Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1606 E. 2023/801 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1606
KARAR NO: 2023/801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2019
ESAS NO: 2018/1333
KARAR NO: 2019/1299
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/11/2018
KARAR TARİHİ: 17/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı şirketin reklamcılık sektöründe hizmet verdiğini, bu hizmet kapsamında reklam panoları, araç giydirme hizmetleri gibi marka tanıtıcı yöntemleri kullandığını, davacı şirket ile davalı şirket arasında süregelen bir ticari ilişki olduğunu,son olarak tarafların arasında yaptıkları giydirme işlerine karşılık olarak 15.03.2017 tarih ve … no.lu 13.134,58 TL bedelli, 01.02.2017 tarih ve … no.lu 358,72 TL bedelli, 01.11.2016 tarih ve … no.lu 1.451,40 TL bedelli, 09.08.2016 tarih ve … no.lu 1.876,20 TL bedelli, 14.07.2016 tarih ve … no.lu 696,20 TL bedelli, 12.07.2016 tarih ve … no.lu 8.295,40 TL bedelli, 22.06.2016 tarih ve … no.lu 531,00 TL bedelli, iş karşılığı faturalar düzenlendiğini, ve karşı tarafa gönderildiğini, faturalara dayalı yekûn alacağın 01.11.2017 tarihine kadar ödenmemesi üzerine davalı şirket aleyine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrini usulüne uygun olarak tebliğ alan davalının, 10.11.2017 tarihinden dosyaya kısmi bir ödeme yaptığını, ve geri kalan kısma ilişkin de kısmi itirazda bulunduğunu, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasındaki itirazlarının bakiye alacak 16.807,44 TL’lik kısım yönünden iptali ile takibin bu miktar bakımından faizi ile devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına kısmı itirazla birlikte kısmi ödeme yapıldığını, davacının, başlattığı, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası kapsamında davalı şirket’in davacıya; 22.06.2016 tarihli … no.lu 531 TL tutarlı fatura, 12.07.2016 tarihli … no.lu 8.295,40 TL tutarlı fatura, 14.07.2016 tarihli … no.lu 696,20 TL tutarlı fatura, 09.08.2016 tarihli … no.lu 1.876,20 TL tutarlı fatura, 01.11.2016 tarihli … no.lu 1.451,40 TL tutarlı fatura, 01.02.2017 tarihli … no.lu 358,72 TL tutarlı faturalara ilişkin 13.209,53 TL tutarında kısmi ödeme yaptığını, 15.03.2017 tarihli … no.lu 13.134, 58 TL tutarlı faturanın ise davalı şirketin resmi muhasebe kayıtlarında bulunmamakla birlikte davalı şirketin faturaya konu hizmeti almadığını, bu sebeple davalı şirketin ilgili icra dosyasına haklı olarak kısmi itirazda bulunduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı tarafça alacaklı sıfatı ile bakiye alacak için yapılan icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasına ilişkindir. Mahkemece tarafların BA/BS kayıtları celbedilmiş olup; takibe dayanak faturalar incelendiğinde 15/03/2017 tarih, 13.134,58 TL bedelli faturanın bildirim yükümlülüğü olduğu tespit edilmiş olup; davalı yanca bu faturaya dair Ba bildirimin yapılmadığı anlaşılmıştır. Toplanan deliller, icra takip dosyası, dava dilekçesi, cevap dilekçesi, ticari defterler, bilirkişi incelemesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafa HMK 220 ve devamı maddeleri gereğince defterlerini sunmayan tarafın ticari defterlerine lehine delil olarak dayanamayacağının ve tekrar sunamayacakları usulüne uygun biçimde ihtar edilmiş olmasına rağmen ticari defterlerini sunmamış olup; davalı yanın sunduğu defterler incelendiğinde davaya konu faturaların defterlerinde kayıtlı olmadığı ve vergi dairesine BA bildiriminin yapılmadığı anlaşılmış olup; defterlerini ibraz etmeyen davacının salt fatura düzenlemesi faturaya konu malın teslimini ispata yetmeyeceğinden; ispatlanamayan davanın reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davalı taraf kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de faturaya dayanarak yaptığı icra takibinde kötü niyetli olduğu hususu ispatlanamadığından davalı lehine kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin tespitinin aksine; ticari defterlerin müvekkil tarafından hazır edilememesi müvekkil şirket yetkililerinin beyanıyla şirketin ticari işlerinin bir kısmının İNGİLTERE’de olması nedeniyle meydana gelmiş bir komplikasyondur. Kaldı ki bilirkişi incelemesi için yatırılması gereken gider avansı mahkemenin tarafımıza verdiği süre içerisinde eksiksiz olrak yatırılmıştır. Bu hususları celselerde ve celse aralarında sunduğumuz dilekçelerde vurgulamamıza ve ticari defterleri incelemeye hazır hale getirdiğimizi ısrarla belirtmemize rağmen Yerel Mahkeme bu durumu dikkate almamıştır. Usul kurallarının bu denli sert ve davacı aleyhine yorumlanması Anayasamızın 36. Maddesinin en önemli unsurlarından olan hak arama hürriyetini sekteye düşürecek ve müvekkilin ticari hayatını ve kariyerini mahfa uğratacaktır. Bu yönüyle, ticari defterlerimizi hazır ettiğimizi belirttiğimiz tarihte defter incelemesi yapılmaması ve dosya tekemmül etmeden müvekkil aleyhinde hüküm kurulması hukuka aykırıdır. Şayet ticari defterler incelenmemiş olsa dahi usulüne uygun olarak bildirdiğimiz ve söz konusu işin yapıldığına dair somut ve aydınlatıcı beyanlarda bulunabilecek olan tanıklarımız dinlenmeksizin hüküm kurulmuştur. İşbu dosyada tanıkla ispat yasağı bulunmamaktadır. Takibe ve işbu davaya dayanak faturalar hukuki görünüm itibariyle yazılı delil başlangıcı statüsüne sahiptir. Bu tespit yapıldıktan sonra HMK 202/1’in “Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir” hükmü gereğince tanık dinletme talebimizin davamızı ispata yarar bir vasıta olduğu açıktır. Buna karşılık sayın mahkeme bu taleplerimizin tümünü reddederek davamızı ispata mani olmuş, Anayasa ve AİHS ile korunan “mahkemeye erişim hakkımızı” kullanmamıza engellemiştir.” şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının 01/11/2017 tarihinde 26.343,50 TL asıl alacak içi icra takibi başlatttığı, takibin dayanağının 15/03/2017 tarihli 13.134,58 TL bedelli fatura ve 6 adet fatura olduğu, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, davalının süresinde itiraz ederek 13.134,58 TL tutarındaki fatura dışındaki borcu kabul ettiği ve ödeme yaptığı, davacının itiraz edilen kısım yönünden itirazın iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, 09/04/2019 tarihli duruşmada taraf vekillerine ”TTK 83-85.maddeleri ile HMK 222.maddesi uyarınca her iki tarafın 2016,2017,2018 yıllarına ilişkin tüm yasal ticari defterleri üzerinde resen seçilen mali müşavir bilirkişi … eşliğinde 08/05/2019 günü saat 10.00 da bilirkişi incelemesi yapılmasına, HMK’nun 220 ve devamı maddeleri gereğince; Kesin süre içinde defter ibraz etmeyen tarafın veya mahkemece yerinde inceleme kararı verilmiş ise şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurmayan tarafın defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılarak dosyadaki delillerin ve defterlerini ibraz eden tarafın kayıtlarının incelenmesi ile yetinileceğinin ve tarafların ibrazda güçlük beyan ederek ticari defterlerini şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurması talepleri var ise bu hususta yazılı talepte bulunmalarına, HMK 278/4.maddesi uyarınca bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine ve mahkemece belirlenen inceleme gününde ticari defterlerin şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurmasının ihtar edildiği, davacı vekiline verilen kesin süre içerisinde bilirkişi incelemesi için masrafın yatırıldığı fakat defter inceleme gününde davacı tarafça defterlerin ibraz edilmediği, 04/07/2019 tarihli duruşmada, defterlerin bir kısmının İngiltere’de olması sebebi ile hazır edilemediğini ancak şimdi hazır olduğunu belirterek inceleme talep ettiği görülmektedir. Dosya kapsamından davacının inceleme talep ettiği tarihte, dosyanın henüz bilirkişi tarafından teslim alınmadığı ve davalı defterlerinin yerinde incelenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda davacının talebi, yargılamanın uzamasına sebep olmamaktadır. İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın, hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. ( Yargıtay 22. H.D. 22/06/2020 tarih 2017/29720 E. 2020/6157 K. Sayılı ilamı) Açıklanan nedenlerle davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmamasının hukuki dinlenilme hakkına aykırı bulunduğu anlaşıldığından; davacı vekilinin sair istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, bu aşamada esasa ilişkin itirazlar incelenmeksizin dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1333 E. 2019/1299 K. Sayılı 05/12/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-Davacı tarafından yatırılan 305,00 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/05/2023