Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1699 E. 2023/1301 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1699
KARAR NO: 2023/1301
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/02/2020
NUMARASI: 2018/571 E. 2020/154 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 3 aylık süre için 25.000,00 TL+KDV Danışmanlık Bedeli üzerinden sözlü olarak anlaşıldığını ancak davalı şirket sahibinin 03/05/2017 tarihinde e-mail’le gönderilen Danışmanlık Sözleşmesini bugün, yarın diyerek imzalamadığını ancak davacı şirketin bu süreçte taahhüt ettiği çalışmaları yapmaya başladığını, anlaşmaya göre davalı şirkete yapılacak çalışmalarda rol oynayacak olan personelin davacı tarafından temin edileceği ve davacı şirketin bordrosunda kalmak suretiyle davalı şirkette görevlendirileceği ve ücret/özlük haklarının davalıya fatura edileceğinin kararlaştırıldığını, davacının 20/04/2017 tarihinde şirketlerin mali raporlarını alarak incelemelere başladığını, 19/05/2017 tarihinde mali işler yöneticisi olarak … CV’sinin şirket yöneticisi …’a gönderildiği ve … 05/06/2017 tarihinde işe başladığını, bu tarihten sonra personel alımları, personel özlük dosyalarının düzenlenmesi, çalışılan bankalar, şirketin mali müşaviri, hukuk danışmanları, muhasebe yazılım firması, binetleme, toplantı organizasyonları ve danışmanlık hizmetleri, mali tabloları detaylı olarak incelenerek raporlarının davalı şirkete sunulduğunu ve yıl sonuna kadar geçerli proforma nakit akış tablosunun hazırlandığını, tüm bu hizmetlerin yapılabilmesi için davacı mensuplarının haftada 3 gün davalı şirketin merkezinde diğer günler telefon ve internet üzerinde çalışmaları yürüttüğünü, davalı şirketin ise davacı tarafından temin edilen …’in hizmet ödemelerini yaparak, danışmanlık hizmet bedelini ödemek istemediğini beyanla davalı şirketin vaki itirazının iptali ile davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… davacı/takip alacaklısının davalı/takip borçlusu hakkında faturaya dayalı olarak takip başlattığı, davalı/takip borçlusunun tebliğ edilen ödeme emri üzerine takibe borca ve fer’ileri yönünden süresinde itiraz ettiği ve takibin durduğu, eldeki itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, taraflar arasındaki ihtilafın takip dayanağı belgeye konu mal ve/veya hizmetin teslim edilip edilmediği ve/veya sunulup sunulmadığı hususundan kaynaklandığı, uyuşmazlığın halli ve taraflar arasındaki ticari ilişkinin tespiti için defter incelemesine karar verildiği, davacının ticari defterlerine göre takip konusu faturaların defterde kayıtlı olduğu ve davalıdan açık hesaba göre 50.877,34 TL alacaklı olduğu, davalı tarafça takibe konu edilen faturaların Kadıköy … Noterliği’nin 18/08/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade edilmiş olması nedeniyle davalının ticari defterlerinde ihtilaf konusu faturaların kayıtlı olmadığı, ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerektiği, davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturanın dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerektiği, fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı (Yargıtay HGK’nin 19/09/2018 Tarih, 2017/19-915 Esas ve 2018/1338 Karar Sayılı İlamı), davada ispat külfeti faturalar nedeniyle alacaklı olduğunu iddia eden davacının üzerinde olduğu, davacının faturalara konu malları davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerektiği (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 Tarih, 2015/13357 Esas ve 2016/2695 Karar Sayılı İlamı), aynı şekilde akdi ilişkinin inkar edildiği hallerde, fatura düzenlenmesi ve tebliğ edilen bu faturaya süresinde itiraz edilmemesinin tek başına alacağın varlığını göstermeyeceği, fatura muhteviyatı malın teslim edildiğinin ispatının davacıya ait olduğu(Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 06/01/2014 Tarih, 2013/17289 Esas ve 2014/619 Karar Sayılı İlamı), belgeleme ve kaydın belgeye(evrak-ı müsbiteye) dayanması ilkesi (“belge yoksa kayıtta yoktur” ilkesi)’ne (TTK’nin 64/2. maddesi ve gerekçesinden) göre davacının ticari defterlerine, kaydın belgeye dayanması ilkesine uygun olmaması nedeni ile itibar olunamayacağı, dava dilekçesinde … 05/06/2017 tarihinde işe başladığının bildirildiği, bu kapsamda ” … hizmet bedeli” için kesilen 30/06/2017 tarihli faturanın 05/07/2017 tarihinde ödendiği, aynı şekilde “… hizmet bedeli” için kesilen 31/01/2017 tarihli faturanın 01/08/2017 tarihinde ödendiği, bu haliyle Haziran ve Temmuz dönemlerine ilişkin … in çalışmasına ilişkin faturaların ödendiği, davacı tarafça davalıya gönderilen 26/07/2017 tarihli mail ile 26/07/2017 tarihi itibarı ile sözleşmenin feshedildiğini bildirildiği ve bu maile davalının aynı tarihte cevap verdiği, bu haliyle “.. hizmet bedeli” açıklaması ile kesilen 17/08/2017 tarihli faturanın sözleşmenin feshinden sonraki döneme ilişkin olduğu, sözleşme feshedildikten sonra da …’ in hizmet verdiği ispatlanamadığından takibe konu edilen 17/08/2017 tarihli ve 3.677,67 TL bedelli fatura yönünden takibin haksız ve yersiz olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan 09/05/2017 başlangıç tarihli ve imzasız sözleşmenin “iş tanımı” kısmında belirtilen hizmetlerin sunulduğu hususunun ispatlanamadığı, ayrıca davacının sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği 26/07/2017 tarihli mailinde belirttiği üzere fesih tarihi itibarı ile “çalışma ve önerilere” ilişkin raporun davalıya sunulmadığı, bu nedenle takibe konu edilen 16/08/2017 tarihli ve 29.500,00 TL bedelli fatura yönünden de takibin haksız ve yersiz olduğu, her ne kadar mahkememizce davacı tarafa yemin delili hatırlatılmış ise de davanın Basit Yargılama Usulüne tabi olması ve basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde delillerin dava ve cevap dilekçesi ile birlikte bildirilmesinin zorunlu olması karşısında dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmamış olması nedeniyle davalı tarafa teklif edilen yemine sonuç bağlanamayacağı, davacı taraf takibinde haksız olmakla birlikte kötü niyetli (İİK m. 67/3) olduğu ispatlanamadığından şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; eksik incelemenin söz konusu olduğunu, yemin eda etmeyen davalı hakkında lehe hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki danışmanlık ve gözetim hizmet sözleşmesinden kaynaklı hizmet bedeli alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının … ve … numaralı faturalara istinaden 33.177,00 TL asıl alacak ve 147,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.324,25 TL alacağın tahsili için takip başlatıldığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. İcra dosyasına sunulan faturalar incelendiğinde; 17/08/2017 tarihli faturanın 3.677,67 TL bedelle “… hizmet bedeli” açıklaması ile; 16/08/2017 tarihli faturanın 29.500,00 TL bedelle “Danışmanlık Hizmet Bedeli” açıklaması ile davacı … A.Ş. tarafından davalı …. A.Ş. hakkında düzenlenmiş olduğu tespit edilmiştir.Dosyaya sunulan imzasız ve bila tarihli Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi incelendiğinde; davalının ”hizmet alan şirket- iş veren” davacının ”danışman” sıfatıyla yer aldığı ve sözleşmenin ”konu ve tanımlar” başlıklı maddesinde işverenin faaliyeti altındaki şirket/şirketler/faaliyetler/menkul-gayrimenkul varlıklar üzerinde, genel yönetim, finans, kurumsal yapı danışmanlığı ve risk yönetimi hizmeti verileceği belirtilmiştir.Mali Müşavir bilirkişi 17/01/2019 Havale tarihli raporunda özetle; davacı şirketin kendi ticaret defterlerine göre 50.877,34 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin incelenen ticari defterlerine göre borç/alacak bakiyesinin bulunmadığı, taraflar arasındaki mutabakatsızlığın 16/08/2017 tarih … nolu “danışmanlık hizmet bedeli” açıklamalı 29.500,00 TL, 17/08/2017 tarih … nolu “… hizmet bedeli” açıklamalı 3.677,67 TL, 17/08/2017 tarih … nolu “… tazminat bedeli” açıklamalı 17.700,00 TL bedelli faturalardan kaynaklandığı, davalı şirketçe kabul edilmeyerek ihtarname ile davacı şirkete iade edildikleri için 50.877,34 TL mutabakatsızlığa sebebiyet verildiğini, davacı şirketin takip dayanağı yaptığı ve toplam tutarı KDV dahil 33.177,67 TL olan 2 adet fatura içeriği hizmetlerin davalı şirkete verilip verilmediği, davacı şirketin işbu fatura bedellerine hak kazanıp kazanmadığı, dolayısıyla konu fatura bedellerini davalı şirketten talep edip edemeyeceği hususlarında takdirin mahkemede olduğu görüş ve tespitinde bulunmuştur.Davalı tarafça davacıya Kadıköy … Noterliği vasıtasıyla gönderilen 18.08.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamede, takibe konu faturaların 18.08.2017 tarihinde kargo yoluyla şirkete tebliğ edildiği, ancak düzenlenme nedenleri anlaşılamadığı belirtilerek iş bu faturaları iade edildiği belirtilmiştir. 26 Temmuz 2017 tarihli davalıya gönderilen “danışmanlık hizmeti sonlandırma” konulu mailde, 26/07/ 2017 tarihi itibariyle sözleşmenin feshedildiği yazılıdır.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar verilmiş olup, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İspat; 6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Davaya konu somut olayda, ispat külfeti davacı üzerindedir. Dava dışı … 05.06.2017 tarihi itibariyle işe başladığı belirtilmiştir. 17/08/2017 tarihli faturanın 33.167,67 TL bedelle “… hizmet bedeli” açıklaması ile düzenlenen faturanın fesih bildirimi süresinden sonraki döneme ilişkin olduğu ve bu döneme ilişkin hizmet verdiğinin ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Danışmanlık ve hizmeti sonlandırma konulu mailde, “firmanız nezdinde tarafımıza tanımlanmış bulunan e-mail hesaplarının kapatılması ve tanımlı logo ve bilgisayar şifrelerinin iptal edilmesi hususunu hatırlatır yapılmış olan çalışmalar ve önerilerimize ilişkin raporun yazılı olarak tarafınıza sunulacağını bildiririz” denilmektedir. Davacı tarafça anılan raporun sunulduğu tespit edilememiştir. Yemin delili yönünden inceleme:Davasını yemin ile ispat etmek isteyen davacı, dava (veya cevaba cevap) dilekçesinde, yemin deliline (m.255.v.d.) dayandığını açıkça bildirmelidir. (m. 119/1-f)Tarafların, dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde sair deliller, her türlü delil ve sair deliller ibarelerinin bulunması halinde yemin deliline başvurulmuş sayılamayacakları açıktır. Somut olayda dava dilekçesinde deliller kısmında yemin deliline başvurulduğu açıkça belirtilmemiştir. Mahkemeye sunulan 24.09.2018 tarihli ”delil listesi” konulu dilekçenin 8. maddesinde yemin deliline başvurulduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlığın miktarı nazara alındığında basit usule tabi olduğu ve yemin deliline açıkça dava dilekçesinde dayanılması gerektiği, davalının sonradan sunulan delile muvafakat vermediği anlaşılmakla, davacının yemin delilinin göz önünde bulundurulması gerektiği yönündeki istinaf sebebinin yerinde olmadığına karar vermek gerekmiştir. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45‬ TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/09/2023