Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1596 E. 2023/1080 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1596
KARAR NO: 2023/1080
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/122
KARAR NO: 2019/1523
KARAR TARİHİ: 03/12/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme edimlerini yerine getirmesine rağmen, davalının müvekkilinin 03/07/2017 tarihi itibariyle, 25.941,54-TL faturalandırılmış alacaklarını ödemediğinden, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından iş akdinin haksız olarak ve kötü niyetli olarak 03/07/2017 tarihinde fesih edildiğini, sözleşmedeki 4. bölüm d bendinde belirtilen fesih süresine uyulmadığını, fesih tarihinde sözleşmenin yenilenmiş olduğunu, davalının hizmette aksama olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu, zira güncelleme için sözlemede ifa süresinin belirlenmediğini, 4-48 saatlik ifa süresinin sözleşmenin 1. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen virüs saldırısı ve server sorununda geçerli olduğunu, davalının müvekkilinin hizmetlerinden dolayı sözleşme süresinde bir şikayetinin olmadığının sözleşmesinin yelinmesinin bu durumu ispatladığını, davalının itiraz dilekçesinde akdedilen sözleşmeyi inkar etmediğini, sözleşmenin tek taraflı feshinden bahsettiğini, sözleşmeden kalan bakiye alacağının tahsili için düzenlenen faturaların sözleşmenin fesihinden önce düzenlendiğini, usulüne uygun kesildiğini, belirtilerek davalı aleyhine başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar yıllık sözleşme yenilense de özellikle son dönemde davacının edimlerinde bariz gecikmeler ve özensizliklerini başlandığını, sözleşmedeki güvenin boşa çıktığını, sözlü uyarılara rağmen davacıdan düzelme olmadığını, 03/07/2017 tarihinde gönderilen yazılı bildirim ile haklı olarak sözleşmenin fesih edildiğini, ihtarnamede yer alan tabloda hizmeti veren davacının görevlerini yerine getirmediğini, ramazan ayında gerçekleştirilmesi gereken projeyi haftalarca teslim etmeyerek müvekkilini zor durumda bıraktığını, sözleşmenin 1. maddesinin 2. paragrafına göre, davacının virüs güncellemelerinin 4-48 saatte, diğer taleplerin 24-48 saatte edimlerini yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, memnuniyetsizliklerin davacıya şifahi olarak dile getirildiğini, davacının alelacele usulsüz olarak fatura kestiğini, alacak iddiasında bulunduğunu, faturaları tebliğ etmediğini, faturalardan icra takibi ile haberdar olduklarını, yasal süresinde faturalara itiraz ettiklerini, davacının herhangi bir hak talebinde bulunmasının imkansız olduğunu, yukarıda açıklanan nedenlerle, sözleşmeye aykırı hareket edilmesi nedeniyle sözleşmenin feshi, alelacele fatura kesilmesini ve alacaklı imiş gibi icra takibi başlatılmasını haklı çıkarmadığını, haksız icra takibine karşı zamanında itiraz edildiğini ve takibin durdurulduğunu, itirazın iptalini, işbu davanın hiçbir hukuki dayanağının olmadığını, davanın reddine karar verilmesini, haksız yere talep başlatan dava açan …’nın aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına da hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ile cevap verdiği görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… İcra dosyası, taraflar arasında imzalanan sözleşme, davacı şirket tarafından düzenlenen faturalar, tarafların ticari defterler ve belgeleri, cari hesap raporları, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının, sözleşmeyi, sözleşmede belirtilen süre içerisinde, usulüne uygun feshettiğine dair yazılı ve somut belge sunamadığı, davacının, sözleşmeden kaynaklı olarak davalıya fatura düzenlendiği, faturaların karşılığının da ödendiğinin ispat edilemediği, hesap bilirkişi incelemesi ile davacının davalıdan takip tarihi itibariyle, faturalar ve cari hesaba dayalı olarak 8.853,54-TL. alacaklı olduğu tespit edildiğinden, davacının davalıdan kısmen alacaklı olduğu kanaati oluştuğundan, davacının davasının kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 8.853,54-TL. asıl alacak üzerinden yaptığı itirazın iptali ile asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren, %9,75 değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle, İİK 67/2. maddesi kapsamında % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının kötüniyeti ispat edilemediği ve şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ 1-Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça yapılan feshin haksız ve kötü niyetli olduğu, davalının hizmette aksamalar yaşandığı için sözleşmeyi fesih ettikleri iddiasının kabul edilemez olduğu, davacının üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiği, davalı tarafça sözleşmede imzalanan tutarın kabul edildiği ve hizmet bedeli azaltılmasına dair yazılı veya sözlü bir anlaşma sağlanmadığı, sözleşmede kararlaştırılan bedel üzerinden feragat edildiğine dair ortada bir yazı da bulunmadığı, davacının kalan bakiye borcu faturaya konu ettiği, bilirkişinin yetki ve görev sınırların dışına çıkarak sözleşme bedelinin sözleşmede belirtilen meblağdan düşük olarak uygulandığını varsayarak hesaplamalarda bulunduğu, faiz konusunda da %12 oranı üzerinden hesaplama yapılması gerektiği belirtilmiştir. 2-Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalının sözleşmeyi haklı nedenlerle feshettiği, davacı tarafın eksik ifade bulunup sözleşmeye aykırı ve kusurlu davrandığı, davacıya sözlü ve yazılı uyarıları da olmasına rağmen sözleşmeye aykırı davranışlara devam edildiği, davacının kestiği faturaların usulsüz olduğu, sözleşmede hosting hizmeti kararlaştırılmadığı bu nedenle … seri numaralı faturaya itiraz edildiği, … seri numaralı faturanın ise haziran 2017 dönemi için kesildiği ancak sözleşme haklı nedenle fesih edildiğinden dolayı bu ve takibe konu diğer faturaların kabulünün mümkün bulunmadığı, alacak likit olmadığı için icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği ve davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen “WEB sitesi güncelleme, tasarım ve internet pazarlama hizmetleri sözleşmesi” ne dayalı fatura bedelinin tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 25.491,54 TL alacağın 03.07.2017 tarihli 25.491,54 TL tutarlı fatura alacağı açıklaması ile 23/08/2017 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı vekili tarafından 15/09/2017 tarihli itiraz dilekçesi sunulduğu ve davanın süresi içerisinde açıldığı tespit edilmiştir. Takibe konu edilen faturanın incelenmesinde, … seri numaralı faturanın hizmet bedeli açıklamasıyla toplam 16.992,00 TL, … seri numaralı faturanın eksik bakiye açıklamasıyla toplam 5.900,00 TL, … seri numaralı faturanın veri barındırma hizmeti açıklamasıyla toplam 1.183,54 TL, … seri numaralı faturanın aylık hizmet bedeli açıklamasıyla toplam 1.416,00 TL olduğu tespit edilmiştir.Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede: davacının yüklenici davalının ise kullanıcı firma olarak belirtilen, 12 ay süreli olan ve 01.07.2014 tarihinde başlayıp 01.07.2015 tarihinde sona ereceği belirtilen sözleşmede, kullanıcı firmanın herhangi bir zamanda yüklenici firmaya bildirim yapmaması veya kullanıcı firmanın sözleşme bitiş tarihinden 30 gün öncesine kadar sözleşmenin iptal edilmesini bildirmemesi durumunda sözleşmenin bir sonraki yıl için otomatik olarak imzalanmış kabul edileceğini belirtildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 1. sayfasında, -aylık pazarlama hizmetleri, -grafik çalışma @ web sitelerinin güncellemesi, aylık internet pazarlama hizmetleri (aylık 600 TL ödeneceği) , toplam 7.200,00 TL, +7.200,0 TL olmak üzere toplam 14.400,00 TL olduğu (KDV hariç ) yazılıdır. Sözleşmede web site güncelleme, güvenlik ve yedekleme işinin virüs saldırısı veya server sorunlardan oluşacak yeni kesinti süresi, taşıma süresine bağlı olarak değişmekte olup bir site taşıma süresinin 4 saati de 48 saat arasında gerçekleşeceği, MK IT, CO., web sitesinin müşterinin isteği doğrultusunda mail ya da telefon yoluyla ilgili dokümanı göndermesinden sonra 24 -48 saat içerisinde uygun değişikliğe ve güncellenmeyi yapmakla yükümlü olduğu, firmanın tam bir işbirliği içinde çalışmayı, verdiği hizmetin kalitesini korumak ve yükseltmek için her türlü çabayı göstermeyi, firmanın onayı olmaksızın tanıtımını yaptığı ürün ve hizmetlerle doğrudan rakip durumda olan başka ürünlerin tanıtımını yapmamayı taahhüt ettiği, uygun tasarım için gerekli olan metin ve resimlerin firma tarafından açıklayıcı bir şekilde göndermesi gerektiği, örneğin tasarımın gönderilmesinden sonra bir iş günü içerisinde onaylı iş uygun ölçüm ve formatlarda teslim edileceği, işlenmediğinin 14.400,00 TL olup her ayın sonundan onuna 12 eşit payda hesaba havale yapılacağı belirtilmiştir.Bilirkişiler Ma. Ün. Em. Öğ. Üyesi, Teknik Bilirkişi Yar. Doç. Dr. … ve SMMM … tarafından hazırlanan 24/07/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; “… davacı şirketin 2017 yılına ait işletme defterinin açılıp tasdikini süresi içinde notere tasdik ettirdiği, 2017 yılı işletme defteri kapanış tasdikinin yaptırılma zorunluluğunun bulunmadığı tespit edilmekle davacı şirketin 2015 yılı işletme defterinin açılış tasdiklerinin yapılması ve işletme defteri kapanış noter tasdikinin zorunlu olmaması nedeni ile davacının ticari defter ve kayıtlarının kendi lehine delil olma özelliğine ilişkin kararın sayın mahkemenin yetkisinde bulunduğu, davalı tarafın inceleme günü incelemeye katılmaması sebebiyle davalı ticari defter kayıtları üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, işbu durumun 22/06/2017 tarihli bilirkişi yemin ve teslim tutanağı ile imza altına alındığını ve bu konudaki son kararı sayın mahkemeye ait olduğunu, taraflar arasında 01/07/2014 tarihinde akdedilen internet pazarlama hizmetleri ve tasarım hizmetleri sözleşmesi, her ne kadar davalı tarafından 03/07/2017 tarihli fesih yazası ile feshedilmek istenmiş ise de, sözleşmenin feshi somut bir gerekçeye dayanmadığından ve sözleşmenin bitim tarihi olan 30/06/2017 tarihten 30 gün öncesinden de fesih ihbarında bulunulmadığından, anılan sözleşmenin ve hosting hizmetine ilişkin sözlü olarak yapıldığı anılan sözleşmenin 01.07.2017-30.06.2018 tarih aralığı hizmet dönemi içinde otomatik olarak yenilenmiş sayılması gerektiği sonuç kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı 03/07/2017 tarihli fesih bildirimi ardından, www…com.tr domain adresini hosting hizmeti aldığı davacıya ait …’den 3. Bir firmaya ait doamin servir’a taşıyarak, bu tarihten sonra bu domain adresi altında yayınlanan web sitesi ile ilgili davacıdan, herhangi bir hizmet almadığı anlaşılmış olmakla birlikte, yenilenen sözleşmelerin 12 aylık hizmet bedelleri karşılıklarının davacı yana ödemesi gerekir kanaatindeyiz. Davacının 2017 yılı işletme defter ve kayıtlarına göre davalıdan 23/08/2017 tarihli takip tarihi itibariyle 25.491,54-TL alacaklı olduğunun görülmekle birlikte, huzurdaki itirazın iptali davasına konu bu alacak miktarına konu 4 adet fatura ile ilgili teknik bilirkişi tarafından yapılan tespit ve değerlendirme sonucu, işbu raporun teknik tespit ve değerlendirme bölümünün II-2.2 maddelerinde arz ve izah edilen sebeple davacı yanın davalıdan 23/08/2017 icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacağın, bu konudaki nihai takdir Sayın Mahkemenin takdirinde olmakla birlikte, 01.07.2017-30.06.2018 tarih aralığı hizmet dönemi içinde otomatik olarak yenilenmiş sözleşmelerin 12 aylık KDV dahil hizmet tutarları;İnternet pazarlama hizmetleri ve tasarım bedeli karşılığı 7.080,00-TLDavalı ait domain adı altında yayınlanan web sitesine Hosting hizmeti karşılığı 1.183,54-TL Toplam 8.263,54-TL olarak hesaplanmıştır. Şayet sayın mahkemede işbu raporun teknik tespit ve değerlendirme bölümünün II-2.2 maddelerinde arz ve izah edilen sebep ve değerlendirmeleri benimsediği takdirde, 23/08/2017 icra takip tarihi itibariyle davacı yanın davalıdan talep edebileceği asıl alacak, 8.263,54-TL olmakta olup, davacı yanın diğer talepleri ile ilgili taktir Sayın mahkemenindir…” belirtilmiştir.Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 15/10/2018 tarihli ek raporda sonuç olarak: “… huzurdaki itirazın iptali davasına konu Haziran 2017 ayı hizmet dönemine ilişkin düzenlendiği kanaatine varılan 01/07/2017 tarih seri … sıra nolu ve KDV dahil 1.416,00-TL tutarlı fatura karşılığının 500,00-TL +9 KDV =590,00-TL olması gerektiği yönünde tespitimiz ve bu karşılığını kök rapordaki alacak hesabına dahil edilmesi dışında, 24/07/2018 tarihli kök raporumuzdaki tespit ve kanaatlerimizi değiştirecek bir durum olmamıştır.24/07/2018 tarihli kök raporumuzda hesaplanan alacak 8.263,54-TL olduğu, 01/07/2017 tarih seri … sıra nolu fatura karşılığı ilave alacak 590,00-TL olmak üzere 23/08/2017 icra takip itibariyle davacı yanın davalıdan talep edebileceği asıl alacak, 8.263,54-TL + 590,00-TL = 8.853,54-TL olmakta olup, davacı yanın diğer talepleri ile ilgili takdir sayın mahkemenindir…” sonuç ve kanaatine ulaşıldığını belirtmişlerdir. Taraf vekillerinin itirazı üzerine yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş bilirkişiler İÜC Teknik Bilimler Bilgisayar Programcılığı Öğr. Üyesi … ve SMMM … tarafından hazırlanan 22/04/2019 tarihli raporda özetle “…davacının 2017 yılına ilişkin tutmakla yukarıda listelenen ticari defterlerinin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davalının 2017 yıllarına ait yukarıda listelenen ticari defterlerin TTK hükümlerine uygun tutuldukları anlaşılmakla, delil kabiliyetlerinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, davacının işletme defteri kayıtlarına göre, yukarıda açıklandığı üzere davalıya kestiği 4 adet faturalardan kaynaklı 07/09/2017 takip tarihinde 25.491,14-TL alacaklı olduğu, ancak davalının muhasebe kayıtlarına bahse konu faturaları kabul etmeyerek kaydetmediği ve davacıya herhangi bir borcu bulunmadığı, davalının davacıdan mal ve hizmet alımı olarak 07/2017 döneminde BA formunda beyanda bulunmadığı, Sayın Mahkemenin takdirinde olmak üzere, sözleşmesinin usulüne uygun fesih edilmediğinin kabulü halinde davacının alacağının: 8.853,54-TL davalıdan alacaklı olduğu hesaplandığı, TCMB verilerinden 07/09/2017 takip tarihi itibariyle avans faizi oranın %9,75 olduğu görüldüğünden, davacının belirlenen 8.853,54-TL asıl alacağına takip tarihinden itibaren %9,75 ve değişen oranlarda kademeli olarak avans faizi yürütülebileceği, faizin infaz aşamasında hesaplanması gerektiği, davacının icra inkar tazminatı talebinin takdirinin ise Sayın Mahkemeye ait olduğu…” görüş ve tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Taraf vekillerince sunulan istinaf sebeplerinin incelenmesi:- İş Akdinin Haksız ve Kötüniyetle feshedildiği iddiası: Davalı şirket vekili olarak … adının 1003 03.07.2017 tarihli yazıda taraflar arasındaki sözleşme uyarınca edimlerin gereği gibi ifa edilmesi için davacı tarafa sözlü ve yazılı uyarılarda bulunmasına rağmen hizmetteki aksaklıkların giderilmediği ve taraflar arasındaki mutabakat sonucu 2017 yılı için aylık 500 TL +KDV =590 TL’nin ödenmesi gerektiği ve anlaşmaya uygun fatura kesildiği belirtilerek sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiği bildirilmiştir. Davalı tarafça gönderilen fesih bildirimli yazının tarihi 03.07.2017’dir. Gerek icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçesi ve gerekse 03.07.2017 tarihli yazıda davacının güncellemelerin zamanında yapmadığı iddiasında bulunmuştur. 01.04.2016 tarihinden (Anneler Günü) 19.06.2017 tarihine kadar (Pop Up Çalışması) toplam 10 adet işle ilgili mail atıldığı ancak iş bu maillerde belirtilen işlerin yapılmadığı yönünde herhangi bir ihtarın sunulmadığı tespit edilmiştir. Sözleşmede belirtilen maddeleri nazara alındığında sözleşmenin bitiminden 30 gün öncesinden davalı tarafça yapılan bir ihbar bulunmadığından dolayı iş bu sözleşmenin 01.07.2017 -30.06.2018 dönemini kapsayan 4. hizmet dönemi için yenilendiğinin kabulü gerekmektedir. Nitekim sözleşmede yazılı 4.d. maddesinde de sözleşme bitiş tarihinden 30 gün öncesine kadar sözleşmenin iptal edilmemesi durumunda sözleşmenin bir sonraki yıl için otomatik olarak imzalanmış kabul edileceği hüküm altına alınmıştır. -A-177761 seri numaralı faturaya yönelik itirazların incelenmesi: 01.02.2017 tarihli ve KDV dahil 1.183,54 TL (1.003,00+180,54) tutarlı faturanın 01.07.2017 ve 30.06.2008 dönemlerini kapsayan 12 aylık Hosting Hizmeti karşılık düzenlenmiştir. Taraflar arasında Hosting hizmete ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Uyuşmazlığa konu 01.07.2014 başlangıç tarihli “WEB sitesi güncelleme, tasarım ve internet pazarlama hizmetleri sözleşmesi”nde de hosting hizmetine ilişkin bir ibare yer almamaktadır ancak 24.07.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda davacı vekili tarafından bu konuda sunulan Ek- 3 de yer alan 2013 -2014 -2015 ve 2016 yılına ait yıllık hosting hizmetine ilişkin faturalardan, hosting hizmet karşılığı söz yapılan anlaşma gereği davalı yıllık faturalarla tahsil edildiği, 01.07.2016 ve 30.06.2017 tarih aralığı hosting hizmet dönemine ilişkin yıllık ücretin 11.11.2016 tarih … sıra numaralı ve KDV de 2.974,68 TL tutarlı fatura ile tahsil edildiğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Uyuşmazlığa konu itirazın iptali davasında yıllık hosting hizmetine konu … seri numaralı faturanın yenilenen sözleşmenin 01.07.2017 -30.06.2018 tarih aralığını kapsayan 1 yıllık hosting hizmetine ilişkin olup tarafların gönderdiği bilgi ve belgelerin incelenmesinden davalıya ait www…com.tr domain adresinin davalı tarafından tek taraflı olarak 3. bir firma sunucusuna taşınması sebebiyle davacının bu domain adresi üzerinden yayınlanan davalı web sitesine yeniden sözleşme döneminde hosting hizmeti veremediği tespitleri nazara alındığında, iş bu fatura bedelinin davalıdan tahsil edilmesine yönelik mahkeme kararının yerinde olduğu anlaşılmaktadır.-Takibe konu edilen diğer faturalara yönelik itirazların incelenmesi: Davacının mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan incelemede işletme defteri kayıtlarına göre davalıya kestiği 4 adet faturadan kaynaklı 07.09.2017 takip tarihinde 25.491,14 TL alacaklı olduğu, davalının 2017 yılı ticari defterlerinin incelenmesinde davacıya herhangi bir borç/alacak bakiyesinin kalmadığı, İncelenen BA-BS formları uyarınca de davalının davacıdan bir mal ve hizmet alımı olarak beyanda bulunmadığı, hizmetin geç ve ayıplı yapıldığına ilişkin herhangi bir noterden ihtarname gönderilmediği, faturanın davacı ticari defterinde kayıtlı olmadığın, sözleşmenin 01.07.2017 -30.06.2018 tarih aralığında kapsayan 4. Hizmet dönemi için yenilendi ve bu döneme ilişkin hizmet faturasının 2017 yılı başında sözde mutabakat kanaatine varılarak aylık 500 -TL+KDV Bedel üzerinden ödenmesi kanaatine varılarak (sözleşmede yazılı olan ve daha önceki yıllara ait ödemeler daha fazla olsa da piyasa şartları göz önünde bulundurularak teknik bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda) kararlaştırıldı ve bu anlaşmaya uygun olarak fatura kesildiği, takibe konu 01.07.2017 tarih ve… seri numaralı KDV dahil 1.416,00 TL tutarında fatura karşılığında 500,00 TL +KDV olması gerektiği bilirkişi raporlarının dosya kapsamına uygun olduğu kanaati ile 590,00 TL+internet pazarlama hizmetleri ve tasarım bedeli karşılığı 7.080 TL+ davalıya ait domain adı altında yayınlanan web sitesine hosting hizmeti karşılığı 1.183,54 TL’nin ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. -Hizmetin ayıplı ifa edildiği yönündeki istinaf sebebinin incelenmesi: Yargıtay HGK. 25/05/2016 tarih ve 2014/19-861 Esas, 2016632 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde tacir olmanın bağlandığı genel hükümler düzenlenmiş olup, tacirler arasındaki ihbar veya ihtarların ne şekilde yapılacağı bu genel hükümler arasında yer almaktadır. 6762 sayılı TTK’nin 20/3. fıkrasında diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi fesih yahut ondan rücu amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için bu işlemlerin noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılmasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır. Taraflar TTK 16. madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve 2015/8094 Esas, 2015/12630 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’nin 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde yapılması gerektiği gözetildiğinde, davalının ayıp iddiasını ve ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK’nin belirttiği şekilde geçerli olarak yapıldığını kanıtlaması gereklidir. Davaya konu somut olayda ise, davalı taraf her ne kadar hizmetin ayıplı olduğunu iddia etmiş ise de bunu kanıtlayan delil dosyaya ibraz edilmemiştir.-İcra inkar tazminatı yönünden yapılan inceleme: Genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 Esas 397 K.sayılı ilamı). Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla, borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip, bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır (Yılmaz, age s. 737, 740). Davaya konu edilen tazminat fatura alacağına dayanmakla, icra inkar tazminatı şartlarının oluştuğu ve aksi yöndeki davalı vekilince sunulan istinaf başvuru sebebinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Aynı zamanda, davacı alacaklının kötüniyetli takip başlatığının kabulünün mümkün olmadığı ve davacının kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından, kötüniyet tazminatı talebi bakımından davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir.-Faiz oranına yönelik yapılan itirazların incelenmesi: 31/12/2016 tarih ve 29935 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Tebliği’nde “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasından: Bankamızca, vadesine en çok 3 ay kalan senetten karşılığında yapılacak reeskont işlemlerinde uygulanacak iskonto faiz oranı yıllık %8,75, avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı ise yıllık 9,75 olarak tespit edilmiştir.” belirtilmekle, avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranı yıllık %9,75’dir. Bu nedenle davacı vekilinin faiz oranına yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı … davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Tarafların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan 148,60 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 215,4‬0 TL’nin istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 320,84‬ TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 50,99 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın taraflara ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere davacı yönünden oybirliği davalı yönünden oyçokluğu (harç yönünden) ile karar verildi. 12/07/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nin 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.