Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1676 E. 2023/1240 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1676
KARAR NO: 2023/1240
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/1151 Esas
KARAR NO: 2020/87
KARAR TARİHİ: 30/01/2020
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı dava dilekçesi ile; Müvekkili davacı yapı kooperatifinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde kayıtlı 1977 yılında küçük ve orta ölçekli kuru gıda toptancılar tarafından toplu işyeri yapı kooperatifi olarak olarak kurulduğunu, halen faaliyette olduğunu, davalı kooperatifin ise davacı kooperatifin 28/04/2007 tarihli olağan genel kurul gündeminde 9 uncu sırada yer alan gündem konusu karara dayalı olarak yine davacı kooperatifin üyelerinin ortaklığında kurulması kararlaştırılan bir kooperatif olması gerekirken, genel kurulun verdiği yetkiden saparak ve o dönemde (2007 yılında ) davacı kooperatifin yönetim ve denetim kurulunu teşkil eden toplam 19 kişi tarafından 23/08/2007 tarihinde kendi aralarında bir özel işletme gibi kurulan işletme kooperatifi olduğunu, davacı kooperatifin 28.04.2007 tarihli Olağan Genel Kurulu Toplantı Tutanağında, gündemin 9. Sırasında davacı yapı kooperatifi henüz ortakların tamamına dükkan yapıp teslim edemediğinden kanunen tasfiyeye girmemesi nedeniyle ve fakat bitirilip teslim edilen dükkanlar bakımından sitenin yönetilmesi ihtiyacı karşısında, yine davacı kooperatifin ortaklarının ortaklığında ayrı bir site işletme kooperatifi kurulmasına ve sitenin yönetilmesi konusunda da kurulacak bir işletme kooperatifine yetki devri yapılmasına karar verildiğini, aynı gündemde kurulacak işletme kooperatifinin davacı kooperatife ortak yapılması ve yine davacı kooperatifin ortaklarının da işletme kooperatifinde ortak olması koşulu ile davacı kooperatifin mülkiyetinde bulunan ve o tarihte mescit yeri olarak kullanılan … Pafta,… Ada … Parsel … Blok … Kat … Nolu bağımsız bölüm ve aynı ada ve parselde … Blok … kat … nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazların işletme kooperatifin tahsisi ve bedelsiz devri için dönemin yönetim kuruluna yetki verilmesine ilişkin karar verildiğini ,daha sonrasında ise 17/05/2007 tarihinde yönetim kurulu kararı olmaksızın taşınmazları davalı kooperatif adına tescil edildiğini, aynı tarihli ve gündem sayılı genel kurulu kararın davacı kooperatifin eski yönetimi tarafından hukuka aykırı olarak davalı İşletme kooperatifine … ili, … ilçesi, … Mah. … parsel … bloktaki taşınmazlara ilişkin yapılan bağışlama işlemine karşı davacı kooperatif tarafından İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/209 Esas sayılı dosyası ile genel kurul kararının yok hükmünde ve butlanı nedeniyle tapu iptal ve tescil davası ikame edildiğini ve mahkemenin müvekkili kooperatif lehine olarak davanın kabulüne, davaya konu 28.04.2007 Genel Kurul Kararının 9. maddesinin (aynı genel kurul kararı dava konusu olması) genel kurulun mal varlığını koruma ilkesini ihlal edecek bir karar almaya yetkili olmaması ve yetkili olmadığı bir hususta yönetim kuruluna yetki veremeyeceği nedeni ile ve ayrıca TTK 391/1-b gereğince de butlan ile sakat olduğu gerekçesi ile … Bloktaki taşınmazların müvekkil kooperatif adına tapuya tesciline karar verdiğini belirterek, davacı kooperatifin 28.04.2007 tarihli 9 nolu Genel Kurulu Kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ile dava konusu hukuka aykırı olarak bağışlanan İstanbul ili … ilçesi … mah. … ada … parsel … Blok … nolu bağımsız bölüm ve İstanbul ili … ilçesi … mah. … ada … parsel … Blok … nolu bağımsız bölüm taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ve müvekkil davacı kooperatif adına tesciline, vekalet ücreti ve yargılama giderlerin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkilinin 350 civarında üyesinin mevcut olduğunu, açık kapı ilkesi gereği kooperatife üye olma koşullarını taşıyan herkesin üye olabildiğini, özel bir işletme olmadığını tüm kat maliklerinin haklarını koruyan setinin bakım onarım gibi ihtiyaçlarını karşılayan sitede malik olan üyelerin kurduğu bir kooperatif olduğunu, İstanbul 18 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/340 Esas 2015/14 Karar sayılı ilamı ile bu durumun açıkça bildirildiğini, davacı tarafından emsal olarak gösterilen mahkeme kararının hatalı olduğunu, davaya konu olayda ancak iptal edilebilirlik söz konusu olduğunu, sunun için yasal başvuru süresinin bir ay olduğunu, davaya konu genel kurul kararının üst organ olan genel kurul tarafından alındığını, davaya konu gayrimenkulün sitenin mescidi olarak kullanılmakta olup tüm kat maliklerinin ortak alanı olduğunu, alınan kararla bazı gayrimenkullerin devredildiği davalı kooperatifin her ne kadar şekil yönünden tek bir tüzel kişilik olarak görülse de, davacı kooperatifin vergisel ve lehe diğer kolaylaştırıcı nedenlerle tüm üyelerinin menfaatine uygun amaçlı kurulduğunu belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, taşınmazın bedelsiz devrine ilişkin kararın, eşitlik ilkesini ve malvarlığının korunması ilkesini ihlal etmesi nedeniyle butlan ile sakat olduğu, butlan iddiasının her zaman ileri sürülebileceği, genel kurulun mal varlığını koruma ilkesini ihlal edecek bir karar almaya yetkili olmadığı, yetkili olmadığı bir hususta yönetim kuruluna da yetki veremeyeceği, kararın bu yönüyle butlan ile sakat olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile İstanbul ili … ilçesi … mahallesi … ada … parsel … blok … numaralı bağımsız bölüm ile … blok … numaralı bağımsız bölümlerin davalı … … Kooperatifi adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … Kooperatifi adına tapuda tesciline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu, istinaf dilekçesinde, Bilirkişi heyetinin gerekçeli karara esas alınan raporunda, bu durum davacı kooperatifin üçüncü kişiye bağış hükümlerine ilişkin düzenlemeye tabi olacağı ifadesine yer verdiğini, buna göre bağışlamanın geçerli olup olmadığının tartışılması gerektiğini, Borçlar Kanunu 297. Maddesinde, Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabileceği düzenlendiğini bağışlanan gayrimenkul 28.04.2007 tarihli genel kurulda alınan kararla bağışlandığını, davacı taraf bu bağışlamadan gayrimenkulün tapu kaydı geçtiğinde ve bu kayıt davacı kooperatif kayıtlarına işlendiği 17.03.2008 tarihinde haberdar olduğunu, yani dava tarihinden 10 yıl önce haberdar olduğunu, kanunda bahsi geçen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini,Kooperatifler kanununun 42. Maddesi geregince davaya konu kararın en yetkili organ tarafından 2007 yılında alındığı, 2007 yılında alınmış bir kararı da yok hükmünde saymanın, ya da butlanla maluldür demenin hukuk güvenilirliğine de aykırı bir durum teşkil edeceğini, emsal alınan dosyada 3 farklı bilirkişi heyetinden rapor alındığını, kendilerince dosyaya sunulan Prof. Dr. … ve Prof. Dr. … imzalı uzman görüşünde bir genel kurul kararı ile kazanılmış hakları ortadan kaldıran daha sonraki genel kurul kararının mutlak butlan ile batıl olduğunu, genel kurul kararının iptalini talep edebilmek için öngörülen bir aylık sürenin geçmiş olduğunu, bu sürenin de hak düşürücü süre olduğunu açıkladıkları, benzer nitelikli İstanbul 4. ATM’ nin 2006/770 ve 2007/601 karar sayılı dosyaya sunulan bilirkişi raporunda butlan hallerinde genellikle kamu düzeni ile yararının söz konusu olduğu, emredici hükmün sadece pay sahiplerinin çıkarlarını koruması halinde yokluk veya butlan değil, iptal edilebilirlik halinin söz konusu olduğu, anonim ortaklıkların ( kooperatiflerin) temel ilkelerine, özellikle pay sahipleri ( kooperatif ortakları) arasındaki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eden genel kurul kararlarının da kanuna aykırılıktan iptallerinin istenebileceğinin belirtildiği, somut olayda da olsa olsa iptal edilebilirlik durumunun söz konusu olabileceği, bunun için gereken bir aylık sürenin de geçtiği ve bu nedenle davanın reddi gerektiğini, Davaya konu gayrimenkul her ne kadar tapu kayıtlarında dükkan olarak görünse de bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere cami olarak kullanıldığını, tüm kat maliklerince kullanılan bu gayrimenkulün davacı kooperatif adına tesciline karar verilmesi davacı kooperatifin davaya konu iş bu genel kurul kararı sırasında üyesi olan ancak gayrimenkulünü aldıktan sonra üyeliği sona eren eski kooperatif üyesi şimdiki kat maliklerine yapılan bir haksızlık olacağını, çünkü bu kişiler yani önceden davacı kooperatif üyesi olup şimdi kat maliki olanlar, tapu iptali ve tescil davasının davacı lehine sonuçlanması halinde her hangi bir hakka sahip olmayacağını, kat maliklerinin davacı kooperatiften üyelikleri sona ermeden önce bu gayrimenkulün işletme kooperatifine devrini istediklerini, çünkü yönetici olarak işletme kooperatifini seçtiklerini, Her ne kadar sayın mahkeme bu konuya değinmemişse de davacı vekilinin üye sayısının az olması iddiası doğru olmadığını, müvekkil kooperatifin an itibariyle 319 üyesi mevcut olup açık kapı ilkesi gereği kooperatife üye olma koşullarını taşıyan herkes üye olabileceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME Dava, davacı kooperatifin 28/04/2007 tarihli genel kurulunda alınan 9 nolu kararın yok hükmünde olduğunun tespiti ile bu karara istinaden davalı kooperatife devir edilen bağımsız bölümlerin davalı adına olan kayıtlarının iptali ile kooperatif adına tescili istemine ilişkindir.Somut olayda davacı kooperatifin 28/04/2007 tarihli genel kurul toplantısının gündemin 9. Maddesinde “2006 yılında yapılan genel kurul toplantısında çalışma programı ve 2007 yılı bütçesinde detaylı açıklaması verilen sözleşmenin onaylanmasının ve zemin altı otopark projesi ile yapılan işlemler ve bu amaçla tanzim edilerek , imza altına alman yap işlet devret sözleşmesinin yeni kurulacak ve …’i tümüyle işletecek olan site yönetiminin işletme kooperatifine devri ve bu devir yapılır iken işletme kooperatifinin kooperatifimize ortak edilmesi suretiyle bedelsiz yapılmasına, ve kurulacak kooperatifin önceliğin kooperatif ortaklarına verilmesine, devrin Bayrampaşa Belediyesi ile yapılan yap işlet devret sözleşmesi hükümlerine göre yapılmasının bu tarihe ve inşaatın bitimine kadar yapılmış ve yapılacak masrafların işletme kooperatifinden talep edilmemesinin , öncelikle işletme kooperatifinde site yönetiminin kabulü ile ilgili hukuki sürecin tamamlanması koşulunun müteakip devrin yapılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine, (yani , site yönetimi ile işletme kooperatifi arasında yapılacak sözleşmeden sonra ) ayrıca halen cami yeri olarak kullanılan … bağımsız bölüm numaralı yerlerin yukarıdaki şartlar dahilinde bedelsiz olarak işletme kooperatifine tahsisi için yönetim kuruluna yetki verilmesine, benzer şekilde 20619 parselde mukim halen idare binası olarak kullanılan … Blok bürolarında bedelsiz olarak yeni işletme kooperatifine devri hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesinin oybirliği ile karar verildi ” şeklinde karar alındığı, Kooperatifinin 12/03/2008 tarih ve 515 numaralı yönetim kurulu toplantısında, genel kurulda verilen yetki gereğince; 5. Maddede “İstanbul … .. ada 4… parsel … blok … nolu bağımsız bölüm, … blok … nolu bağımsız bölüm taşınmazın yönetim kurulu üyelerince kurulan işletme kooperatifine bedelsiz olarak tahsisine” karar verildiği, davacı kooperatifin 02/7/2011 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararla, 28/4/2007 tarihli genel kurul kararı ile bedelsiz olarak işletme kooperatifine devir ve tahsisine ilişkin kararların kooperatifi zarara uğrattığından bahisle iptali için dava açılmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesine şeklinde karar alındığı görülmüştür. Mahkemece, dava konusu taşınmazın devrine ilişkin 9 nolu kararın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kararın butlan ile sakat olduğu ve her zaman ileri sürülebileceği gerekçesi ile butlan ile sakat nitelikteki borçlandırıcı tasarruf işlemi de geçersiz olacağından davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Genel kurul kararlarına ilişkin yaptırımlar iptal, butlan ve yokluk hali olup Kooperatifler Kanunu 53. maddeye göre, genel kurul kararların iptali için 1 aylık, TTK 445.madde de 3 aylık süre öngörülmüş, fakat yokluk ve butlan hallerinde, kararların sonuçları itibarıyle olumsuz etkileri ağır sayıldığından bu kararların iptali için bir süre öngörülmemiştir. Bu tür kararların butlanı, ya da yok hükmünde oldukları her zaman dava edilebilecek ve ileri sürülebilecektir.Davaya konu uyuşmazlıkla emsal nitelikte bulunan tarafları ve dava sebebi aynı olan, aynı genel kurul kararına istinaden davacıya ait iken ve o dönemde idare binası olarak kullanılan, … Blok nolu binanın davalı işletme kooperatifine devrine ilişkin taşınmazın aynı hukuki nedenlerle tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talepli İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2012/209 esasına kayıtlı açılan davanın kabulüne karar verildiği, İstanbul BAM 17. Hukuk Dairesince aynı gerekçelerle alınan kararın Kooperatifler Kanunu’nun 23.maddesi uyarınca eşitlik ilkesine aykırı olduğu, ve aynı zamanda Kooperatifler Kanunu 42. maddenin 6. fıkrasına göre, gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile, alınacak gayrimenkulün niteliğini ve yerini azami fiyatına, satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını münhasıran belirlemek yetkisinin kooperatif genel kuruluna tanındığı ve bu yetkinin başka bir organa devir edilemeyeceği düzenlemesi mevcutken, somut olayda bir bedel karşılığı dahi olmadan dava konusu gayrimenkulün devri için yönetim kuruluna yetki verilmesinin mal varlığının korunması ilkesine de aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2022 tarih 2019/2825 Esas 2020/3290 Karar sayılı ilamı ile “Kooperatifler hukukunda, üyelik şartlarını taşıyanların kooperatifçiliğin temel esaslarından biri olan “açık kapı ilkesi” uyarınca kooperatif üyeliğine kabulü zorunlu olup, yönetim kurulunun bu durumda takdir yetkisi yoktur. Diğer yandan, kooperatiflerde üyelik ilişkisinin kurulması kooperatif yöneticilerinin gerçekleştirdikleri üyelik kaydı ile olabileceği gibi, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre aidat yatırma, kooperatif bünyesinde çalışma gibi eylemlerle zımnen üyeliğin benimsenmesi yolu ile de üyelik ilişkisinin kurulması mümkündür.Somut olayda, davacı kooperatifin 28.04.2007 tarihli genel kurulunun 9. gündem maddesi uyarınca kurulan davalı işletme kooperatifine, davacı kooperatifin bahsi geçen genel kurul tarihinde ortağı olan kişilerin, gerek bu genel kurul kararı ile kendilerine verilen “öncelik” dolayısıyla gerekse de yukarıda bahsi geçen açık kapı ilkesi nedeniyle, müracaatları suretiyle ortak olabilecekleri tartışmasız olup, mahkemece davalı işletme kooperatifi tarafından işbu açık kapı ilkesini ve dolayısıyla Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki eşitlik ilkesini bertaraf edecek uygulamalarda bulunulup bulunulmadığının araştırılması ile oluşacak uygun sonuca göre karar verilmesi gerektiği ” gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı ile bölge adliye mahkemesinin bu karara karşı istinaf isteminin reddine ilişkin kararın bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay bozma kararı sonrası davacı vekilinin işbu dosyaya sunmuş olduğu beyan dilekçesinde, davalı işletme kooperatifinin açık kapı ilkesi ve dolayısıyla Kooperatifler Kanunu 23. Maddesine göre eşiklik ilkesini bertaraf eden uygulamaları olduğu, davacı kooperatifin üye sayısı 1856 iken davalı işletme kooperatifinin 19 ortakla kurulduğunu, 30 ocak 2008 tarihli genel kurul toplantısında alınan 6 nolu karar ile üye sayısının önce 500 kişi ile 6 Ocak 2018 tarihli genel kurulda alınan karar ile 525 kişi ile sınırlandırıldığını, davalı işletme kooperatifin uzun süre 19 ortak ile devam ettiğini, hiç bir zaman ortak sayısı 322 kişiyi geçmediğini, davalı işletme kooperatifin muhalif olarak gördükleri kişilerin, işletme kooperatifi ana sözleşmede ortaklık şartlarını sağlamasına rağmen fiili ortaklık başvurularını zorlaştırarak veya üye almayarak açık kapı ilkesini ihlal ettiklerini, işletme kooperatifi ana sözleşmesinin 10/2. Maddesinde site dahilinde kiracı olan kişilerin de ortak olabileceğinin kabul edilmesi eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmüş, aynı zamanda ilk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde ” …davalı kooperatife üyelik başvurusu herhangi bir zaman dimiliyle sınırlandırılmamış olup, dava tarihinden sonra 2016 yılında yapılan üyelik başvurusu talebinin bulunduğu evrakın bile alınmaması hususu, dava tarihinden sonraya ilişkin olsa bile açık kapı ilkesinin kooperatif tarafından ihlal edildiği sonucunu taşıdığı, dava tarihinden sonra 2016 yılında gönderilen noter ihtarnamesinde açıkça üyelik başvurusu talebinin bulunmasına rağmen kooperatif başkanınca ihtarnamenin alınmadığı, aradan yaklaşık 1,5 yıl geçtikten sonra dosyanın davacı vekiline şahısların müracaatlarını sağlanması rica olunur diyerekten yazı gönderilmesinin açık kapı ilkesinin ihlali olduğu, üyelik için belirlenen sermaye paylarına uyulmaksızın, davalı kooperatife üye yapılanlardan daha az miktar alındığı, ana sözleşmede daha fazla miktar yazılı olmasına rağmen üye yapılmak istenen kişilerden daha az bedel talep edilmesinin, davalı kooperatifin üye yapmak istediği kişilere ayrıcalıklı davrandığı ve bunun eşitlik ilkesini zedelediği, davalı kooperatifin ana sözleşmesinde kiracıların da üye olabileceği yönünde düzenleme bulunduğu, bu durumun davacı kooperatif ortaklarının dolaylı mülkiyeti olan taşınmazdan yararlanmalarını ve dolayısıyla ekonomik mülkiyetini zedeleyeceği, özellikle 20 kişinin noter ihtarnamesi ile üyelik için başvurmasına ve bu başvurunun noter katibi tarafından tebliğ edilmek üzere davalı kooperatife gidildiğinde, davalı kooperatif başkanının ihtarnameyi almaktan imtina ettiği, bunun açık kapı ilkesinin açıkça ihlali anlamına geldiği, davacı kooperatifin 1856 üyesi olmasına rağmen davalı kooperatifin üye sayısının 500-525 ile sınırlandırma hususunun da açık kapı ilkesine aykırılık taşıyacağı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Verilen kararın davalı vekilince tekrardan temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 27/02/2023 tarih 2022/3796 Esas 2023/759 Karar sayılı ilamı ile “Dava konusu taşınmazın davalı işletme kooperatifine genel kurul kararı ile devir şartları belirlidir. Bu genel kurul kararı uyarınca davalı kooperatif gerekli hizmetleri yapacak, kooperatif üyelerinden talep edenleri de kooperatife üye kabul edecektir. İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulmuş ise de, bozmanın gerekleri yerine getirilmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, davalı işletme kooperatifinin, davacı kooperatifin üyelerine hizmet için kurulduğu, davaya konu taşınmazların devri karşılığında davalı kooperatifçe otopark ve benzeri yatırımlar ile hizmetlerinin yapıldığı, davacı kooperatifin davaya konu genel kurul tarihinde ortağı olan kişilerin, gerek bu genel kurul kararı ile kendilerine verilen “öncelik” dolayısıyla gerekse de açık kapı ilkesi nedeniyle, müracaatları suretiyle ortak olabilecekleri hususları tartışmasız olup, davalı işletme kooperatifi tarafından, açılan dava tarihi itibariyle açık kapı ilkesini ve dolayısıyla Kooperatifler Kanununun 23. maddesindeki eşitlik ilkesini bertaraf edecek uygulamalarda bulunduğuna dair herhangi bir eylemlerinin bulunduğu kesin olarak ispatlanmadığı gibi davalı işletme kooperatifinin tüm üyelere hizmet vermediği hususu iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, dosyanın alanında uzman kişilerden oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, anılan hususlarda müşahhas olaylar var ise belirlenip bu hususları tartışan gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir. Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu, yeterli olmayan bilirkişi kök ve ek raporuna itibar edilerek davanın kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. ” gerekçesiyle ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.Dairemizce de emsal dosyada verilen Yargıtay bozma ilamı benimsenmiş olup Yargıtay bozma ilamında ayrıntılı şekilde ifade edildiği gibi davalı işletme kooperatifi tarafından işbu açık kapı ilkesini ve dolayısıyla Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesindeki eşitlik ilkesini bertaraf edecek uygulamalarda bulunulup bulunulmadığının araştırılarak bu hususta denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1151 E. 2020/87 K. Sayılı 30/01/2020 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/09/2023