Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1643
KARAR NO: 2023/839
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2020
ESAS NO: 2018/306
KARAR NO: 2020/145
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 03/04/2018
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma yurt içi ve yurt dışında lojistik hizmeti veren bir firma olup bu bağlamda davalı şirket ile aralarında ticari ilişki kurulduğunu, müvekkili şirketin davalıya karşı sunmuş olduğu hizmet ilişkisinden kaynaklanan ücret davalı tarafça ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı 1.499 USD + 409,44 TLolan borcuna istinaden başlatılan icra takibinde haksız ve dayanaksız olarak borca itirazda bulunduğunu, davalı tarafından borcu olmadığından bahisle icra takibine itirazda bulunulmakla beraber müvekkili şirket hesaplarına 410 TL ödemede bulunulduğunu davanın kabulüne, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine ikame edilen dava, evvelce yapılmış bir icra takibine vaki itiraza dayalı, itirazın iptali davası olduğunu, yasa gereği 1 yıllık hak düşümü süresi içinde açılacak davalardan olmakla, zamanaşımına uğramış talep ve davayı havi olduğunu, müvekkili ile davacı yetkilileri arasında yapılan mutabakat ve elektronik posta yazışmaları gereği, dava konusu gönderiye ilişkin navlun bedeli alıcı taraftan alınacağını, müvekkili yanca sadece sigortaları ödenecek olduğunu, tüm bu mutabakata rağmen, her nedense alıcıdan tahsil edilmeyen navlun bedeli, dönüp dayanaksız bir şeklide, müvekkilinden ısrarla talep edildiğini, davacı firma yetkilisi …’e müvekkili yanca 10/06/2016 tarihinde yapılan elektronik posta yazışması ile bu durum açıkça belirtildiğini ve bu kayıtla kabul edilerek gönderi yapıldığını, tüm bu gerçekleri bertaraf ederek haksız ve dayanaksız olarak müvekkilinden alıcıdan alınması gerekli navlun bedelinin tahsiline çalışılmasının hukuken himaye edilecek bir yönü bulunmamakta olduğunu, davacının kendi defterlerinde müvekkili borçlu olarak kaydetmesinin bu maddi gerçeği değiştirmeye bir katkısı olmayacağını, arz ve izah edilen nedenlerle, haksız ve dayanaksız davanın reddi ile yargılama gideri, ücreti ve vekalet ve müvekkili lehine hükmolunacak inkar tazminatının davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Davacı, dava dilekçesi ile, yurt içi ve yurt dışında lojistik hizmeti veren bir firma olarak, davalı şirket ile aralarında ticari ilişki kurulduğunu, davacı şirketin davalıya karşı sunmuş olduğu hizmet ilişkisinden kaynaklanan ücretin davalı tarafça ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı 1.499 USD + 409,44 TL olan borcuna istinaden başlatılan icra takibinde haksız ve dayanaksız olarak borca itirazda bulunduğunu belirterek, itirazın iptalini talep etmiş, Davalı cevap dilekçesi ile, davacı yetkilileri arasında yapılan mutabakat ve elektronik posta yazışmaları gereği, dava konusu gönderiye ilişkin navlun bedelinin dava dışı alıcı taraftan ödeneceğini, davalının sadece emtianın sigortalarını ödeyeceğini, tüm bu mutabakata rağmen, davacının, malın teslim edildiği alıcıdan tahsil edilemeyen navlun bedelini kendilerinden istediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur. Dava, taşıma sözleşmesi nedeniyle ticari ilişkiden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK 67. Maddesine göre iptali talebidir. Dava 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olup, tarafların arasında ticari ilişki olduğu hususu tarafların kabulünde olup, davacı taraf ticari defter deliline dayanmakla, alacak miktarı hususunun tespiti için tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verilmiştir. 13/03/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiki süresinde yapıldığı ve defterlerin delil niteliğinde olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yapıldığını ve defterlerin delil niteliğinde olduğu, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında davalı şirket tarafından 10/09/2016 tarihli … yevmiye kayıtlı … nolu iade faturası tutarı 1.499,00-USD işlenmediğinden, davacı şirketin alacağının 1.499,00-USD olarak tespit edildiği, davalı şirketin ise davacı şirkete 10/09/2016 tarihli 123 yevmiye kayıtlı … nolu iade faturası tutarının 1.499,00-USD düzenleyip işlendiğinden davacı şirketin alacağı 43,89-TL olarak tespit edildiği anlaşılmaktadır.Hizmetin davacı yanca ifa edildiği hususunda da, bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu anlamda, iadeye konu fatura hizmetinin ödemesinden kimin sorumlu olduğu yönünden mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre, davalı her ne kadar, ödemenin, emtianın teslim edildiği dava dışı alıcı tarafından yapılacağını ve bu konuda davacıya mail atıldığını ifade etmiş ise de, mailin tek taraflı olduğu ve bunun davacı tarafından kabul edildiğinin ispat edilemediği, dava konusu taşıma işinde, davalı firmaya ait emtianın davacı tarafça taşındığı sabit olduğu, taşımanın yapıldığı tarihte taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdirildiği yönünde bir iddiada bulunulmadığı gibi, bu yönde bilgi veya belgeye rastlanılmadığı, dolayısıyla dava konusu taşıma işinin sözleşme kapsamında yapıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne ve Alacağın likit ve hesaplanabilir olması, davalı/borçlunun itirazlarında haksız olduğunun anlaşılması karşısında hüküm altına alınan asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı toplamının %20’si oranında İİK 67/2 maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmiştir.” gerekçesi ile ”Davanın kısmen kabulü (faiz yönünden) ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 1.499,00-USD ve 593,27-TL asıl alacak üzerinden 1.499,00-USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası’nın 1 yıl vadeli USD mevduata verdiği en yüksek faiz oranı ile birlikte 593,27-TL asıl alacak için takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile takibin devamına, alacağın 1.045,24-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı tarafından 13/10/2016 tarihinde 1.499,00USD asıl alacak 409,44 TL asıl alacak, 183,83TL protesto masrafı olmak üzere toplam 1.499,00 USD ve 593,27TL cari fatura ve cari hesap alacağının tahsili, usd asıl alacağa %7; TL asıl alcağa %10.50 işleyecek faiz ile birlikte tahsil tarihlerindeki T.c. Merkez Bankasının efektif satış kur değerleri üzerinden TL karşılığı istemiyle takip başlatıldığı, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın İİK 67.maddesi uyarınca yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece taraflara ait ticari defterler üzerinde inceleme yaptırılmasına karar verilmiş, tanzim olunan raporda; davacı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiki süresinde yapıldığı ve defterlerin delil niteliğinde olduğu, davalı şirketin ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdikinin süresinde yapıldığını ve defterlerin delil niteliğinde olduğu, davacı şirketin ticari defter kayıtlarında davalı şirket tarafından 10/09/2016 tarihli … yevmiye kayıtlı … nolu iade faturası tutarı 1.499,00-USD işlenmediğinden, davacı şirketin alacağının 1.499,00-USD olarak tespit edildiği, davalı şirketin ise davacı şirkete 10/09/2016 tarihli 123 yevmiye kayıtlı … nolu iade faturası tutarının 1.499,00-USD düzenleyip işlendiğinden davacı şirketin alacağı 43,89-TL olarak tespit edildiği, davalının takipten sonra 31/10/2016 tarihinde 410,00TL ödeme yaptığı” yönünde görüş bildirilmiştir. Davalı taraf, davacı yetkilileri arasında yapılan mutabakat ve elektronik posta yazışmaları gereği, dava konusu gönderiye ilişkin navlun bedelinin dava dışı alıcı taraftan ödeneceğini, davalının sadece emtianın sigortalarını ödeyeceğini, tüm bu mutabakata rağmen, davacının, malın teslim edildiği alıcıdan tahsil edilemeyen navlun bedelini kendilerinden istediğini iddia ederek davacı tarafa gönderilen maili delil olarak sunmuştur. Mailin incelenmesinde; davalının, ticari ilişkisi olduğu dava dışı firmaya, kendisinin gönderdiği mailin gitmediğinden bahisle, davacıya iletmesi için mail gönderdiği, mail içeriğinde davacı çalışanına hitaben, ‘… hanım, merhaba. Çeki list ve fatura bilgileri aşağıdaki gibidir. Ödeme şekli peşin, navlun karşı taraf ödeyecek. Sigortayı ben yapıyorum” yazdığı, davacı tarafından gönderilen bir mail veya mutabakat metninin sunulmadığı görülmektedir. 6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Somut olayda takip konusu faturanın her iki tarafın ticari defterlerine 2016 yılı 6. Ayda kaydedildiği, davalı tarafça sekiz günlük süreden çok sonra 9. Ayda iade faturası düzenlendiği, bu bağlamda fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, taraf arasında hizmetin sunulduğu hususunda anlaşmazlık bulunmadığı, taraflar arasında alacağa konu taşıma ücretinin, emtianın teslim edildiği dava dışı alıcı tarafından ödeneceğine ilişkin bir mutabakatın bulunmadığı, ücretten kimin sorumlu olduğu hususunun davalı ile onun emtia gönderdiği şirketin iç ilişkisi olduğu, davalının davacıya 1.499,00 USD borçlu olduğu, alacak likit ve takibe itirazın haksız olduğu anlaşılmakla; davanın kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir. Davalının alacağa ve icra inkar tazminatına yönelik istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davacı taraf, icra takibinde 1.499,00USD asıl alacak 409,44 TL asıl alacak, 183,83TL protesto masrafı olmak üzere toplam 1.499,00 USD ve 593,27TL talep etmiş, davalı taraf ise takibe itiraz ettikten sonra ancak davadan önce 31/10/2016 tarihinde 410,00TL ödeme yapmıştır. Davacı taraf, dava dilekçesinde dava değerini 1.499,00 USD olarak belirterek takibe itirazın iptalini talep etmiştir. Her ne kadar mahkemece isabetli olarak alacağın varlığı kabul edilmiş ise de; hataya düşülerek davanın kısmen kabulü ile (faiz yönünden) ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 1.499,00-USD ve 593,27-TL asıl alacak üzerinden 1.499,00-USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi gereğince T.C. Merkez Bankası’nın 1 yıl vadeli USD mevduata verdiği en yüksek faiz oranı ile birlikte 593,27-TL asıl alacak için takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile takibin devamına şeklinde hüküm kurarak davacının talebini aşmıştır.HMK’nin 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK 355 maddesi uyarınca kısmen kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nin 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca karar kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile, 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi uyarınca İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/306 E. 2020/145 K. sayılı 21/02/2020 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 2- Davanın KISMEN KABULÜNE (FAİZ YÖNÜNDEN),
a) İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen İPTALİNE, b) Takibin 1.499,00-USD asıl alacak üzerinden 1.499,00-USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 4/A maddesi gereğince Devlet Bankalarının 1 yıl vadeli USD mevduata verdiği en yüksek faiz oranı ile birlikte takibin DEVAMINA, c)Asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, 3-İlk derece mahkemesi yargılama giderleri yönünden, a-Kabul edilen 1.499,00-USD nin dava tarihindeki TCMB efektif satış kuruna göre karşılığı olan 5.958,52-TL üzerinden alınması gereken 407,00 TL ilam harcından peşin alınan 101,96TL harcın mahsubu ile bakiye 305,04 TL’nin davalıldan alınarak Hazine’ye irat kaydına, b-Davacı taraf dava ve duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden dava tarihindeki TCMB efektif satış kuruna göre karşılığı olan 5.958,52-TL üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 maddesi uyarınca 5.958,52-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-Davacı tarafından yapılan 600,00-TL bilirkişi ücreti, 20,00-TL posta ile tebligat masrafı ve 101.96 TL peşin harç olmak üzere toplam 721,96-TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, d-HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davalı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafça yatırılan 90,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davalı tarafın yapmış olduğu 238,60 TL (istinaf başvuru ve karar harcı toplamı) ile istinaf posta masrafı 23,50 TL olmak üzere toplam 262,10 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ç-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara karar kesinleştğinde ilk derece mahkemesince iadesine, d-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2023