Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1610 E. 2023/875 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1610
KARAR NO: 2023/875
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/745
KARAR NO: 2019/774
KARAR TARİHİ: 04/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin böcek ve diğer zararlıların imhası işi ile uğraştığını, davalının da bu kapsamda müvekkilinden hizmet aldığını, alınan hizmet karşılığı müvekkilinin davalıya faturalar düzenlendiğini ve taraflar arasında davalının 17.481.-TL borcu olduğuna dair mutabakat yapıldığını, davalının borcunu ödememesi üzerine giriştikleri icra takibine borçlu davalının haksız yere itiraz ettiğini, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar vreilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında hizmet akdi kurulduğunu, ancak davasının hizmet sözlemesindeki hizmeti tam ve eksiksiz olarak ve layıkıyla yerine getirmediğini, sözleşmeye aykırı davrandığını, davacı şirketin sanki sözleşme yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmiş gibi müvekkiline icra takibi başlattığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılması gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” …Her ne kadar davalı vekili davacının hizmet sözlemesindeki hizmeti tam ve eksiksiz olarak ve layıkıyla yerine getirmediğini iddia etmiş ise de; dosya kapsamındaki delillerle faturaya konu işin eksik ifa edildiği hususunu ispatlayamadığından davalının bu savunmasına itibar edilmemiş, tarafların dosya kapsamındaki beyanları, imzası inkar edilmeyen hesap mutabakatı ve davacının usulüne uygun ve sahibi lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde takibe konu fatura ve bu faturaya istinaden yapılan ödemenin kayıtlı olduğu ve takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 12.481,00 TL bakiye fatura alacağı kadar alacaklı olduğu anlaşıldığından takibe konu bu miktar yönünden itirazın iptali talebinin kabulüne,
İşlemiş Faiz Alacağı Yönünden; Her ne kadar davacı tarafça takip öncesi işlemiş faiz talep edilmiş ise de; davalının takipten önce TBK’nın 117. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmediği, ayrıca buna ilişkin herhangi belge de sunulmadığı ve yine icra takibine konu faturalarda belirli vade tayin edilmemiş olması ile 6102 sayılı TTK’nın 1530/2. maddesinde yazılı şekilde sözleşmede öngörülmüş olan bir tarih veya ödeme süresi de tayin edilmemiş olması nedeniyle, takip öncesi işlemiş faiz yönünden itirazın iptali talebinin reddine;
İcra İnkar Tazminatı Yönünden; Takibe konu alacak fatura alacağından kaynaklanan likit bir alacak olup, itiraz haksız olduğundan davacı lehine İİK 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında İcra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Kötüniyet Tazminatı Yönünden; Davalı tarafça kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de, somut olayda reddedilen kısım yönünden davacının dava açmakta kötü niyetli olmadığı anlaşıldığından, koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı isteminin reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Ticari defter kayıtlarında bakiye fatura alacağının bulunması, akdi ilişkinin varlığına karine teşkil etmediği gibi, faturalara da dayanak oluşturmadığından davacının ticari kayıtlarına itibar edilerek karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki hizmet ilişkisinden kaynaklı bakiye fatura alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının muhtelif tarihli faturalara istinaden işlemiş faiz ile birlikte toplam 12.937,88 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan raporda, ” taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmamakla birlikte , fiili bir ticari ilişki olduğunun her iki yanın da kabulünde olduğu, davalı yanın incelemeye katılmadığı, davacının işletme defteri kullandığı, bu nevi defterlerin taraflar arasındaki ticari alış verişi ve bilhassa borç – alacak durumunu tespite imkan vermediği, ancak davasının ticari defterlerinde takibe konu ettiği tüm faturaların kayıtlı olduğu, taraflar arasında 15/05/2017 tarihli bir mutabakatın mevcut olduğu, buna göre davacının davalıdan bu tarih itibariyle 17.481.-TL alacaklı olduğu konusunda her iki tarafın da mutabık olduğu, davacının davlaıya mutabık kaldıkları 17.481.TL’lik tutardan, yapmış olduğu 5.000.-TL’lik tahsilatı tenzil ederek geri kalan 12.481.-TL’yi takibe konu ettiği, buna göre davacının davalıdan talep edebileceği tutarın 12.481,00 TL olduğu” tespiti yapılmıştır.Somut olayda; taraflar arasında ilaçlama hizmeti verilmesi konusunda ticari ilişki bulunduğu, davacının bakiye fatura fatura alacağının tahsili amacıyla genel haciz yoluyla takip başlattığı, takibe itiraz edilmesi nedeniyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar, davacı taraf hizmeti tam ve eksiksiz olarak ve layıkıyla yerine getirmediğini ve davacının ticari kayıtlarına itibar edilerek karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de dosyaya ibraz edilen, taraflarca karşılıklı imza altına alınan ve davalı tarafça inkar edilmeyen 15/05/2017 tarihli hesap mutabakatına göre mutabakatın düzenlendiği tarih itibariyle davacının 17.481,00 TL alacaklı olduğu davalı tarafça da kabul edildiği, tarafların mutabık kaldıkları anlaşılmakla bakiye 12.481,00 TL asıl alacak üzerinden takibin devamına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 148,60 TL’lık başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 214,00 TL harcın mahsubu ile arta kalan 34,10 TL’nin karar kesinleştiğinde istemi haline davalı tarafa iadesine, 4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/05/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.