Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1677 E. 2020/117 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1677
KARAR NO: 2020/117
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/09/2019
NUMARASI: 2018/657 esas, 2019/783 karar
DAVANIN KONUSU: Kooperatif (Genel Kurulun Yenilenmesi Talepli)
DAVA TARİHİ: 29/06/2018
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin 1994 yılından itibaren değişik tarihlerde ev sahibi olmak için davalı kooperatif üyesi olduğunu ve yıllardır ev sahibi olmayı beklediklerini, davalı Kooperatifin usulüne uygun olmayan şekilde genel kurullar yaptığını ve bu genel kurullarda kendilerine uygun kararlar alarak müvekkillerinin mağduriyetini her geçen gün artırdığını, hali hazırda devam eden Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/11 Esas sayılı dosyası ve dosya içerisinde bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ait rapor incelendiğinde davalı Kooperatifin Yönetim Kurulu üyelerinin 300’ün üzerinde daireyi kendilerinin ve yakınlarının üzerine geçirmek suretiyle her türlü istedikleri kararı almak için muktedir olduklarını, üye listeleri ve adresleri değerlendirildiğin de görüleceği üzere üye adreslerinin bir çoğunun … Pasajında olduğunu, bu durumun dahi haksız üyelikten çıkarılan kişilerin yerine kendi istedikleri kişileri üye yaptıklarının göstergesi olduğunu, 30/05/2018 tarihli Genel Kurul Toplantı tutanakları, alınan karar ve tebligatlar incelendiğinde toplantı öncesi ve sonrası usulsüz davranışların olduğunu, genel kurul öncesi yapılan tebligatların usulüne uygun olmadığını, üyelerin çoğunun toplantıdan haberi dahi olmadığını, toplantıdan kendi çabaları ile bilgisi olan bir kısım müvekkillerinin genel kurul toplantısında hazır bulunarak gündem ve gündemde görüşülen maddeler ile ilgili itirazlarını Gözetmene-Hükümet Komiserine sunduklarını, davalı Kooperatifin üyelere bilgi vermeksizin genel kurul yapmasının alışkanlık haline geldiğini, davalı kooperatif yönetim kurulu üyeleri ve yakınları ile oluşturulan genel kurullar ile kendi kendilerini ibra ettiğini, daha önce Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/1036 Esas 2009/77 Karar sayılı dosyasında da bu hususların belirtildiğini ve genel kurulda alınan kararlar iptal edildiğini, 2015-2016 yılları Genel Kurul Kararlarının iptali için açılan davaların derdest olduğunu, 30/05/2018 tarihli genel kurul esnasında üye olmayan bir takım kişilerin toplantıda bulunduğunun tespit edildiğini, toplantı esnasında kabul ve red oyları sayılırken üyelerden bir çoğunun hangi maddeye oy kullandıklarını anlamadığını, madde ve kapsamına itiraz edilirken kargaşadan faydalanan yönetim kurulunun kabul ve red oylarını kendilerince sayıp tutanağa geçirdiğini, uzun yıllardır yönetim kurulunda bulunan şahısların aslında Kooperatif üyesi olmasının tek nedeninin teknik sözleşme ile yerlerin yapımını üstlenmeleri olduğunu, teknik yapı sözleşmesine göre arsa alımı gerçekleştikten sonra her türlü izin ve binaların yapımının %25 hisseye karşılık bu kişilere devredildiğini, usulsüz yapıldığı için binaların yıkım kararı olduğundan, yönetimdeki kişilerin sözleşmeye dayalı sorumlulukları olduğundan yönetimde bulunma hakları olmadığını, bu nedenle yönetim kurulunun aldıkları her kararın butlan hükmünde olduğunu, genel kurula katılabilen müvekkillerinin genel kurulun 3, 4 ve 5 numaralı gündem maddelerine itiraz ederek muhalefet şerhi koyduklarını, davalı defterleri celp edilip incelendiğinde görüleceği üzere usulsüz işlemler hala devam etmekte olduğunu ve suç teşkil eden bir çok eylemde bulunduklarını, bu nedenle ileride telafisi imkansız zararlar doğurabilecek durumların önüne geçilmesi için genel kurul kararının yürürlüğünün durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalı Kooperatifin 30/05/2018 tarihli Genel Kurul Kararlarının yasaya, ana sözleşmeye, fiili duruma, iyiniyet kurallarına aykırı olması nedeniyle butlanına, butlan talebinin uygun bulunmaması halinde 30/05/2018 tarihli genel kurulun iptaline, yönetim kurulunun görevden el çektirilmek suretiyle yeni yönetim oluşturulmak amacıyla olağanüstü genel kurul çağrısı yapmak için kooperatifin tamamına kayyum tayinine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; genel kurul toplantısının usulüne uygun gerçekleştiğinin tutanaklarla sabit olduğunu, üyelerin tamamına gerekli tebligatların yapıldığını, yönetim kurulu üyelerinin yeterli çoğunluğu sağlayarak seçildiğini, davacı usulsüz işlemler olduğunu iddia etmiş ise de bu işlemlerin neler olduğunu belirtmediğini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; dosya 30/05/2019 tarihinde HMK 150.maddesi gereğince işlemden kaldırılmış ve 11/09/2019 tarihinde ise işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yasal süresi içerisinde yenilenmeyen davanın HMK 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili 25/02/2020 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği halde vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu Avukatlık Kanunun’da 7. Madde de düzenlendiği üzere; davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden müvekkili kendini vekille temsil ettirdiği için karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, saymış olduğu gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bakırköy 6. Ticaret Mahkemesi’nin 2018/657 E. 2019/ 783 K. Sayılı kararının kaldırılmasını, nihai kararda belirtilmeyen vekalet ücretinin, müvekkil lehine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece, 21/02/2019 tarihli 1.celsede davacılar vekilinin sunduğu mazeret dilekçesi kabul edilerek ön inceleme duruşmasının 30/05/2019 tarihinde yapılmasına karar verildiği, 30/05/2019 tarihli celsede davacılar vekilinin duruşmaya katılmadığı ve mazeret bildirmediği, davalı vekilinin de davayı takip etmek istemediğini beyan etmesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, bu nedenle ön inceleme duruşmasının yapılmadığı, 11/09/2019 tarihinde ise HMK 150.maddesi gereğince 3 aylık yasal süre içerisinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına, harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verildiği, vekalet ücreti yönünden bir hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK 323/1-ğ maddesinde vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış olup HMK 331/3.maddesinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hallerde yargılama giderlerinin davacıya yükletileceği belirtilmiştir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1 maddesinde “Görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, mahkemece ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması sebebiyle, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1.maddesi gereğince tarifedeki ücretin yarısının vekalet ücreti olarak hükmedilmesi gerektirken, vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince hükmün düzeltilmesi suretiyle aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/657 E. 2019/783 K. sayılı 11/09/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 3-İşlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yasal süresi içerisinde yenilenmeyen iş bu davanın HMK 150. maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.-TL karar harcının mahkememiz veznesine yatırılan 35,90 peşin harçtan mahsubu ile eksik kalan 8,50.-TL karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, c-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırına iadesine, d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesinin 7/1 maddesi gereğince hesap olunan 1.700,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi yönünden; a-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın, davalı tarafça yatırılmış olan toplam 203,00 TL’den mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, b-Davalının istinaf yargılaması aşamasında yapmış olduğu 203,00 TL istinaf harcı ve 48,50 TL posta giderinden oluşan toplam 251,50 TL yargılama giderinin, davacılardan alınarak davalıya verilmesine, c-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1.b.2 bendi ile aynı kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/10/2020