Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1693 E. 2023/1308 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1693
KARAR NO: 2023/1308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
ESAS NO: 2018/650
KARAR NO: 2019/921
DAVA: Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
DAVA TARİHİ: 27/12/2018
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekilince verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın, Kadıköy … Noterliğinin 24/07/2012 günlü, … yevmiye numaralı “Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesi” ile, kendisinden önceki ortak …’ın hissesini devir aldığını, Kadıköy … Noterliği noteri aracılığıyla 18/06/2017 tarihinde hisse devrini ilgili kooperatife tebliğ ettiğini, davalı kooperatifin hisseyi devreden …’ın kooperatife toplam 5.087,64 TL borcunun olduğunu ayrıca devredilen …’ın hissesi üzerinde 47.452.19 TL icra haczi olduğunu, davacının devirden önce doğmuş bulunan kooperatif borçlarından sorumlu olduğunu kabul ettiğini, üçüncü kişinin alacaklarından sorumlu olamayacağını, devreden ortağın ödenmemiş kooperatif aidat borçlarını ödeyeceğini kooperatife bildirdiğini, davalı kooperatifin …’ın kooperatif dışındaki borçlarının da ödenmesi kaydıyla ortaklığa kabul edileceğinin müvekkiline bildirildiğini, hacizi kabul etmediklerini, müvekkili …’ın davalı … Konut Yapı Kooperatifi ortağı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, kooperatifte ortak olan …’ın ortaklık hakkını 24/07/2012 tarihinde devir aldığı hususunun davalı kooperatife 18.06.2018 tarihi itibarı ile tebliğ edildiğini, dava dışı ortak …’ın devir sonrası tarihlerde de genel kurul toplantılarına katıldığını, 2012 yılındaki işlemin davalı tarafa 2018’de bildirildiğini, zaman aşımının oluştuğunu, dava dışı ortak …’ın davalı kooperatife 5.087.64 TL borcunun bulunduğunu, …’ın 07/12/2012 tarihi itibarı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünce kesinleşmiş 47.452.19 TL icra borcu olduğunu, davacının geçmiş aidat borçlarını kabul ettiğini, haczi kesinleşmiş icra borcunu kabul etmediğini, haciz şerhi kaldırılmadan davacı …’ın ortaklık tescilinin mümkün olmadığını, davacının haciz şerhini kabul etmesi halinde kooperatif ortaklığını devir sözleşmesini kayıtlara intikal ettirerek tescil işlemini gerçekleştireceklerini, usul ve esasa yönelik itirazlarını kabulüne, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “Dava, davacının kooperatif üyesi olduğunun tespitine dairdir. Yapılan yargılamaya göre, davacının davalı kooperatifte bulunan payı (hisseyi) önceki ortak …’dan Kadıköy … Noterliğinin 24/07/2012 günlü, … yevmiye numaralı “Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesi” ile devir aldığı hususu tarafların kabulünde olup bu husus zaten ihtilaf konusu değildir. Önceki ortak …’ın davalı kooperatife olan eski katkı ve aidat borcu olmak toplam 5.087,64 TL borcun ödenmesi hususunda da taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf önceki ortak …’ın dava dışı alacaklı …’e bonodan kaynaklı olan borcundan dolayı kooperatif hissesine konulmuş bulunan haczin hisseyi devralan davacıyı hukuken bağlayıp bağlamayacağı, haciz şerhi olmaksızın hisse devrinin kooperatife devir ve tescil edilip edilemeyeceği hususundadır. Alınan ve hükme yeterli görülen bilirkişi raporu, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 19/6. maddesi, ilgili Yargıtay içtihatları ve incelenen İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyası dikkate alındığında, önceki ortak …’ın hissesini davacıya noterde düzenlenen sözleşmeyle 2012 yılında devir etmiş olduğu, işbu eski ortağın bonodan kaynaklanan borcu sebebiyle kendisi ve eşi … aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi yapılmış olduğu, bu takip sırasında eski ortak …’ın davalı kooperatifteki hissesi üzerine haciz işlemi uygulanmış olduğu, ancak davalı kooperatifin dağılma (tasfiye) sürecinde olmadığı, bu sebeple eski ortağın hissesi üzerine konulmuş bulunan haczin kanunda belirtilen ”bir ortağın şahsi alacaklısı ancak ortağa ait faiz gelir-gider farklarından hissesine düşen miktarı ve kooperatifin dağılmasında ona düşecek payı haczettirebilirler” kanun hükmüne açıkça aykırı olduğu, yapı kooperatiflerin kuruluş amacı dikkate alındığında bu hususun kamu düzeniyle ilgili bir husus olduğu, her ne kadar haciz uygulanmış ise de 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 19/6. maddesi gereğince uygulanan haciz kanuna açıkça aykırı olduğundan haczi uygulayan davalı kooperatifin veya ilgilisinin her zaman süresiz şikayet yoluyla icra hukuk mahkemesinden haczin kaldırılmasını talep etme hak ve yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla hacizsiz olarak davacının üye kaydının yapılması gerektiği, tarafların kabulünde olan önceki ortağa ait borç sebebiyle ilgili olarak ta 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi gereğince ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olup davacı, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olduklarından (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/4141 esas, 2019/3157 karar sayılı, 02/07/2019 günlü ilamı) önceki ortağa ait katkı ve aidat bedeli olmak üzere 5.087,64 TL, mahkeme veznesine depo edilmesi için davacı tarafa bir hafta kesin süre verilmiş olup davacı taraf söz konusu bedeli mahkeme veznesine depo etmiş olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. ” gerekçesi ile ”davanın kabulüne, Davacı …’ın, davalı … Konut Yapı Kooperatifi üyesi oduğunun tespitine, mahkememizce idareyi bağlayacak şekilde tescil kararı verilemeyeceğinden bu talebin reddine, davacı tarafından mahkememize depo edilen önceki hissedar …’ın davalı kooperatife olan aidat ve katkı payı bedeli olmak üzere borcu olan 5.087,64 TL’nin karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Devirden haberdar olduğumuz bu tarihe kadar üye … her yıl yapılan genel kurul toplantılarına (devir sonrasındaki tarihlerde bile) katılmaya devam etmiş, üyelik hakkını devrettiğine dair tarafımıza bilgi vermemiştir. Keza davacı yan da 2012 yılındaki işlemi 2018 yılına kadar tarafımıza bildirmemiştir. Bu yönü ile dava zamanaşımına uğramıştır ve zamanaşımından reddi gerekir.Malum olduğu veçhiyle kooperatif üyelik hakkı, hisse devri veya temlik alınırken; hisseye ait tüm hukuki vecaibi ile devir alınmaktadır. Bu sebeple üyenin hakları ile birlikte borçları da devralana geçer. Şayet bu durumda devralana bir bilgi verilmemiş ise, bu durum taraflar arasında (devreden – devralan) çözümlenmesi gereken hukuki bir ihtilaftır. Bu nedenle müvekkil kooperatifimizin herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. İcra Müdürlüğünün koyduğu haciz şerhini kaldırmak müvekkil kooperatifin yetkisinde değildir. Yerel Mahkemece ve hükme esas alınan raporda bu hususa hiç değinilmemiştir. Haczin kaldırıldığına dair İcra Müdürlüğünden yazı getirilmeden haciz şerhi kaldırılmış olarak tescil yapılması mümkün değildir. Kaldı ki ihtar ve cevaplarda da görüleceği üzere taraflar arasında üyeliğin kayıtlara alınması ile ilgili de bir ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf üyeliğin, hisse üzerindeki haciz ile birlikte tescil edilip edilmeyeceğine ilişkindir. Yerel Mahkemece bu ihtilaf çözülmeden, zaten taraflar arasında ihtilaf olmayan üyelik tespitine ilişkin hüküm kurulmuştur. Bu açıdan da kararın ortadan kaldırılması gerekir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif üyeliğinin tespitine ilişkindir. Kadıköy … Noterliğinin 24/07/2012 günlü, … yevmiye numaralı “Kooperatif Hisse Devir Sözleşmesi” incelenmiş olup, davacının dava konusu kooperatif hissesini önceki ortak …’dan devir aldığı anlaşılmıştır. Kadıköy … Noterliğinin 31/03/2017 günlü, … yevmiye numaralı ihbarla davacının hisseyi önceki ortak …’dan devir aldığı hususunu, davalı kooperatife bildirmiş olduğu, işbu ihbarnamenin davalı kooperatife 18/06/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacıya gönderilen Kadıköy … Noterliğinin 12/07/2018 günlü, … yevmiye nolu cevabi ihtarnamede davalı kooperatifin önceki ortak …’a ait katkı ve aidat borcunu ödemesi ve İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyası üzerinden konulmuş haciz ile birlikte gerekli devir işleminin yapılabileceğinin beyan edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Kadıköy … Noterliğinin 19/07/2018 günlü, … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesinde davacının … Konut Yapı Kooperatifi tarafından gönderilen ihtara karşı, önceki ortak …’a ait katkı ve aidat borcunu ödemeyi kabul ettiğini ancak önceki ortak …’ın aidat borcundan kaynaklanmayan 3. kişi alacağı için konulmuş bulunan hacizi kabul etmediğini ihtar etmiş anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyasının incelenmesinde; dava dışı … isimli alacaklının ihbar edilen … ve …’a karşı 11/02/2011 düzenleme tarihli, 30/04/2012 vadeli bonodan kaynaklı alacak için 47.452,19 TL üzerinden 07/12/2012 tarihinde icra takibi yapmış olduğu, takibin kesinleşmiş olduğu, 12/08/2014 günlü haciz yazısı ile borçlu …’ın davalı kooperatif nezdindeki hisesi üzerine haciz kararı verilmiş olduğu, dosyanın yenilenmesinden sonra bu kez … sayılı dosyası üzerinden 12/07/2018 günlü haciz yazısı ile tekrar borçlu …’ın davalı kooperatif nezdindeki hissesi üzerine haciz kararı verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu kooperatif üyeliğinin tespiti için Yapı Kooperatifleri uzmanı bilirkişi …’den bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen 11/09/2019 günlü bilirkişi raporunda özetle; ”…İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile dava dışı alacaklı … isimli alacaklının ihbar edilen … ve …’a karşı bonodan kaynaklı alacak için 47.452,19 TL üzerinden 07/12/2012 tarihinde icra takibi yapmış olduğu, takibin kesinleşmiş olduğu, 12/08/2014 günlü haciz yazısı ile borçlu …’ın davalı kooperatif nezdindeki hisesi üzerine haciz kararı verilmiş olduğu, dosyanın yenilenmesinden sonra bu kez … sayılı dosyası üzerinden 12/07/2018 günlü haciz yazısı ile tekrar borçlu …’ın davalı kooperatif nezdindeki hissesi üzerine haciz kararı verilmiş olduğunu, Kooperatifler Kanununun ortakların şahsi alacaklıları ile ilgili 19’uncu maddesinin son fıkrasına göre; “Bir ortağın şahsi alacakları ancak ortağa ait faiz ve gelir-gider farklarından hissesine düşen miktarı ve kooperatifin dağılmasında ona ödenecek payı haczettirebilirler.” hükmüne göre, bir kooperatif ortağının kişisel alacaklıları; – Ortağa ait faizi, – Gelir-gider farkından ortağın hissesine düşecek miktarı, – Kooperatifin dağılması halinde ortağa ödenecek payı (hisseyi) haczettirebileceklerini, bilindiği gibi konut yapı kooperatiflerinde ortaklara faiz verilmediğini, gelir-gider farkları ortakların hisselerine eklenmediğini ve dağıtılmadığını, bu iki durum yapı kooperatifleri dışında kalan kooperatifler için söz konusu olduğunu, tarafların iddia ve savunmalarında da bu iki hususa değinilmediğini, Kooperatifler Kanununun Tasfiye mamelekin paylaştırılması ile ilgili 83’üncü maddesine göre kooperatifin bütün borçları ödendikten ve ortak pay bedelleri de geri verildikten sonra kalan mallar ortaklar arasında paylaştırılabilmekte olduğunu, kooperatifin dağılması halinde ortağa böyle bir pay (hisse) ödenecekse, bu pay o ortağın şahsi alacaklıları tarafından haciz edilebileceğini, kooperatif dağılmadığına göre ortada böyle bir pay (hisse) mevcut olmadığına göre haczin de uygulanamayacak olduğunu, yukarıda sayılan üç halin dışında, bir ortağın şahsi alacaklarının, o ortağın kooperatifteki hisselerini (paylarını), varlıklarını haczettirmelerinin kooperatifçilik mevzuatı açısından mümkün görülmediğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2001/4174-5246 esas ve karar sayılı, 27/03/2001 günlü ilamında da ferdi münasebete geçilmedikçe ve kooperatif herhangi bir şekilde dağılmadıkça ortağın kooperatif payının haczinin caiz olmadığı, kamu düzeni ile ilgili bu hususa aykırı İİK’nin 89/1 ihbarı, kooperatif yönünden sonuç doğurmayacağını, 1163 Sayılı K.K’nun 19/son hükmüne göre kooperatif ortağının alacaklılara ancak ortağın faiz ve gelir-gider farklarının hissesine düşen miktarı ve kooperatifin dağılmasında sonra ödenecek payı haczettirebileceklerinin hüküm edilmiş olduğunu, …Davalı kooperatifin ana sözleşmesinin ortaklığın devri ile ilgili 17. maddesine göre, ”Ortaklık, yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek sureti ile 10’ncu maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredilebilir. Yönetim kurulu, bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamaz. Devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçer,kooperatifçe, bu devir sebebi ile ayrıca bir ödemede bulunmaları istenmez.”, Kooperatifler Kanununun ortaklığın devri ile ilgili 14. maddesinin son fıkrasına göre de ” Ortaklık devredilebilir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder. ” hükümlerinin yer aldığını, davacı …’ın dava dışı ihbar edilen …’dan noter aracılığıyla devir almış bulunduğu kooperatif payı (hissesi) sebebiyle kooperatif ortağı olduğu, bunun için davalı kooperatif yönetim kurulunun karar vermesi gerektiği ve ortaklar defterine kaydetmesi gerektiği kanısına ulaşıldığını, hisse devir sözleşmesinin yıllar sonra davalı kooperatife intikal ettirilmiş olmasının, dava dışı ortak …’ın devirden sonra genel kurul toplantılarına katılmış olması hususu kritik gerektirmekte ise de sonucu değiştirmediğini, davacı …’a dava dışı ortak … tarafından yapılan hisse devrinin kooperatif ana sözleşmesine ve kanuna uygun olduğunu, davalı kooperatif ana sözleşmesine göre devir yoluyla ortaklığı devralan kişiyi, yönetim kurulunun ortaklığa kabulden kaçınamayacağını, Yargıtay kararlarının da bu doğrultuda olduğunu, davacının dava dışı eski ortağının 3. kişilere olan borçlarından sorumlu tutulamayacağını” beyan etmiştir. Somut olayda dava dilekçesinin netice-i talep kısmında davacının davalı kooperatife üye olduğunun tespiti ve tescili talep edilmiştir. Davalı taraf, cevap dilekçesinde davacıya ihtar çekilerek dava dışı devreden …’ a ait borç yükü / haciz şerhi ile 1 adet kooperatif hissesinin, mezkur devir senedine istinaden kayıtlara alınacağının bildirildiği, borçların 7 gün içinde kooperatife ödenmesinin talep edildiği beyan edilmiştir. Mahkemece ”her ne kadar haciz uygulanmış ise de 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 19/6. maddesi gereğince uygulanan haciz kanuna açıkça aykırı olduğundan haczi uygulayan davalı kooperatifin veya ilgilisinin her zaman süresiz şikayet yoluyla icra hukuk mahkemesinden haczin kaldırılmasını talep etme hak ve yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla hacizsiz olarak davacının üye kaydının yapılması gerektiği” gerekçesi ile davanın kabulüne, davacı …’ın, davalı … Konut Yapı Kooperatifi üyesi oduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının talebinin sadece üyeliğin tespiti mi olduğu, tespit için borçların ödenmesinin şart koşulmaması gerektiğini mi iddia ettiği ve hisse üzerindeki dava dışı üçüncü kişinin haczine yönelik bir talebi olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Oysa ki 6100 sayılı HMK’nin 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma görevi bulunmaktadır. İş bu maddede maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen hususlar hakkında, hakimin taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği belirtilmiştir. İş bu nedenle öncelikle, mahkemece HMK’nin 31. maddesi uyarınca talebi yönünden davacı vekilinden açıklama yapması istenmeli, bu talep açısından değerlendirme yapılmalıdır. Ayrıca mahkemece gerekçe kısmında ”uygulanan haciz kanuna açıkça aykırı olduğundan haczi uygulayan davalı kooperatifin veya ilgilisinin her zaman süresiz şikayet yoluyla icra hukuk mahkemesinden haczin kaldırılmasını talep etme hak ve yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla hacizsiz olarak davacının üye kaydının yapılması gerektiği” belirtilmesine rağmen hüküm kısmında buna ilişkin tespit yapılmaması da çelişki yaratmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, davacı vekilinin açıklayıcı beyanı üzerine, talep değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nin 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yaptıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine, kaldırma sebebine göre sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticare Mahkemesi’nin 2018/650 Esas, 2019/921 Karar sayılı ve 18/12/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/09/2023