Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/170 E. 2021/400 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/170
KARAR NO : 2021/400
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/873 Esas
KARAR NO : 2017/1344
KARAR TARİHİ : 08/11/2017
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 15/04/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının davalı kooperatifin ortağı olup, bu kooperatifte bundan ayrı 7 adet daha ortaklık payı bulunduğunu, davacının, davalı kooperatifteki toplam 8 adet aidat borçlarını düzenli olarak ödediğini, yönetim kurulu karar defterinin 35.ve 36.sahifelerinde yer alan 05/02/2012 tarihli ve 31 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının davalı kooperatifte 7 hissesi olduğunun kooperatifin diğer ortaklarının muvafakat edip etmediklerinin sorulmasına ve beyanlarını yazılı olarak karar defterine geçirilmesine karar verildiğini, bunun üzerine kooperatfin davacı dışında kalan 18 ortağının özgür iradeleri ile davacının davalı kooperatifte 7 hissesinin olduğunun ad ve soyadlarının karşılarını imzalayarak beyan ve muvafakat ettiklerini, buna rağmen daavacının bu aşamada herhangi bir hak kaybına maruz kalmamak için mevcut ortaklık payından hariç sahibi olduğu ve kooperatif ortakları tarafından da kabul edilen 7 adet ortaklık payının daha kooperatif kayıtlarına geçirilmesi talebinde bulunduğunu, bunun üzerine davalı kooperatif yönetim kurulu başkanını, 15/01/2012 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üyeliğine seçilen davacının bu görevinden istifa etmesi halinde kendisine 7 değil, 4 adet ortaklık payı verileceğinin ifade edildiğini, davalı kooperatifin, bugüne kadar ana sözleşmesinde belirtilen ortaklarını konut sahibi yapma amacını gerçekleştiremediğini, davalı kooperatifin mülkiyetinde olan taşınmazının tapu kaydında tarla olarak tescilli görüldüğünü, bu taşınmaz üzerine cins tashihi yapılmadığını, mahkeme kararı ile davalı kooperatife verilen 3 yıllık ek süre içinde bu tarlanın arsaya döndürülmesi, bu alana yapılacak olan konut inşaatının plan, proje ve diğer raporların hazırlanması ve sair ruhsatlarının alınması, konutların payları oranında ortaklara tesliminin günümüz koşulları itibariyle hukuken imkansız görüldüğünü, bu durum karşısında taşınmazın satılarak kooperatifin tasfiyesine gidileceğinin düşünüldüğünü, davacının kooperatifte bugüne kadar çeşitli yollardan ödediği miktarın 350.000,00TLyi geçtiğini, davalı kooperatif için bugüne kadar bir banka hesabı açılmadığını, ödemelerin elden veya kooperatif yönetim kurulu başkanı, üyeleri ve sekretere banka aracılığı ile havale edildiğini beyanla, davacıya ait mevcut ortaklık payından ayrı 7 adet ortaklık pay, hak ve sıfatının üçüncü kişilere devrini önlemek ve kooperatife ait taşınmazın satılmasına engel olmak amacıyla tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasını, davacının davalı kooperatifte mevcut ortaklık payından ayrıca 7 adet daha ortaklık pay, hak ve sıfatı olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalı kooperatifin 7 adet daha ortaklık payı olduğunu iddia eden davacı tarafın böyle bir adette ortaklık payı olmadığını, gerek ortaklar defterindeki kayıtlardan gerekse karar defterinden anlaşılacağı üzere davacının 2 hissesinin kayıtlı olduğunu, iddia edilen 7 hissenin kaydına hiçbir belgede rastlanmadığını, iddia edilen yönetim kurulu karar defterinin 35 ve 36.sahifelerinde yer alan 05/02/2012 tarih 31 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının 7 hissesi talebinin kooperatifin diğer ortaklarına karar defterinde imzaya sunulup bütün ortaklar tarafından onaylandığı ve imzalandığının belirtildiğini, bu yönetim kurulu kararının geçersiz olduğunu, yok sayılmakta olduğunu, yönetim kurulunun, kooperatifin faaliyet süresi dolduğu için yetkisiz olduğunu, aldığı kararların da hükümsüz olduğunu, kaldı ki yetkili olduğu varsayılsa bile bu karara 3 hissedarın itiraz ettiğini, karar defterinde 46 nolu 10/11/2012 tarihli kararın bunu ispat etmekte olduğunu, davacı tarafın hisse ödemelerini güven esasına dayandırdığını ve bu ödemelerin ispatıını belge ve tanıklarla yapacaklarını belirttiklerini, hisse alım satımlarının paraya dayalı alışverişler olduğunu ve ticari olduğunu, bu tür akidlerin cidd olduğunu, hisse almak isteyen üyenin hisse bedelini ödediğini ve karşılığında makbuz aldığını, yönetim kurulu karar defterinde karar alınıp, hisse satış bedelinin yazıldığını ve hissenin satışının gerçekliğinin beyan edilmekte olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin de imzalayacağını, daacı tarafın ödemeler için kooperatifin banka hesap numarasının olmadığını beyan ettiğini, iddianın mesnetsiz olduğunu, çünkü ticari ilişkilerde ciddi paralar ödeniyorsa karşılığında parayı ödeyen kişinin bunun karşılığında makbuz almak ve de hisse devrinin ortaklar defterine işlendiğini takip etmek zorunda olduğunu, ayrıca davacının eski başkan müteveffa … yazılı olarak hisselerin devrini istemediğini, davacı iddiasında ise ödemeleri eski yönetim kurulu başkanı ve sekretere yaptığını açıklamakta olduğunu, davacının yeni yönetim kurulundan bu husse devrinin gerçekleştirilmesini talep ettiğini, yeni başkan ve üyelerin bu konuya vakıf olmadıkları için böyle bir hisse talebinin gündeme getirilmiş olabileceğini, kooperatfin faaliyet süresinin Bakırköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/46 esas 2012/217 karar no ile 3 yıl uzatıldığını, şuanda faal bir kooperatif olup, tarla vasfı taşıyan kooperatif arazisini imara açma işleminin sürdürüldüğünü beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, “…Davalı kooperatifin pay defterindeki kayıtlara göre davacının ilk kooperatifin tesisinde davalı kooperatifte 2 adet hissesinin bulunduğu, daha sonra söz konusu hisselerden 1 adedinin davacı tarafından Bakırköy ….Noterliğinin 26/12/2012 tarihli … yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile 10.000TL bedel karşılığında …’e devir ettiği görülmüştür. Kooperatifler Kanunun 8.maddesi ile davaya konu kooperatifin ana sözleşmesinin 11.maddeleri birlikte değerlendirdiğinde, kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerektiği, ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin kooperatif ana sözleşmesi hükümlerine , bütün hak ve ödevleri ile birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvuracakları, kooperatifin ortaklarının kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yapılıyor ise, ortak olmak isteyenin bu yükümlülüklerin yazılı olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak bu şekilde değer taşıyacağı, yönetim kurulunun ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorunda olduğu ve yapı kooperatiflerinde konut, iş yeri ve ortak sayısının genel kurulca belirleneceği, yönetim kurulunun genel kurulca kararlaştırılan sayı üzerinde ortağı kaydedemeyeceği düzenlenmiş olup, yine ortaklığa müracaat edenlerin başvurusu üzerine yönetim kurulu tarafından başvuru yapanın ortaklığa kabul edilip edilmediğine yönelik bir karar alması gerektiği ve bu alınacak karar sonrası üye olan şahsın ortaklar defterine (pay defterine) kaydı gerektiği görülmektedir. Yine ortak olan şahsın diğer ortaklar gibi kooperatif ortaklarına özgülenen yükümlülükleri yerine getirmiş olması gerekmektedir. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen raporlardan ve dosyaya sunulan ortaklar defterinden davacının söz konusu kooperatifte iki adet üyelik sahibi olduğu ve bu üyeliklerden birini yukarıda belirtildiği şekilde Bakırköy ….Noterliğinin … yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile dava dışı … devir ettiği ve davalı kooperatifte tek payının kaldığı, her ne kadar davacı tarafça davacının toplam 8 adet aidat ödediğinden bahisle ve yönetim kurulu karar defterinin 35.ve 36.sayfalarında yer alan 05/02/2012 tarihli 31 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının davalı kooperatifte 8 adet ortaklık payının bulunduğuna dair karar alındığını iddia etmiş ise de, söz konusu yönetim kurulu kararının incelenmesinde, söz konusu kararın ortağın ortaklığa kabul edildiğine yada davacının 8 adet pay sahibi olduğuna ilişkin, buna yönelik alınmış bir karar olmadığı, sadece davacı ve davacı dışında bir iki ortağın daha kooperatifte daha fazla hisse sahibi olduğunu belirtir dilekçeleri üzerine bu hususun kabul edilip edilmediği hakkında diğer ortakların yazılı görüşünün alınmasına yönelik bir karar olduğu, bu karar uyarınca ilgili davalı kooperatif üyelerinden 18 adedinin davacı …’ın 7 hissesinin bulunup bulunmadığına yönelik muvafakatlerinin bulunduğu, bir kısım üyelerin sonradan bu onayı geri çektikleri, yine belirtilen tarihte davalı kooperatifte toplam 22 üyenin (ortağın) bulunduğu, ancak ortaklardan sadece 18’inin davacının 7 adet üyeliğinin bulunduğuna yönelik yazılı talebini onayladıkları, davacının birden fazla üyeliği bulunduğu yönündeki iddianın (7 adet üyeliği bulunduğuna yönelik iddianın) temel dayanağının davacının davalı kooperatifin önceki başkanı … ve …’ya gönderilen havale bedellerinin dayanak gösterildiği, ancak söz konusu havalelerin doğrudan doğruya kooperatif hesabına değil, … ve …’nun şahsi hesaplarına gönderildiği, bu itibarla söz konusu bedellerin kooperatif aidatı olarak gönderilip gönderilmediğinin tespit edilemediği, ayrıca davacı tarafın kooperatif üyesi olduğu andan itibaren yapılan genel kurullarda sadece tek bir paya yönelik oy hakkını kullandığı, genel kurullarda birden fazla oyu olduğuna ilişkin herhangi bir açıklamanın yer almadığı, yine hazirun tutanaklarında da davacı adına tek bir paya istinaden imza sütunun açıldığı ve genel kurullarda tek bir paya yönelik olarak oy kullandığı, tüm bu hususlar dikkate alındığında, davacı tarafın davalı kooperatifte mevcut üyeliği dışında başkaca üyeliği bulunduğuna yönelik iddialarını ispatlayamadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; karara dayanak teşkil eden 16/11/2016 tarihli bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığını, dosyanın bilirkişiye tesliminden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra muhtemel bir soruşturmaya maruz kalmamak için ciddiyetsizce ve alelacele hazırlandığını, mahkemenin ara kararında belirtildiği şekilde raporun hazırlanmadığını, Bilirkişi heyeti, genel kurul toplantılarında imzaya açılan ortaklar listesinde davacı müvekkilime ait sadece bir ortaklık payının olduğunu tespit ettiğini ancak bu durumun nedeni; bütün iş ve işlemleri gayri muntazam olan davalı kooperatif yönetim kurulunun, genel kurul için ortaklar cetveli (hazurun listesi) yaparken ortakların kaç pay sahibi olduklarına bakılmaksızın onlar adına sadece bir adet imza hanesi açmış olmasından kaynaklandığını çünkü burada…mahdut sayıdaki kooperatif ortaklarından genel kurula kaç ortağın değil, şahıs olarak kimlerin katıldığının tespiti amaçlandığını önceki bilirkişi heyeti, talebimiz üzerine dosyadaki makbuzlar ve belgelere göre hazırlayıp sunduğu ek raporlarında müvekkilim davacı …’ın kooperatife ve kooperatif adına eski başkan … hesabına 246.965.00 TL ödemiş olduğunu tespit edildiğini, aynı bilirkişi heyeti, yine talebimiz üzerine yaptığı hesaplama sonucunda bu miktarın davalı kooperatif nezdinde ortaklık payına tekabül ettiğini açık bir şekilde tespit ve beyan ettiğini o halde; ortaklar defterine işlenmemiş olsa da, hazırun cetvellerinde sadece bir ortaklık payı varmış gibi gösterilmiş ise de, her bir ortaklık payı için kooperatife ortak olmak amacıyla başvuru olmasa da, Yönetim kurulu her bir ortaklık için ortaklığa kabul kararı almamış olsa da müvekkilimin kooperatife ödediği paralar, kabul edilip kendisine iade edilmediğine göre 1163 sayılı kooperatifler kanunu uyarınca müvekkilimin bu kooperatife zımni olarak kabul edildiğini ancak bilirkişi, buna rağmen parasal yükümlülükler bakımından kooperatif ortakları arasındaki eşitlik ilkesini dikkate almadan müvekkilimin {8) hisse için kooperatif adına yatırdığı paralan {ortak olmadığını gerekçe göstererek) göz ardı ettiğini, müvekkilinin vefat eden eski kooperatif başkanı … ile hiç bir ticari ilişkisi olmadığını, müvekkilinin onun hesabına ödediği paralar, bütün ortakların da yaptığı gibi tanık beyanlarıyla da ifade edildiği gibi aslında kooperatif için yapıldığını, çünkü kooperatifin bir banka hesabı olmadığı ve diğer bütün ortakların da paraları makbuz karşılığı ödediğini bu nedenle davalı kooperatifin ne yazık ki bir banka hesabı olmadığından diğer bütün ortaklar gibi müvekkilim de parasal edimlerini, kooperatifin eski başkam … ile sekreteri …’nun hesabına ve bir kısmını da elden göndermek suretiyle ödediğin, müvekkilce ödenen paraların kooperatifçe kullanıldığını bu itibarla müvekkilinin 7 adet kooperatif üyeliği zımnen kabul edildiğini nitekim bu husus kooperatifin 05/02/2012 tarih ve 31 nolu yönetim kurulu kararı ile tespit edildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir.Tarafların dava ve cevap dilekçesinde dayandıkları deliller dosyaya ibraz edilmiş, tanıklar dinlenmiş, iki farklı bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.Birinci heyetten alınan 25/09/2014 tarihli bilirkişi raporunda; davalı kooperatifin 2007, 2009, 2011 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığını, 2008,2012, 2013 yıllarına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğunu, 2010 yılı ticari defterlerinin ibraz edilmediğinden, incelenemediğini, yapılan incelemelerde üye kayıt defterin göre davacının; 05/09/2000 kayıt tarihli 179 Ortak No- 27/04/2011 tarih 181 Ortak No ile 2 adet ortaklık payı olduğunu, davacının 179 nolu üyelik hak ve hissesini bütün aktif ve pasifleri ile birlikte Bakırköy ….Noterliğinin 26/12/2012 tarihli … yevmiye nolu hisse devir sözleşmesi ile 10.000,00TL bedel karşılığında …’e devir ettiğini, 2012 yılı ortakların listesinde toplam 22 adet ortağın olduğunu, işbu listede davacının 1 adet ortaklığının bulunduğunu belirtmiştir. Rapora karşı beyan ve itirazlar doğrultusunda düzenlenen 10/07/2015 tarihli bilirkişi ek raporunda; mahkemenin üye kayıt defterindeki üye sayısına değil, 05/02/2012 tarihli 31 nolu yönetim kurulu kararının ve davacı yanın, davalı kooperatifin mevcut yönetim kurulu başkanı olan … adına yapmış olduğu ödemelerin de dikkate alınması gerektiği yönünde karar verilmesi halinde; birinci sonuç olarak, mahkemenin genel kurul kararları ve üye kayıt defterindeki üye sayısı dikkate alınarak karar vermesi durumunda, 2012 yılı ortakların listesinde toplam 22 adet ortağın olduğu ve bu listede davacının 1 adet ortaklığının bulunduğunu, mahkemece üye kayıt defterindeki üye sayısı değil, 31 nolu yönetim kurul kararının ve davacı yanın, davalı kooperatifin mevcut yönetim kurulu başkanı olan …adına yapmış olduğu ödemelerin de dikkate alınması gerektiği yönünde karar verilmesi halinde, 05/02/2012 tarih ve 31 sayılı karara istinaden davacı yanın 7 kooperatif ortaklık hissesi hakkı olabileceğini, diğer yandan daacının kooperatifte üye olduğundan bu yana ve diğer üyelerin üye oldukları tarihten bu yana ödemelere bağlı bütün alt hesapların detaylı bir şekilde fiş bazında incelenmesinin talep edildiğini, böyle bir talebin yerine getirilmesi için kooperatif bünyesinde detaylı bir inceleme yapılması gerektiğinden, TTK 438 mad gereği kooperatife özel denetçi atanarak sonuca gidilebileceğini belirtmişlerdir.İkinci heyetten alınan 16/11/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacının halen davalı kooperatifte 181 ortak nosu ile 1 adet ortaklığının bulunduğunu, kooperatif ana sözleşmesinin 11.maddesi doğrultuunda, davalı kooperatif yönetim kurulunun davacıyı 7 adet hisse yönünde ortaklığa kabul ettiğine ilişkin alınmış bir kararın tespit edilemediğini, kooperatif ana sözleşmesinin 11.maddesinin kapsamında davacının, ortaklığa alınmadığı halde alınmayan ortaklıkla ilgili kooperatife bir ödeme yapmasının hukuken mümkün olmadığını belirtmişlerdir.İkinci rapora yönelik itirazlar yapılsa da mahkemece , mali ve teknik incelemelerin yapılmış oluşu, davacı itirazlarının söz konusu yatırılan paralar sebebiyle davacının kooperatif üyesi sayılıp yapılmayacağına yönelik olduğu, bu hususun mahkemenin takdir ve yetkisinde kaldığı anlaşıldığından yeni bir heyetten yada ek rapor alınması taleplerinin reddine karar verilmiştir.1163 sayılı Kooperatifler Kanunun ikinci bölümünde, ortaklık sıfatının kazanılması ve kaybedilmesi üst başlığı ile, “8.” maddede ortaklığa girme şartları düzenlenmiştir. Birinci fıkrada, kooperatif ortaklığına girmek isteyen gerçek ve tüzel kişilerin, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerinin bütün hak ve ödevleri ile birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvurulacağı, İkinci fıkrada, yönetim kurulunun, ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadığını araştırmak zorunda olduğuna yer verilmiştir. Yasanın 14/2. fıkrasında ise, ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği düzenlenmiştir. Davalı kooperatifin ana sözleşmesinin incelenmesinden, ortaklık şartlarının “10”. maddede, ortaklığa kabulün ise “11.” maddede düzenlendiği, düzenlemede, gerekli şartları taşıyıp da, kooperatife ortak olmak isteyenlerin yazılı olarak yönetim kuruluna başvuracağı, ortaklığa kabulün yönetim kurulu kararı ile gerçekleşeceği, Yönetim kurulu, ortaklar ile ortak olmak için başvuranların 10. maddede gösterilen şartları taşıyıp taşımadığını araştırmak zorunda olduğu, “17.” maddede, ortaklığın devri düzenlenmiş ve ortaklığın yazılı olarak yönetim kurulun bildirilmek süreti ile ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebileceği, yönetim kurulunun bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığı kabulden kaçınamayacağı belirtilmiştir. Ayrıca kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi ve tadilata izin vermesi, tahliye etmemesi, ecri misil istememesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 11/11/2015 tarih 2014/23-649 Esas 2015/2597 Karar sayılı ilamı)Somut olayda, davalı kooperatifinin üye kayıt defterine göre davacının 179 ve 181 nolu iki adet üyeliği bulunduğu, 179 nolu üyeliğini 2012 yılında üçüncü bin şahsa devrettiği, 2012 yılı ortaklar listesine göre 1 adet ortaklığını bulunduğu görülmüştür. Davacı, davalı kooperatifte 7 adet daha ortaklığı bulunduğu iddiası ile üyeliklerin tespitini talep etmiştir. Mahkemece, davacının mevcut üyeliği dışında dava konusu edilen 7 adet kooperatif üyeliğine ilişkin kooperatif nezdinde, yasa ve anasözleşmeye uygun bir müracaat ve kabul kararının bulunmadığı, kooperatifin önceki başkanı … ve …’ya gönderilen havalelerin doğrudan doğruya kooperatif hesabına değil, … ve …’nun şahsi hesaplarına gönderildiği, bu itibarla söz konusu bedellerin kooperatif aidatı olarak gönderilip gönderilmediği tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dinlenen davacı tanıklarından …’nün, “davalı kooperatifte 10 yıl boyunca sekreter ve dosya takibi yapmak suretiyle çalıştığı, kooperatifin banka hesabı olmadığı için üyelerden yakın olanlardan elden, uzak olanlardan posta yoluyla ücretlerin gönderildiği, bankadan düzenli otomatik ödemesi olanlar için bankadan yatırılmakta olduğu, davacının ise toplam 9 adet üyeliği olduğu, bu üyeliklere diğer kooperatif üyelerinin bir itirazı olmadığı, bu husus tutanak ile diğer üyelerce imza altına alındığı” şeklinde beyanda bulunduğu, diğer tanık …, ” taksici olduğu, davacıdan bir kaç kez emanet alarak … götürdüğü ” yönünde beyanları, davalı kooperatifin 2011 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan karar ile kooperatif adına İş Bankasından hesap açılarak tüm ödemelerin banka üzerinden yapılmasına karar verildiği, kooperatifin incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre davacının 31/12/2012 tarihi itibariyle hesabının 35.300,00 TL alacak bakiyesi verdiği, kooperatif eski Başkanı … ve sekreteri …ye yapılan havalelerin ve tahsilat makbuzların bir kısmında yapılan ödemelerin 9 adet hisse karşılığı olduğu belirtildiği gözetilerek davalı kooperatife hangi tarihten itibaren banka hesabı açıldığı tespit edilerek, bu tarihten önce davacının, müteveffa kooperatif eski yöneticisi … ve kooperatif eski sekreteri … tahsilat makbuzu ve banka havalesi ile toplam ne kadar ödeme yaptığı, diğer kooperatif ortakları tarafından yapılan ödemelerin ne şekilde yapıldığı kooperatife sorularak belgelendirilmesi ve davacının üye olduğu tarihten itibaren her bir ortağın ödeme tarihleri ile birlikte kooperatif defterine ne şekilde yansıtıldığı, alınan genel kurul kararları itibariyle her yıl için her bir üyenin ödemesi gereken miktar tespiti ile bu hususta bilirkişi heyetinden alınacak rapor, gerektiğinde davacının dinlenmeyen kooperatif üyesi tanığı var ise davacıdan sorularak kooperatifin banka hesabı olmadığı dönemde ödemelerin ne şekilde kime yapıldığı hususları da sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile İstanbuL 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/873 E. 2017/1344 K. sayılı 08/11/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine İADESİNE,3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/04/2021