Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1584 E. 2020/104 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1584
KARAR NO: 2020/104
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/713 Esas
KARAR NO: 2019/1143
KARAR TARİHİ: 31/12/2019
DAVA: TAZMİNAT (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ:14/10/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının miras bırakanı …’e, … A.Ş. -Çapa(İstanbul) Şubesi’nden kullandığı 11.000,00-TL anapara (faizli toplam 12.331,44) kredi nedeniyle davalı tarafından 15.11.2018 tarih ve … poliçe numarası, “Sabit Teminatlı Kredi … sigortası” yapıldığını, … sigortası formunda/sertifikasında lehdar olarak ilgili banka şubesinin gösterildiğini, sigortaya dair 866,83- TL prim nakit ve peşin olarak aynı tarihte Şişli/İstanbul şubesinden kullandığı 15.000,00- TL anapara (faizli toplam 20.567,70 TL) kredi nedeniyle davalı tarafından 24.03.2019 tarih ve … poliçe numarası “Sabit Teminatlı Kredi … sigortası” yapıldığını, … sigortası formunda/sertifikasında lehdar olarak ilgili banka şubesinin gösterildiğini, sigortaya dair 1187,03 –TL primin nakit ve peşin olarak aynı tarihte muristen tahsil edildiğini, kredilerle ilgili sigorta poliçesi tanzimi esnasında matbu formların kullanıldığını, karşılıklı müzakere imkanının bulunmadığını, yeterli bilgi verilmediğini, kredi sözleşmesinde ve banka imzalarında eksiklerin olduğunun görüldüğünü, genellikle banka ve sigorta kuruluşlarının zayıf olan tüketici karşısında sözleşme (poliçe) hükümlerini lehine çevirdiklerini, davalı şirketin aynı zamanda ilgili bankanın iştiraki olduğunu, bankanın, muristen kredi çekerken sağlık durumu veya taramasını istemediğini, yine başvuru esnasında sağlık beyanı ile ilgili kısım murise hiç sorulmadığını, hatta murisin iş bu kredi ilişkisi kurulduğu sırada ağzı ve burnu beyaz maske ile kapalı ve hastalığı sebebiyle boğazından açılan delik dışarıdan çok rahat görülecek bir şekilde maske ile kapalı olduğu halde yetkilerce ilgili yerler “hayır” olarak işaretlendiğini ve murise sorulmadan imzalatıldığını, yaşlı ve hasta olmasına ragmen murise sigortanın zorunlu olduğunun bildirildiğini, yanlış ve eksiklik halinde neler olabileceği konusunda bilgi verilmediğini, davacının murisi …’in 24.06.2019 günü mevcut hastalıktan değil ani gelişen solunum yetmezliğine bağlı kalp krizinden vefat ettiğini, mevcut durumu ve kredi borcunun ödenmesi için davalıya … sigortası poliçeleri kapsamında başvuru yapıldığını, davalı tarafından verilen ve taraflarına tebliğ edilen … ve … nolu 23.08.2019 tarihli yazılara göre; police öncesi kanser hastalığı bulunduğu, …’in beyan yükümlülüğüne uymadığı, … sigortası genel şartları ve Türk Ticaret Kanunu uyarınca sigorta tazminatının ödenmesinin ve herhangi bir prim iadesi yapılmasının hukuken mümkün olmadığının belirtildiğini, bunun üzerine davacı tarafından Noterlik vasıtası ile ihtarname keşide edildiğini ve bu karara itiraz edildiğini, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu, davalı bankanın , sözleşme akdedilirken murisin hastalığını bilmediğini ve bilebilecek durumda olmadığını iddia edemeyeceği gibi, bizzat kendisi tarafından davacı adına yapmış olduğu işlemden dolayı davacıyı mağdur edemeyeceğini, yapılan bu işlemin, şube kamera kayıtları incelendiğinde ortaya çıkacağını, kredi borcunu ilgili bankaya ödemek zorunda kaldığını, davacının yaşlı bir kadın olduğunu ve bankadan icraya verilirsiniz denmesi nedeniyle yakınlarından döviz borcu alıp düşük kurdan davalı bankada döviz bozdurduğunu, davacının maddi zorluklar içerisinde taksitleri öderken, davalının tazminatı karşılamamak için ileri sürdüğü gerekçelerin yerinde olmadığını, kanser hastalığı ile ölüm olayı arasında illiyet bağının olmadığını, ölüm olayını tıp otoritelerinin değerlendirebildiğini, davalının poliçedeki tazminatı ödememesinin haksız ve hukuksuz olduğunu, sonuç olarak; davanın kabulü ile maddi zarar bakımından müvekkilleri lehine toplam 26.333,03-TL tazminata hükmedilmesini, hükmedilecek tazminata ihtarname tebliğ gününden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya dair hakların saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “…Dava, sabit teminatlı kredi … sigortası poliçesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK nun 4/1-a maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesinde, kanunun kapsamı, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar olarak belirtilmiştir. 73. maddede, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğuna yer verilmiştir. Davacı ile sigorta şirketi arasındaki … sigortasından doğan uyuşmazlıkta görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olduğundan, mahkememizin görevsiz olması nedeniyle dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile; HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE İstanbul Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine, dair karar verilmişitr.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; sigortaya ilişkin konuların TTK da düzenlendiği, TTK 4 ve 5. maddeleri uyarınca Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu belirtilerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava … sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, davacının murisi …’in davalı bankanın Çapa Şubesinden kullandığı 11.00,00 TL anapara (faizli toplam 12.331,44 TL) kredi nedeniyle, davalı banka ile muris arasında 15.11,2018 tarih ve … poliçe numarası ile sabit teminatlı kredi … sigortası yapıldığı, sigortaya dair 866,83 TL prim nakit ve peşin olarak 15.11.2018 tarihinde muristen tahsil edildiğini, davalı bankanın Şişli Şubesi ile muris arasında 15.000,00 TL anapara (faizli toplam 20.567,70 TL) kredi nedeniyle davalı tarafından 24.03.2019 tarih ve … poliçe numarasıyla sabit teminatlı kredi … sigortası yapıldığı ve sigortaya dair 1187,03 TL prim nakit ve peşin olarak muristen tahsil edildiğini, murisin 24.06.2019 tarihinde solunum yetmezliğine bağlı kalp krizinden vefat ettiğini, kredi çekilirken sağlık durumu ile ilgili murisin bilgisine başvurulmadan banka tarafından sağlık ile ilgili kısımların ”hayır” işaretlenerek doldurulduğunu, kredi borcunun ödenmesi için davalı taraf başvurulduğunda poliçe öncesi muriste kanser rahatsızlığı bulunduğu ve bu haliyle murisin beyan yükümlülüğüne uymadığı ve prim ödemesi ile sigorta tazminatı ödemesi yapılamayacağının kendilerine belirtilmesi nedeniyle davacı mirasçının uğradığı iddia olunan maddi zararın giderilmesi talep edilmiştir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun geçici 73. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” ifadesi ile tüketici mahkemelerinin görev alanı tüketici işlemleri ile sınırlandırılmıştır. Aynı yasanın 3/l maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem, tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Somut olayda; davacılar miras bırakanının tüketici olduğu ve davalı sigorta şirketi ile arasındaki sabit teminatlı kredi … sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunulduğunun anlaşılmasına göre, davanın açıldığı tarih itibari ile davanın Tüketici Mahkemesinin görev alanına girdiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcından başvuru tarihine göre alınması gereken 83,50 TL’nin mahsubu ile Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 148,60 TL’nin peşin yatırılan 54,40 TL ve başvuru harcından arta kalan 65,10 TL ki, toplam 130,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,40 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/10/2020 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.