Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1703 E. 2020/214 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1703
KARAR NO: 2020/214
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/751 Esas
KARAR NO: 2018/417
KARAR TARİHİ: 18/04/2018
DAVA: GENEL KURUL KARARININ İPTALİ (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı kooperatifin 01/06/2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında kooperatif adına tapuda kayıtlı Maltepe ilçesinde bulunan … ada …, … ve … parsel sayılı taşınmazların davacıya devir ve tescili yapılması konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesine karar verildiğini, davaya konu 11/06/2017 tarihli genel kurul toplantı gündeminin on ikinci maddesinde kararın iptal edilmesine karar verilmesinin kararlaştırıldığını, bunun üzerine davacının davalıya ihtarname çekip her türlü yasal hakkının kullanacağını bildirdiğini, bu ihtara rağmen 11/06/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına ve kooperatifler kanunu hükümlerine aykırı olarak karar alındığını bu nedenle 11/06/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının kooperatif ortağı olmadığını, toplantıya katılmadığını, muhalefet şerhinin bulunmadığını, iptali istenen kararın usul ve yasaya uygun şekilde alındığını bildirmiş, davanın husumetten ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacının, sehven … yerine şirket olarak yazıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin taraf değişikliği talebinin dürüstlük kuralına aykırı olmadığı ve dosya kapsamına uygun bulunduğu göz önünde tutularak kabulüne karar verildiği, iptali talep edilen karar butlanla batıl olmayı gerektirir nitelikte karar olmayıp, niteliği itibariyle ancak iptali talep edilebileceği, davaya konu iptali talep edilen kararın alındığı genel kurula davacı katılmadığı, bunun doğal sonucu olarak kararın aleyhinde oy kullanmadığı ve aykırı görüşü tutanağa geçmediği, bu nedenle özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın esastan görülmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle Kooperatifler Kanununun 53. maddesi kapsamındaki özel dava şartı yokluğu göz önünde tutularak davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; genel kurulda alınan kararın anasözleşme, yasaya, iyiniyet kurallarına aykırılık teşkil etmesi nedeniyle, müvekkilin dava açmak için, genel kurula katılma yahut muhalefet şerhini tutanağa geçirme gibi bir zorunluluğu bulunmadığını, ayrıca kooperatiflerin, kendi iradesi ile almış olduğu usule ve hukuka aykırı kararlardan sebepsiz yere vazgeçebileceğinden söz etmek mümkün olmadığını, kanun koyucu genel kurula böyle bir keyfiyet hakkı tanımadığını, aksi halde genel kurul tarafından, gerekçesiz bir şekilde iptal edilen işbu keyfi karar iyi niyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olacağını, bununla birlikte genel kurulun, genel kurul kararına dayanarak işlem yapan tarafların zararını tazmin sorumluluğu doğacağını, nitekim genel kurul böyle bir karar alarak, Türkiye’de çok büyük projelere imza atmış bir firmayı gerekçesiz bir şekilde işlem yapmasını engellediğini dolayısıyla müvekkilinin zararına hareket ettiğini, davalı kooperatif tarafından alınan karar mutlak butlanla batıl olup yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmeyeceğinden ve bunların yok hükmümde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmadığını, ayrıca, müvekkiline genel kurul toplantı çağrısı usulüne uygun yapılmadığını ve gündem gereği gibi ilan edilmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, davalı kooperatifin 11/06/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararın iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, iş bu davada davacı yönünden, iptal davası açma şartlarının oluşup oluşmadığıdır. 2014 yılı genel kurulunun on üçüncü maddesinde adı geçen taşınmazların davacının ortağı ve yetkilisi olduğu şirkete devri için yönetim kuruluna yetki verilmesi kabul edilmiştir. Davaya konu iptali talep edilen 11/06/2017 tarihli genel kurulda, gündem maddeleri başlığı altında alınan kararların on ikinci maddesinde kooperatif adına kayıtlı taşınmazların 2014 yılı genel kurul gündeminin on üçüncü maddesinde alınan karar gereğince taşınmazların devir yetkisinin iptal edilerek kooperatif mülkiyetinde kalmasına oy birliği ile karar verilmiştir. Toplantıya çağrılanları ihtiva eden hazirun cetvelinde 106 ortağın toplantıya çağrıldığı, 52 ortağın asaleten 17 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 69 ortağın toplantıya bizzat veya temsilen katıldığı tespit edildiği, toplantının açılması için gerekli çoğunluğun mevcut olduğu görülmüştür. Genel kurul kararlarının iptali için dava açabilecek kişiler ve dava açma süresi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiş olup, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, geçersiz olması (yokluk) hali, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Somut olayda; davacı, dava konusu genel kurul kararının iptali davasını, bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açmıştır. Mahkemenin gerekçesinde belirtildiği iptali talep edilen karar butlanla batıl olmayı gerektirir nitelikte karar olmadığı, diğer bir ifade ile kararda yoklukla malul olmasını gerektirir bir husus bulunmamaktadır. Dava dilekçesi kapsamında; davacının, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak ettiği yönünde bir iddiası bulunmadığı da gözetilerek, kararın yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi şartıyla iptali talep edilebilir. Ancak davacının, genel kurula katılmadığı dolayısıyla alınan kararın aleyhinde oy kullanmadığı ve muhalefet şerhini tutanağa geçirmediği dosya kapsamı ile sabittir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde müvekkiline genel kurul toplantı çağrısı, usulüne uygun yapılmadığını ve gündem gereği gibi ilan edilmediğini iddia etmiş ise bu husus dava dilekçesinde ve yargılamada ileri sürülmemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 357. maddesi “… bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu itibarla HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir husus istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden davacının bu iddiası istinaf inceleme konusu yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle davacının, iptalini istediği genel kurul kararına karşı muhalefet şerhi ve imzasının olmadığı, bu nedenle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesi gereğince, dava konusu genel kuruldaki kararın iptali davası açamayacağı anlaşıldığından, mahkemece davanın HMK.’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi yerindedir. Sonuç olarak mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereği esastan reddine karar karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/11/2020