Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1607 E. 2023/851 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1607
KARAR NO: 2023/851
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/289
KARAR NO: 2019/1023
KARAR TARİHİ: 18/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile borçlu seyahat acentesi arasında 13/10/2016-15/10/2016 tarihleri arasında düzenlenecek Kıbrıs turu sebebiyle görüşülüp anlaşıldığını, davalı firmanın müvekkili şirkete fatura kestiğini ve alacağını tahsil ettiğini ancak daha sonra turun iptal edilmesi sebebiyle davalı acente firmasının müvekkili şirketten iade fatura kesmesini istediğini ve fatura kesilip hesap numarası bildirdiğini ancak iade faturasına ilişkin 12.600,00 TL tutarında borcun müvekkili şirkete ödenmediğini bu sebeple müvekkili şirket lehine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile 12.600,00 TL olan borca ilişkin ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun haksız itirazı sonucu takibin durdurulduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… davalı borçlu icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde borca itiraz etmiş olmakla birlikte özel bir itiraz ileri sürmediğinden ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Davacının ticari defterlerine göre davacının davalıdan 11.100,00 TL cari hesap alacağı bulunmaktadır. Davalı tarafça ticari defterler sunulmadığından davacı ticari defterleri ile karşılaştırma yaptırılamamıştır. Davacının 2016 yılında ticari defter kayıtlarına almasa da davalıya 12.600,04 TL tutarlı e-arşiv faturayı iade faturası olarak düzenlediği ve bu faturayı kısmi olarak 01/05/2018 tarihinde 11.100,00 TL olarak kayıtlarına alarak 02/05/2018 tarihi itibari ile karşılık ayırdığı anlaşılmış, davacının kayıtlarına aldığı miktar üzerinden alacağını kanıtladığı kabul edilerek davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasına yöneltilen itirazın 11.100,00 TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, geçerli bir ilamsız genel icra takibinin varlığı, borçlunun yedi günlük süre içerisinde ödeme emrine itiraz etmiş olması, bir yıl içinde açılmış bir itirazın iptali davası bulunması, davacı alacaklının tazminat istemini dava dilekçesinde açıkça talep etmiş olması ve takip konusu alacağın miktarının belli (likit) olması dikkate alınarak borçlunun itirazının haksız olması nedeniyle asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağının bulunmadığının tespit edildiği, itirazın iptali davalarının takibe sıkı sıkıya bağlı dava olduğu ve dava tarihinden sonraki tarihli ticari defterlerin inceleme konusu yapılamayacağı ve hükme dayanak teşkil edemeyeceği, iade faturasının davalı şirkete tebliğ edilmediği, davacı defterlerine de süresinde işlenmediği belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen 04.08.2016 tarihli sponsorluk sözleşmesinden kaynaklı düzenlenen fatura bedelinin tazmini talepli davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesi … sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafça davalı aleyhine 10.10.2016 tarih 12.600,04 TL bedelli e-arşiv iade faturasına dayalı olarak 12.600,04 TL alacağın tazmini talepli 06.12.2016 tarihli ödeme emrine yönelik davalı tarafça itiraz edildiği anlaşılmaktadır. Mali müşavir bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacının inceleme ibraz ettiği 2016 yılına ait yevmiye ve defteri kebir defterlerinin e-defter olarak tutulduğu, beratlarının yasal süresi içerisinde oluşturulduğu ve envanter defterlerinin yasal süresi içerisinde açılış tasdikinin yapıldığı, davacı tarafça 2 adet fatura konaklama bedelinin düzenlendiği, 10.10.2016 tarihinde e-arşiv faturası olarak … numaralı ”iade faturası” açıklamasıyla 12.600,04 TL tutarında fatura düzenlendiği, ilgili bu faturanın davalı tarafından teslim alındığına dair fatura üzerinde teslim eden /teslim alan bilgilerinin mevcut olmadığı, ayrıca faturanın karşı tarafa tebliğ edildiğine dair herhangi bir (irsaliye, kargo fişi v.b.) belge sunulmadığı, işbu faturanın davacının kendi kayıtlarında da bulunmadığı, davalı belgeler üzerine yapılan incelemede ise 21.01.2017 tarihinde duruşma zaptının tebliği amacıyla çıkartılan tebliğ mazbatasının daimi çalışan …’a tebliğ edildiği , davalı tarafın ticari defter ve belgeler sunulmadığı için incelenemediği ve bu haliyle takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağının bulunmadığı görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Davacı tarafın itirazlarının incelenmesi için bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve bilirkişi tarafından düzenlenen 01.04.2011 tarihli ek raporda özetle; davacının 2017 ve 2018 yılına ait ticari defterlerinin incelendiği, bu defterlere göre davalının cari hesabının …İşl. no’lu hesapta izlendiği, davacının … nolu satıcılar cari hesap ekstresi incelendiğinde, 09.09.2010 tarihinde 11.100,00 TL tutarında konaklama bedeli karşılığı fatura alındığı, fatura bedelinin 28.09.2016 tarihinde banka kanalıyla ödendiği ve bu tarih itibariyle herhangi bir borç alacak bulunmadığı, davacının davalıya 10.10.2016 tarih ve 12.600,04 TL tutarlı e-arşiv faturasını iade fatura olarak düzenlediği, fakat 2016 yılında davacının ticari defter kayıtlarına almadığı ve bu faturayı kısmi olarak 01.05.2018 tarihinde 11.100,00 TL olarak kayıtlarına aldığı ve 02.05.2018 tarihi itibariyle karşılık ayırdığı, diğer bir anlatımla davacının ticari defter bilgilerine göre 2016 yılında düzenlenen ve 2018 yılında kısmi olarak kayıtlara alınan kendi iade faturası kapsamında davalıdan 11.100,00 TL alacağının bulunduğu belirtilmiştir. Davalı tarafça sunulan itirazların değerlendirilmesi için bilirkişiden 2. ek rapor alınmış olup, düzenlenen 05.09.2019 tarihli ek raporda özetle; davacı tarafça sunulan belgeler doğrultusunda yapılan incelemelerde somut deliller ışığında kanaat edinildiği ve davacının davalı dan 11.100,00 TL alacağının bulunduğu görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup, davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davaya konu uyuşmazlıkta, davacının, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde haklılık durum ve oranının tespit edilmesi gerekmektedir. İspat; 6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır. Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nin 222. (6762 sayılı TTK’nin 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir. Davaya konu somut olayda, davalının icra takibine konu alacağın sözleşme içeriğine uygun olmadığını ispatla yükümlü olduğu açıktır. Davaya konu somut olay incelendiğinde ise; Taraflar arasında 13.10.2016- 15.10.2016 tarihleri arasında düzenlenecek Kıbrıs Turu sebebiyle anlaşma yapıldığı, davacı şirketin bu anlaşma gereğince davalı seyahat acentesine ödeme yaptığı ancak daha sonra turun iptal edilmesi sebebiyle ödenen bedelin davalıdan tahsili amacıyla iade faturası kesildiği ve 12.600,04 TL tutarlı iade faturası bedelinin tahsiline yönelik başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine iş bu itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi heyet raporunda da tespit edildiği üzere, davacının, davalıya 10.10.2016 tarih ve … numaralı, 12.600,04 TL e-arşiv faturasının iade fatura olarak düzenlemiş ancak 2016 yılında kendi akyıtlarına almamış ve 01.05.2018 tarihinde 11.100,00 TL olarak kayda alıp 02.05.2018 tarihi itibariyle karşılık ayırdığı, uyuşmazlığa konu iade faturası davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasının sonuca etkili olmayacağı nazara alındığında mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 189,56 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 9,66 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile (harç yönünden) karar verildi. 31/05/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle , sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.