da rizikonun meydana geldiğini ve riziko sonucu oluşan zarar miktarını ispatlamalıdır. Özellikle ticarethanelerde ticari defterler, fatura, irsaliye gibi belgeler ve diğer kanıtlarla ispat külfeti yerine getirilmelidir. Ayrıca, çalınan emtiaların değeri de Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi uyarınca, rizikonun gerçekleşmesinden bir önceki iş günü piyasa alım fiyatının esas alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, sigorta ettirenin olayın hemen sonrasında işyerinde bulunan mallarının mevcudiyetini mahkemece veya zabıtaca veyahut sigorta şirketine tespit ettirmek gibi bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Buna rağmen, işyerinde meydana gelen hırsızlık sonucu zararın ne olduğunun belirlenmesi için hırsızlık öncesi işyerindeki mal mevcudunun ve hırsızlık sonrası işyerinde kalan mal mevcudunun ne olduğunun da bilinmesi gerekmektedir.” Hükme esas alınan bilirkişi raporuna dayanak yapılan ekspertiz raporunda, çalındığı beyan edilen tüm emtialara ilişkin irsaliye ve faturalar ibraz edildiği, davalı tarafça faturalara ve irsaliyelere yönelik sahtelik iddiasında bulunulmadığından faturaların gerçek ve yasal olduğu konusunda mahkemece ayrıca bir araştırma yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Bu itibarla dosyaya sunulan irsaliye, fatura ve dökümler, dosyada mevcut bilgi ve belgelerle ve eksper raporu ile karşılaştırıldığında, eksper tarafından belirlenen hasar bedelinin, olaya uygun, kadri maruf ve işbu davaya konu olay nedeni ile oluşmuş hasarlar olduğu, denetime açık, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyeti raporu ile saptandığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davacı ve davalı vekilinin istinaf başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Taraflarca yatırılan istinaf başvuru harçlarının ayrı ayrı Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 763,01 TL’nin mahsubu ile arta kalan 493,16 TL harcın karar kesinleştiğinden istemi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına,5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.27/09/2023