Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1605 E. 2023/1081 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1605
KARAR NO: 2023/1081
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/522
KARAR NO: 2019/709
KARAR TARİHİ: 20/06/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket nezdinde … poliçe nolu … Holding Sertifikası ile sağlık sigortalısı güvencesi kapsamında olan dava dışı sigortalının 22/06/2015 tarihinde tedavi gördüğünü, tedavi giderlerine ilişkin müvekkili şirket tarafından 36.223,73-TL ödeme yapıldığını, sistem kayıtlarında yapılan sorgulamada dava dışı sigortalıya aynı teminatları sağlayan davalı şirket bünyesinde bir sigorta poliçesi olduğunun tespit edildiğini, işbu sebeple sağlık sigortası genel şartlarının 12. maddesi gereği davalı şirkete rücu edildiğini, davalı şirket tarafından mektubun teslim alındığını fakat müvekkili şirkete ödeme yapılmadığını, bu nedenle müvekkili tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin haksız itirazı ile takibin durdurulduğunu, sağlık sigortası genel şartları gereği davalı şirketin teminatı altında tedavi giderlerinden sorumlu olduğunu, dava dışı sigortalının tedavi giderlerinin hem müvekkili şirket hem de davalı şirket tarafından teminat altına alındığını, davalı şirketin icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketin haksız itirazlarının iptaline, 18.111,86-TL’nin temerrüt tarihi olan 31/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı sigortalının davalı şirkette de sigortalı olduğunu, sigortalının tedavi giderlerinin ödenmesi bakımından kendisi için en uygun poliçeye müracaat ettiğini, bu kapsamda sigortalının bu yönde bir izni olup olmadığına bakılmaksızın menfaati bakımından müracaat etmeyi tercih etmediği diğer poliçesinden bir tazminat ödemesi yapmak, hasarsızlığını etkilemek ve hasar/primi dengesi nedeni ile daha sonra yüksek prim ödemek zorunda bırakmak şeklindeki uygulamanın sigortalının seçimde bulunma hakkına, tüketici olarak haklarına aykırılık teşkil edeceğini, somut olayda yürürlükte olan poliçelerde aynı tedavi giderlerinin tamamını küver altına alan teminatlar bakımından çifte sigorta hükümleri uygulanmalı olduğunu, müşterek sigorta hükümleri uygulama alanı bulunmadığını, müteselsil sorumluluk olmadığından davacı yanın müvekkili şirkete rücu imkanı bulunmadığını ve davanın reddine, davacı yanın koşulları bulunmayan icra inkar tazminatı istemlerinin reddine ve davacı yanın takibinde haksız ve kötü niyetli olduğunun sübuta erecek olması halinde davacı yan aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmolunmasına, nihai olarak davanın esas bakımından haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Davalının çifte sigorta hükümlerinin uygulanması gerektiği savunması … sigortasında sigortalanmış olan canın değeri her sigortalıya göre değişmekte olduğundan canın değerinin de herkesin kendi takdirinde olduğundan bir canın değerinin tamamı bir sigorta şirketince sigortalanmayacağından uyuşmazlıkta çifte sigorta hükümleri uygulanmayacaktır. Mahkememizce Sağlık sigortası genel şartları Müşterek Sigorta başlıklı ‘Madde 12- Tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olunması halinde, bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır.’ hükmü uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda Davacının ödemiş olduğu 36,223,73 TL nin yarısı olan 18,111.86 TL yi Davalıdan talep etmesi hukuka uygundur. Davacı … Şirketi Davalı … Şirketine 29.03.2016 tarihinde tebliğ etmiş bulunduğu yazı ile de bu tutarın 31.03.2016 tarihine kadar ödenmesini talep etmiştir. Davalının bu tutarı ödememesi üzerine de İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından 13.06.2017 tarihinde icra takibinde bulunmuştur. 31.03.2016 tarihinden temerrüte düşülen 13.06.2017 tarihine kadar işlemiş faiz talep edebilecektir. Bilirkişi yaptığı hesaplamada işlemiş faiz olarak 2.226,25 TL hesaplamış bu hesaplama mahkememizce uygun bulunmuş” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Müşterek sigorta durumundan söz edilebilmesi için sigortanın aynı sürede başlaması gerektiği ancak davada bu şartın gerçekleşmediği rapordaki yer alan tespitler arasında çelişki hasıl olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, müşterek sigorta kapsamında ödenen tedavi gideri bedelinin %50’lik kısmının, TTK 1466 maddesi ve Sağlık Sigortası Genel Şartları uyarınca rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı … şirketi ile dava dışı … Holding A.Ş. arasında grup sağlık sigorta sözleşmesi düzenlendi ve şirket personellerinin 07.05.2015 -2016 tarihleri arasında hastalanmaları ve/veya kaza sonucunda yaralanması halinde tedavi için gerekli sağlık giderlerinin istisna edilen haller dışında teminat tablosunda belirtilen limit dahilinde sigorta teminat altına alındığı, bu sözleşme uyarınca dava dışı sigortalı … yönünden poliçe düzenlendiği, davalı … şirketi ile dava dışı sigortalı arasında düzenlenen can sağlığı sigorta poliçesi uyarınca 27.12.2014 /2015 tarihleri arasında yatarak tedavilerde yıllık limitsiz teminat verildiği, dava dışı sigortanın her iki sigorta poliçesinin süresi içerisinde 01.07.2015 -08.07.2015 tarihleri arasında İzmir /Kent hastanesinde yatarak tedavi gördüğü ve aort anevrizması ameliyat olduğu, yapılan tedaviye istinaden düzenlenen provizyon onay formu (… numaralı) gereğince, … A.Ş.’den tedavi harcamalarına ilişkin onay alındığı, bedelin davacı tarafından ödendiği, davacının davalı aleyhinde, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında 18.111,86 TL asıl alacak 2.31857 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.430,43 TL alacak için ilamsız icra takibi yaptığı, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Sigorta Tahkim Komisyonu Hakemi … tarafından düzenlenen raporda özetle; Dava konusu uyuşmazlıkta T.C. Hazine Müsteşarlığınca hazırlanmış olan ve taraflar arasında da sözleşme şartı niteliğinde olan sağlık sigortası poliçe genel şartlarının 12. maddesindeki “Müşterek Sigorta“ uygulanmalıdır. Bu maddeye göre; “Tedavi masraflarının birden fazla sigortacı tarafından temin edilmiş olunması halinde, bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranında paylaşılır.”  Sigorta poliçesi genel şartları TTK’nin 1425. maddesi ile 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde yer almaktadır. Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesi gereğince sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Dava da her iki tarafça da düzenlenmiş olan sigorta poliçeleri sağlık sigortası olup TTK’nin 1425. maddesi gereğince de her sigorta şirketince poliçe genel şartlarının uygulanması zorunludur. Buna göre uyuşmazlıkta sağlık sigorta poliçesi genel şartının 12. maddesi uygulanmalı ve buna göre de her iki sigorta şirketi de sigortalısı … için yatarak tedavide ve ameliyatlarda limitsiz teminat vermiş bulunduklarından Davacının ödemiş olduğu ameliyat giderinin Davacı ile Davalı arasında eşit şekilde yarı yarıya paylaşılmalıdır. Buna göre de Davacının Davalıdan; 36,223,73 TL: 2 = 18,111.86 TL talep etmesi mümkün bulunmaktadır.’ belirtilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur 6102 sayılı TTK‘nin 1466. maddesinde müşterek sigorta düzenlenmiştir. Maddede, bir menfaatin birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda aynı süreler için ve aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan birden çok sigorta sözleşmesinin hepsinin ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar geçerli sayılacağı, bu takdirde sigortacılardan herbirinin sigorta bedellerinin toplamına göre sigorta ettiği bedel oranında sorumlu olacağı, sözleşmelere göre sigortacıların müteselsilen sorumlu oldukları takdirde, sigortalının uğradığı zarardan fazla bir para isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her birinin yalnız kendi sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu olduğu, bu halde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkının, sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre ödemek zorunda olduğu bedeller oranında olduğu ifade edilmiştir. TTK’nin müşterek sigorta hükümleri incelendiğinde; sigortacıların birlikte hareket etmiş olmadığı bu gibi durumlarda da müşterek sigorta hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır. ”… Sigortacılar birbirinden habersiz olarak aynı riziko için sigorta teminatı sağlamış ve bu teminatların toplamı ,sigorta bedelini aşıyor olabilir. Uygulamada sigortacıların ”aynı zamanda” (aynı tarihte) birbirinden habersiz sigorta teminatı sağlamaları tek karşılaşabilecek bir durum değildir.” (Samim Ünan, Türk Ticaret Kanunu şerhi, Sigorta Hukuku, s:192, cilt:II) TTK 1466 (1) Anlamında bir müşterek sigortadan söz edebilmek için -rizikonun ”aynı” olması,-sürenin ”aynı” olması ve -zamanın ”aynı” olmasıGerekir. Sürenin aynı olmasından maksat, riziko gerçekleştiği anda, birden çok sigorta oluşturan bütün sigorta sözleşmelerinden her birinin sağladığı korumanın sürmekte oluşudur (bütün sözleşmelerde aynı uzunlukta bir sürenin mesela 1 yıl – kararlaştırılmış olması gerekli değildir). Sözleşmelerden birinde – mesela ilk prim ödenmediği için – sigortacının sorumluluğu henüz başlamamışsa, o sigorta birden fazla sigorta uygulamasında devre dışı sayılmalıdır . Diğer bir anlatışla burada sigortacının üstlenmiş olduğu maddi süre olarak adlandırılan süre esas alınmalıdır. Zamanın aynı olması ise, sigorta sözleşmelerinin aynı zamanda yapılmış olmasına anlatıyor olsa gerektirir. TTK 1465(1) ”aynı tarihte” (veya farklı tarihlerde) yapılmış sigortalardan söz ederken, müşterek sigortaya ilişkin TTK 1465(1) ve çifte sigortaya ilişkin TTK 1467 (a)’da farklı bir sözcük kullanılmış ve (tarih yerine) zaman denmiştir. Kanımızca ”aynı zamanda” deyimini ”sigortacıların birlikte hareket ediyor olmalarını” belirten bir deyim olarak anlamakta mümkündür. (ve daha doğru olur.) (Samim Ünan, Türk Ticaret Kanunu, Sigorta Hukuku şerhi, cilt II, s:194,) Davaya konu somut olayda, davacı ve davalı … şirketi ile dava dışı sigortalı arasında düzenlenen sağlık poliçelerinin aynı anda, aynı zamanda, kısacası aynı gün düzenlenmediği, farklı zamanlarda düzenlendiği, bu nedenle TTK 1466 madde kapsamında müşterek sigortanın mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının sigortalısının, tercih hakkını kullanarak sağlık tedavi harcamalarında davacı … şirketini seçtiği ve seçim yapma hakkının da bulunduğu, yukarıda belirtmiş olduğu üzere rizikonun aynı olmasının yanında, sürenin ve zamanında aynı olması gerektiği, uyuşmazlık konusu olayda ise TTK 1466 madde kapsamında aranan şartların gerçekleşmediği ve iş bu nedenle Sağlık Sigortası Genel Şartları 12. maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerektiği açıktır. HMK’nin 353/(1)-b-2 maddesinde, “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında …” duruşma yapılmadan karar verileceği hükmü düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı avukatının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, 6100 Sayılı HMK’nin 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/522 Esas, 2019/709 Karar sayılı ve 20/06/2019 tarihli kararının HMK’nin 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak; 2-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:1-Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 246,76 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 23,09 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Davalı tarafından sarf edilen herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadğına,4-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 9.200,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:1-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcı olarak yatırılan 347,33‬ TL’nin talep halinde iadesine, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcı ile 32,50 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,3-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/07/2023