Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1582 E. 2023/1087 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1582
KARAR NO: 2023/1087
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/518
KARAR NO: 2019/422
KARAR TARİHİ: 10/05/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 12/07/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı ve dava dışı … arasında 19/02/2015 tarihli “Danışmanlık ve Gözetim Hizmet Sözleşmesi” akdedildiğini, hizmetin kapsamı ve niteliğinin sözleşmenin 3. maddesinde ayrıca ve özel olarak düzenlendiğini, sözleşme gereği verilerek hizmet bedelinin aylık 14.667,00 TL + 2.640,06 TL (KDV) olarak kararlaştırıldığını, bu tutarın yarısının davalı tarafından diğer yarısının ise dava dışı şahıs tarafından ödeneceğini, sözleşmenin davalı ve dava dışı şahsın talebi üzerine 19/02/2016 tarihinde sonlandırıldığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında tüm taahhüt ve yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, davalı ve dava dışı şahsın sözleşme uyarınca ödemeleri gereken hizmet bedellerinin bilahere kendilerine fatura edilmesini, ödemeyi ancak yıl sonunda yapabileceklerini bildirdiklerini, bu beyana itibar eden müvekkili şirketin 2016 yılı sonuna kadar kendisine ödeme yapılmasını beklediğini, borcun ödenmemesi üzerine sorumlu olduğu tutarlar belirtilmiş şekilde takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşme gereği gayrimenkullerin gözetim ve güvenliği için anlaşma sağlandığını, sözleşmenin imzalandığı tarihte 17 katlı binanın boş durumda olduğunu, sadece 17. katta dava dışı …’in oğlu …’in iş yerinin bulunduğunu, sözleşme şartları gereği davacı şirketin çözüm ve danışmanlık hizmeti sağlayacağı, şirketin yönetim işlerinde çalışan personele yardımcı olmak amacıyla telefonlara bakmak, gelen müşterileri yönlendirmek ve yardımcı olmak amacıyla, topladığı bilgileri bağlı olduğu personele rapor etmek ve sözleşmenin 5. maddesi gereği sözleşme “özel güvenlik belgesi” alınana kadar bu haliyle devam edip belge alındıktan sonra özel güvenlik hizmet sözleşmesinin imzalanacağını ancak davacı şirketin sözleşme yapıldıktan sonra sık sık koruma elemanlarını değiştirdiğini, binanın gözetim ve güvenliğinin davacı firmanın kontrolü altındayken davacı şirketin çalışanlarının gerekli özen ve dikkati göstermediğinden 23/12/2015 günü binaya hırsız girdiğini ve …’in işyerinden çok sayıda antika ve mücevherin çalındığını, bu mücevherlerin 1 Milyon TL değerinde olduğunu, bu nedenlerle taraflar arasındaki sözleşmenin davacının sözleşme şartlarına uymamasından dolayı sonlandığını, müvekkilinin ve dava dışı …’e sunulan hizmetin karşılığının davacıya ödendiğini, bu nedenle müvekkilinin davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını beyanla, davanın reddine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… Taraflar arasındaki hukuki ihtilaf davacı yanın, 17/03/2017 tarihinde davalı borçlu aleyhine; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile; 22.871,46 TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatması karşısında davalı-borçlunun itirazı üzerine işbu davanın açıldığı, taraflar arasında 19.02.2015 tarihinde imzalan “Danışmanlık ve Gözetim Hizmet Sözleşmesi” nden kaynaklanan alacak istemine dayandığı, davacı taraf, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile … aleyhine … Ltd.Şti. vekili tarafından 22.871,46 TL. asıl alacak talep ettiği, takip borçlusu davalı 11.04.2017 tarihinde “takibe, borca ve ferilerine “açıklaması ile ödeme emrine itiraz ettiği, davacı yanın, 2016 takvim yılına ait incelenen resmi defter ve belgelerinin sahibi lehine delil vasfına haiz olduğu tespit edildiği, davacı yanın davaya konu talebi Aralık 2015-Ocak 2016 ve Şubat 2016 dönemine ait hizmet bedeline yönelik faturanın ödenmemesinden kaynaklandığı, ilgili fatura, davacı tarafından 31.12.2016 tarihinde tanzim ederek davalı … gönderilmiş olup, davalı tarafından teslim alındığına dair herhangi bir evraka dosyada rastlanmadığı, davacının düzenlediği fatura her ne kadar süresinde tanzim edilmemiş olsa da da, hizmetin dayanağı sözleşme ile ilişkili olduğu anlaşıldığından davacı yanın üç aylık hizmet bedelini karşılığı talebi yerinde olduğu, Davacı yanın düzenlediği, dava konusu fatura dayanağı; Aralık 2015-15.360,96 TL, ocak 2016-17.092,62 TL, şubat 2016-13.248,54 TL, Yönetim Danışmanlık hizmet bedeli 10.607,64 TL, İhbar Tazminat 2.640,90 TL, toplam 45.702,12 TL olduğu, sözleşmenin eki maliyet tablosunda da görüleceği gibi, bu tutarın yarısı işveren …’ye diğer yarısı ise dava dışı işveren … tarafından ödeneceği belirtildiği sözleşme gereği, üç aylık ücretin yarısı olan 45.702,12/2: 22.851,06 TL. davacı … ait olduğu anlaşıldığı, ancak Şubat 2016 dönemi için ödenen 2.640,90 TL. ihbar tazminatının davalılardan talebine yönelik sözleşmede bir hüküm bulunmadığı, bu bağlamda davacı yanın talep edeceği tutarın 43.061,22 TL/2=21.530,61 TL (KDV hariç) (KDV dahil 25.406,11 TL) talep edebileceği, Davacının incelenen resmi defter ve belgelerindeki 31.12.2016 öncesi cari hesap alacağının 197,99 TL. olduğu, sonuç olarak davacının davalıdan 25.406,11 + 197,99: 25.604,10 TL. talep edebileceği, davacının takip talebi olarak 22.871,46 TL talep ettiği, taleple bağlılık ilkesi göz önüne alındığında (davacının takip tarihi itibarıyla işleyecek ticari temerrüt faizi talep edebileceği) davacının davasını açmakta haklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket çalışanlarının gerekli dikkat ve özen göstermemesi nedeniyle binada hırsızlık meydana geldiği ve 1 milyon TL zarara neden olduğu, faturanın sözleşmeyi uygun olarak düzenlenmediği, sözleşmenin feshedilmesinden aylar sonra düzenlendiği, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasındaki danışmanlık ve gözetim hizmet sözleşmesinden kaynaklı hizmet bedeli alacağına dayalı başlatılan takibe yapılan kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının faturaya istinaden 22.871,46 TL asıl alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine kısmı itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen danışmanlık ve gözetimi hizmet sözleşmesinde davacının yüklenici davalı ve dava dışı …’in ise işveren olarak belirtildiği, sözleşme konusunun işverenin yönetim organizasyonu gerçekleştirdiği … caddesi No:.. Gayrettepe/İstanbul adresinde bulunan tesisinde ek-1 de yer alan master planına göre gözetim ve danışmanlık hizmetlerinin yapılmasını oluşturduğu, yüklenici personelinin görev alanı içinde işverenin temsil edeceği, kadroya dahil edilen personelin adaptasyonunu sağlayacağı, yüklenicinin personeli ile işveren yönetimi arasında köprü vazifesi görerek istek ve şikayetleri ile memnuniyetlerini işveren yönetimine haftalık rapor edeceği, danışma personeli ve çalışan personelin işveren veya müşterilerine vermiş olduğu zararlardan yüklenicinin sorumlu olduğu, iş bu sözleşmenin 21.02.2015 tarihinden itibaren proje için ”özel güvenlik izin belgesi” alınana kadar ek 2 de maliyet tablosunda belirtilen tutarlar uyarınca geçerli olacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin 9. maddesinde fesih düzenlenmiş olup buna göre sözleşmenin 5. maddesine bağlı olmaksızın işveren veya yüklenicinin 30 gün öncesinden yasal bildirim yapmak suretiyle dilediği zaman sözleşmeyi feshedilebileceği kararlaştırılmıştır. Takibe konu … bu numaralı faturanın “iş gücü temini ve personel istihdamı” açıklamasıyla toplam 22.871, 46 bedelli olduğu anlaşılmaktadır. Sunulan cevap dilekçesinde , davacı şirketin sık sık koruma elemanlarını değiştirdiği ve binanın gözetim ve güvenliği için gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden 23.12.2015 günü binaya hırsız girdiği ve dava dışı …’in iş yerinden çok sayıda antika ve mücevherlerin çalındığı, iş bu hırsızlığın davacının sözleşme şartlarına uymamasından dolayı gerçekleşti ve bu nedenle sözleşmenin feshedildiği, davacıya karşı sözleşmeden kaynaklı herhangi bir borcun bulunmadığını iddia edildiğinden bahse konu hırsızlıkla ilgili olarak bulunan tüm deliller dairemizce incelenmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/3331 soruşturma numaralı dosyası dosya arasına alınmış ise de; ilgili soruşturma dosyasının dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olmadığı anlaşılmıştır. Mali müşavir … tarafından düzenlenen kök raporda özetle; davacının düzenlediği fatura dayanağının Aralık 2015 -Ocak 2016 05.02.2016 dönemine ilişkin olduğu, söz değişiminin 2 maliyet tablosunda da görüleceği üzere tutanın yarısının işveren … ve diğer yarısının dava dışı iş veren … tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme gereğince 3 aylık ücretin yarısı olan 45.702,12/2 = 22.851,06 TL’den davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Davalı tarafın itirazının karşılanmasına yönelik Mali müşavir … tarafından düzenlenen ek raporda özetle; davacının şubat 2016 dönemi için ödenen 2.640,90 TL ihbar tazminatının davalılardan talebine yönelik sözleşmede bir yükümlülük bulunmamasından dolayı şubat 2016 dönemi için 10.607,64 TL alındığı, Aralık 2015 dönemi için 15.361096 TL Ocak 2016 dönemi için 17.092,62 TL Şubat 2016 dönemi için 10.607,64 TL olmak üzere toplam 3 aylık dönemin 43.061,22 TL hizmet bedenine karşılık geldiği ve bunun yarısı olan 21. 530,61 TL (KDV hariç) %18 KDV 3.871,50 TL olmak üzere toplam 25.406,11 TL’lik kısmının davalıya ait olduğu, davacının incelenen resmi defter ve belgelerin de de davalıdan 23.069,45 TL alacaklı olduğu görüş ve tespitinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Tüm dosya kapsamı yukarıdaki delillerle birlikte incelendiğinde, davalı taraf, dava dışı …’in yerinden çok sayıda antika ve mücevherlerin çalınması nedeniyle uğranılan zararın davalının güvenlik hizmetini gereği gibi ifa etmemesinden kaynaklandığını belirtmiş ve bundan dolayı fatura alacağı bulunmadığını belirtmiş ise de, iddia olunan hırsızlık olayının kim tarafından ve nasıl gerçekleştiği tespit edilememiştir. Meydana geldiği iddia olunan hırsızlık olaylarından dolayı davalı şirketin sorumluluğuna gidilebilmesi için davalının sözleşmede üstlendiği yükümlükleri hiç veya gereği gibi ifa etmemesinden dolayı kusurlu olması gerekir. Bu itibarla iddia olunan hırsızlık olaylarının kim tarafından ne şekilde gerçekleştiği tespit edilemediğinden dolayısıyla davalıya atfedilecek bir kusur ispatlanamadığından ve ayrıca dosya kapsamındaki tespitlerden takibe konu faturanın Aralık 2015 ve Ocak-Şubat 2016 dönemindeki hizmete ilişkin olduğu, faturanın 31.12.2016 tarihinde düzenlenmiş olması sonucu etkili olmayacağı nazara alındığında; davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Genel bir kavram olarak “likid (liqiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 Esas 397 K.sayılı ilamı). Likit alacak bakımından aranan “borçlunun, talep edilen alacağı veya alacağın bütün unsurlarını bilmesi veya bilmek (kolayca hesap edebilmek) durumunda olması; bu bağlamda alacağın miktarının belirlenmesi için tarafların ayrıca mutabakata varmasına (anlaşmasına) veya mahkemenin tayin edeceği bilirkişi eliyle bir değerlendirme yapılmasına ihtiyaç bulunmaması, diğer bir anlatımla, borçlunun, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması” ölçütü birçok tartışmayı sona erdirmekle beraber, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilmesi de doğru değildir. Çünkü mahkeme uygulamasında “hesap işi”, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğundan borçlunun, kendi başına hesaplayabilecek durumda olduğu asıl alacak ve temerrüt faizine itiraz etmesi halinde, mahkemenin, alacaklının alacağının miktarını, bizzat tespit etmeyip, bilirkişi vasıtasıyla belirleyeceğinden, likit olan bir alacağın sırf bilirkişi incelemesi yapıldığı gerekçesi ile likit sayılmaması doğru olmayacaktır (Yılmaz, age s. 737, 740).Davaya konu edilen tazminat fatura alacağına dayanmakla, icra inkar tazminatı şartlarının oluştuğu ve aksi yöndeki davalı vekilince sunulan istinaf başvuru sebebinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 148,60 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 391,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 121,15 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/07/2023