Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1731 E. 2023/976 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1731
KARAR NO: 2023/976
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
ESAS NO: 2017/3
KARAR NO: 2019/1249
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/01/2017
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya personel tedarik etmesi konusunda hizmet verdiğini, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu faturaların takipten önce müvekkili şirkete tebliğ edilmediği için müvekkili şirketin bu borçlardan haberi olmadığını, kaldı ki itiraz edilmemiş olsa olsa dahi fatura içeriğinin kabul edildiği ve sorumlu olduğu anlamına gelmeyeceği, müvekkilinin davacı tarafa borcunun olmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “Dava, davacının, faturaya dayalı alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde 9.390,64 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi 08/05/2018 tarihli raporunda özetle; davalının ticari defterlerini sunmadığı, davacı tarafın incelenen ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 9.390,64 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. Tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu ve dosya içeriğine göre; davacı, davalıya sunduğu hizmet karşılığı düzenlediği faturalar uyarınca davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiş davalı ise borcu inkar etmiştir. Her ne kadar davacının incelenen ticari defterlerinde defterlerin usulüne uygun olarak düzenlendiği ve davacının 9.390,64 TL alacağı olduğu tespit edilmiş ise de, davalı tarafından faturaya konu hizmetin alındığının kabul edilmemesi karşısında, davacının faturaya konu hizmeti verdiğinin ispatlaması gerektiği, davacı tarafından faturaya konu hizmetin verildiğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle;Önceki döneme ait faturalar ve bu faturalara istinaden yapılan ödemelere ait dekontlar ve çek sureti dosyada mübrezdir. Söz konusu ödeme kayıtları müvekkilin defterleri üzerinde yapılan incelemede de tespit edilmiştir. Ödeme dekontlarındaki açıklamadan, taraflar arasında cari bir hizmet ilişkisi olduğu açıktır. Tarafımızın delil listesinin 7. Maddesinde delil olarak “her iki tarafın ticari defterleri”ne dayanılmıştır. HMK madde 222/5’e göre; taraflardan biri tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Tarafımızca her iki tarafın ticari defterlerinin delil olarak gösterilmesi, karşı tarafın ticari defterlerindeki kayıtların kabul edildiğini göstermektedir. Ancak Yerel Mahkemece gerçekleştirilen bilirkişi incelemesine davalı taraf defter ibraz etmekten kaçınmış; taleplerine istinaden defter ibrazı için kendilerine verilen ek sürede de defter ibraz etmemişler ve bilirkişi incelemesi sadece müvekkil davacının defterleri üzerinde yapılmıştır. Dava konusu dönem bakımından da personel sağlama hizmeti verilmiş ve buna ilişkin faturalar usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş; (2016 yılına ait faturaları e-fatura formatında olup, söz konusu faturalar davalı tarafa elektronik ortamda tebliğ edildiği sabittir) Davalı taraf personel hizmet bedeli açıklamasını havi bu faturalara itiraz etmemiş; Davalı taraf defter ibrazından da kaçınmış; Müvekkilin usulüne uygun defterlerinde de alacak bilirkişi marifetiyle tespit edilmiştir. Bu koşullar altında alacağımızın ispat edilmediği ileri sürülemez. Davalı tarafın müvekkilin faturalarını tebellüğ ettiği ve defterlerine işlediği dosya kapsamıyla sabittir. Kaldı ki yerel mahkeme davalı tarafın BA-BS kayıtlarını ilgili vergi dairesinden re’sen temin ederek davalı tarafın müvekkilin faturalarını gider olarak beyan ettiği hususunu teyit etme imkanına sahiptir. Buna karşın tarafların ticari kayıtları, faturalara yansıyan hizmetin verildiğinin ispatı bakımından yeterlidir. Taraflar arasında süregelen hizmet ilişkisinin davaya konu dönem öncesi faturalar ve bu faturalara istinaden yapılan ödemelerle sabit olduğu ve basiretli bir tacir olarak hareket etmesi gereken davalının davaya konu faturalara itiraz etmemiş olması karşısında faturalara konu hizmetin alındığı hususu, tartışamaya yer bırakmayacak şekilde ispatlanmıştır.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde 9.390,64 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili için takip başlattığı, takibin açıklamasının faturaya dayalı 9.390,64 TL tutarında bakiye cari hesap alacağı olduğu, ödeme emrine 30/01/2016 t736,05 TL bedelli, 29/02/2016 tarihli 602,30 TL bedelli, 17/02/2016 tarihli 5.192,17 bedelli, personel tedarik açıklamalı 3 adet e-fatura ve cari hesap ekstresinin eklendiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde borca itiraz ederek takibi durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece 05/03/2018 tarihli 2. Celsede tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için gün belirlenmiş, taraf vekilleri inceleme gününde defter ve belgelrein hazır edilmesi aksi takdirde defter ibrazından kaçınılmış sayılacağı hususunda ihtar edilmiştir. Davacı taraf ticari defterleri ibraz etmesine rağmen davalı taraf ibraz etmemiş, mazeret bildirmemiştir. Mahkemece davacının ticari defterleri incelenerek alınan bilirkişi raporunda; Davacı Şirket 2015 yılına ait ticari defterleri ile 2016 yılı envanter defterinin açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun yapıldığı, Davacı taraf defter kayıtlarına göre Davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 9.390,64 TL alacaklı olduğu” mütalaa olunmuştur. Mahkemece davalı tarafından faturaya konu hizmetin alındığının kabul edilmemesi karşısında, davacının faturaya konu hizmeti verdiğinin ispatlaması gerektiği, davacı tarafından faturaya konu hizmetin verildiğinin ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf talebinde bulunmuştur. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkanı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/1354 esas 2015/7562 karar sayılı ilamı) Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; Dava konusu faturalar e-fatura olup, mahkemece davalının e-fatura sistemine geçip geçmediği, faturaların davalıya teslim edilip edilmediği araştırılmamıştır. Ayrıca mahkemece ticari defterlerle bağlı kayıt niteliğinde olan tarafların ilgili yıllarda bağlı oldukları vergi dairesine sundukları BA-BS formlarının da celbi gerekmektedir. Davacı tarafından tanzim edilen takip ve dava konusu faturaların e-fatura olduğu, davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ödeme savunmasında bulunmayıp fatura konusu hizmetin verildiği hususunda ispat yükünün davacı üzerinde olduğu savunmasında bulunduğu, davacının hizmetin verildiği olgusunu, davalının ticari defterleri ve BA-BS kaydı ile ispat edebileceği, davalıya faturalar teslim edilmiş ise veya davalının BA-BS kayıtlarında ilgili faturalar kayıtlı ise ispat yükünün yer değiştireceği, söz konusu faturalar ile BA-BS Formu düzenleyen davalının 8 günlük faturaya itiraz süresi içinde faturalara itirazının olduğu yönünde bir delil de bulunmaması, davalının fatura konusu hizmet ilişkisini kabul etmemesi ve bu nedenle borcunun bulunmadığını ileri sürmesi, herhangi bir ödeme itirazında bulunmaması, her ne kadar defterlerin ibrazına yönelik ihtar usulüne uygun değil ise de; davalı defterlerinin mazeretsiz olarak sunulmaması karşısında, HMK’nun 198 maddesinde ifadesini bulan hakimin delilleri serbestçe değerlendireceği ilkesi de nazara alınarak, mevcut delillerle davanın aydınlatılmış olması ve davalı defterlerinin incelenmesinin sonuca etkili olmaması nedeniyle, davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Dava konusu faturalar davalıya teslim edilmedi ise veya davalının BA-BS kayıtlarında ilgili faturalar kayıtlı değil ise; davacının her iki tarafın ticari defterlerini delil olarak bildirdiği dikkate alındığında; mahkemece, HMK’nın 220’nci maddesi uyarınca, davalı şirkete ticari defterlerini sunması için kesin mehil verilmesi, kendisine verilen sürede defterlerini ibraz etmez ve aynı sürede delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ise duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanının kabul edilebileceğinin usulüne uygun olarak ihtar edilmesi, davalının defterlerini ibraz etmemesinin davacı aleyhine sonuç doğurmayacağının gözetilmesi ve neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle mahkemece, faturaların davalıya teslim edilip edilmediğinin araştırılması, tarafların BA-BS formalarının ilgili vergi dairesinden celbi, gerektiği takdirde usulüne uygun ihtarları içerir defter inceleme kararı verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/3 E. 2019/1249 K. Sayılı 18/12/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/06/2023