Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1732 E. 2023/1229 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1732
KARAR NO: 2023/1229
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/574
KARAR NO: 2020/120
DAVA TARİHİ: 12/01/2018
KARAR TARİHİ: 12/02/2020
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücu)
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 11.İş Mahkemesi’nin 2015/1 E. 2016/344 K. sayılı dosyasında dava dışı işçi … işçilik alacaklarının tahsili istemiyle açtığı davada kesinleşen mahkeme kararı neticesinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası kapsamında müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, DHMİ Genel Müdürlüğü arasında imzalanan ihale kapsamında kurum nezninde çalışan dava dışı işçinin müvekkili şirket ve davalı taşeron şirket tarafından sigortalı gösterildiğini, davalı şirketin dava dışı işçinin kendi dönemlerinde çalıştığı kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarından bizzat sorumlu olduğunu belirterek iş bu alacaklar sebebiyle doğmuş olan faiz, icra harç, masrafları ve icra vekalet ücretiyle birlikte davalının payına düşen kısımları bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 30/10/2019 havale tarihli ıslah dilekçesi ile açılan davayı ıslah ettiğini, 1.000,00 TL olarak kısmen talep edilen alacağı 19.124,93 TL’ye yükselttiklerini bildirmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin DHMİ bünyesindeki ihale süresinin 31/12/2013 tarihinde sona erdiğini, İş Kanunu 6.maddesinde işyeri devri halinde işçilik alacaklarından sorumluluk devir tarihinden itibaren 2 yıl olarak düzenlendiğinden 31/12/2015 tarihinde sona erdiğini, Davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının tamamını müvekkilinden talep edemeyeceğini, kanun gereği hesaplanan tutarın yarısının DHMİ’nin sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun davacının ödemiş olduğunun tutarın yarısı üzerinden dava dışı işçinin müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı süre ile sınırlı olduğunu,Dava dışı işçi ile aynı pozisyonda çalışan işçilerin açmış olduğu davaların tamamında işçilerin ücret kesintisi alacağı ve ilave tediye alacağı taleplerinin reddedildiğini verilen kararların Yargıtayca onandığını, aynı şekilde işçilerle imzalanan sözleşmeler ve çalışma vardiyaları gereği fazla mesai alacağı ve UBGT alacağı taleplerinin neredeyse tamamının reddedildiğini, davacı şirket işçilik alacaklarına ilişkin davayı müvekkili şirkete ihbar etmeyerek hak kaybı yaşanmasına sebep olduğunu, bu nedenle fazla ödenen miktardan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını,Dava dışı işçinin ücret kesintisi ve ilave tediye alacağı olduğu yönünde verilen karar haksız ve hukuka aykırı olup, davacının ücret kesintisi ve ilave tediye alacağına yönelik rücu taleplerinin reddi gerektiğini, Dava dışı işçinin son işvereni müvekkili şirket olmadığından kıdem tazminatı bakımından müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığı gibi devir tarihinden itibaren 2 yıl geçmekle sorumluluğunun her halde sona erdiğini, Dava dışı işçinin müvekkil şirket bünyesindeki çalışmalarına ilişkin bayram ve genel tatil ücreti alacağı ve fazla çalışma alacağı bulunmadığını, işin mahiyeti gereği bayram ve genel tatillerde çalışma yapmışsa da bunlara ilişkin ücretlerin bordrolarına yansıtılarak kendisine ödendiğini, yine ücret bordrolarında da açıkça görüldüğü üzere fazla mesai yapılan dönemlerde bunlara ilişkin ücretlerin bordrolarına yansıtılarak ödendiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Taraf beyanları, dosyada mevcut bilgi belgeler, Bakırköy 11. İş Mahkemesinin 2015/1 Esas 2016/344 Karar sayılı dava dosyası, bilirkişi raporu ile tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, dava dışı …’e davacı tarafından yapılan 19.124,93-TLlik ödemenin davalıdan rücuen tahsiline ilişkin olduğu, davalı alt işveren ile DHMİ Genel Müdürlüğü arasında imzalanan ve sözleşmenin eki mahiyetindeki “DHMİ Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Hizmeti Satın Alınması İşine Ait Teknik Şartname”‘nin 10.11.maddesi yüklenicinin çalıştırdığı dönemde sorumlu olduğuna ilişkin olup, davacı tarafından dava dışı …’e yapılan 19.124,93-TLlik ödemeden davalı şirketin sorumlu olduğu dikkate alınarak Dosyaya sunulan 01/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen ve davacı tarafından ıslah edilen 19.124,93-TL’nin davacı tarafça davalı şirketten rücu hakkı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne 19.124,93-TL alacağın ödeme tarihi olan 11.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanları tekrar ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılan işçiye ödenen işçilik alacaklarından, işçiyi çalıştıran diğer bir alt işveren olan davalı şirketin de sorumlu olduğu iddiası ile ödenen bedellerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İş mahkemesi kararı, BAM kararı ve icra dosyası; Dava dışı işçi …. tarafından işçilik alacaklarının tahsili talebiyle davacı … A.Ş. ve dava dışı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü hakkında açılan dava neticesinde Bakırköy 11.İş Mahkemesi’nin 19/08/2016 tarihli 2015/1 E. 2016/344 K. sayılı kararı ile;”Davanın kısmen kabulü ile;Net 10.465,89 TL kıdem tazminatının iş akdinin fesih tarihi olan 17.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,Net 3.000,00 TL ücret kesintisi alacağından, 500,00 TL‘ sinin dava, kalan kısmının ise ıslah tarihi olan 10.06.2016 tarihinden işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte, Tespit edilen 4.646,21 TL fazla çalışma ücreti alacağından; takdiren % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapıldıktan sonra mevcut olduğu anlaşılan net 3.252,34 TL fazla çalışma ücretinden, 3.000,00 TL‘ sinin dava, kalan kısmının ise ıslah tarihi olan 10.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,Tespit edilen 649,48 TL ulusal bayram genel tatil ücreti alacağından; takdiren % 30 oranında hakkaniyet indirimi yapıldıktan sonra mevcut olduğu anlaşılan net 454,63 TL ulusal bayram-genel tatil ücretinden, 300,00 TL‘ sinin dava, kalan kısmının ise ıslah tarihi olan 10.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte,Net 3.948,84 TL ilave tediye alacağından, 100,00 TL‘ sinin dava, kalan kısmının ise ıslah tarihi olan 10.06.2016tarihinden işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte müşteken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya yönelik istem ve davanın reddine,Yıllık izin ve ücret alacağına ilişkin taleplerin reddine” karar verilmiştir.Dava dışı işçi tarafından Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyasıyla; 10.465,89 TL kıdem tazminatı ve 1.912,51 TL işlemiş faiz, 3.948,84 TL ilave tediye alacağı ve 164,12 TL işlemiş faiz, 3.252,34 TL fazla çalışma ücreti ve 573,92 TL işlemiş faiz, 3.000,00 TL ücret kesintisi alacağı ve 188,45 TL işlemiş faiz, 2.534,60 TL vekalet ücreti ve 33,58 TL işlemiş faiz, 981,49 TL yargılama gideri ve 13,00 TL faiz, 454,63 TL ubgt alacağı ve 62,28 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 27.585,65 TL alacağın tahsili talebiyle 11/10/2016 tarihinde takip başlatılmıştır. İş mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması neticesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarihli 2016/167 E. 2017/101 K. sayılı kararı ile ilk derece mahkemesi karararı kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmiş;”Davanın kısmen kabulüne,Kıdem tazminatı olarak net 10.465,89 TL olup, taleple bağlı kalınarak net 10.465,00 TL’sinin akdin fesih tarihi olan 17.12.2014 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair hakkının saklı tutulmasına,Fark Ücret alacağı net 8,843,04 TL olup, taleple bağlı kalınarak net 3.000,00 TL’sinin 500,00 TL’sinin dava, kalan 2.500,00 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair hakkının saklı tutulmasına,Fazla çalışma ücreti net 3.252,34 TL olup, 3.000,00 TL’sinin dava, kalan 252,34 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair isteminin reddine,Ulusal bayram ve genel tatil ücreti net 454,63 TL olup, 300,00 TL’si’nin dava, kalan 154,63 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair isteminin reddine,Yıllık izin ücreti, ilave tediye ve ücret alacağı taleplerinin reddine” kesin olarak karar verilmiştir. Dava dışı işçi tarafından Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibi uyarınca, davacı tarafından 31/05/2017 tarihinde 28.075,13 TL ödenmiştir. 30/05/2017 tarihli kapak hesabında; takipte kesinleşen miktar 22.953,40 TL, faiz 1.274,64 TL, harç 1.044,38 TL, masraf 37,80 TL ve icra vekalet ücreti 2.754,41 TL olmak üzere toplam 28.064,63 TL’dir.Bilirkişi raporu;Mahkemece alınan 01/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava dışı işçinin 15/04/2009-31/12/2013 tarihleri arasında 4 yıl 8 ay 16 gün süreyle davalı işyerinde, 01/01/2014-22/12/2014 tarihleri arasında ise davacı işyerinde çalıştığı, -İş Kanunu’nun 6.maddesinde devir halinde devirden önce doğmuş olan ve devir halinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işverenin birlikte sorumlu olduğu düzenlenmiş ise de bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğunun devir tarihinden itibaren 2 yıl ile sınırlı olduğu, davalı DHMİ bünyesindeki işyerini 31/12/2013 tarihinde devrettiğinden sorumluluğunun da 31/12/2015 tarihinde sona erdiği, bu nedenle kıdem tazminatı, avukatlık ücreti ve yargılama gideri dışında diğer alacakların davalıya rücuen yansıtılamayacağı, -Kıdem tazminatı yönünde; dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı 4 yıl 8 ay 16 günlük süre itibariyle rücu edilebilecek miktarın 7.889,57 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafça ödeme tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne dair bir belge bulunmadığından dava tarihi olan 12/01/2018 tarihinden işbu rapor tarihi olan 30/07/2019 tarihine kadar faiz hesap edilmesi gerektiği ve hesaplanan faizin 2.021,08 TL olduğu,-Ücret kesintisi yönünden; İş Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca yukarıda yapılan açıklamaların geçerli olduğu ancak mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline binaen hesaplama yapıldığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarihli 2016/167 E. 2017/101 K. sayılı kararında fark ücret alacağının 01/01/2013-01/01/2014 döneminde 4.289,64 TL, 01/01/2014-17/12/2014 döneminde ise 4.553,40 TL olmak üzere toplam 8.843,04 TL olarak hesap edildiği, ancak taleple bağlı kalınarak 3.000,00 TL’ye hükmediği, bu nedenle davalı işverene rücu edilebilecek fark ücret alacağının da oranlanarak belirlenmesi gerektiği, 4.289,64 / 8.843,04 = % 48,51 olduğundan, 3.000,00 TL X % 48,51 = 1.455,30 TL hesap edildiği, faiz hesabına yönelik yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca dava tarihi olan 12/01/2018 tarihinden işbu rapor tarihi olan 30/07/2019 tarihine kadar hesaplanan faizin 372,81 TL olduğu, -Fazla çalışma alacağı yönünden; İş Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca yukarıda yapılan açıklamaların geçerli olduğu ancak mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline binaen hesaplama yapıldığı, iş mahkemesi dosyasında dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemlerde fazla mesai yaptığı belirlendiğinden, davalının fazla çalışma ücreti olan 3.252,34 TL’nin tamamından sorumlu olduğu, faiz hesabına yönelik yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca dava tarihi olan 12/01/2018 tarihinden işbu rapor tarihi olan 30/07/2019 tarihine kadar hesaplanan faizin 833,16 TL olduğu, -Ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünde; İş Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca yukarıda yapılan açıklamaların geçerli olduğu ancak mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline binaen hesaplama yapıldığı, iş mahkemesi dosyasında dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı dönemlere ilişkin ubgt alacağına hükmedildiğinden davalının ubgt ücreti alacağı olan 454,63 TL’nin tamamından sorumlu olduğu, faiz hesabına yönelik yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca dava tarihi olan 12/01/2018 tarihinden işbu rapor tarihi olan 30/07/2019 tarihine kadar hesaplanan faizin 116,46 TL olduğu, -Avukatlık ücreti ve yargılama giderleri yönünden; İş mahkemesinde açılan dava görülmekte iken davalıya ihbar edilmediği ve davacı tarafından fazla ödeme yapıldığı iddiası dikkate alındığında avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davacı işveren üzerinde kalması gerektiği ancak mahkemenin aksi kanaatte olması ihtimaline binaen hesaplama yapıldığı, Bakırköy 11. İş Mahkemesi’nin kararında dava dışı işçinin alacak toplamının 21.121,70 TL olarak belirlendiği, işbu rapor uyarınca hesaplanan tutarın ise 7.889,57 + 3.252,34 + 1.455,30 + 454,63 = 13.051,84 TL olduğu, rücu edilebilecek toplam tutar davada hükmedilen tutarının (13.051,84 TL /21 121,70 TL) % 61,80’ine tekabül ettiğinden ödenen avukatlık ücreti 2.534,60 TL ve yargılama gideri 981,49 TL olmak üzere toplam 3.516,09 TL’nin % 61,80’i olan 2.172,94 TL’nin rücu edilebileceği, faiz hesabına yönelik yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca dava tarihi olan 12/01/2018 tarihinden işbu rapor tarihi olan 30/07/2019 tarihine kadar hesaplanan faizin 556,64 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. İnceleme ve değerlendirme;Davacı, DHMİ Genel Müdürlüğü’nün hizmet alım ihalesinin kendisinden önce davalı şirket tarafından üstlenildiğini, dava dışı işçinin açmış olduğu dava sonucu ödenen bedeller nedeniyle davalının da sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış olup işçilik alacaklarının icra takibi neticesinde ödendiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçiye ödenen bedelden hangi tarafın veya tarafların ne oranda sorumlu olduğuna ilişkindir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır. Dava konusu olayda davacı ve davalı alt işveren (yüklenici), DHMİ Genel Müdürlüğü ise asıl işveren olup, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusudur ve işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla getirilmiş olan sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesi “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklinde düzenleme mevcut olup, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi, teknik şartname ve genel şartnamelerinin sorumluluğa yönelik hükümleri ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmesi gerekmektedir.Tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümlerinde işçi alacaklarından kimin, ne kadar sorumlu olduğuna ilişkin hüküm varsa bu hükümler tarafları bağlar. Sözleşme değerlendirilirken işçinin çalıştığı dönemlere ilişkin sözleşme hükümleri dikkate alınmalıdır.Buna göre, son alt işverenin alacağın tamamından sorumlu tutulamayacağı, tamamından sorumlu olmasının İş Kanunu gereği yalnız işçiye karşı olduğu, işçiyi çalıştırmış olan alt işverenlerin her birinin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemi kapsayan kısmından sınırlı sorumlu olacağı dikkate alınmalı ayrıca işçilik alacakları davası neticesinde ödenen yargılama giderleri, faiz ve vekalet ücreti yönünden de alt işverenlere rücu edilecek işçilik alacağı miktarına göre bir oranlama yapılarak bu alacak kalemleri ile ilgili talep edebileceği miktar açıkça belirlenmelidir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 24/05/2018 tarihli 2015/38873 E. 2018/6205 K., yine aynı Daire’nin 31/05/2018 tarihli 2016/2779 E. 2018/6452 K., 11/05/2017 tarihli 2016/7790 E. 2017/5936 K. sayılı ilamları)Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 25/01/2021 tarihli 2019/2330 E. 2021/175 K. sayılı kararı; ”İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. Yükleniciler aleyhine açılan rücü davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.” şeklindedir. Emsal kararda da ifade edildiği gibi yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatından son yüklenici sorumlu iken, diğer alacaklardan ise her bir yüklenici işçiyi çalıştırdıkları süreyle sınırlı olacak şekilde sorumludur. Ücret alacağı yönünden de sorumluluk son işverene aittir. Bu ücretlerden asıl işveren ve alt işverenin sorumlulukları yönünden ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. ve 14. Hukuk Daireleri arasında çıkan uyuşmazlıkta Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 05/05/2023 tarihli 2023/1118 E. 2023/1683 K sayılı kararı ile; “…Somut olaya gelince; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7’nci Hukuk Dairesi ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14’ncü Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlık, az yukarıda yer verilen emsal Yargıtay ilâmı doğrultusunda giderilmelidir. Dairemiz’in istikrar kazanan uygulamalarında da belirtildiği gibi, hizmet alımına ilişkin sözleşmelerde, hizmetin yüklenicinin (alt işveren) işçileri tarafından yerine getirilmesi kabul edildiğinden, asıl işverenin yüklenicinin (alt işveren) işçileri ile herhangi bir organik bağı bulunmamaktadır. Hizmet alımına ilişkin tip sözleşmelerde, işçilik ücretleri arasında işçilere ait özlük haklarının tümü belirlenmekte ve bu şartlarla sözleşme imzalanmaktadır. İş Kanunu’nda, işçiyi korumak amacıyla düzenlenmiş olan asıl işveren ve alt işverenin (yüklenici) müteselsil sorumluluğuna ilişkin düzenlemenin taraflar arasındaki hizmet sözleşmelerinde iç ilişki bakımından uygulanması mümkün değildir. Hizmet alım sözleşmelerinde, işçilerin özlük hakları ile ilgili olarak yüklenici (alt işveren) lehine herhangi bir hüküm bulunmaması durumunda, yüklenicinin (alt işveren) işçisi ile organik bir bağı olmayan asıl işveren, işçilerin özlük haklarından sorumlu tutulmamalıdır. Bu itibarla, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7’nci Hukuk Dairesi ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14’üncü Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlığın, asıl işverence yüklenicinin (alt işveren) işçilerine ödenen ücretlerden yükleniciyi (alt işveren) tamamen sorumlu tutan Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin uygulaması doğrultusunda giderilmesi gerekmiştir…” şeklindeki uyuşmazlığın giderilmesine karar verilmiştir. Emsal karar, TBK’nın 167. maddesinde yer alan “…borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça…” hükmü çerçevesinde değerlendirildiğinde, kararda da ifade edildiği gibi hizmet alımına ilişkin tip sözleşmelerde, işçilik ücretleri arasında işçilere ait özlük haklarının tümü belirlendiği ve bu şartlarla sözleşme imzalandığı için sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça asıl işverenin sorumluluğuna gidilemeyecektir. Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri, eki niteliğinde şartnameler incelendiğinde; işçiye ödenen dava konusu bedellerden asıl işverenin de sorumlu olduğuna dair bir hüküm yer almadığı aksine sözleşmelerin eki mahiyetindeki DHMİ Genel Müdürlüğü Özel Güvenlik Hizmeti Satın Alınması İşine Ait Teknik Şartname’nin 10.11.maddesinde; “Yüklenici istihdam ettiği Özel Güvenlik personelinin İş Kanunu, SGK mevzuatı diğer kanun ve mevzuatlarla belirlenen uygulamalar, tüm hak ve alacaklar bakımından muhatabı ve sorumlusudur. Personelin 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili yönetmeliklerden doğan tüm ekonomik ve sosyal haklarını yerine getirmekle yükümlüdür. Yüklenici tarafından istihdam edilen personeline ilişkin herhangi bir sorumluluk DHMİ’ye yüklenemez.” hükmüne yer verildiği, bu durumda dava dışı işçiye ödenen bedellerden DHMİ Genel Müdürlüğü’nün değil alt işverenlerin sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da benzer yönde değerlendirmelere yer verilmiş ise de rapor hükme elverişli değildir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarihli 2016/167 E. 2017/101 K. sayılı kararı uyarınca kıdem tazminatı, fark ücret alacağı, fazla mesai alacağı ve ubgt alacağı kalemleri yönünden hükmedilen miktarlar dikkate alınmış ise de işlemiş faiz hesabı hatalıdır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi kararında her bir alacak kalemi yönünden belirtilen tarihler dikkate alınarak ödeme tarihine kadar faiz hesaplanması gerekirken dava tarihinden rapor tarihine kadar faiz hesabı yapılmış, takip öncesi işlemiş faiz hesap edilmemiştir. Mahkemece bu rapor hükme esas alınmış yani dava tarihinden rapor tarihine kadar yapılan faiz hesaplaması doğru kabul edilmiş ancak “…19.124,93-TL alacağın ödeme tarihi olan 11.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle…” şeklinde hüküm tesis edilerek ayrıca faize faiz uygulanmıştır.Yine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nce ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilmesine rağmen raporda ilk derece mahkemesi kararında hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri dikkate alınarak hesaplama yapılması da hatalıdır.Bu durumda mahkemece öncelikle icra dosyasında ödenen bedellerin her bir talep kalemi yönünden ayrı ayrı miktar olarak bildirilmesi yönünde davacı vekiline açıklama yaptırılmalı, yapılacak açıklama ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin kararı uyarınca bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmalıdır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksiklikler ikmal edildikten sonra yeni bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarihli 2018/574 E. 2020/120 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/09/2023