Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/172 E. 2021/391 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/172
KARAR NO : 2021/391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2017
NUMARASI: 2015/972 2017/814
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili ile davalı şirket arasında davalıya ait … Levent Şubesi ile Ankara Şubesinde servise alınan araçların bir takım temizlik, araç koruma uygulama işlemlerinin yapılması konulu 01/08/2009 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme hükümleri gereğince müvekkilinin her iki şubede hizmet vermeye başladığını, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, 15/10/2010 tarihinde ise Ankara Şubesi, 31/10/2010 tarihinde ise İstanbul şubesi müvekkile usulüne uygun hiçbir bildirimde bulunmaksızın davalı şirket tarafından kapatıldığını, müvekkil büyük zarara uğradığını, sözleşme süresi 1 yıl olduğunu, sözleşme süresinin dolmasından en az 1 ay önce sözleşmenin yenilenmeyeceğini yazılı olarak karşı tarafa bildirilmediği takdirde sözleşme aynı süreyle yenileneceğini, sözleşme süresinin dolduğu 01/08/2010 tarihinden önce taraflar arasında böyle bir bildirimde bulunulmadığını, 01/08/2011 tarihinde sözleşmenin yenilendiğini, davalı şirketin taraflar arasında akdedilen sözleşmeyi haksız feshettiği için müvekkilinin bir çok zarara uğradığını, sözleşme gereği Avrupa üretim normlarında üretilmiş kalite belgeli, ürünler, profesyonel ekipman ve araçlar kullanmak durumda olan müvekkili, sözleşmenin bir yıl daha devam edeceği için 1 yıllık malzeme, ekipman, el broşürleri, tanıtım katalogları, personel için yazlık ve kışlık kıyafet vs. Stoğu yaptığını, bununla ilgili yatırımlar yaptığını, başka yerde kullanılması mümkün olmayan bu malzemeler müvekkilinin elinde kaldığını, müvekkilinin bu nedenle uğradığı zararlara ilişkin olarak 06/05/2011 tarihinde İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/279 esas sayılı kısmi alacak davası açtığını, bu dava ile 14.750,00 TL tutarında alacaklı olduğu tespit edildiğini, ancak müvekkilinin alacaklı olduğu kaleme ilişkin 250,00 TL’lik kısmi dava açtıkları için 26/09/2012 tarihinde 250,00 TL üzerinden davanın karara bağlandığını, alacağın ilama bağlanmamış bakiye 14.500,00 TL’lik kısmı için İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı taraf takibe haksız yere itiraz ettiğini, davanın kabulünü, İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyaya yapılan itirazın iptaline, duran takibin devamına, haksız olarak yapılan itiraz dolayısıyla takip tutarı üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmolunmasına, dava harç, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının talebinin İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/279 esas sayılı dosyasındaki netice-i talebi ile aynı olduğunu, söz konusu davadaki 4 talepten ilk 3 talebinin ispatlanamaması nedeniyle reddedildiğini, son talebin ise kısmen kabul edildiği, davacının söz konusu kararı temyiz etmediği, kesinleşen ret hükmüne rağmen iş bu dava ile kesin hükmün sonuçlarından kurtulmaya çalışıldığını, kısmi alacak davası açtığını, bu dava ile 14.750,00 TL tutarında alacaklı olduğu tespit edildiğini, ancak müvekkilinin alacaklı olduğu kaleme ilişkin 250,00 TL’lik kısmi dava açtıkları için 26/09/2012 tarihinde 250,00 TL üzerinden davanın karara bağlandığını, alacağın ilama bağlanmamış bakiye 14.500,00 TL’lik kısmı için İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından davacı tarafın ilgili şubelerin kapanacağını kapanma işleminden önce bildiğini, sözlü olarak davacı tarafa bildirdiklerini, taraflar sözlü olarak sözleşmenin feshinde mutabık kaldıklarını, şubelerin kapanmasının nedeni 2008 yılı sonu itibariyle tüm dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik krizin olduğunu, davacının şubelerin kapanmasından zarar gördüğü yönündeki iddiaları tamamen soyut olduğunu, ispata muhtaç olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme tek taraflı irade beyanı ile her an tazminatsız olarak feshedilebilir bir sözleşme olduğunu, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” her ne kadar davalı vekili İstanbul 10. Ticaret Mahkemesi’nin kararının temyiz edilmeden kesinleşmesi nedeniyle kendi lehlerine kazanılmış hak doğduğunu savunmuş olsa da, davacı tarafın İstanbul 10. Ticaret Mahkemesi dosyasında mahrum kalınan kazanç dışında diğer 3 alacak için ayrı ayrı 250,00 TL talepte bulunduğu, Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; tanıtım ve reklam amacıyla el broşürleri ve tanıtım kataloglarına 13.500,00 TL, malzeme deposu ve raf içinde 8.000,00 TL olmak üzere toplam 21.500,00 TL harcama yaptığı, ticari defterlerinde bu harcaların kayıtlı olduğu, bu miktar masrafını davalıdan talep edebileceği ancak davacının aynı yerden başkaca işleri olduğundan davalıya tanıtım kataloglarından %50 oranından düşülerek bu miktarın 6.750,00 TL olduğu, raf yenileme için 8.000,00 TL nin tamamen davalı iş yerinde olup toplamda davacının bu kalemde ilgili talebinin 14.750,00 TL olabileceği ve diğer alacaklarının ispatlanamadığı belirtildiği, Mahkemenin bilirkişi raporunu aynen bu şekilde kararına aldığı ve bilirkişi raporu doğrultusunda karar verdiğini belirtmiş olmasına rağmen gerekçenin kararı açıklanan son kısmında ve kısa kararda çok bariz bir şekilde maddi hata olduğu anlaşılan kelime hatası yapılarak, mahrum kalınan kazanç alacağının 250,00 TL olarak kabulüne karar verildiği, zira bilirkişi raporunda davacının mahrum kalınan kazancının olmadığının belirtildiği, Mahkemenin rapor doğrultusunda karar verdiğinden bahsettiği, ayrıca Mahkeme mahrum kalınan kazanç olduğunu düşünse bile bu miktar bilirkişi raporunda hesaplanmadığından 250,00 TL gibi bir miktarın nerden geldiğinin anlaşılmasının güç olduğu, yine 250,00 TL kabul edilecekse bile davacının dava dilekçesinde talebinin 9.250,00 TL olduğundan davanın bu bedel açısından da kısmen kabulünün gerektiği, dolayısıyla Mahkemenin bariz bir şekilde maddi hata yaptığı anlaşıldığından ve davacı söz konusu davayı ıslah etmediğinden bakiye bedeli istemeye hakkı olduğu, aksi durumun hakkaniyet ilkesine ters düşeceği, her ne kadar davalı vekili davacının kararı temyiz etmemekle kararın bu şekilde kesinleştiğini savunmuş olsa da davalının da söz konusu kararı temyiz etmediği ve bilirkişi raporunda belirlenen bedellerin kabul edilmiş sayıldığı, dolayısıyla davacının arta kalan bedeli istemekte haklı olduğu kanaatine varılmakla; davacının İstanbul 10. ATM’nin 2011/279 Esas 2012-208 karar sayılı dosyasında bir yıllık malzeme, ekipman, el broşürleri, tanıtım katalogları, personel yazlık kışlık kıyafet gibi yapılan harcalamalara ilişkin bakiye 14.500,00 TL alacağı olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile itirazın iptaline, her ne kadar davacı taraf işlemiş faiz talebinde bulunmuş olsa da davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğüne dair dosyada delil bulunmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, İstanbul 10. ATM’nin kararında maddi hata olması nedeniyle alacağın likit olduğunun kabulünün mümkün olmadığı bir şekilde yargılamayı gerektirmesi nedeniyle icra inkar tazminatının reddine ” karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/279 E. 2012/208 K. sayılı 26.09.2012 tarihli ilamında Davanın dava dilekçesinde talep ettiği zarar kalemlerinden sadece mahrum kalınan kazanç için talebinin taleple bağlı kalınarak kabul edildiği, diğer talepleri reddedildiğini, kararın taraflarca temyiz edilmemesi nedeniyle 27.06.2013 tarihinde kesinleştiğini, davacının icra takibindeki alacak talebi, itirazın iptali davası dava dilekçesinde açıklandığı üzere ” taraflar arasındaki sözleşmenin 1 yıl daha devam edeceği inancıyla stokladığı 1 yıllık malzeme, ekipman, el broşürleri, tanıtım katalogları, personel yazlık kışlık kıyafet” zararına ilişkin olup İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/279 E. 2012/208 K. sayılı dosyasında reddedilen talepleri ile aynı olduğunu, tarafları, konusu, sebebi aynı olan dava hakkında başka bir mahkeme tarafından verilen ve kesinleşen hükme rağmen İlk derece mahkemesinde yeniden yargılama yapıldığını, kesin hüküm bulunan hallerde işin esasına girilmesi usule, yasaya ve yerleşik Yargıtay İçtihatlarına aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi’nin, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce tesis olunan hükmün taraflarca temyiz edilmemesinin raporun kabulü anlamına geleceğine ilişkin çıkarımı son derece isabetsiz olduğunu, öncelikle söz konusu bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarımızda raporda belirlenen bedellerin kabul edildiğine ilişkin hiçbir ibare bulunmamadığını, rapordaki tespitlerin tarafımızca kabul edilmediği açıkça beyan edildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen hizmet sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini için açılan kısmi davada saklı tutulan bakiye kısmın tahsili için başlatılan takibi yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhine İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/279 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna istinaden 14.500,00 TL asıl alacak, 2.644,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.144,07 TL alacağın tahsili için ilamsız takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık; davacının bu davadan önce açmış olduğu kısmi davada verilen ve taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşen hükmün, bu dava açısından kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı noktasındadır. Kısmi davanın ek davaya etkisi, Hukuk Genel Kurulu’nun 10/06/2020 tarih 2017/19-927 Esas 2020/382 Karar sayılı ilamında; “Her dava, kural olarak iki kısımdan; tespit ve eda kısımlarından oluşur. Davanın kısmi nitelikte olması hâlinde önceden açılan davada kesinleşen ilamın tespit kısmı, kalan kısım hakkında açılan ikinci davanın tespit kısmı için kesin hüküm oluşturur ve kuşkusuz bağlayıcıdır. Öğreti ve yargısal uygulamada; kısmi davanın redle sonuçlanması hâlinde tüm alacak hakkında kesin hüküm oluşacağı kısmi dava kısmen kabul kısmen redle sonuçlanırsa her iki bölüm yönünden de kesin hüküm oluşacağı, kısmi dava tümüyle kabul edilirse de kararın tespit bölümünün açılan ek dava için kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir.Eş söyleyişle; kısmi dava sonunda davalının borcu ödemeye mahkûm edilmesi veya kısmi davanın tamamen veya kısmen reddine karar verilmiş olması hâlinde taraflar arasındaki borç ilişkisinin varlığı ya da yokluğu da tespit edilmiş olur ki bu tespit zorunlu olarak borç ilişkisinin tümünü kapsar. Bu nedenle kısmi dava sonunda verilen ve kesinleşen kararın tespite ilişkin bölümü sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturur. Kısacası ikinci davaya bakan mahkeme, kısmi davanın davalının sorumluluğuna ilişkin bu tespit bölümüyle bağlıdır. Burada davalının haksızlığı olgusu artık tartışılamaz hâle gelmiştir. Zira, kesin hüküm bulunan bir konuda mahkemenin bu yönün doğruluğunu yeniden araştırma ve inceleme konusu yapmasına hukuken olanak bulunmamaktadır. Bu yön kamu düzenine ilişkin olup mahkemeler ve Yargıtayca doğrudan doğruya (resen) göz önünde tutulmalıdır. ” şeklinde ifade edilmiştir.Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; İstanbul 10, Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/09/2012 tarihli ve 2011/279 E., 2012/208 K. sayılı kararı ile davacı … Ltd. şirketi tarafından, davalı … A.Ş. Aleyhine taraflar arasında düzenlenen 01/08/2009 tarihli sözleşmenin feshi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak sözleşmenin bir yıl daha devam edeceği inancıyla stokladığı bir yıllık malzeme, ekipman, el broşürleri, tanıtım katalogları, personel yazlık kışlık kıyafet gibi yaptığı harcamalara karşılık 250,00 TL, sökülmekle değer kaybeden ya da hurdaya dönen davacının elinde kalan makine ve malzemeler için 250,00 TL, iş akitleri feshedilen işçilere ödemek zorunda kalınan yasal hakları için 250,00 TL, mahrum kalınan kazanç için 9.250,00 TL nin temerrüt tarihi olan 28/12/2010 tarihinden itiraben ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili için açılan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, davacının talep ettiği zarar kalemlerinden mahrum kalınan kazanç için talebinin taleple bağlı kalınarak kabulü ile 250,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili davacıya verilmesine, diğer taleplerin reddine karar verilmiş, kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 27/06/2013 tarihinde kesinleşmiştir.Davacı, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinince alınan 07.06.2012 tarihli bilirkişi raporunu dayanak göstererek davalı aleyhine ilamsız takipte bulunmuş, davalının süresinde borca itiraz etmesi üzerine icra dairesince takibin durdurulmasına karar verilmiş, bunun üzerinde davacı tarafından eldeki dava açılmıştır. Bu aşamada mahkemece ilk davada taleple bağlı kalınarak hükmedilen kısımdan arta kalan kısım için açılan ek davada, ilk dava aşamasında kesinleşen olgular kararın tespit bölümü yönünden kesin hüküm oluştururken, ek davada asıl alacak miktarı yönünden, karara dayanak alınan ilk davadaki bilirkişi raporunun da yeterli olup olmadığı, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasının gerekip gerekmediği hususları açıklığa kavuşturulmalıdır. ( Hukuk Genel Kurulu’nun 10/06/2020 tarih 2017/19-927 Esas 2020/382 Karar sayılı ilamı)Somut olayda; taraflar arasında, davalıya ait Anadolu KIA Levent Şubesi ile Ankara Şubesinde servise alınan araçların bir takım temizlik, araç koruma uygulama işlemlerinin yapılması konulu 01/08/2009 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme süresinin 12 ay süreli olduğu, süre bitiminden 30 gün öncesi taraflardan birisi feshi ihbar etmez ise otomatik olarak birer yıllık sürelerle uzayacağı kararlaştırdığı, davalının 01/08/2010 tarihinden 30 gün önce fesih ihbarında bulunmadığı hususu dosya kapsamı ile sabittir. Kısmı davada alınan bilirkişi kurulu raporunda, “Davacının sözleşme feshedilmeden önce yapmış olduğu işleri tanıtım ve reklam amacıyla el broşürleri ve tanıtım kataloglarına 13.500,00TL malzeme deposu ve raf içinde 8.000,00 TL olmak üzere toplam 21.500,00 TL harcama yaptığı, ticari defterlerinde bu harcaların kayıtlı olduğu, bu miktar masrafını davalıdan talep edebileceği ancak davacının aynı yerden başkaca işleri olduğundan davalıya tanıtım kataloglarından %50 oranından düşülerek bu miktarın 6.750,00 TL olduğu, raf yenileme için 8.000,00 TL nin tamamen davalı iş yerinde olup toplamda davacının bu kalemde ilgili talebinin 14.750,00 TL olabileceği, sökülmekle değer kaybeden ya da hurdaya dönen davacının elinde kalan makine ve malzemeler için 250,00 TL nin talep edildiği davacıya ait ticari defter ve belgeler incelendiğinde, Ankara ve İstanbul Şubesine alındığı belirtilen demirbaş olabilecek bir takım makine ve aletlerin faturalarına rastlanmadığı, iş akidleri fesh edilen işçilerin ödemek durumunda kalınan yasal hakları için talep edilen 250,00 TL nin taraflar arasındaki sözleşmenin 5.4 maddesiyle ‘sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun feshi halinde Barım Makina personelinin kıdem ve ihbar tazminatlarını bizzat karşılayacaktır ‘ hükmü gereği borçlar yasasının 141-149 mad. göre davalının bu giderlerden sorumlu olmadığını, davacının davalı tarafından sözleşmenin gününden evvel feshedilmesi sebebilye talep ettiği kalemlerinden mahrum kalınan kazanç için 9.250,00 TL nin temerrüd tarihi olan 28/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsile yönelik talebin sözleşmeyi gününden önce feshedilmesi nedeniyle herhangi bir davacının kar mahrumiyetine ilişkin zararının kanıtlanamadığı” tespiti yapılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de bilirkişi raporunda, davacının taleplerinden sadece 1 yıllık malzeme, ekipman, el broşürleri, tanıtım katalogları, personel için yazlık ve kışlık kıyafet vs. stoğu için yaptığı harcamaların yönünden talebinin haklı görülmüş, davacının kar mahrumiyetine ilişkin zararı kanıtlanamadığı tespiti yapılmış olmasına rağmen mahkemece sehven kazanç kaybına ilişkin talebin kabul edildiği görülmüştür. Yukarıda Hukuk Genel Kurulu kararında ifade edildiği üzere, ek davaya bakan mahkeme, kısmı davanın davalının sorumluluğuna ilişkin tespit bölümüyle bağlı olduğu, kısmı davada alınan bilirkişi raporunda, sözleşmenin süresinden önce sonlanması nedeniyle davacının sözleşme feshedilmeden önce davacının tanıtım ve reklam amacıyla el broşürleri ve tanıtım kataloglarına 13.500,00 TL, malzeme deposu ve raf içinde 8.000,00 TL olmak üzere toplam 21.500,00 TL harcama yaptığı, ticari defterlerinde bu harcaların kayıtlı olduğu, bu miktar masrafını davalıdan talep edebileceği ancak davacının aynı yerden başkaca işleri olduğundan davalıya tanıtım kataloglarından %50 oranından düşülerek bu miktarın 6.750,00 TL olduğu, raf yenileme için 8.000,00 TL nin tamamen davalı iş yerinde olup toplamda davacının bu kalemde ilgili 14.750,00 TL alacağı olduğu tespiti yapılmış olup alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu anlaşılmakla bakiye alacak yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından,HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 990,50 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 248,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 742,50 TL’ nin istinaf eden davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.15/04/2021