Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1713 E. 2023/1025 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1713
KARAR NO: 2023/1025
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/768
KARAR NO: 2019/856
DAVA TARİHİ: 29/08/2018
KARAR TARİHİ: 11/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında taşeron sözleşmesinin imzalandığını, nüvekkilinin davalı şirket işyerinde çalışmak üzere elaman temin ettiğini, aralarında imzalanan sözleşmede davalı şirketin müvekkili personellerini kendi kadrosuna aldığı taktirde bu durumu bildirmesi gerektiğinin ve onay aldıktan sonra personelin bir aylık net maaşını müvekkiline ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalı şirket sözleşmeye uymayarak toplam 48 işçiyi art arda kendi kadrosuna dahil etmiş ise de bu hususu müvekkiline bildirmediğini ve sözleşme gereği ödemesi gereken bir aylık net maaşı ödemediğini, bu nedenle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile takip bedelinin %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01/05/2015 tarihinde imzalanan Taşeron Hizmetleri Sözleşmesinin sonraki yıllarda 2 kez sözleşme imzalanarak yenilendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler kapsamında ticari ilişki neticesinde müvekkilinin davacıya toplamda 4.643.998,83 TL ödeme yaptığını ve ticari ilişkinin sonlandığı 31/12/2017 tarihi itibariyle davacıya hiçbir borcunun kalmadığını, bu tarihten sonra yeni bir sözleşme imzalanmadığını, ticari ilişkinin hiçbir döneminde müvekkili şirket bordrosuna geçen hiçbir çalışan için davacının herhangi bir hak ve alacak talep etmemesinin bu yönde bir talepte bulunmayacağının taahhüdü niteliğinde olduğunu, bu doğrultuda çalışan transferleri ile ilgili olarak taraflar arasında örtülü bir ilişki kurulduğunu, müvekkilinin davacı şirketle arasındaki ticari ilişkiyi sürdürmemesi sonucunda davacının bu talebini dile getirdiğini ve müvekkilini cezelandırmaya çalıştığını, zira davacının sözleşmenin sonlanmasından 5 ay sonra talepte bulunduğunu, sözleşme ilişkisi içerisinde bu hüküm işletilmiş olsa idi müvekkilinin bu sayıda personel transferi yapmayacağını, bu durumun ise davacının kötüniyetini gösterdiğini beyan ederek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, düzenlenen 02/09/2019 tarihli raporda; davacı şirketin 2017 yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğu, ticari defterler ve dayanağı belgeler yardımcı defterlerin birbirini teyit etmesi nedeniyle sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, davacı taraf 2015-2016-2017 ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıya toplam 4.410.184,73 TL tutarında hizmet verdiği, davalı taraftan buna karşılık 4.335.671,33 TL ödeme yapıldığı, davacının davalıdan kaydi olarak 74.493,40 TL tutarında alacaklı olduğu, davalı tarafın 31/12/2018 tarihinden daha sonra davalı tarafından herhangi bir ödemenin yapılmadığı, davalı şirketin 2016-2017 yılına ait ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, kapanış tasdiklerinin sunulmadığı, ticari defterler ve dayanağı belgeler yardımcı defterlerin birbirini teyit etmesi nedeniyle delil niteliğine haiz olabileceği, davalı tarafa 2015-2016-2017 yılı ticari defterler kayıtlarına göre davacının davalıya toplam 4.616.795,11 TL tutarında hizmet verdiği, davacı tarafa 4.616.795,11 TL ödeme yaptığı, davalının davacıya borçlu olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafın ticari defterlerinde yer alan ancak davalı taraf defterlerinde yer almayan 31/05/2018 tarihli 74.493,40 TL’lik faturadan kaynaklandığı, bu fatura dikkate alınmaksızın tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile örtüştüğü, davacı tarafından işbu faturadaki hizmetin davalıya verildiğinin ispata muhtaç olduğu, hizmetin verilip verilmediğinin ispatının davacı tarafa ait olduğu, 31/05/2018 tarihli faturanın mahkemece kabulü halinde davacının davalıdan 74.493,93 TL alacaklı olduğu, alacağın cari hesaba dayanması nedeniyle borçluyu temerrüde düşürecek ihtar bulunmadığından davacının takipten önce işlemiş faiz talebinde bulunamayacağı, takibin fatura ve cari hesaba dayanması bu kapsamda belirlenebilir ve likit olması nedeniyle ayrıca davacının %20 oranında olmak üzere 14.898,68TL icra inkar tazminatı talebinde bulunabileceği, 34/05/2018 tarihli faturanın mahkemece kabul edilmemesi halinde davacının davalıdan borç/alacağı olamayacağı belirtilmiştir. Tarafların iddia ve savunmaları, icra dosyası, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 maddeleri uyarınca ticari defter ve belgeler nezdinde mali yönden bilirkişi incelemesi yapılması yoluna gidilmiştir. Rapor dahilinde takip konusu cari hesap alacağına dayanak nitelikteki faturanın davacının ticari defterlerinde işlenmiş olduğu ifade edilmiştir. Ancak fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamaz ve davacı defterlerinde davalı yanın borçlu görülmesi başlı başına davacının alacaklı olduğunu göstermez. Somut olayda, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında 01.05.2015-31.12.2015, 01.01.2016-31.12.2016 ve 01.01.2017-31.12.2017 geçerlilik süreli taşeron hizmet sözleşmeleri düzenlendiği, sözleşme konusunun “lojistik alanda koordinatör firma olarak 3.şahıslara hizmet veren müşterinin/davalının depolarında saklanan 3.şahıs ürünlerinin; mal kabul, sipariş hazırlama, yükleme, boşaltma, istifleme ve müşteri saha yöneticisi tarafından talep edilen diğer depoculuk işlerinin …/davacı tarafından yerine getirilmesi” olarak belirtildiği, sözleşme kapsamında davacı şirketin davalı işyerinde çalışmak üzere eleman temin etmekte olduğu, sözleşmenin 4.5 maddesinde “Müşteri deposunda ve … kadrosunda bulunan bir personelin müşteri tarafından kendi kadrosuna alınmak istenmesi halinde personelin 1 maaş bedelince danışmanlık hizmetleri bedeli takip eden ayın faturasına yansıtılacaktır” şeklinde düzenlendiği, sözleşmenin 31.12.2017 tarihinde sonlandırılmış olup yenilenmediği, davacı tarafça davalı … firması kadrosuna geçiş yapan 48 personelin danışmanlık bedeli olarak KDV dahil 74.493,40-TL’lik 31.05.2018 tarihinde … no’lu fatura düzenlendiği anlaşılmış ise de; taraflar arasındaki sözleşmenin devamı süresince davacı tarafça düzenlenen faturalarda sözleşmenin 4.5 maddesine uygun şekilde personel danışmanlık bedeline ilişkin talepte bulunulmadığı, davalı … firmasına geçiş yapan işçilerin sigorta kaydında bu durumun açıkça anlaşılabilir olduğu dikkate alındığında davacı tarafın davalı tarafından kendilerine bildirim yapılmadığı, sonradan bu durumun öğrenildiği iddiasının da dinlenemeyeceği, davacının sözleşme süresince yapılan ödemeleri herhangi bir ihtirazi kayıt koymaksızın kabul etmesi ve sözleşmenin 31.12.2017 tarihinde sona ermesinden sonra 31.05.2018 tarihinde düzenlenen … no’lu faturaya dayalı alacak talebinin sözleşmenin 4.5 maddesine aykırı olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafça cevap dilekçesinde faturaya konu 48 personelin kendi kadrolarına alınmış olduğu hususunun kabul edildiğini, sözleşmenin 4.5. maddesinin taşeron sektöründe klişe bir uygulama olan çalışma sisteminin kurulmasından sonra taşeronu aradan çıkarma şeklindeki haksız uygulamaya karşı konulmuş bir madde olduğunu, müvekkilinin davalı nezdinde gerekli personeli temin edip, personelleri eğittiğini, personellere işi öğrettiğini ve davalı fabrikasında işleyen düzeni kurduğunu, davalının ise ihtiyacı olan tüm işçilerin temininden ve iş yerindeki işlerin oturmasından sonra, ilk önce müvekkilinin eğitimli ve işi bilen personellerini tek tek kendi kadrosuna aldığını, daha sonra ise müvekkiliyle olan sözleşmesini yenilemeyerek, müvekkilini devre dışı bıraktığını, sözleşmedeki hükmün ise müşterinin bu haksız uygulamalarının önüne geçmek için getirildiğini, davalının 3 dönem boyunca sözleşmedeki bu hükmü bilerek imzaladığını, bilirkişi raporunda dava konusu faturadaki hizmetin verildiğinin ispata muhtaç olduğu ifade edilmişse de, ortada ispatlanması gereken bir hizmet bulunmadığını, sadece sözleşmenin 4.5. maddesindeki şartların oluşup oluşmadığının incelenmesi gerektiğini, davalının kabul beyanı olmasına rağmen bu beyanın yeterli görülmemesi halinde davalının kendi kadrosuna almış olduğu 48 personelin SGK kayıtlarının istenmesi talep edilmiş ise de bu husus araştırılmadan davanın reddedildiğini, kararda müvekkilinin daha önce sözleşmenin 4.5. maddesine göre herhangi bir talepte bulunmadığı ve kendisine yapılan ödemeleri ihtirazı kayıtsız aldığı ifade edilmiş ise de daha önce bir talepte bulunmamış olmasının alacak hakkından feragat ettiği anlamına gelmediğini ayrıca müvekkilinin taşeron hizmeti karşılığı doğan alacaklarını tahsil ederken, alacağın fer’isi olamayan başka bir kalem alacak için ihtirazı kayıt koymasının beklenemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından 74.493,40 TL asıl alacak, 514,31 TL işlemiş faiz (yasal faiz) olmak üzere toplam 75.007,71 TL alacağın, asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili istemiyle 03/07/2018 tarihinde takip başlatıldığı, davalı tarafça 17/07/2018 tarihinde ödeme emrine itiraz edildiği, ödeme emri tebligat parçasının dosya kapsamında ve UYAP sisteminde bulunmadığı ve mahkemece bu eksikliğin ikmal edilmediği anlaşılmakla, takibe karşı 7 günlük sürede itiraz edilip edilmediği ve davanın İİK’nın 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açılıp açılmadığı tespit edilememiştir. Takibe konu fatura … no.lu, 31/05/2018 tarihli, “Personel Danışmanlık Bedeli” açıklamalı KDV dahil 74.493,40 TL olarak düzenlenmiştir. Takip talebinde ayrıca davalı şirkete geçiş yapan 48 personelin listesi sunulmuştur. Taraflar arasında “Entegre Hizmetleri Sözleşmesi” başlıklı, davacının “…”, davalının “Müşteri” olarak anıldığı, ilki 01/05/2015-31/12/2015 tarihleri arasında, ikincisi 01/01/2016-31/12/2016 tarihleri arasında, üçüncüsü ise 01/01/2017-31/12/2017 tarihleri arasında geçerli üç sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmenin Konusu başlıklı 1.maddesi; “İşbu sözleşmenin konusu lojistik alanında koordinatör firma olarak 3.şahıslara hizmet veren Müşterinin depolarında saklanan 3.şahıs ürünlerinin; mal kabul, sipariş hazırlama, yükleme, boşaltma, istifleme ve Müşteri Saha Yöneticisi tarafından talep edilen diğer depoculuk işlerinin … tarafından yerine getirilmesidir.”, Müşterinin Yükümlülükleri başlıklı 4.maddenin 4.5.bendi; “Müşteri deposunda ve … kadrosunda bulunan bir personelin müşteri tarafından kendi kadrosuna alınmak istenmesi halinde personelin 1 maaş bedelince danışmanlık hizmetleri bedeli takip eden ayın faturasına yansıtılacaktır”, Hizmet Bedeli ve Ödemeler başlıklı 6.maddesi; “… her ayın 5’inde geçen 30 günün hizmet bedelinin tevkifatlı olarak faturalandıracak ve Müşteri’ye ulaştıracaktır. Ek A’da bildirilen …’un adam başı fiyat teklifi geçerli olacaktır…” şeklinde düzenlenmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4.5.maddesi uyarınca davalı kadrosuna geçen personel için 1 maaş danışmanlık bedeli ödeneceği hususunda tarafların anlaştıkları açıktır. Sözleşmede bu bedelin takip eden ayın faturasına yansıtılacağı düzenlenmiş ancak davacı tarafından dava konusu fatura taraflar arasındaki sözleşmenin sona erdiği 31/12/2017 tarihinden sonra tanzim edilmiştir.Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan raporda; taraf defterleri arasındaki tek farkın dava konusu 74.493,40 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olup, davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı belirlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Somut olayda, dava konusu fatura davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı için, fatura nedeniyle alacaklı olduğu hususundaki ispat yükü davacı üzerindedir. Davacı tarafından icra takip talebinde ve dava dilekçesinde, davalı tarafından kendi bünyesine geçirilen personellere ilişkin liste sunulmuş ancak bu hususta bir araştırma yapılmamıştır. Mahkemece, “taraflar arasındaki sözleşmenin devamı süresince davacı tarafça düzenlenen faturalarda sözleşmenin 4.5 maddesine uygun şekilde personel danışmanlık bedeline ilişkin talepte bulunulmadığı, davalı … firmasına geçiş yapan işçilerin sigorta kaydında bu durumun açıkça anlaşılabilir olduğu dikkate alındığında davacı tarafın davalı tarafından kendilerine bildirim yapılmadığı, sonradan bu durumun öğrenildiği iddiasının da dinlenemeyeceği, davacının sözleşme süresince yapılan ödemeleri herhangi bir ihtirazi kayıt koymaksızın kabul etmesi” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafından kendi bünyesine geçirilen personeller yönünden davacıya bir bildirim yapılmadığı anlaşılmakla, sözleşmenin 4.5. hükmü davacı tarafından alacağın istenebilir hale geldiği zamanı göstermekte olup bu süre içerisinde talepte bulunulmaması talebinden vazgeçtiği anlamına gelmediği gibi sözleşme süresi içerisinde davalı tarafından ödemelerin davacının düzenlediği faturalara dayalı olarak yapıldığı sabit olduğundan ihtirazi kayıt ileri sürülmesi de mümkün değildir. Bu durumda mahkemece davacının liste halinde sunmuş olduğu personellere ait SGK kayıtları getirtilerek, işçilerin davacı bünyesinde çalışmaya başladığı tarihin tespit edilmesi, 01/01/2017-31/12/2017 tarihleri arasında geçerli sözleşmeye istinaden çalışan işçilerden davalı bünyesine geçenler tespit edilerek, sözleşmenin 4.5. hükmü gereğince davacının alacaklı olduğu miktarın hesap ettirilmesi, bu hesabın ise dosya kapsamında yer almayan sözleşmenin eki niteliğinde olduğu 6.maddede ifade edilen “Ek A” temin edilerek yapılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksiklikler ikmal edildikten sonra gerekirse yeni bir rapor yada ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/768 E. 2019/856 K. sayılı 11/11/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/06/2023