Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1632 E. 2023/992 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1632
KARAR NO: 2023/992
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2011/218 Esas
KARAR NO: 2019/1134
KARAR TARİHİ: 12/12/2019
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı …’nin 13/06/2010 tarihinde yapılan 2009 yılı olağan genel kurulunda gündemin 7.maddesinde alınan kararların kooperatif ortak menfaatine, ortakların eşitlik ilkelerine, iyi niyet kurallarına ve hukuka aykırı olduğundan bahisle iptalini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile;alınan kararların usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının iş bu davaya konu ettiği hususların İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/364 esas ve yine İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/526 esas sayılı dosyalarında görülmekte olduğunu, yüklenici şirketin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması yönetim kurulunun yüklenici şirket seçimindeki hatadan kaynaklanmadığını, gecikmenin yıllardır kanunsuz bir işgal bulunması ve idarenin de bu konuda tepkisiz kalmasından kaynaklandığını, yüklenici şirketin araziyle ilgili bu engellerin kaldırılarak işlerinin en kısa zamanda sonuçlandırılmasını sağlayabilmek adına çalışmalar yaptığını, davacının eleştirdiği yüklenicinin, işgalcilerle sulh olarak onlara başka evler teklif etmekte ve adeta bir sosyal sorumluluk görevi ifa etmeye çalışmakta olduğunu, yönetim kuruluna yüklenici şirketi belirlemek, sözleşmeler yapmak, gerektiğinde değişiklik ya da ek düzenlemeler yapmak gibi çok geniş kapsamlı yetki tanındığını, yönetim kurulunun ana sözleşmede yer alan hak ve yetkilerini kullanırken; yasalar ve objektif iyiniyet kurallarından doğan sorumluluk çerçevesinde tamamen serbest bir biçimde yönetim faaliyetini yönetmekte olduğunu, yönetim kurulunun da kendine tanınan bu geniş kapsamlı yetkiler çerçevesinde kooperatif ve üyeleri lehine düzenlemeler ve işlemler yaptığını, yüklenici seçimi ve işin bitiş süresi gibi konularda da kooperatif çıkarlarını koruyucu işlemler yaptığını, bu doğrultuda yükleniciden cezai şart istenmesinin gerekip gerekmediği konusunda davacıya katılmadıklarını, 7 nolu karar yönünden; davacının, bilançonun muhasebe sistemi uygulama genel tebliğine aykırı olduğu ve bilanço ve gelir-gider hesaplan hakkındaki sair iddiaları gerçeği yansıtmadığını, îbra kararlarının yeterli yasal nisapla alındığını ve davacının işbu ibra kararlanmn iptaline ilişkin gerekçelerinin doğru olmadığını, kooperatif, hesapları yürürlükteki yasal mevzuat ve düzenlemelere uygun bir şekilde tutmakta ve hesapların gerçekleri yansıttığını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Her ne kadar davacı talepleri arasında Genel Kurul’da görüşülen gündemin 7. maddesinin iptali yanında yükleniciden alınmayan geçikmeye ilişkin cezai şartlar ve yüklenici sorumluluğunda olmasına rağmen kooperatif tarafından ödenen vergilerin yükleniciden tahsili istemi de var ise de; yüklenici davada taraf olmadığı gibi bu yönde açılmış usulune uygun davada bulunmadığından inceleme konusu yapılmamıştır. Davacı yan; ana sözleşmede ortaklar arasında yazılı hisse farkı olmadığını, yönetimin fark olduğunu iddia etmesi durumunda ise 1986’dan bugüne kadar ödemelerin hesabını yapıp, ortaya koyması gerektiğini, aynca müktesep hak denerek, oldu bittiye getirilerek ek sözleşmeye 28 dubleks daire tipi değişikliğinin konulduğunu, 2006 yılından itibaren gelen gecikmeden doğan cezai şartın ve alınması gereken arazi vergisi payının yönetim kurulu tarafından neyin karşılığı olduğunun anlaşılamadığını ileri sürmektedir. Yanlar arasındaki ihtilaf; davalı …’nin 13/06/2010 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul’da gündemin 7.maddesinde görüşülen yönetim kurulu faaliyet raporları ile bilançolara ilişkin gündemin 5. ve 6. maddesine ilişkin alınan kararların kooperatif ortak menfaatine, ortakların eşitlik ilkelerine, iyi niyet kurallarına ve hukuka aykırı aykırı olup olmadığı, iptali şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkindir. Bilirkişiler “ana sözleşme ile tadil sözleşmesi arasında blokların ve dairelerin nevi ve sayısı arasında ve kooperatife verilecek blok yerleri seçiminde bariz fark olduğu, kooperatife verilecek blok yeri seçiminde yükleniciye tanınan iradenin arsa sahibinin kendine arzu ettiği yerden dairelere sahip olma fırsatını kaldıracağı, bu değişikliğin ortakların menfeatine olmayacağı, İlk sözleşmeden farklı olarak talep edilen 28 adet dubleks daire ortaklar arasında sebepsiz ve haksız farklılık yarattığı, genel kurulda kararlaştırılmadığı ve davalı tarafından da net açıklanamayan A ve B grup hisseli ortaklara verilmesinin haklılığı olmadığı ve verilecek iki kapalı otopark sayısının bire düşürülmesinin ortaklar menfeatlerine olmadığı yukardaki tespiti yapılan durumlann ortaklar arasında eşitsizlik yaratacağı, bahse konu arsanın daha imar planı belli olmadan ve projesi onaylanmadan ve de daire m2 leri belirlenmeden yapılacak 56 adet 12 daireli blok sayısının % 25 inin 24 blokta 168 daireyi içereceğinin ve inşaat metre karelerinin dahi hesabının yapılamayacağı, sözleşmede belirlenen % 75 oranında 168 daireden neye dayanılarak davacı iddiaları parelelinde 28 adedinin dubleks olarak verilmesinin geçerli sözleşmede muavaza konusu olacağı ve 10 numaralı parselde yapılması düşünülen tasarruflar için de davacı iddialarının geçerli olup öncelikle bir imar planının oluşması ve bu imar planı ve projesi olmadan yapılan taahhütün yok hükmünde tutulacağı ve anlaşmazlık yaratacağından ortaklar menfaatini korumaya yönelik olmadığı, bazı üyelerin aidat ödemelerindeki geçikmelerden geçikme faizi alınmadığı v.s.” dalayısıyla gündemin 7. maddesi içinde görüşülen gündemin 5. maddesinine ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporunun yerinde olmadığı,iptali şartlarının bulunduğu, yine gelir gider ve blançolara ilişkin yine gündemin 7. maddesi içinde görüşülen gündemin 6. maddesine ilişkin olarak “defterlerin muhasebe standartlarına uygun düzenlenmediği iptal şartlarının oluştuğu ” mütalaasında bulunmuşlardır. Mahkememizce neticesi bekletici mesele yapılan İstanbul 3. ATM ‘nin 2013-293 esas sayılı dosyasında 14.06.20009 tarihli Genel Kurul’da bir önceki yıla ilişkin yine faaliyet raporları, gelir-gider tablosu ve blançolar ve ibraya yönelik maddenin aynı gerekçelerle iptali istemine yönelik davanın kabul ile sonuçlandığı ve kararın mündericattan geçerek kesinleştiği, faaliyet raporları ve bilançoların birbiri ile bağlantılı olduğu, dolasıyla yönetim kurulu faaliyet raporu ve bilançolardaki “Esasen ana sözleşme 168 normal balkonlu dairenin 28 adedinin çatı dubleks şeklinde yapılması,140 adedinin normal balkonlu daire olarak yapılması ve A grubu, B grubu şeklinde ayrıma gidilmesine ilişkin kararın üyeler arasında eşitsizliğe sebep olduğu, bazı üyelerin aidat ödemelerindeki geçikmelerden geçikme faizi alınmadığı ” şeklindeki tespitler doğrultusunda dava konusu maddenin iptali şartları oluşmakla davanın kabulü cihetine gidilmiştir. Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kabulü ile; davalı … Kooperatifinin 13/06/2010 tarihli genel kurulunun (gündemin 7.maddesi içinde görüşülen, gündemin 5.maddesine ilişkin yönetim kurulu faaliyet raporu ile yine 7.madde içinde görüşülen gündemin 6.maddesine ilişkin gelir gider tablosu ve bilançolara dair) yönetim kurulu faaliyet raporu, gelir gider tablosu ve bilançolar ile ibraya ilişkin gündemin 7.maddesinin kanuna, ana sözleşmeye ve objektif iyi niyet kurallara aykırı olduğundan bahisle iptaline, davacı tarafın sair talepleri yönünden usulüne uygun olarak harçlandırılmış dava bulunmadığından karar tesisine yer olmadığına ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili tarafından, cevap dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak, dava dilekçesinin, sadece genel kurul kararında alınan 7 numaralı kararın iptalini değil, A ve B grubu ortak ayrımını, 2008 yılında yapılan tadil sözleşmesinin de yargılanması talebini içerdiğini, ilk derece mahkemesinin karar içeriği ve gerekçesi ile kararına dayanak yaptığı bilirkişi heyet raporu, müvekkilim kooperatifte bir kaos yaratacak biçimde pek çok maddi ve hukuki hata içerdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, 13/06/2010 tarihinde yapılan 2009 yılı Olağan Genel Kurulu gündemin 5. Ve 6. Maddesinde konu 2008 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilanço gelir gider hesaplarının ve denetim kurulunun 2008 yılına ait denetim raporunun oylaması ile yönetim ve denetim kurulunun ibrasına ilişkin 7. Maddesinde alınan kararın, kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan bahisle iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamına göre ; davacının kooperatif ortağı olmakla en az bir pay sahibi oldukları konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Toplantıya çağrılanları ihtiva eden hazirun cetvelinde 158 ortağın toplantıya çağrıldığı, 65 ortağın asaleten 43 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 108 ortağın toplantıya bizzat veya temsilen katıldığı tespit edildiği, toplantının açılması için gerekli çoğunluğun mevcut olduğu görülmüştür. Genel kurul kararlarının iptali için dava açabilecek kişiler ve dava açma süresi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiş olup, genel kurul toplantısında hazır bulunup da, karara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren ortağın toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabileceği belirtilmiştir. Davacı, dava konusu genel kurul kararının iptali davalarını, bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açmıştır. Genel kurul kararının iptali için aranan koşullar, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiştir. İptali talep edilen gündem maddelerine ilişkin kararların her birine davacılarca muhalefet edildiği ve muhalefet şerhinin tutanağa geçilmiş olduğu, red oyunun kullanıldığı, dava açma koşulunun yerine getirildiği anlaşılmıştır. Gündem maddeleri incelendiğinde; 5. Maddede, 2008 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilanço gelir gider hesaplarının okunduğu, 6. Maddede, denetim kurulunun 2008 yılına ait denetim raporunun okunduğu, 7. Maddde, okunan 2008 yılı raporları ile 2008 yılı bilançosu ve gelir gider hesapları genel kurul müzakeresine açıldığı, gündem maddesi görüşüldüğü sırada söz alan davacı …, ” dubleks daireler ile normal daireler arasındaki fark 400.000,00 ABD doları iken 17.000 ABD doları olarak anlatılıyor, 140 adet normal dairenin sahibi 28 adet dubleks dairenin sahibini maddi olarak takviye etmekte, 2. Etapta da bunun tekrarını istemiyorum ” şeklinde beyanda bulunduğu, söz alan kooperatif üyelerin sorularına ve tenkitlerine yönetim kurulu başkanınca karşılık verildiği, müzakerelerin tamamlanmasından sonra 2008 yılı raporları ile bilanço gelir gider hesapların oylamasına geçildiği, 9 ret oyuna karşılık 81 kabul oyu ile oy çokluğu ile kabul edildiği, yönetim kurulunun 2008 yılı faaliyetlerinden dolayı ibraya sunulduğu, 8 ret oyuna karşılık 72 kabul oyu ile oy çokluğu ile ibra edildiği, denetim kurulunun 2008 yılı faaliyetlerinden dolayı ibraya sunulduğu, 8 ret oyuna karşılık 77 kabul oyu ile oy çokluğu ile ibra edildiği görülmüştür. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davalı kooperatif defterleri üzerinde bilirkişiler Prof. Dr. …, Doç. Dr. … ve mali müşavir … marifetiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi heyetinin ibraz ettiği 03/04/2012 havale tarihli raporda; Öncelikle üyelerin ödediği bedellerin ilgili üyenin sayfasına kaydedildiği, ancak defter sayfalarının dolması nedeniyle bu sayfaların üzerine Kooperatif Ortak Defteri başlıklı sayfaların zımbalanmış olduğu, ancak bu sayfalann tasdiksiz olduğu görülmektedir. Bu üye kayıt defterlerinin kendisine ayrılan dairenin başlık kısımlarında, çeşitli numaralar var ise de bunların dublex mi yoksa normal dairemi olduğu anlaşılmamaktadır.Yine bunun yanında defterlerde bazı pay sahiplerinin sahip oldukları hisseler ile ilgili olarak kurşun kalem ile A ve B grubu hisse ifadeleri mevcut ise de bunlarında neye göre yapıldığı tarafımızdan anlaşılamamıştır. Bir kısım A hissesine sahip olanların 31.000,00 TL ve B hissesine sahip olanlarında 25.550,00 TL’lik ilk ödemeleri genel kurul ve yönetim kurul kararlarına uygun düzenli tarihlerde yapmadıkları, bir kısım ortakların ayrılıp yeniden ortak kayıt edildiği, daha sonraki ek sayfada yer alan ödemelerin de bir diğerlerine göre geçikmelerle yapılmış olduğu, ancak her ne kadar bu defterler tasdikli ise de defterlerin üstüne zımbalanan sayfalar tasdiksiz olduğundan bunların ancak yardımcı defter olarak dikkate alınabileceği, bu nedenle gerek A ve gerekse B hissesine sahip üyelerinin gerçek ödemelerinin belge ile ispat edilmesi gerektiği düşünülmektedir.Diğer yandan davalı yan vermiş olduğu 26/10/2011 havale tarihli dilekçesinde, kooperatifde A ve B iki tür üyelik bulunduğunu, bu ayrımın da 20 yıl öncesinden geldiğini, davacının da 2005 yılında gerçekleştirilen kura çekimine kadar buna herhangi bir itirazda bulunmadığını beyan etmekte olup, tarafımızca yapılan mali incelemede kooperatifteki bu iki tür (A ve B ) hisse ayrımının nasıl ve neye göre yapıldığını tespit etmek mümkün olmamıştır.Davacı dava dilekçesinde ana sözleşmede ortaklar arasında yazılı hisse farkı olmadığını, yönetimin fark olduğunu iddia etmesi durumunda ise 1986’dan bugüne kadar ödemelerin hesabını yapıp, ortaya koyması gerektiğini, aynca müktesep hak denerek, oldu bittiye getirilerek ek sözleşmeye 28 dubleks daire tipi değişikliğinin konulduğunu, 2006 yılından itibaren gelen gecikmeden doğan cezai şartın ve alınması gereken arazi vergisi payının yönetim kurulu tarafından neyin karşılığı olduğunun anlaşılamadığı anlatimdadır. Yapılan bu tetkik değerlendirilmesinde kayıtlı A ve B grup hisse farkı görülmeyip, yapılan gelişi güzel ödemeler bulunduğu ve 1999 yılındaki fark kapatmayla bariz bir ödeme farkı olmadığı, bu sebeple farklı daire seçimine yönlendirilecek hak görülmemiş ve ortaklar arasındaki ödemeler mahsuplaştırılarak maliyet tespiti yaptırılacağı görülmektedir. Sayın mahkemenizce davacının bu iddialarının irdelenerek mahsuplaştırılması yönünde karar oluşması halinde yıllar itibarıyla kooperatif genel kurullarında üye ödemeleri ile ilgili kararlar ve buna karşılık üyelerin yapmış oldukları ödemelerin belgeleri ile tespit edilmesi hususu sayın mahkemeniz takdirlerindedir. Dosya ve davalı kooperatife ait ortak kayıt defterlerinin mali yönden tetkiki sonucunda; defterlerin, öncesinde noter tasdiklerinin mevcut olduğu, ancak üyelerin sayfalarının dolması üzerine, zımbalanmış olan sayfaların noter tasdiksiz olduğu, bu nedenle yapılan ödemelerin belgelendirilmesinin gerektiği, tasdikli üye kayıt defterlerine göre A hissesine sahip ortakların 31.000,00 TL, B hissesine sahip ortaklann ise 25.550,00.-TL.lik ödeme kaydının mevcut olduğu, ancak yukarıda da arz ettiğimiz gibi tasdiksiz defter sayfalarındaki diğer ödemelerin de belgelendirilmesinin gerektiği, dosya mevcudu ve üye kayıt defterlerinden, mevcut olduğu iddia edilen A ve B hisselerinin ne şekilde dubleks ve normal daire seçimine etkili olduğunun tarafımızca anlaşılamadığı, aslında küçük ödeme farkı ile böyle farklı hak sahibi olunamayacağı, farklar için masuplaşmaya gidilmesi gerektiği, ortakların yıllar itibariyle yaptığı ödemelerin farklı olduğu, bilhassa yönetim ve denetim gibi idari yönetimlerde bulunanların zamanında ödeme yapmadığı, bu kişilerin gecikmelerde ve eksik ödemelerde bulunduğu tespit edilerek; davalı tarafından iddia edilen net A ve B grup farkı olmadığı, buna dayanarak müktesep hak doğmayacağı değerlendirilmiştir. Mahkemece istenildiği takdirde ek raporla ödemeler arasındaki fark enflasyona endekslenerek tespit edilebilinir. Davacının sözleşmelerdeki süreler ile ilgili iddialarının tespiti aşağıdaki gibidir. Beyoğlu …Noterliğin … sayılı ve 14.06.2004 tarihli sözleşmesinin IV. maddesinde, inşaata başlanması için verilen süre 24 ay ve 14.06.2006 tarihine kadardır. İnşaatın tamamlanıp kooperatife ait 168 normal dairenin teslimi de 24 ay olup 14.06.2008 kadardır. İnşaatın yapımının yavaşlaması veya durması halinde, işin yapım süresi bu geçikme sebeplerinin devam süresi kadar 12 ay uzayabilecektir.14.06.2009 tarihine kadar yüklenicinin kusuru ile tamamlanamaması halinde yüklenici arsa sahibine her ay … firmasının 6-7 parsellerde inşa ettiği dairelerin kira bedelleri esas alınarak 168 normal daireye tekabül eden miktar kadar tazminat ödeyecektir şartı mevcuttur. Beyoğlu … Noterliğinin … Sayı Ve 10.07 2008 tarihli 2. ek sözleşmenin IV. maddesinde, yüklenici 30.12.2008 tarihine kadar inandıncı bir biçimde arsanın gecekondudan tahliyesine başlamış ve tamamen tahliye etmiş olmalı, arsanın inşaata hazır hale getirtilmesi ve temel ruhsatın alınıp inşaata başlanması için verilen süre 30.06.2009’a kadar olup, inşaatın arsa sahibine ait olan kısmı normalde 31.10.2010 tarihinde bitirilecek ve arsa sahibine teslim edilecektir. Oluşabilecek geçikmelerin varlığı halinde ilk süre 6 ay uzatılabilecek, inşaata başladıktan sonra, gerek yasal mücbir sebeplerle ve gerekse adli ve idari makamların tutumundan dolayı inşaatın yapımının yavaşlaması veya durması halinde iş yapım süresi, bu geçikme sürelerinin devam süreleri kadar uzayabilecek olup bu süre hiçbir gerekçe ile altı ayı geçmeyecektir. Gerek gecekonduların tahliyesi süresinde, gerekse inşaatın yapımı esnasında tanınan en fazla altışar aylık geçikme süreleri zaruri olarak inşaatın teslim tarihine eklenir. Bu ilave sürelere rağmen inşaat, yüklenicinin ihmal ve kusuru neticesi bitirilerek teslim edilmemişse; yüklenici arsa sahibine her ay … firmasının komşu 6-7 parselerde inşa ettiği dairelerin kira bedelleri emsallerine göre hesaplanacak bir miktarı, tazminat olarak ödeyecektir. Ödemeler her ay inşaatın teslim tarihine kadar devam edecektir şartları yazılıdır. Davalı taraf; yüklenici şirketin anılan sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini kısa bir zaman diliminde yerine getirememiş olması yönetim kurulunun yüklenici şirket seçimindeki hatasından yada sözleşme akdedilmiş olan yüklenici şirketin işini iyi yapmamasından kaynaklanmadığı, sözleşme edimlerine ilişkin bu geçikmeler, tamamen sözleşme konusu arazinin üzerinde uzun yıllardır kanunsuz bir işgal bulunması ve idarenin de bu konuda tepkisiz kalmasından kaynaklandığı iddiasındadır. İlk sözleşmenin X. (Sözleşmeye Aykırılık, Fesih ve Tazminatlar Maddesinde); ön anlaşması 17.11.2003 tarihinde yapılan bu sözleşme; arsa sahibinin 09.05.2004 tarihli Genel Kurul’da gerekli değişiklikler yapılarak kabul edilmekle kesinlik kazanmış olduğu ve taraflarca 14.6.2004’te imzalandığı belirtilmiştir. Her iki sözleşmenin tazminatlar bölümünde; yüklenici ayrıca, arsa sahibinin maruz kaldığı ve kalacağı zarar ve ziyanı karşılamış olsa bile … Evlerindeki 5 normal daire rayiç bedel tutarında (500.000 USD.*5= 2.500.000 TL) bir ceza şartı arsa sahibine ödemeyi herhangi bir şarta bağlı olmaksızın kabul ve tahhüt etmiştir. İlk sözleşmenin geçerli olması için Genel Kurul’dan gerekli kararın alındığı belirtilmiş olup, ikinci sözleşme için böyle bir Genel Kurul Kararı açıklanmadığından davacının iddiası müspettir. Her iki sözleşme konusu inşaat sahası aynı olup sözleşmelere göre geçikme şartları oluşmuş ve ilk sözleşmeye göre 14 Haziran 2009 tarihine kadar ve 2. sözleşmeye göre de temel ruhsatın alınıp inşaata başlanması için verilen ilave süre yine 30.6.2009 tarihine kadar ve inşaatın arsa sahibine ait olan kısmı normalde 31.12.2010 tarihinde bitirilecek ve arsa sahibine teslim edilecek olup, bu tarihlere göre davalı tarafında kabul ettiği gibi edimlerini hiç yerine getirmeyen yüklenicinin yazılı cezai şartı olan komşu … firmasının inşa ettiği dairelerin kira bedellerine tekabül eden miktar kadar tazminat ödenmesi ve her iki sözleşmenin X. maddesindeki tazminatlar bölümündeki şarta göre 5 normal daire rayiç değeri kadar bedel tutarında ceza-i şart oluştuğundan bu şartında yönetim tarafından talep edilmesi kanatimiz sayın mahkemenizin takdirine aittir. İlk sözleşmenin III nolu paylaşım esasları maddesinde; yüklenici firma, halen … firmasınca inşa edilen siteye yakın kroki 2’de gösterilen bölge ve onun devamında 28 bloktaki 168 normal daireyi kooperatif için inşa edecektir. Bundan fazla ilave blok veya dairelerin %25′ i kooperatife ait olacaktır. 56 blok veya 672 daireden eksik olursa 168 normal daireden (1.2.3 katlar) bir indirim talep edilmeyecektir. İnşaatın bodrumunda her daire için bir depo ve 2 kapak otopark yeri olacaktır, her daire ve blok en az … firmasının satış bedeli kadar olacaktır. Şartı varken, Ek Tadil Sözleşmenin III Blokların Paylaşımı Maddesinde; Kooperatif daireleri … Evleri Sitesine yakın ekli kroki 2 de gösterilen bölge ve bu bölgenin devamında, mümkün değilse bir site oluşturacak biçimde bir bütün halinde başka bir bölgede inşa edilecek en az 24 blokta bulunacaktır. İnşaatın tamamının, her blokta en az 12 daire olacak şekilde 56 blok halinde inşa edilmesi öngörülmektedir. Dairelerin bu esaslar dahilinde seçimi öncelikle arsa sahibine aittir. Yüklenici 28 çatı dubleks ile girişin üstündeki 3 katta toplam 140 (balkonlu) normal olmak üzere 168 daireyi arsa sahibi için inşa edecektir. Kooperatife bodrum ve zemin kat teklif edilmeyecektir. Yürürlükteki imar planına veya imar planındaki değişikliklere göre daha fazla ilave blok ve daire yapımı söz konusu olursa fazlalıkların % 40’ı arsa sahibine % 60’ı yükleniciye ait olacaktır. İnşaatın bodrumlarından herhangi birinde her daire için bir depo ve bir kapalı otopark, bir de açık otopark yeri olacaktır. Şeklinde değiştirilmiştir. Birinci sözleşmede ilaveten, 386 ada 10 parsel üzerinde turistik tesis ve iş merkezi inşaatı ve işletilmek üzere kiralanması konusu; ikinci sözleşmede imar durumunun yeterli olmadığı tasarrufunun belirsiz olduğu ifade edilerek 10 parsele ilişkin inşaat metro inşaatına paralel sürede yürütülecektir, bu tarihten sonra madde IV de yazılı cezai şart ödenecektir şeklinde değişmiştir.İki sözleşme arasında blokların ve dairelerin nevi ve sayısı arasında ve kooperatife verilecek blok yerleri seçiminde bariz fark olduğu, kooperatife verilecek blok yeri seçiminde yükleniciye tanınan iradenin arsa sahibinin kendine arzu ettiği yerden dairelere sahip olma fırsatını kaldıracağı, bu değişikliğin ortakların menfeatine olmayacağı, İlk sözleşmeden farklı olarak talep edilen 28 adet dubleks daire ortaklar arasında sebepsiz ve haksız farklılık yarattığı, genel kurulda kararlaştırılmadığı ve davalı tarafından da net açıklanamayan A ve B grup hisseli ortaklara verilmesinin haklılığı olmadığı ve verilecek iki kapalı otopark sayısının bire düşürülmesinin ortaklar menfeatlerine olmadığı yukardaki tespiti yapılan durumlann ortaklar arasında eşitsizlik yaratacağı, bahse konu arsanın daha imar planı belli olmadan ve projesi onaylanmadan ve de daire m2 leri belirlenmeden yapılacak 56 adet 12 daireli blok sayısının % 25 inin 24 blokta 168 daireyi içereceğinin ve inşaat metre karelerinin dahi hesabının yapılamayacağı, sözleşmede belirlenen % 75 oranında 168 daireden neye dayanılarak davacı iddiaları parelelinde 28 adedinin dubleks olarak verilmesinin geçerli sözleşmede muavaza konusu olacağı ve 10 numaralı parselde yapılması düşünülen tasarruflar için de davacı iddialarının geçerli olup öncelikle bir imar planının oluşması ve bu imar planı ve projesi olmadan yapılan taahhütün yok hükmünde tutulacağı ve anlaşmazlık yaratacağından ortaklar menfaatini korumaya yönelik olmadığı, Dava dilekçesi ekinde sunulan kooperatifin 2009 yılı yönetim faaliyet raporu içersinde mevcut bilançonun ekinde bulunması mecbur tutulan bilanço dip notlarına, gelir tablosu ve gider tablosu dip notlarına rastlanılmamıştır. Diğer yandan söz konusu bilançosunda bir önceki dönemle karşılaştırılmasının yapılmamış olduğu ve sadece 01.01.2009 – 31.12.2009 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığı görülmektedir. Söz konusu mevcut bilançonun ve gelir gider tablosunun Maliye Bakanlığı’nın 26.12.1992 tarih ve 21447 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan 1 sıra no.lu Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliğ gereği Mali Tablolar ilkesinde belirtilen açıklık ilkesine uygun olarak düzenlenmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Kooperatif ana sözleşmesinde ve ortak kayıt defterinde yazılı bir kayıt bulunmadığından ve ortak ödemelerin 1999’da eşitlendiği ve bir kısım ortakların geç ödemelerine rağmen gecikme faizi tahhakuk ettirilmediği cihetle ödemlerde düzensizlik görüldüğünden A grup ortaklara 28 dubleks daire talebi yerinde olmayıp bu durum ortaklar arasındaki haksızlığı artıracağından ve eşitliği bozacağından ilk sözleşme yapılırken alınan genel kurul kararı gereği 168 normal balkonlu dairenin yine ilk sözleşmede belirlenen bölgelerdeki bloklardan alınması şeklinde geçerliliğinin korunmasının ortaklar menfeatine uygun olduğundan faaliyet raporu D74.-5. maddelerinin gerçeği yansıtmadığı, her iki sözleşmenin zamanında yerine getirilmediği hususu sabit olup ceza-i şartların ikinci sözleşmenin IV. maddesi ve X. maddesi gereğince inşaatın arsa sahibine teslimi 31.12.2010 tarihinde öngörülmüş ve tahliye süresince oluşabilecek geçikmelerin varlığı halinde bu süre 6 ay uzatılacağından ve sözleşmede ‘bu süre hiçbir gerekçe ile altı ayı geçmeyecektir’ hükmü nazara alınarak altı ay ilavesi ile 30.06.2011 tarihi itibari ile dairelerin teslimi talep edilmesi gerektiği halde söz konusu iptali talep edilen faaliyet raporunda ‘en geç yıl sonuna (2010) kadar inşaata başlanacağı, 2011 yılı sonunda kooperatif üyelerine evlerini anahtar teslimi verilebileceğinin ileri sürmesi yapılan sözleşme hükümlerinin öncelikle kooperatif tarafından uygulanmadığını göstermekte olup; faaliyet raporunun B/4, maddesinin iptalinin ortak menfeatlerine göre uygun olduğu, ayrıca dosya içeriğinden anlaşılacağı üzere inşaata hiç başlanmadığı göz önüne alındığında IV. ve X. maddelerdeki cezai şartın talep hakkının doğduğu, yönetimin bu konuda gecikme cezası isteme veya fesih hakkını kullanmaması yolundaki tutumuna ilişkin faaliyetide yerinde görülmemiştir. Ayrıca faaliyet raporu C maddesi kararının 1 sıra no.lu MSUGT gereği mali tablolar ilkesinde belirtilen açıklık ilkesine uygun düzenlenmemiş olduğu tespit edilmiştir. Takdir sayın mahkemenize ait olmak üzere yukarıda tetkik ve değerlendirmesini yaptığımız 13.06.2010 tarihli genel kurul toplantısında alınan 1.)7 no.lu madde karan ile kabul edilen gündemin 5. ve 6. maddelerin iptali açısından gereken koşulların oluştuğu 2.)Sözleşmelerdeki gecikme cezalarının koşullarının oluştuğu ” yönünde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır. Davalı tarafın kök rapora itirazı üzerine alınan ek raporda ” “Mali değerlendirmede belirtildiği üzere, kök rapordaki mali değerlendirmenin içeriği ile mali değerlendirmenin sonucu arasında ifade hatası nedeniyle ortaya çıkan çelişkinin ek raporumuzda yukarıda yer alan mali değerlendirmeyle tashih edilmesi ve sonuç itibariyle mali açıdan “davalı … Sanatkarları Konut Yapı Kooperatifinin 2008 Yılı Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun içerisinde mevcut bilançonun Maliye Bakanlığının 26.12.1992 tarih ve 21447 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 1 sıra nolu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği gereği Mali Tablolar ilkesinde belirtilen açıklık ilkesine uygun olarak düzenlenmediği” sonucuna varıldığından, buna bağlı olarak 7 no.lu genel kurul kararının kanuna aykırılık sebebiyle iptali açısından gereken koşullarının oluştuğunun Sayın Mahkemenizin takdirleri dahilinde olduğu, teknik açıdan kök rapordaki görüşün muhafaza edildiği, mali değerlendirmede 1 no.lu sonuçta belirtilen tashihin hukuki sonucu ve bu cümleden olarak davalı kooperatifin genel kurulunda alınan 7 no.lu kararın iptal edilebilirliğinin mahkemenin hukuki değerlendirmesine sunulması dışında, söz konusu mali ve teknik görüşlerin sonucu olan hukuki konularda, hukuki değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere kök rapordaki sonuçtan farklı bir sonuca varılmadığı” yönünde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır. Mahkemenin gerekçesinde belirtildiği üzere bekletici mesele yapılan İstanbul 3 ATM’nin 2013-293 esas sayılı dosyasında 14.06.20009 tarihli Genel Kurul’da bir önceki yıla ilişkin yine faaliyet raporları, gelir-gider tablosu ve bilançolar ve ibraya yönelik maddenin aynı gerekçelerle iptali ile birlikte başkaca maddelerin iptali talep edildiği, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davalı kooperatifin 14.06.2009 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 7 nolu kararın dava dosyasına sunulan bilanço ve gelir tablolarının, Maliye Bakanlığının 26.12.1992 tarih ve 21447 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 1 sıra numaralı muhasebe sistemi uygulama genel tebliği gereği mali tablolar ve gelir tablosu açıklık ilkesine uygun olarak düzenlenmediği, Kooperatif Genel Kurulu tarafından bu bilanço ve gelir tablosuna istinaden yönetim ve denetim kurulları ibra edildiği gerekçesiyle 7 nolu gündem maddesinin iptaline karar verildiği, verilen kararın, Yargıtay temyiz incelemesi sonucu onanması ve karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi ile kesinleştiği görülmüştür. “1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 380. maddesi “ Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmünü içermektedir. Buna göre ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır. İbraya ilişkin genel kurul kararının yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olması halinde davacıların bu kararın iptali hususunda dava açmakta hukuki yararı mevcut olup, bu iddiaların açılacak şahsi sorumluluk davasında ileri sürülebileceği, bu nedenle hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz. Kaldı ki, ibra kararının neticeleri sadece sorumluluk davası ile ilgili de değildir. Davacı tarafça ileri sürülen hususlardan bir kısmı doğrudan kooperatif zararı ile ilgili bulunduğundan bu hususlar üzerinde durularak iddiaların varid olup olmadığı ve ibra kararı verilmesine engel oluşturup oluşturmayacağı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca kural olarak ayrıntılı şekilde görüşülerek alınan bir ibra kararı yöneticiler hakkında TTK’nın 341. maddesi kapsamında sorumluluk davası açılmasına engel oluşturacağından, ibra kararın iptali için dava açılmasında hukuki yarar bulunduğu bir gerçektir.” ( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11.07.2013 tarih, 2013/3902 E., 2013/4888 K.; 12.07.2013 tarih, 2013/3859 E., 2013/4974 K.; 27/10/2014 tarih 2014/2512 E., 2014/6704 K. sayılı ilamları ) Davacı taraf, yönetim kurulu faaliyet raporu, bilanço ve gelir gider hesabında görüşülen, 14/06/2004 tarihinde yüklenici ile yapılan sözleşmenin, 10/07/2018 tarihli ek sözleşme ile tadil edilmesi nedeniyle kooperatifin zarara uğratıldığını, ana sözleşmede 168 normal balkonlu dairenin 28 adedinin çatı dubleks şeklinde yapılması,140 adedinin normal balkonlu daire olarak yapılması ve A grubu, B grubu şeklinde ayrıma gidilmesine ilişkin kararın üyeler arasında eşitsizliğe sebep olduğunu ileri sürmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrıntılı izah edildiği üzere 2004 yılında yüklenici ile yapılan sözleşmenin 2008 yılında ek sözleşme ile tadil edilmesi kooperatifin zararına olduğu, A ve B grubu şeklinde ayrıma gidilmesi Kooperatifler Kanunun 23. Maddesi uyarınca üyeler arasında eşitsizliği yol açacağı gibi kooperatifin 2009 yılı yönetim faaliyet raporu içersinde mevcut bilançonun ekinde bulunması mecbur tutulan bilanço dip notlarına, gelir tablosu ve gider tablosu dip notlarına rastlanılmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca bilirkişi heyetince her ne kadar söz konusu mevcut bilançonun ve gelir gider tablosunun Maliye Bakanlığı’nın 26.12.1992 tarih ve 21447 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan 1 sıra no.lu Muhasebe Uygulamaları Genel Tebliğ gereği Mali Tablolar ilkesinde belirtilen açıklık ilkesine uygun olarak düzenlenmemiş olduğu tespiti yapılmış ise de genel kurulunun tabi olduğu dönem itibariyle Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2014 tarih 2014/2512 Esas 2014/6704 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere davalı kooperatifin yönetim kurulu çalışma raporu ve denetim kurulu raporunun 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 86. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkartılmış 11.06.2008 tarihli ve 26903 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan tebliğlerde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenip raporların gerekli tebliğ ve ilan işlemlerinin usulüne uygun yapılması gerekmektedir. Dosya içerisinde Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve Denetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve bu raporların tebliğine ilişkin tebligat parçaları bulunmadığından Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve Denetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporunun yasal mevzuata uygun olarak düzenlendiği ve raporların gerekli tebliğ ve ilan işlemlerinin usulüne uygun yapıldığı tespit edilememiştir. Dolayısıyla yeterli bilgi ve belge ile yapılamayan faaliyet raporların ibrası da geçerli değildir. Bu nedenle 13/06/2010 tarihinde yapılan 2009 yılı Olağan Genel Kurulu gündemin 5. Ve 6. Maddesinde konu 2008 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilanço gelir gider hesaplarının ve denetim kurulunun 2008 yılına ait denetim raporunun oylaması ile yönetim ve denetim kurulunun ibrasına ilişkin gündemin 7. Maddesinin, kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan başvuru harcının hazineye gelir kaydına,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL’nun istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/06/2023