Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1663 E. 2020/102 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1663
KARAR NO: 2020/102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/885 Esas
KARAR NO: 2019/1148
KARAR TARİHİ: 26/11/2019
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirket nezdinde İşveren Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … A.Ş (Yeni unvanı: … A.Ş) nin Gebze’de bulunan tesisinde 23/09/2009 tarihinde maydana gelen iş kazasında işçi …’ın vefat ettiğini, müteveffa …’ın ölümünden sonra SGK tarafından müvekkil şirket sigortalısı … A.Ş ile … A.Ş aleyhine Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 2012/363 esas – 2014/889 Karar sayısı ile rücuen tazminat davası açıldığını, dava sonucunda toplam 172.950,30 TL tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiğini, işbu kararın SGK tarafından Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildiğini, karar gereğince, sigortalı şirket … A.Ş tarafından 05/03/2015 tarihinde, dosya borcunun tamamı 288.074,20 TL icra dosyasına ödendiğini, sigortalı … A.Ş nin ödediği işbu tazminatı müvekkil şirket nezdindeki işveren mali mesuliyet sigorta poliçesinden talep etmesi üzerine bu miktarın 06/04/2016 tarihinde sigortalıya ödendiğini, hasarın ödenmesi ile mukavele şartlarına ve Ticaret Kanununun 1472. Maddesi hükmüne göre şirket sigortalısının yerine kaim olmuş ve sigortalının zarara sebebiyet verenler aleyhine mevcut her türlü haklarının şirkete intikal ettiğini, Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 2012/363 Esas 2014/889 Karar sayılı kararının Yargıtay tarafından bozulduğunu, tüm bu nedenlerle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itiraz neticesinde takibin durduğundan davanın kabulü ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesi ile; müvekkil şirket ile dava dışı … A.Ş firması arasında “endüstriyel bakım hizmetleri sözleşmesi” imzalandığnıı, bu sözleşme gereği müvekkil şirket … firmasının Gebze’de bulunan tesislerinde üretim ekipmanlarının bakım işi için görevlendirildiğini, işin yerine getirilmesi sırasında müvekkil şirket çalışanı …’ın iş kazası geçirerek vefat ettiğini, bunun üzerine SGK tarafından geride kalan hak sahiplerine bağlanan gelir ile diğer masrafların rücuen tazmini amacıyla Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 2012/363 esas sayılı dosyası ikame edildiğini, yapılan yargılama sonucunda davacı lehine hesaplanan tutarın müvekkil şirket ile diğer davalı … firmasından müştereken ve müteselsilen tazminine karar verildiğini, bu karar ilişkin hem müvekkil hem … Şirketi tehri icra talepli temyiz yoluna başvurduğunu, temyize konu karar SGK tarafından Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildiğini, taraflarınca icra dosyasına teminat mektubu sunulmuş olup Yargıtay ilgili hukuk dairesinden tehri icra kararı sunulmuş ve takibin müvekkil şirket yönünden durdurulduğunu, diğer davalı … ise tehri icra talepli temyiz yoluna başvurmuş olmasına rağmen icra dosyasının borcunu ödediğini, karar hakkında yapılan temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2015/5687 esas 2016/7346 Karar sayılı 03/05/2016 tarihli bozma ilamı ile yerel mahkeme kararı kusur oranları hakkında yeniden inceleme yapılması gerekliliği nedeniyle bozularak yerel mahkemeye iade edildiğini, söz konusu davanın Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 2016/914 esas sayılı dosyası ile halen görülmeye devam ettiğini, davacı … Sigorta A.Ş huzurdaki dava ile hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmayan alacak miktarını haksız bir şekilde müvekkilden talep ettiğini, … Şirketi tarafından icra dosyasına yapılan ödemenin müvekkil şirket açısından hiçbir bağlayıcılığının olmadığını, zira ilgili takip icra müdürlüğü tarafından müvekkil yönünden durdurulduğunu, açıklanan nedenlerle müvekkilin Gebze 1. İş Mahkemesi’nde görülen dava konusu olaydaki kusur oranı bile belirli değilken, dosyadan alınan bilirkişi raporunun işbu davanın esasına dayanak yapılması ve müvekkil şirkete husumet yöneltmesinin kabul edilemez olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; icra takibinde borcun sebebi olarak Gebze 2. İş Mahkemesi’nin 07/07/2015 tarih, 2011/422 esas, 2015/399 Karar sayılı ilamı çerçevesinde Ferdi Kaza Grup Sigorta Poliçesine istinaden ödenen tazminatın rücuen tahsili talebi olarak belirtildiğini, oysa işbu davada Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 25/12/2014 tarih 2012/363 esas 2014/889 karar sayılı ilamı çerçevesinde işveren mali mesuliyet sigorta poliçesine istinaden ödenen tazminatın rücuen tahsilinden bahsedilerek itirazın iptalini talep ettiği ve davacı icra takibinde belirtilen ilamdan farklı bir ilam için itirazın iptali davası açmış olduğu için bu nedenle davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde, bu dosyada taraf sıfatının bulunmadığını, söz konusu dava ve icra takip dosyasına taraf olmaması ve dosyada sunulu bilirkişi raporunun hiçbir maddi vakıayı ve alacağı ispatlamadığı gerekçeleriyle ilgili icra takibi ile hiçbir alakasının bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davaya konu takibin İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası olduğu, icra dosyasında takip dayanağı belgenin Gebze 2. İş mahkemesinin 2011/422 E. Ve 2015/399 Karar sayılı ilamı olduğu, ancak dava dilekçesinde alacağın dayanağı olarak Gebze 1. İş mahkemesinin 2012/360 2014/889 Karar sayılı ilam olduğu, takip dayağı ile davaca dilekçesinde belirtilen ilamın birbirinden farklı olduğu bu durumun davacı tarafında kabulünde olduğu ve dosyaya sunmuş olduğu 22/11/2019 tarihli beyan dilekçesinde bunun sehven yazıldığının belirtildiği, İtirazın iptali davalarında alacaklının takip talebinde belirttiği sebepler ile ve belgeler ile bağlı olduğu, takip talebinde sunmadığı ve dayanmadığı belgeleri itirazın iptali davasını açtıktan sonra sunup ileri süremeyeceği bu nedenle davanın reddi ile birlikte yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; yargılama sırasında …’ın ölümü ile ilgili müvekkil şirket tarafından tek bir ödeme yapıldığını, bu ödeme de 06.04.2016 tarihinde sigortalı … A.Ş.’ye yapılan 288.074,20 TL’lik ödeme ve dolaysıyla hem icra takibinde hem huzurdaki davada müvekkil şirket tarafından talep edilebilecek başkaca bir zarar bulunmadığını, kaldı ki ödeme emrine bu ödemeye ilişkin banka dekontu da eklendiğini, takip talebinin açıklama kısmında dosya bilgileri yanlış yazılmışsa da davalılara rücu edilen miktar, müvekkil şirket tarafından yapılan ödeme miktarı ile tarafların kusur oranları takipte doğru olarak belirtildiğini, huzurdaki dava gibi bu emsal kararda da, icra takibinde talep edilen ödeme, borç, talep doğru yazılmış, dayanak sözleşme (davamızda ise dayanak karar) yanlış yazıldığını, bu nedenle hukuki dayanaktan yoksun ve hatalı yoruma dayanan yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … A.Ş. Vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme, maktu şekilde avukatlık ücretine hükmetmiş ve gerekçeli kararda “…ÜT uyarınca 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine” şeklinde hüküm kurduğunu, yerel mahkemenin davalılar için ayrı ayrı nisbi şekilde avukatlık ücretine hükmetmemesi …Ü.T. ne aykırı olduğunu, bu nedenle avukatlık ücreti yönünden her davalı için ayrı ayrı nispi vekalet ücretini hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava; sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesine gereğince ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472-1481.maddeleri uyarınca sorumlulardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde davacının, davalılar aleyhine Gebze 2. İş Mahkemesi’nin 07//07/2015 tarih 2011/422 Esas, 2015/399 Karar sayılı ilamı çerçevesinde müvekkil şirket nezdinde Ferdi Kaza Sigorta Poliçesine istinaden ödenen tazminatın tarafların kusurları oranında rücuen tazmini amacıyla 169.455,42 TL asıl alacak, 23.522,61 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 192.983,03 TL ilamsız icra takibi başlattığı, Gebze 2. İş Mahkemesi’nin 07//07/2015 tarih 2011/422 Esas, 2015/399 Karar sayılı ilamı takibe dayanak yapıldığı, her ne kadar 06/04/2016 tarihli ödemeye ilişkin banka dekontu takip dosyasına eklenmiş ise de takibe dayanak belge olarak gösterilmediği anlaşılmıştır. Gebze 2. İş Mahkemesi’nin 07//07/2015 tarih 2011/422 Esas, 2015/399 Karar sayılı ilamı incelendiğinde; davacısının, iş kazasında hayatını kaybeden …’ın miraşçıları, davalılar ise işbu dosyanın davalıları olduğu, iş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazimini talep edildiği görülmüştür. Ancak dava dilekçesinde, davacı alacağının dayanağı olarak; müteveffa …’ın ölümünden sonra SGK tarafından müvekkil şirket sigortalısı … A.Ş ile … A.Ş aleyhine Gebze 1. İş Mahkemesi’nin 2012/363 Esas – 2014/889 Karar sayısı ile rücuen tazminat davası sonucunda verilen karar sonrasında SGK tarafından Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine konu edildikten yapılan ödemeyi göstermiştir. Mahkemenin kararında belirtildiği üzere itirazın iptali davalarının en önemli niteliği, bu davaların icra takibine bağlı, takibin devamına ya da iptaline yol açacak davalar olmasıdır. Bu nedenle, bu davalarda takip talebinde takip dayanağı olarak gösterilen belgeye bağlı olarak yargılama yapılmalıdır. İtirazın iptali davalarının icra takibine bağlı davalardan olmasının doğal sonucu; davacının icra takibine konu edilen alacağının varlığını kanıtlamasının zorunlu olmasıdır. İtirazın iptali davasının konusu, ilamsız icra takibine borçlunun yaptığı itirazın haklı olup olmadığıdır. Mahkeme itirazın haklı olup olmadığını tespit ederken icra takibinin dayandığı takibi esas almalıdır. Alacaklı takip yapılırken dayanmadığı bir belgeye dayanarak itirazın iptali davası açamaz. Yargıtay HGK 14.12.2011 tarih, 2011/19-617 Esas, 2011/749 Karar, 03.05.2006 tarih 2006/19-260 Esas, 2006/251 Karar sayılı kararlarında bu husus ” “İtirazın iptali davası, itiraz üzerine duran ilamsız icra takibinin devamını amaçlayan ve dayanağı olan icra takibine sıkı sıkıya bağlı olan bir dava türüdür. İİK.nun 58.maddesine göre takip talebinde borcun sebebinin gösterilmesi ve borç bir belgeye dayanıyorsa bu belgenin takip talebine eklenmesi gerekir. İİK.nun 60.maddesine göre de ödeme emrinin takip talebine uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Ödeme emrini alan borçlu borcun sebebine ve takibin dayandığı belgeye göre aleyhindeki ilamsız icra takibine itiraz edebilir. Bu durumda alacaklı süresi içerisinde ancak takip talebinde gösterilen belgeye dayanarak itirazın iptali davası açabilir. Başka bir anlatımla alacaklı, takibinde dayanmadığı bir belgeye itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak dayanamaz ” şeklinde ifade edilmiştir. Açıklanan nedenlerle itirazın iptali davası, itiraz üzerine duran icra takibinin devamını amaçlayan ve dayanağı olan icra takibine sıkı sıkıya bağlı olan bir dava türü olup, alacaklı süresi içerisinde ancak takip talebinde gösterilen belgeye dayanarak itirazın iptali davası açabileceği gözetildiğinde icra takibinde gösterilen belge ile davaya dayanak yapılan belgenin farklı olduğu bu nedenle alacaklı takip yapılırken dayanmadığı bir belgeye dayanarak itirazın iptali davası açamayacağından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı … A.Ş. Vekili, davalılar için ayrı ayrı nisbi şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti başlıklı AAÜT’nin 3/2 bendi ” Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret başlıklı aynı tarifenin 7/2 bendi “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere mahkemece, tüm davalılar yönünden aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Davanın aynı sebepten ve dava ön şartının yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması karşısında karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesi gereğince red sebebi ortak davalılar lehine tek ve aynı tarifenin 7/2 bendi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da tespit edilememiş olmasına göre davacı ve davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince tarafların istinaf başvurularının esastan REDDİNE, 2- Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 83,50 TL istinaf yoluna başvurma harcının her bir taraftan ayrı ayrı alınarak HAZİNEYE irat kaydına, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gerekli olan istinaf karar harcının taraflardan peşin alındığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına, 4-Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi.14/10/2020
MUHALEFET ŞERHİ Harçlar Kanunu ve Genel Tebliğinin IV.Maddesinde Temyiz, İstinaf ve İtiraz harçları kısmında Bölge Adliye Mahkemeleri hukuk dairelerine yapılacak istinaf yolu başvuru miktarının, III. Bölümde karar ve ilam harç miktarı belirtildiğinden; istinaf kanun yoluna başvurma harcının , karar ve ilam harç miktarının yer alan hesaplama uyarınca yapılması gerektiği kanaatine varılmakla ; sayın çoğunluğun hükümde belirtilen harç miktarı yönünden görüşüne katılmamaktayım