Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1688
KARAR NO: 2023/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/230
KARAR NO: 2018/797
DAVA TARİHİ: 02/03/2015
KARAR TARİHİ: 06/11/2018
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:DAVADavacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı arasında imzalanan Hizmet Sözleşmesi uyarınca müvekkilinin, davalı tarafa insan kaynakları konusunda hizmet verdiğini, vermiş olduğu hizmetleri karşılığında 04/11/2014 tarihli, … sıra no.lu, 5.546,00 TL bedelli fatura ve 13/10/2014 tarihli, … sıra no.lu 8.260,00 TL bedelli faturaları keşide ederek davalı şirkete teslim ve tebliğ ettiğini, davalının faturalara 8 gün içerisinde itiraz etmeyerek defter ve kayıtlarına işlediğini ancak fatura tutarlarını ödemediğini, bunun üzerine Kadıköy … Noterliğinin 20/11/2014 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile davalı tarafın temerrüde düşürüldüğünü, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, anılan icra takibine davalı tarafça haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin riskli alacak takibi yapan bir şirket olduğunu, “Alacak Takip Uzmanı veya Çağrı Merkezi Elemanı” pozisyonu için personel istihdam etme hususunda davacı ile aralarında “… A.Ş. Hizmet Sözleşmesi” imzaladıklarını, sözleşme gereği davacı tarafından anılan pozisyon için istihdam edilecek adaylar konusunda araştırma ve görüşme yapılarak belirlenecek adayların müvekkili şirkete yönlendirileceğini, bu kapsamda davacı tarafından … isimli personellerin yönlendirildiğini ve 10/07/2014, 19/09/2014 ve 15/09/2014 tarihlerinde müvekkili firmada çalışmaya başladıklarını, davacı ile aralarında akdedilen sözleşmeye uygun olarak 2 aylık deneme süresi bittikten sonra ismi geçen personellerin kötüniyetle 04/11/2014 tarihinde işyerini terk ettiklerini, aynı günde davacı tarafından yönlendirilen tüm personellerin sebepsiz olarak işyerini terk etmeleri sonucu müvekkilinin zor durumda kaldığını ve ciddi zarara uğradığını, sözleşmenin “…’nin Yükümlükleri” başlıklı 1. maddesinin 4. numaralı paragrafında “işe yerleştirilen her bir aday için deneme süresi 2 ay olup, bu süre zarfinda kendi isteğiyle ayrılan ya da … tarafından iş akdi sona erdirilen her bir aday için … bir kereye mahsus olmak özere, bir adayı ücretsiz olarak yönlendirecektir.” hükmü yer almasına rağmen davacı tarafça bu yükümlülük yerine getirilmediği gibi haksız olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin davacıya hiçbir borcu bulunmadığını beyan ederek haksız ve kötüniyetli olarak açılan davanın reddini ve % 20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…davanın hizmet sözleşmesine dayalı fatura alacağına ilişkin itirazın iptali olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine 7.000 TL asıl alacak, 5.546 TL diğer asıl alacağı olmak üzere toplam 12.546,00 TL alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından yasal 7 günlük süre içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, yasal 1 yıllık süresi içinde İİK 67 maddesi gereğine itirazın iptali davası açıldığı, ek ve kök raporda davacının takip miktarındaki kadar alacaklı olduğu ve davalının itirazının haksız olduğu tespit edilmiş, davalı taraf savunması; taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin 1. Maddesinde … nin yükümlülüklerini düzenleyen “İşe yerleştirilen her bir aday için deneme süresi 2 ay olup, bu süre zarfında kendi isteğiyle ayrılan ya da … tarafından iş akdi sona erdirilen her bir aday için … bir kereye mahsus olmak üzere bir adayı ücretsiz olarak yönlendirecektir” hükmü gereği, adayların işten 2 aylık deneme süresi geçmeden ayrıldıklarını ve davacı şirketin yerine aday göndermediğini iddiası üzerine kuruludur, ancak tüm dosya kapsamından ve davalı yanın cevap ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde açıkça kabul ettiği üzere bahsedilen 7 aday 2 aylık deneme süresi bittikten sonra 04/11/2014 tarihinde işyerini terk etmişlerdir. Davalı tarafın kabulü de dikkate alınarak adayların deneme süresi bittikten sonra ayrıldıkları bu nedenle sözleşmenin ilgili maddesi gereği davacının bu adayların yerine başka bir adayı yönlendirme yükümlülüğünün bulunmaması, incelenen ve davacı lehine delil olma özelliğini taşıyan ticari defter ve kayıtlarına göre sözleşme nedeniyle davacının davalı taraftan alacaklı olduğu, alacağın likit olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, takibin devamına ve davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki açıklamalarını tekrar ederek, davacı tarafça temin edilen yedi adet personelden … (işe giriş 19/09/2014 – işten çıkış 04/11/2014) ve … (işe giriş 15/09/2014 – işten çıkış 04/11/2014) isimli personellerin belirtilen işe giriş ve çıkış tarihleri dikkate alındığında 2 aylık deneme süresi dolmadan işyerini terk ettiklerini, sözleşmenin “…’nin Yükümlükleri” başlıklı 1. maddesinin 4. numaralı paragrafı uyarınca davacı tarafından bu personeller yerine ücretsiz olarak iki yeni personel görevlendirilmesi gerekirken yükümlülüğün yerine getirilmediğini, bu nedenle fatura bedellerini talep hakkının olmadığını, bilirkişi ek raporunda da iki personelin deneme süresi içerisinde işten ayrıldığının ve talep edilmesine rağmen yeni personel görevlendirilmediğinin ispat edilmesi halinde müvekkilinin ödemezlik def’inde bulunmasının hakkı kabul edilebileceği ifade edilmesine ve anılan hususlar müvekkili tarafından ispat edilmesine rağmen davanın kabulü yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında, davacı tarafından, davalı aleyhinde 12.546,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsili istemiyle 09/12/2014 tarihinde takip başlatıldığı, borcun sebebi olarak 04/11/2014 tarihli 5.546,00 TL bedelli ve 13/10/2014 tarihli 7.000,00 TL bedelli faturaların gösterildiği, ödeme emrinin 11/12/2014 tarihinde tebliği üzerine davalı tarafından 18/12/2014 tarihinde borçlu olmadığı beyan edilerek takibe itiraz edildiği, davanın İİK 67.maddesi uyarınca bir yıllık yasal süre içerisinde açıldığı tespit edilmiştir.Taraflar arasında “… A.Ş. Hizmet Sözleşmesi” imzalanmış olup, sözleşmede davacı “…”, davalı ise “…” olarak anılmaktadır.Sözleşmenin “…’nin Yükümlülükleri” başlıklı 1.maddesinde; davacı … tarafından “Alacak Takip Uzmanı veya çağrı Merkezi Elemanı” pozisyonuna en uygun adayı bulmak ve potansiyel adayları belirlemek amacı ile CV taraması yapılacağı, profile uyan potansiyel adaylarla ilk mülakatların (telefon, grup mülakatları) gerçekleştirileceği, ilk mülakatlardan olumlu bulunan adaylarla birebir görüşmelerin yine davacı tarafından yapılacağı ardından potansiyel adayların davalı …’ın onay ve değerlendirmesine sunulacağı açıklanmıştır. Devamında ise “İşe yerleştirilen her bir aday için deneme süresi 2 ay olup, bu süre zarfında kendi isteğiyle ayrılan ya da … tarafından iş akdi sona erdirilen her bir aday için … bir kereye mahsus olmak üzere, bir adayı ücretsiz olarak yönlendirecektir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Sözleşmenin “Hizmet Bedeli ve Ödeme” başlıklı 3.maddesinde; “…Alacak Takip Uzmanı ve Çağrı Merkezi Elemanı istihdamı için, insan kaynakları ve seçimi danışmanlık hizmet bedeli olarak işe yerleşen her bir personel için 1500 TL + KDV’yi faturanın …’a tebliğ edildiği tarihten itibaren 10 gün içerisinde …’nin (… – Dudullu Şb – …) no’1u hesabına havale yaparak ödemeyi taahhüt eder…” hükmü yer almaktadır.Mahkemece bilirkişiler … ve … alınan raporda; davacı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının ticari defterlerine göre 13/10/2014 tarihli, … sıra no.lu 8.260,00 TL bedelli ve 04/11/2014 tarihli, … sıra no.lu, 5.546,00 TL bedelli faturalar nedeniyle davalıdan toplam 13.806,00 TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. Aynı heyetten alınan ek raporda ise; davalı şirketin 2014 yılına ait ticari defterlerinden yevmiye defteri ve defter-i kebirin açılış tasdikinin, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin süresi içinde yapıldığı ancak envanter defterinin incelemeye sunulmadığı, dava konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, personellerin işe yerleştirmeden itibaren 2 ay içinde işten ayrıldıklarının ve davacıdan tekrar personel sağlanması isteminde bulunduğunun davalı tarafça ispatlanması ve davacının ise sözleşmenin gereğini yerine getirdiğini kanıtlaması halinde takip talebine konu miktar kadar alacaklı olabileceği, aksi takdirde ise davalının ödemezlik def’inde bulunabileceği yönünde görüş bildirilmiştir. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan biri, daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmeden veya ifasını önermeden, ifayı talep ederse, karşı taraf, bir “karşı hakka”, özellikle “def’i hakkı”na dayanarak ifadan kaçınabilir. Bu tür sözleşmelerde ifadan kaçınma hakkına ödemezlik def’i denir (Prof. Dr. Fikret Eren, Dr. Ünsal Dönmez, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt III, s. 2090). Ödemezlik def’inin ileri sürülebilmesi için; karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme olması (edimler arasında karşılık ilişkisi bulunması, karşılıklı borç yükleyen sözleşmenin içerdiği edimlerin değişim (mübadele) ilişkisi içinde bulunması), ödemezlik def’i ileri sürülen alacağın geçerli olarak doğması ve muaccel olması, tarafların edimleri aynı zamanda ifa yükümlüğü bulunması gerekmektedir. Değişim ilişkisi içinde ilke olarak asli edim yükümlülükleri yer alır… Yan edim yükümlülüğünün değişim ilişkisi içinde yer alıp almadığı somut olay göz önünde tutularak çözümlenir. Yan edim olmaksızın asli edimin herhangi bir değer arzetmediği sözleşmelerde, yan edim değişim ilişkisi içinde yer alır… Değişim ilişkisi içinde bulunmayan yan edim ve yan yükümlülükler hakkında ödemezlik def’i kullanılamaz… Ödemezlik def’inin dayandığı temel düşünce, taraflardan her birinin karşı taraftan olan alacağıdır. Bu nedenle ödemezlik def’inin ileri sürülebilmesi için, her şeyden önce karşı alacağın geçerli olarak doğması, sonra da varlığını devam ettirmesi, henüz sona ermemiş olması gerekir… Ödemezlik def’i sözleşmeden doğan her iki edimin de muaccel olmasını gerektirir. Borçlardan biri muaccel değilse, bunun alacaklısı ödemezlik def’ini ileri süremez… Taraflardan birinin borçlanmış olduğu edimi, bir sözleşme, kanun veya teamüle göre sözleşmenin diğer tarafından önce ifa yükümlülüğü bulunması halinde öncelikle ifa yükümlülüğü söz konusu olur. Öncelikle ifa yükümlüsü olan taraf, ödemezlik def’ine sahip olamaz, zira böyle bir halde söz konusu taraf önce kendi edimini ifa etmek zorundadır. Bu kişinin karşı taraftan ifayı talep edebilmesi için önce kendi borcunu yerine getirmiş olması gerekir… Alacaklı davacı, davalının ileri sürdüğü ödemezlik def’ine itiraz ederse, davalının ileri sürdüğü def’in iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmeye dayandığını ve söz konusu edimlerin değişim ilişkisi içinde bulunduğunu ispat etmesi gerekir. Bunun dışında tarafların her biri özellikle davacı ileri sürdüğü hak ve talebin şartlarını ispat etmek zorundadır. TBK m.97 yönünden ispat yükü ilke olarak davacıya düşer. Davacı davada bilhassa ödemezlik def’inin şartlarının mevcut olmadığını ispat zorundadır. Davacının ispat edeceği hususlar arasında her şeyden önce davalının borçlandığı edimin mevcut ve muaccel olduğunu, kendisinin borçlandığı edimi gereği gibi ifa ettiğini veya ifasını teklif ettiğini, ifaya hazır olduğunu ispat etmesi gerekir. Davacı söz konusu hususları ispat edemezse, davalının ileri sürdüğü ödemezlik def’i kabul edilir ve açılmış dava reddedilir. Ancak bu red sürekli değil geçici niteliktedir. Davacı, iddiasını davalının öncelikle ifa yükümlülüğüne dayandırmaktaysa, bunu da ispat etmek zorundadır. Buna karşılık davacı, kendi borcunu gereği gibi ifa veya ifasını teklif ettiğini ispat ederse, davalının ileri sürdüğü ödemezlik def’i reddedilir ve hakim aynı anda ifaya veya davacı borcunu daha önce ifa etmişse, sadece davalıyı borçlanmış olduğu edimi ifaya mahkum eder (Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt III, s. 2096 2098, 2100, 2101, 2105). Davacı tarafından sözleşme kapsamında temin edilen 7 adet personelin davalı şirkette çalışmaya başladığı davalı tarafın da kabulündedir. Nitekim davalı vekili cevap dilekçesinde “Davacı tarafından, şirket bünyesinde çalıştırılmak üzere, … isimli personeller yönlendirilmiş ve 10.07.2014, 19.09.2014 ve 15.09.2014 tarihlerinde müvekkil firmada çalışmaya başlamışlardır. Davacı ile aramızda akdedilen sözleşmeye uygun olarak 2 aylık deneme süresi bittikten sonra, ismi geçen personeller kötüniyetle 04.11.2014 tarihinde işyerini terk etmişlerdir.” ifadesine yer vermiş, dilekçe ekinde delil olarak … işten çıkış bildirgesini ve sözleşmenin bir bölümünü ibraz etmiş, başkaca bir delil sunmamıştır. İstinaf dilekçesinde ise bu kez 7 personelin işe giriş ve çıkış tarihlerine ayrı ayrı yer vererek, bu personellerden … (işe giriş 19/09/2014 – işten çıkış 04/11/2014) ve … (işe giriş 15/09/2014 – işten çıkış 04/11/2014) isimli personellerin 2 aylık deneme süresi dolmadan işyerini terk ettiklerini açıklamıştır. Davalı tarafça her ne kadar cevap dilekçesinde yukarıda yazılı olduğu şekilde beyanda bulunmuş ise de 19/09/2014 ve 15/09/2014 tarihlerinde işe başlayan personellerin 04/11/2014 tarihinde işten ayrılmaları halinde 2 aylık deneme süresi dolmayacağı açıktır. Bu durumda mahkemenin “…Davalı tarafın kabulü de dikkate alınarak adayların deneme süresi bittikten sonra ayrıldıkları bu nedenle sözleşmenin ilgili maddesi gereği davacının bu adayların yerine başka bir adayı yönlendirme yükümlülüğünün bulunmaması…” şeklinde gerekçesi hatalıdır. Ancak davalının iddiasına ispata yönelik bir delil sunmadığı, personellerin deneme süresi dolmadan işten ayrıldığına yönelik bir kayıt ibraz etmediği gibi deneme süresi dolmadan işten ayrılan personellerin davacı tarafa bildirildiğini, buna rağmen davacı tarafça yeni personel yönlendirmesi yapılmadığını da ispat edemediği, davacı tarafça fatura bedellerinin ödenmesi yönünde gönderilen ihtara karşı anılan hususları davacıya bildirmediği, takibe itiraz dilekçesinde de sadece borçlu olmadığı yönünde beyanda bulunduğu, işbu dosya kapsamına iddialarını ispata yönelik herhangi bir delil sunmadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince davanın kabulü yönünde verilen karar usul ve yasaya uygun olup kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir hususun da bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 214,99 TL’nin mahsubu ile bakiye 54,86 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/09/2023