Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1649 E. 2023/966 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1649
KARAR NO: 2023/966
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/986
KARAR NO: 2019/949
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
BİRLEŞEN DAVA
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS: 2016/1092
KARAR: 2016/802
ASIL DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 08/06/2016 tarihinde işe alım hizmet sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme uyarınca müvekkili tarafından davalıya insan kaynakları ve danışmanlık hizmeti sağlandığı, sözleşmenin 3. Maddesi ile hizmet bedelini KDV hariç adayın yıllık brüt gelirinin %14’ü olarak belirlendiğini, sözleşmenin 5. Maddesi ile davalının kısa liste aday formu paylaşımı akabinde öngörülen proje bedelinin %35’i tutarındaki kısa liste ödemesinin davacıya yapılmasının belirlendiğini, bu kapsamda müvekkili tarafından davalının talebine nazaran 3 farklı pozisyon için araştırmalar sağlandığı, bu kapsamda 3 farklı fatura düzenlendiği, davalı … Franchise Genel Müdürü pozisyonu için müvekkili şirketten aday araştırma yapmasını talep ettiğini, söz konusu araştırma neticesinde 25/06/2016 tarihinde 4 aday paylaşımı yapıldığını, adayların bir tanesi ile görüşmelerin gerçekleştiğini, bu kapsamda verilen hizmete istinaden davalıya 22.958,00 TL (KDV dahil 27.090,44 TL) bedelli faturanın kesildiğini, aynı kapsamda … Genel Müdürü pozisyonu için 22.958,00 TL+ KDV (27.090,44 TL), aynı kapsamda … Gıda Genel Müdürü pozisyonu için 22.958,00 TL + KDV (KDV dahil 27.090,44 TL) bedelli faturaların kesildiği, 27.090,44 TL bedelli 3 adet e-faturanın 28/06/2016 tarihli faturaların kesilmesine karşın davalı şirket tarafından 20/08/2016 tarihinde iade faturası düzenlediği, müvekkili şirketin bu faturadan 26/08/2016 tarihinde haberdar olduğunu, fatura tarihi ile fatura iade tarihleri arasındaki sürenin de müvekkilinin alacağını kanıtlar nitelikte olduğunu, davalı yanın borcunu ödememesi üzerine davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine işbu davanın açılması zarureti doğduğunu belirterek; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava edilmiştir.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Esas davada bahsedilen hususlar nedeniyle sözleşmenin 6.maddesi uyarınca 11.959,94 TL, 16.586,08 TL ve 11.956,94 TL bedelli 3 farklı iptal bedeli faturası düzenlendiğini, faturalar üzerinden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine başlandığını ve davalının takibe itiraz etmesi üzerine işbu davanın açılması zarureti doğduğunu belirterek; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava edilmiştir.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki işe alım hizmet sözleşmesi dayanak gösterilerek haksız ve dayanaksız olarak icra takibi başlatıldığını, iş bu sözleşmeden doğan hizmet bedeline hak kazanılmadığından, borca ve feri’lerine itiraz edildiğini, Taraflar arasında imzalanan sözleşme gereğince; davacı şirket kendisine bildirilen ve ihtiyaç duyulan FGF bünyesindeki pozisyonlara uygun adayların belirtilen pozisyonlara istihdamının sağlanması yükümlülüğünü üstlendiğini, İşbu sözleşmenin 2’nolu ”Hizmetler” maddesinde açıkça davacının edimi olan hizmetin kapsamı belirtildiği: ”…, Müşteri’ye işbu sözleşme şart ve koşulları tahtında müşteri nezdindeki pozisyon(lar) için adayların aranması ve seçilmesi hizmetini sunacaktır.” Hizmet bedeline; ancak hizmetin tam ve sözleşmeye uygun olarak ifası halinde hak kazanacağı, İşe alım hizmeti veren danışmanlık firmalarının amacı; iş ortağı oldukları şirketlerin gerek duyduğu pozisyona özgü yetkinliklerin mevcut olduğu personelin seçimi ve yerleştirilmesi olduğunu, Sözleşme gereği, …’ ın ücrete hak kazanması için işçinin istihdamının sağlanması şart koşulduğunu, başlatılan icra takibinin haksız ve mesnetsiz olduğunu savunmuş, davanın reddine, %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…İddia, savunma, toplanan tüm deliller ile dosyada alınan kök ve ek rapor bir bütün halinde değerlendirilerek; Akdolunan sözleşmeye istinaden taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında davacının davalı şirket adına … Franchise genel müdür pozisyonu, … genel müdür pozisyonu ve … Gıda genel müdür pozisyonlarına yönelik yapılan aday araştırmasına istinaden davacı şirket tarafından davalıya sözleşmenin 3 ve 5. Maddeleri uyarınca 28/06/2016 tarihinde her biri 27.090,44 TL olmak üzere 3 adet e-fatura düzenlendiği, davalının fatura bedellerini ödememesi üzerine davalıya ihtarname keşide edildiği, davalı yanın iade faturası düzenleyip davacıya gönderdiği, davacının da davalı tarafından keşide olunan iade faturasına karşı iade faturası düzenleyerek yeniden ihtarda bulunduğu ve borcun ödenmemesi üzerine asıl davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından takip başlatıldığı; davacı yanca ayrıca sözleşmenin 6. Maddesinde düzenlenen davalı yanın işe alma sürecini iptal etmesi veya geçici olarak askıya alması, boş pozisyonları kendi kaynaklarından veya kendi referanslarından doldurması veya 3 ay içinde projede herhangi bir ilerleme olmaması halinde davacı şirkete ilgili pozisyon için belirlenen veya beklenen ortalama yıllık brüt gelirin %3’ü tutarında iptal bedeli ödeneceği hükmüne nazaran davalı adına iptal bedeli faturaları düzenlenmiş, bu faturalara istinaden birleşen davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takip başlatıldığı anlaşılmakla; davacının davalı şirket adına 3 farklı genel müdürlük pozisyonuna istinaden gerekli araştırmayı yaptığı, adayları belirlediği, davalının kabul edilebilir bir gerekçe belirtmeksizin bu adaylarla ilgili süreci askıya aldığı ve bu sebeple davacının belli bir miktar ücrete hak kazandığı, bilirkişi raporunda ayrıntısında yer verildiği şekilde karşılıklı e-mailler kapsamında yapılan hesaplamada … … genel müdür pozisyonu için adayların ortalama aylık net maaş beklentisi 25.000 TL kabul edilerek sözleşmenin 3. ve 5. Maddesine göre davacının talep edebileceği hizmet bedelinin 27.090,44 TL, diğer iki pozisyonunun her biri için adayların aylık net maaş beklentisi 18.000 TL olmakla, aynı yöntemle yapılan hesaplamada davacının her bir pozisyon için talep edebileceği hizmet bedelinin 19.530,62 TL olduğu, davalının 03/07/2016 tarihinde temerrüde düştüğü, davacının asıl dava kapsamında 66.151,68 TL asıl alacak ve 1.273,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 67.425,10 TL alacak talebinde bulunabileceği, taraflar arasındaki mail yazışmalarından her iki tarafın da kabulünde olduğu üzere sözleşme ilişkisi fiilen son bulmuş olmakla sözleşmenin 3 ve 6. Maddeleri ile adayların maaş beklentisi kapsamında birleşen davaya konu iptal bedellerine yönelik davacının 40.499,96 TL asıl alacak ve (davalının 02/09/2016- 04/09/2016 tarihlerinde temerrüde düştüğü kabul olunarak) 321,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 40.821,03 TL talep edebileceği hesap edilmiş, diğer yandan bilirkişi raporunda yapılan seçenekli hesaplamada davacının yalnızca asıl davaya konu ya da birleşen davaya konu bedelleri talep edebileceği tespitlerine yer verilmişse de sözleşmenin 6. maddesinde, davalı- müşterinin işe alma sürecini iptal etmesi veya geçici olarak askıya alması, boş pozisyonları kendi kaynaklarından veya kendi referanslarından doldurması veya 3 ay içinde projede herhangi bir ilerleme olmaması halinde, davacının davalı- müşteriye ilgili pozisyon için belirlenen veya beklenen ortalama yıllık brüt gelirin %3’ü tutarında iptal bedeli fatura edeceği ve yine sözleşmenin 5. maddesinin ilk bendinde madde 3’te belirtilen toplam hizmet bedelinin %35’ini en fazla üç aday içeren kısa liste sunumunu takiben herhangi bir ön bildirime gerek olmaksızın fatura edileceği, kısa liste sunumunun ifasına ilişkin bedel iade edilemeyeceği ve bu bedele ilişkin olarak fiili seçme veya işe almada dikkate alınmayacağı düzenlenmiş olması karşısında sözleşmenin/davanın taraflarının tacir olmaları, tacir olmanın basiretli bir iş adamı gibi hareket etmeyi gerektirmesi, hukukumuzda ahde vefa ilkesinin geçerli olması ve bunun sonucu olarak davacı ve davalının sözleşme hükümleriyle bağlı olması sebebiyle davacının hem asıl davaya konu hizmet bedelinin %35’lik kısmını hem de birleşen davaya konu iptal bedelini talep etmekte haklı olduğuna kanaat getirilmiş, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar da dikkate alınarak asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan sözleşmenin 3, 5 ve 6. maddelerinde ücret ve iptal taleplerinin hesabının ne şekilde yapılacağı açıkça kararlaştırılmakla dava/takip konusu alacaklar likit kabul edilmiş, itirazın kısmen de olsa haksız görülmesi karşısında davacı lehine asıl ve birleşen davada hükmolunan alacak kalemlerinin %20’si nispetinde icra inkar tazminatı tayinini de içerir şekilde aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur.” gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrar ederek, sözleşmede davacı tarafın ücrete hak kazanabilmesi için işçinin istihdamının sağlanmasının şart koşulduğunu, madde metninin “…bedel müşteri tarafından doğrudan veya dolaylı olarak işe alınan veya istihdam edilen aday başına ödenecektir.” hükmünü haiz olup davacı tarafından gönderilen faturaların defterlere işlenmesi ve sonrasında iade edilmesinin davacı tarafın ücrete hak kazandığını göstermeyeceğini, Davacının adaylara kısa liste sunumu ve adayların istihdamının sağlanması olarak sözleşmede iki ayrı hizmet söz konusuymuş gibi göstermeye çalıştığını, sözleşmede bu şekilde birden fazla hizmet söz konusu olmayıp netice itibariyle edimin personel istihdamı sağlamak olduğunu, hizmet bedelini ödeme yükümlülüğünün de ancak bu taahhüt gerçekleştiğinde doğacağını, müvekkili şirket bünyesinde davacı tarafından herhangi bir personel istihdamı söz konusu değilken, öne sürülen adayların müvekkili şirket tarafından işe alındığı varsayımı ile hizmet bedeli hesaplandığını, ticari işlerde fatura akdin ifasıyla düzenlenecek olup somut olayda edimini ifa etmeyen davacının faturaya itiraz süresi üzerinden müvekkili şirketin ifa borcunu muaccel hale getirmeye çalışmasının açıkça kötü niyetli olup hukuk ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini,Davacı şirket tarafından gönderilen maillerde açıkça istihdam yapılması halinde hizmet bedeline hak kazanılacağının ikrar edildiğini, Müvekkil şirkete 19/07/2016 tarihinde … tarafından gönderilen mailde “Kısa liste bedelleri süreçler tamamlandıktan sonra pozisyon başına her birinin toplam faturasından 22.958 TL düşülerek hesaplanacaktır.” şeklinde belirtildiğini, işe alım hizmeti sunulduktan sonra eğer kısa liste sunumunda bedel alındı ise bu bedelin mahsup edileceğinin davacı tarafça açıkça belirtildiğini, bu durumda kısa liste sunumunun ayrı bir bedele tabi olmayacağını,Davacı tarafça müvekkili şirket dışında 2 farklı şirket için de gösterilen adaylar için müvekkil şirketten bedel talep edildiğini, …’nun davalı şirketten ayrı ve bağımsız tüzel kişiliğe haiz olduğunu, … Gıda adında bir şirketin ise bulunmadığını, Davacı şirket, asıl dava ile talep ettiği hizmet bedellerine hak kazanamaması sebebiyle sözleşmenin iptalini gerçekleştirip iptal bedellerine hak kazanmaya çalıştığını, kabul anlamına gelmemek üzere bir sözleşmeye dayanılarak hem iptale bağlı ücrete hem de ifaya bağlı ücrete hak kazanılamayacağını, ayrıca iptal bedeli işe istihdam edilen personelin brüt ücretinin %3’ü olarak belirlenmişken ilk derece mahkemesi tarafından hem sözleşmenin iptal edildiğinin kabul edildiğini hem de %3’ten çok daha fazla bir tutar için takibin devamına karar verildiğini, kararın çelişkili olduğunu,Dava kısmen reddedildiği için müvekkili lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır.Asıl ve birleşen dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi nedeniyle oluşan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında; davacı tarafından 81.271,32 TL asıl alacak, 1.309,26 TL faiz olmak üzere toplam 82.580,58 TL üzerinden 06/09/2016 tarihinde takip başlatıldığı, takibe konu alacakların 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli, 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli, 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli 3 adet e-faturadan kaynaklandığı, ödeme emrinin 08/09/2016 tarihinde tebliği üzerine davalı tarafından 09/09/2016 tarihinde itiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durduğu, davanın İİK’nın 67.maddesi uyarınca yasal süre içerisinde açıldığı dava değerinin 81.271,32 TL olarak bildirildiği anlaşılmıştır. Birleşen davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında; 50,499,96 TL asıl alacak, 406,77 TL faiz olmak üzere toplam 50.906,73 TL üzerinden 29/09/2016 tarihinde takip başlatıldığı, takibe konu alacakların 18/08/2016 tarihli … fatura no.lu 11.956,94 TL bedelli, 18/08/2016 tarihli … fatura no.lu 11.956,94 TL bedelli, 18/08/2016 tarihli … fatura no.lu 16.586,08 TL bedelli 3 adet e-faturadan kaynaklandığı, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından 03/10/2016 tarihinde itiraz edilmesi nedeniyle icra takibinin durduğu, davanın İİK’nın 67.maddesi uyarınca yasal süre içerisinde açıldığı dava değerinin 40.499,96 TL olarak bildirildiği anlaşılmıştır. Yargılama aşamasında ise her iki dava yönünden icra takibinde talep edilen (asıl davada 1.309,26 TL işlemiş faiz + birleşen davada 406,77 TL işlemiş faiz) 1.716,03 TL üzerinden eksik harç tamamlanmıştır. Bu durumda asıl dava 81.271,32 TL asıl alacak + 1.309,26 TL işlemiş faiz = 82.580,58 TL üzerinden, birleşen dava 40.499,96 TL asıl alacak + 406,77 TL işlemiş faiz = 40.906,73 TL üzerinden açılmıştır. Sözleşme; Taraflar arasında imzalanan 08/06/2016 tarihli İşe Alım Hizmet Sözleşmesinin 1.maddesine göre davacı “…”, davalı “MÜŞTERİ” olarak anılmaktadır. Sözleşmede; “2. Hizmetler …, MÜŞTERİ’ye işbu Sözleşme şart ve koşulları tahtında MÜŞTERİ nezdindeki pozisyon(lar) için adayların aranması ve seçilmesi hizmetini (bundan böyle “Hizmetler”) sunacaktır. MÜŞTERİ, profile ilişkin bütün ilgili detayları …’a sağlayacak ve gerekli olan özel becerileri, yeterlikleri ve nitelikleri belirtecektir. … fonksiyon profilini gözlemleyecek ve MÜŞTERİ’nin kurumsal kültürü ve organizasyonunu kapsamlı bir şekilde kavrayacaktır. MÜŞTERİ’ye işbu Sözleşme süresince yukarıda belirtilen pozisyon(lar) için sunulan arama ve seçme hizmetlerinin yegane sağlayıcısı … olacaktır. MÜŞTERİ Hizmetlerin sağlanmasına ilişkin bütün siparişleri …’a verecektir…3. Hizmet Bedeli … tarafından sunulan hizmetlerin bedeli KDV hariç adayın yıllık brüt gelirinin %14’üdür. (TL cinsinden ). Bedel, MÜŞTERİ tarafından doğrudan veya dolaylı olarak işe alınan veya istihdam edilen aday başına ödenecektir…5. Faturalama ve Ödeme Şartları …, MÜŞTERİ’ye: Madde 3’te belirtilen toplam hizmet bedelinin %35’ini (yüzde otuz beş) en fazla üç aday içeren kısa liste sunumunu takiben herhangi bir ön bildirime gerek olmaksızın fatura edecektir. Kısa liste sunumunun ifasına ilişkin bedel iade edilemez ve bu bedele ilişkin olarak fiili seçme veya işe alma dikkate alınmaz. Madde 3’te belirtilen toplam hizmet bedelinin %65’ini (yüzde altmış beş) MÜŞTERİ’nin (i) adayın seçimini teyit ettiği ya da aday ile istihdam koşullarında anlaştığı veya (ii) adayı istihdam ettiği veya adayın doğrudan ya da dolaylı olarak MÜŞTERİ için çalışmaya başladığı veya (iii) faturayı onayladığı tarihte (hangisi daha önce gerçekleşir ise o tarihte) fatura edecektir. Yukarıdaki (i), (ii) veya (iii) kapsamında ödenecek tutar iade edilemez. MÜŞTERİ kendisine faturalanan tutarları, fatura tarihinden itibaren en geç 2 (iki) hafta içinde …’a ödeyecektir. Gecikme halinde, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası banka mevduat faiz oranı uygulanacaktır. Tüm ödemeler … tarafından tayin edilecek bir banka hesabına yapılmalıdır. …’ın faturasının alınması üzerine, MÜŞTERİ faturayı alım tarihinden itibaren sekiz (8) gün içinde bunu incelemekle yükümlü olacaktır. MÜŞTERİ’nin yukarıda belirtilen süre içinde faturaya yazılı olarak itiraz etmemesi halinde, fatura kabul edilmiş sayılacaktır. MÜŞTERİ’ye faturalanan tüm tutarlar herhangi bir indirim veya kesinti yapılmaksızın ödenmelidir. MÜŞTERİ herhangi bir tutarı mahsup etme hakkına sahip olmayacaktır. 6. İptal Bedeli MÜŞTERİ’nin; işe alma sürecini iptal etmesi veya geçici olarak askıya alması, boş pozisyonları kendi kaynaklarından veya kendi referanslarından doldurması veya 3 ay içinde projede herhangi bir ilerleme olmaması halinde, … MÜŞTERİ’ye ilgili pozisyon için belirlenen veya beklenen ortalama yıllık brüt gelirin %3’ü (yüzde üç) tutarında bir iptal bedeli fatura edecek ve MÜŞTERİ bu tutarı …’a ödeyecektir. 7. Hizmet Süresi ve Fesih İşbu Sözleşme imza tarihinden itibaren 1 (bir) yıl boyunca geçerli olacaktır. Taraflardan hiçbirinin işbu maddede belirtilen şekilde bir fesih bildiriminde bulunmaması halinde, Sözleşme aynı koşullarla 1 (bir) yıl daha uzatılmış sayılacaktır. Aynı hüküm sonraki yıllara da uygulanacaktır… 8. Tarafların Yükümlülükleri MÜŞTERİ adayların nihai seçiminden sorumludur, bu nedenle …’ın adayın seçimi ve/veya hareketleri/performansı ile ilgili herhangi bir yükümlülüğü bulunmayacaktır. Her halükarda …’ın herhangi bir yükümlülüğü, MÜŞTERİ’ye işe alım için tahakkuk ettirilen veya ettirilecek olan bedeli geçmeyecektir. …’ın dolaylı ve sonuçsal zararlardan sorumluluğu bulunmamaktadır.” hükümleri yer almaktadır. İhtarnameler; Davacı vekili tarafından Beşiktaş …Noterliği’nden keşide edilen 22/08/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile; sunulan hizmete ilişkin olarak 28/06/2016 tarihli .. fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli, 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli, 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli 3 adet e-fatura düzenlenip davalı şirkete gönderildiği, ödeme yapılmadığı belirtilerek, muaccel hale gelmiş bulunan 81.271,32 TL tutarındaki toplam fatura bedelinin ihtarnamenin tebliğinden itibaren üç gün içerisinde ödenmesini ihtar edilmiş, Davacı vekili tarafından Beşiktaş …Noterliği’nden keşide edilen 31/08/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile; Beşiktaş … Noterliği’nin 22/08/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi keşide edilerek üç adet faturanın davalı şirkete gönderildiği ancak davalı tarafça 20/08/2016 tarih ve .. no.lu ia.aturası düzenlendiği, davalı şirket tarafından düzenlenen iade faturasının tarihi 20/08/2016 tarihi olmasına rağmen davalı tarafça söz konusu e-faturanın 26/08/2016 tarihi itibarı ile e-fatura sisteminden düzenlediği ve müvekkili tarafından bu tarih itibariyle fatura hakkında bilgi sahibi olunduğu, iade faturasının kabul edilmediği, bu nedenle davalının iade faturasına karşı müvekkili tarafından 26/08/2016 tarihli ve … numaralı iade faturasının e-fatura sistemi üzerinde düzenlendiğini ve yine e-fatura sistemi üzerinden davalı şirkete gönderildiğini belirterek, düzenlenen 3 adet e-fatura bedelinin muhatap tarafından ihtarnamenin tebliğinden itibaren bir gün içinde ödenmesi ihtar edilmiştir.Bilirkişi raporu; Mahkemece mali müşavir ve insan kaynakları yönetimi ve işletme uzmanı bilirkişi heyetinden alınan raporda; Tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının icra takip tarihi itibari ile davalıdan 121.771,28 TL (asıl ve birleşen dosyaya konu faturalar toplamı) alacaklı olduğu, davalının ise asıl davaya konu 28/06/2016 tarih ve 27.090,44 TL bedelli üç adet faturayı defterlerine kaydetmesine rağmen 20/08/2016 tarihinde 81.271,32 TL bedelli iade faturası düzenlediği, birleşen davaya konu faturaların ise davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının defterlerine göre 0,00 TL borçlu/alacaklı olduğu, dava konusu alacak miktarlarının hesaplanmasında taraflar arasında yapılan ve itiraz edilmeyen 16/08/2016 tarihli e-mail yazışmasında yer alan rakamsal ölçütlerin esas alındığı, Asıl dava yönünden; sözleşme kapsamı genel müdür adaylarının 2 tanesinin aylık net gelirinin 18.000,00 TL, 1 tanesinin ise 25.000,00 TL olduğu hususunda davalının e-mail yazışmalarında herhangi bir itirazının bulunmaması nedeniyle hesaplamada bu miktarların kabul edildiği, aylık net geliri 18.000,00 TL olan genel müdür pozisyonu için kısa liste nedeniyle yıllık brüt ücretin 337.782,96 TL olduğu, davacının çalışma yüzdesi %14 olup 337.782,96 TL X % 14 = 47.289,61 TL, kısa liste yüzdesi ise % 35 olduğundan 47.289,61 TL X % 35 = 16.551,37 TL olduğu, 2 aday için hesaplanarak KDV eklendiğinde 33.102,74 TL (16.551,37 TL X 2) + 5.958,49 KDV = 39.061,23 TL hesaplandığı, Aylık net geliri 25.000,00 TL olan genel müdür pozisyonu için kısa liste nedeniyle yıllık brüt ücretin 468.541,00 TL, davacının çalışma yüzdesi %14 olup 468.541,00 TL X % 14 = 65.595,00 TL, kısa liste yüzdesi ise % 35 olduğundan 65.595,00 TL X % 35 = 22.958,00 TL olduğu ve KDV eklendiğinde 22.958,00 TL + 4.132,44 KDV = 27.090,44 TL olduğu, Asıl davada takibe konu asıl alacak miktarının 39.061,23 TL + 27.090,44 TL = 66.151,67 TL ve işlemiş faiz 1.273,42 TL hesap edildiği, Birleşen dava yönünden; yıllık gelirin % 3’ü üzerinden hesaplama yapıldığında, aylık geliri 18.000,00 TL olan 2 aday için ve aylık 25.000,00 TL olan 1 aday için ayrı ayrı hesaplama yapıldığında (2 adet 10.133,00 TL + KDV ve 1 adet 14.056,00 TL + KDV) 40.499,96 TL hesaplandığı, işlemiş faizin ise 321,07 TL olduğu, Davacının asıl dava yönünden hesap edilen bedele hak kazanacağı ancak sözleşmenin 6.maddesinde ifade edilen iptal bedeline hak kazanamayacağının düşünüldüğü yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Asıl dava; Asıl davaya konu alacak, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3. ve 5.maddelerinden kaynaklanmaktadır. Sözleşmenin 3.maddesinde davacı tarafından sunulan hizmetlerin bedeli KDV hariç adayın yıllık brüt gelirinin %14’ü olarak belirlenmiş, 5.maddede ise davacının bu hizmet bedelinin %35’ini (yüzde otuz beş) en fazla üç aday içeren kısa liste sunumunu takiben herhangi bir ön bildirime gerek olmaksızın fatura edeceği ayrıca kısa liste sunumunun ifasına ilişkin bedel iade edilemeyeceği gibi bu bedele ilişkin fiili seçme veya işe almanın dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir. Davacı tarafından bu kapsamda her biri “danışmanlık hizmeti” açıklamalı 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli, 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli, 28/06/2016 tarihli … fatura no.lu 27.090,44 TL bedelli 3 adet e-fatura düzenlenmiştir. Bu faturalar davalı tarafından 28/06/2016 yevmiye tarihi ve …, …, … fiş no. ile defterlerine kaydedilmiştir. Davalı defterlerine göre 28/06/2016 tarihi itibariyle fatura bedelleri toplamı olan 81.271,32 TL borçlu iken 20/08/2016 yevmiye tarih … fiş no. ile kendi düzenlemiş olduğu “.. no.lu iade.32 TL bedelli iade faturası” ile borç bakiyesini sıfırlamıştır. İade faturası üzerine davacı tarafından ise 26/08/2016 tarihli … fatura no.lu 81.271,32 TL bedelli “… no.lu faturaya istinaden iade” açıklamalı fatura düzenlenmiş, bu fatura ise davalı tarafından defterlerine kaydedilmemiştir. 6102 sayılı TTK’nın 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Dava konusu faturaların, davalı tarafından 8 günlük süre içerisinde iade edilmediği gibi ticari defterlerine kaydedildiği, buna rağmen yaklaşık 2 ay kadar sonra iade fatura düzenlendiği, taraflar arasındaki yazışmalar da dikkate alındığında kısa liste sunumuna ilişkin hizmetin verilmediğinin davalı tarafça ispatlanamadığı aksine hizmetin verildiğinin davacı taraça kanıtlandığı dikkate alındığında, mahkemece asıl dava yönünden verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Birleşen dava; Birleşen davaya konu talep ise sözleşmenin 6.maddesine dayanmaktadır. Davacı taraf asıl dava konusu pozisyonların sonuçlanmaması nedeniyle iptal hükmü gereğince fatura düzenlemiştir. Sözleşmenin 6.maddesi; davacı tarafından çalışmalara başlanmasına rağmen çalışmaların iptal edilmesi, geçici olarak askıya alınması, boş pozisyonların kendisi tarafından doldurulması veya projede 3 ay içinde bir ilerleme olmaması halinde tartışılabilecektir. Somut dosyada ise kısa liste sunumu yapmasıyla sözleşme konusu hizmetin verilmesi konusunda belli bir aşama katedildiği ve sözleşmenin 3. ve 5. maddeleri uyarınca davacının bedele hak kazandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca sözleşmenin 3. ve 5. maddeleri uyarınca hesaplanan bedelin, iptal halinde hak kazanılacak bedelden fazla olduğu da dikkate alındığında artık iptal hükmü nedeniyle davacının ayrıca bir bedele hak kazandığından söz edilemeyeceği için davacının hem hizmet bedeli hem de iptal bedeli talebi yerinde görülmemiştir. Bu durumda birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hem asıl davada hizmet bedeline, hem de birleşen davada iptali bedeline hükmedilmesi hatalıdır. Kötüniyet tazminatı talebi; İİK 67/2 maddesinde “…borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Davalı tarafça kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise, davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğuna dair bir belge, delil bulunmadığından asıl davada reddedilen kısım yönünden kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Yine birleşen dava yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde kısmen kabul kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi neticesinde de kötüniyet tazminatına ilişkin koşullar oluşmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin asıl dava yönünden istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, birleşen dava yönünden istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına ve birleşen davanın reddine, kötüniyet tazminatı koşulları oluşmadığından davalı vekilinin bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı vekilinin asıl dava yönünden istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalı vekilinin birleşen dava yönünden istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.2 bendi uyarınca KABULÜ ile İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/12/2019 tarihli 2016/986 E. 2019/949 K. sayılı kararının birleşen dava yönünden KALDIRILMASINA ve DAİREMİZCE YENİDEN HÜKÜM TESİS EDİLMESİNE, a-Birleşen (İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1092 E.) davanın REDDİNE, b-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE, 3-İlk Derece Mahkemesi yönünden; a-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından yatırılan 691,64 TL’den mahsubu ile bakiye 511,74 TL’nin davacıya iadesine, b-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,c-Davacı tarafından yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,ç-Davalı tarafından yapılan 64,00 TL (müzekkere ve davetiye gideri) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, d-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısımların karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf yargılama giderleri yönünden,a-Davalı tarafından asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına,b-Asıl dava yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 1.152,00 TL’den mahsubu ile bakiye kalan 972,10 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, c-Asıl dava yönünden istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasınaç-Birleşen dava yönünden, Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 698,00 TL’den mahsubu ile bakiye 518,10 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine,d-Davalı tarafın birleşen dava yönünden yapmış olduğu 328,50 TL (istinaf başvuru ve karar harcı) ve 20,00 TL posta masrafı olmak üzere toplamda 348,50 istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,e-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,f-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,g-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere, istinaf karar harcı yönünden oy çokluğu, esasa yönelik ve sair incelemeler yönünden oybirliği ile karar verildi.14/06/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.