Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1625 E. 2020/52 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1625
KARAR NO: 2020/52
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET
TARİHİ: 26/02/2020
NUMARASI: 2019/422 Esas, 2020/192 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas)
DAVA TARİHİ: 27/06/2019
KARAR TARİHİ: 07/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında kambiyo senedi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip başlatıldığını ve ödeme emri gönderildiğini, davalı-borçlu şirkete iflas yoluna ilişkin ödeme emri tebliğ edildiğini, davalı tarafından kötü niyetli olarak itirazda bulunulduğunu, davalının kötü niyetli ve hukuka aykırı itirazının kaldırılmasını ve davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2004 sayılı İ.İ.K.’nun 154. Maddesi İflas takiplerinde yetkili merciyi düzenlemiş olup yetkili merci, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesidir. İş bu davaya konu icra takibi ise müvekkilinin muamele merkezinin bulunduğu icra dairesinde değil İstanbul(Çağlayan) İcra Müdürlüklerinde açıldığını, müvekkili şirketin muamele merkezi “… Mah. … Sok. … Blok No:… Maltepe/İstanbul” olup iflas takibinde yetkili icra müdürlüğü İstanbul Anadolu İcra Müdürlükleri olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına süresi içerisinde itiraz edildiğini, ve iflas yoluyla takip yetkili icra müdürlüklerinde açılmadığını, davacı tarafın yapması gereken öncelikle yetkili yerde iflas takibi başlatıp veya davaya konu icra dosyasını yetkili İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerine gönderip yetkili icra müdürlüğünden örnek 12 ödeme emri gönderilmesi gerektiğini, takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın kaldırılması ve iflas davaları için dava şartı olduğunu, itirazın kaldırılması ve iflas davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “Dava; hukuki niteliği itibariyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında iflas yoluyla yapılan icra takibine vaki itirazın kaldırılarak davalı borçlunun iflasına karar verilmesine isteğine ilişkindir. HMK 115 madde hükmü gereğince mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. HMK 114 madde hükümlerinde dava şartları belirtilmiştir. İcra İflas Kanunu 154.madde hükmü gereğince iflas yoluyla takipte yetkili merci borçulunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesi ve mahkemeleridir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas Esas sayılı dosyasından başlatılan takipte ödeme emrinin borçluya … Mah. … Sok. … Blok No : … Maltepe/İstanbul adresinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 31/05/2019 tarihli dilekçesi ile yetkiye, borcun tamamına, faiz ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı vekili tarafından yetkiye itiraz üzerine borçlunun ikametgahının bulunduğu yerde iflas talepli icra takibi başlatmadığı gibi, yetki itirazı üzerine dosyanın yetkili birime gönderip iş bu yetkili birimden ödeme emri tebliğ ettirmediği, bu haliyle borçlunun ikamet adresinde yapılmış bir icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 12/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 13/03/2020 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; İİK 154/3 maddesi “iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır” amir hükmünü içerdiğini, davalı cevap dilekçesinde muamele merkezinin bulunduğu yerin “… Mahallesi … Sokak … Blok No:… Maltepe/İSTANBUL” adresi olduğunu beyan ve ikrar ettiğinden mahkemenin İİK’nun 154/3 maddesinin amir hükmü gereği yetkili olduğunu, davalı tarafın yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek hüküm oluşturulması gerekirken, eksik inceleme ile oluşturulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, çeke dayalı kambiyo takiplerinde, genel yetkili icra müdürlüğü, İİK m.50 yollamasıyla HMK m.6 gereği borçlunun yerleşim yeri icra müdürlüğü olsa da bunun yanında çekin ödeme yeri ve keşide yeri icra müdürlükleri de çeke dayalı olarak, İİK m.167 ve devamında düzenlenen, kambiyo senetlerine özgü takip yolunda başvurulabilinecek yetkili icra müdürlükleri olduğu için müvekkili tarafından İstanbul (Çağlayan) İcra Müdürlüğünde takip başlatılmasının ise usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı-borçlu şirketin dosya borcunun ödenmesi konusunda hiçbir yaklaşım sergilemediğini belirterek saymış olduğu gerekçeler mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına davalının kötü niyetli olarak yaptığı itirazın kaldırılması ile yapılan takibe rağmen borcu ödemeyen davalı borçlu şirketin iflasına, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı borçlu şirkete tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK’nun 167, 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip sonucu, borçlunun icra takibine itirazı nedeniyle açılan iflas davasıdır. 2004 sayılı 43. maddesine göre, iflasa tabi borçlu aleyhine haciz veya iflas yollarından birinin seçilmesi mümkündür. Bu yollardan birini seçen alacaklı, bir defaya mahsus olmak üzere takip yolunu değiştirebilir. Bu imkanı kullanmak isteyen alacaklının takip yolunu değiştirdiğine ilişkin dilekçe vermesi yeterlidir. Somut olayda davacı vekili, İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ile davalı hakkında 13/07/2017 tarihinde 200.000,00 USD asıl alacak, 1.413,70 USD işlemiş faiz, 20.000,00 USD çek tazminatı, 600,00 USD komisyon olmak üzere 222.013,70 USD üzerinden (645.549,24 TL), … Bankası Dolayoba Şubesine ait, keşidecisi …, lehtarı …-Türkmenistan Brach olan 30/05/2016 keşide tarihli, 200.000,00 USD bedelli, keşide yeri İstanbul olan çek nedeniyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatmış, 25/05/2019 tarihli dilekçesi ile davalı hakkındaki takibi, kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip olarak değiştirmiş ve icra müdürlüğünce 27/05/2019 tarihinde aynı miktar üzerinden yeni ödeme emri düzenlenerek 29/05/2019 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, davalı tarafından 31/05/2019 tarihinde yetkiye, borca ve ferilerine itiraz edilmiştir. 2004 sayılı İİK’nun 176.maddesinin göndermesi ile İİK’nun 156/son fıkrası uyarınca, davacı tarafından iflas ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir senelik hak düşürücü süre içerisinde istenmesi gerekmektedir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçluya 29/05/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 267/06/2019 tarihinde bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. İİK’nın 154/1. maddesi uyarınca iflas yoluyla takipte yetkili icra dairesi borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerdeki icra dairesidir. Ancak, İİK’nın 154/3. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden olmadığından bu konuda yetki sözleşmesi yapılabilir. Borçlu ve alacaklı yetki sözleşmesi veya yetki şartı ile borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yerden başka bir yer icra dairesini yetkili kılmışlarsa o yerin icra dairesi de iflas takibi için yetkili sayılır. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 24/09/2019 tarih 2019/689 Esas 2019/3829 Karar sayılı; “…iflas yoluyla takipte icra dairesinin yetkisi kamu düzeninden değildir. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 18.10.2006 tarihli 19-643/671.) Zira İİK’nın 154/3. maddesinde dava tarihinde yürüklükte olan 1086 Sayılı HUMK 22. maddesi kapsamında açıkça iflas takibi için tarafların yetki sözleşmesi yapabileceği düzenlenmiş olmakla, yetkili icra dairesi, yapılmışsa yetki sözleşmesine veya İİK’nın 154/1 ve 2 nci maddelerine göre veya İİK’nın 50. maddesi gereğince genel hükümlere göre belirlenecektir. Bu kapsamda yürürlükten kaldırılan 1086 Sayılı HUMK’un 12. maddesinin “Haczi ihtiyatiden sonra haciz kararının müstenidi olan alacak davası haciz kararı veren mahkemede de ikame olunabilir.” hükmü, Yargıtay uygulamasında icra takiplerinde de ihtiyati haciz kararına dayalı olarak ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairelerinin yetkili hale geleceği şeklinde istikrarlı bir biçimde uygulanmış ve yerleşmiştir. Kaldı ki takip usulünün değiştirilmesi sonuca etkili olmayıp, takip dayanağı çekin hem keşide yeri İstanbul hem de ödeme yeri olan muhatap bankanın bulunduğu yer İstanbul olduğundan bu yetki kurallarına göre de İstanbul İcra Daireleri yetkilidir. Bozma sonrası mahkemenin bu hususları gözetmeden salt takip tarihindeki borçlu adresine göre icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığını kabul etmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu gerekçelerle bozulması gerekirken, bu hususlar gözden kaçırılarak onanmasına karar verilmiş olmakla, karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılmasına, Dairemizin 01.10.2013 tarihli ve 2013/5403 E. 2013/5949 K. sayılı bozma ilamın 3. bendi gereğince diğer bozma nedenine göre işlem yapılmak üzere yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki ilamı ile ihtiyati haciz kararına dayalı icra takiplerinde de ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairelerinin yetkili hale geleceği belirtilmiş ise de, dosyaya konu icra takibi ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatılmamıştır. Ayrıca somut olayda, takip ve dava 6100 sayılı HMK’nın yürürlülük tarihinden sonra olup, 1086 sayılı HMUK 12.maddesinin 6100 sayılı HMK’da karşılığı bulunmamaktadır. Borçlu kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte icra dairesinin yetkisine itiraz etmese bile, takibin iflas yoluna çevrilmesi ve yeniden ödeme emrinin tebliği halinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi mümkün olup, icra dosyası kapsamında süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmakla, mahkemece öncelikle bu itirazın değerlendirilmesi yerindedir. Somut olayda taraflar arasında yetki sözleşmesi mevcut değildir. Takip dayanağı çekte yazılı keşide yeri İİKnun 154/3. maddesinde öngörülen yetki sözleşmesi veya yetki şartı anlamında değildir. Mahkemenin dava şartı yoluğundan red kararı usul ve yasaya uygun olduğundan 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1.b.l bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf karar harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan, davacı tarafça yatırılmış olan toplam 203,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 29,10 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/10/2020