Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/158 E. 2021/54 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/158
KARAR NO: 2021/54
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/18 Esas
KARAR NO: 2017/1144
KARAR TARİHİ: 24/10/2017
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/01/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının davacı kooperatifin ortağı olduğunu, davalının konutun tapusunu aldığı halde ödemelerini yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin davacı kooperatife herhangi bir borcu olmadığını, müvekkilinin üyeliğini dairesini satmış olduğu …’e devrettiğini, bu kararın yönetim kurulu başkanlığında iki başkan ve bir üye katılımı ile imza altına alındığını, müvekkilinin devire kadar kooperatif kararlarına uygun hareket ettiğini, devirden dört yıl sonra böyle bir borcun varlığının kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” davalının 22/05/2008 tarih ve 56 nolu Yönetim Kurulu Kararı ile kooperatif üyeliğine kabul edildiği, … nolu dairenin tapusunun davalıya verildiği, kooperatif kayıtlarında davalının üyeliğini 3.şahsa devrettiğine dair herhangi bilgi veya belgenin bulunmadığı, ancak davalı tarafça dosyaya sunulan 02/05/2011 tarih ve 33 numaralı Yönetim Kurulu Kararında “üyelerimizden …’un üyelik hakkının …’e devrine oy birliği ile karar verilmiştir” ifadesinin bulunduğu, uyuşmazlığın verilmiş olan bu yönetim kurulu kararının kooperatif kayıtlarına işlenmemesinden kaynaklandığının anlaşıldığı, buna göre kooperatif kayıtlarının gereği gibi düzenlenmemiş olmasından davalının sorumlu tutulamayacağı kanaati ile 02/05/2011 tarihinde üyeliğini yönetim kurulu kararı ile 3.bir şahsa devrettiği anlaşılan ve o tarihe kadar kooperatife borcu bulunmayan davalıya karşı açılmış olan davanın reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; tapusunu alan kooperatif ortağı, kooperatif ortaklık haklarını ( üyelik hakkını ) üçüncü bir kişiye, aldığı tapusunu ise başka bir üçüncü kişiye devredemeyeceğini, kooperatif ortaklığı, kooperatifin üreteceği konut için kurulduğu ve kooperatifin üretip teslim edeceği konut karşılığında ortaklık pay sahibi olan kişinin aidatları ödeme yükümlülüğü söz konusu olduğunu, kooperatifin ürettiği konutu ve tapusunu teslim alan kişinin ortaklık payını üçüncü kişiye devretmek istemesi halinde, kooperatifin üretip kendisine teslim ettiği tapulu daireyi de devretmesi gerektiğini, aksi takdirde, salt üyelik devralan kişinin kooperatiften yeniden konut talep edebileceği gibi kooperatif kuruluşuna aykırı bir durum ortaya çıkacağını, kaldı ki, kooperatif üyeliğinin, kooperatifin ürettiği ve teslim ettiği dairenin tapusundan bağımsız olarak ticari bir emtia gibi alım satımı devri söz konusu olamayacağını, böyle bir durum kooperatifler yasasının bağlayıcı hükümlerine ters olup yok hükmünde sayııldığını, dava konusu olay hakkında mahkemece verilen kararda, davalının 02.05.2011 tarihinde … ortaklık payını ( mahkeme kararında üyelik hakkı olarak geçmektedir ) … isimli kişiye devrettiği belirtilmiş ancak, aynı davalının iki gün sonra yani 04.05.2011 tarihinde D-1 no’lu daireyi …’ya satış ve devir yaptığı göz ardı edildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, kooperatif aidat bedelinin ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhine 09/07/2015 tarihinde 12.170,00 TL asıl alacak, 2.309,65 TL islemiş faiz olmak üzere toplam 14.479,65 TL miktar üzerinden takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına göre kooperatif kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup alınan raporda özetle; davalı kooperatifin Üsküdar … Noterliği’nin 02/08/2001 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylanmış ana sözleşme ile 30 yıl süre ile kurulduğu, kooperatifte her pay bir daireye tekabül ettiği, kooperatif, davalı tarafça ibraz edilen 02/05/2011 tarih 33 numaralı üyelik devri konulu yönetim kurulu kararı ilişkin belge fotokopisinde, ” üyelerimizden …’un üyelik hakkının …’e devrine oy birliği ile karar verilmiştir. ” ifadesi bulunduğu, bu kararın altında devreden …’un yönetim kurulu başkanı olarak imzasının bulunduğu, ancak kooperatif üye kayıt defterinde ve kooperatifin diğer kayıtlarında devralan …’in davalı …’un hissesini devraldığına dair herhangi bir kayıt bilgi ve belgeye rastlanmadığı, üyelik devrine ilişkin ibraz edilen yönetim kurulu kararının sahteliği de iddia edilmediği, mahkeme kararında belirtildiği gibi uyuşmazlığın verilmiş olan bu yönetim kurulu kararının kooperatif kayıtlarına işlenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Mahkemece verilen kararda, üyeliğin devrine ilişkin kararın kooperatif defterlerine işlenmemiş olsa da davacı tarafın itiraz etmediği, sahteliğini ileri sürmediği, yönetim kurulundan sadır olmuş belge ile davalının kooperatif üyeliğini devrettiğinin kabulü ile davacının davalıdan bu nedenle kooperatif üyeliğinden kaynaklı herhangi bir talepte bulunamayacağına kanaat getirerek davanın reddine karar verilmiştir. Bu kararı istinaf eden davacı kooperatif ise kooperatifin her üyeliğinin bir daireye isabet edeceğinin, davalının adına isabet edilen dairenin tapusunun dava dışı …’ya devrettiği, bundan 2 gün önce ise kooperatif üyeliğinin yine dava dışı …’e devrettiğinden bahisle bu işlemin geçerli olamayacağı olması gerekenin kooperatif mevzuatı gereği üyeliğin tapuyla birlikte devredilmesi, üyeliğin tek başına devredilemeyeceği aksi halin çıplak üyeliği devralan kişinin de kooperatiften daire talebinde bulunacağından ve bu durumun ise her üyeye bir daire isabet etmesi gerektiği şartı nedeniyle kooperatif tarafından talebin yerine getirilemeyeceği, buna göre de üyelik devrinin geçerli olmadığından ve üyelikten kaynaklanan borçlardan davalının sorumlu olduğundan bahisle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir. Çözülmesi gerekenin; üyeliğin, taşınmaz tahsisi, ferdileştirme yapılmış ise taşınmazdan bağımsız, çıplak olarak devrinin mümkün olup olmadığı, üyeliği devredenin borçlardan sorumluluğunun devam edip etmediği, davalının dayandığı üyelik devrine ilişkin belgenin davacı kooperatif kayıtlarına işlememiş olmasının üyelik devrinin sonucuna etkili olup olmadığı hususlarıdır. Kooperatifler Kanunu’nun 2. Bölümünde 8. Maddesinde “Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif ana sözleşme yükümlülüklerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar… Yönetim kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenleri ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır…”, Kooperatifler Kanununun ortağın ölümü ve ortağın devri başlıklı 14. Maddesindeki ” …. ortaklık devredilebilir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder.” şeklindeki hüküm ile birlikte değerlendirildiğinde: Dosyada mevcut davacı tarafça inkar edilmeyen, sahteliği ileri sürülmeyen ve kooperatif defterlerine işlenmeyen 02/05/2011 tarihli 33. Nolu üyelik devrinin geçerli olup olmadığı yönünde yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesi kararında kabul edildiği üzere, davacı kooperatifin üyelik devrine ilişkin kayıtlarını usulüne uygun tutmamış olmasının sonucuna katlanması gerektiği ve buna göre de inkar edilmeyen, sahteliği ileri sürülmeyen dosyadaki fotokopi belgeye dayalı olarak davalının kooperatif üyelik hakkının dava dışı … isimli kişiye devrettiğinin kabulü gerekir. Buna göre de kooperatif üyelik devrinin usulüne uygun 3. Kişiye devredilmiş olmasından dolayı üyelği sona eren davalının üyelikten kaynaklanan devrin sonrasındaki borçlardan da sorumlu tutulmaması gerekir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 23/05/2017 tarih 2015/7173 Esas, 2017/1553 Karar sayılı ilamındaki ” kooperatif hisse devri bir temlik işlemi olarak, yazılı olarak yapılmak koşulu ile geçerlidir…. ” şeklindeki kararında da açıkça zikredildiği üzere üyelik devri 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 183 ve devamı maddelerindeki hükümlere tabi olup, üyeliğini devredin kooperatifte mevcut bir hak ve alacağının olması halinde bu hak ve alacak devralana intikal edecektir. Yerleşik Yargıtay uygulamaları gereği üyelik devrinin taşınmaz tahsisi ve tapuda ferdileşme yapılmış ancak henüz kooperatifin tasfiyesi tamamlanmamış ise ferdileşme sonucu üyeye isabet eden, adına tahsis edilen taşınmazın kooperatif üyeliğinden bağımsız olarak devri mümkündür. Ve bu şekildeki devirlerde bağımsız bölümün satımının, devrinin üyeliği kendiliğinden satın alana geçirmeyeceği de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/10/2006 tarih 2005/9877 E, 2006/10840 K. sayılı örnek içtihadındaki ” dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, yapı kooperatiflerinde, ortağa intikal eden taşınmazın yanında, ayrıca ortaklık payının da devri yapılmadığı taktirde, eski ortağın kooperatif ortaklığı devam edeceğinden, kooperatife karşı borçlu olan, konutun devredildiği kişi olmayıp eski ortak olacaktır. Bu durum karşısında mahkemece davanın eski ortaktan sadece konut mu satın olduğu yoksa konut ile birlikte ortaklığı da mı devir alacağı araştırılarak, konut ve ortaklık birlikte devralınmış ise genel kurulda alınan kararın davalıyı da bağlayacağının kabul edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının konut satın almasıyla aynı zamanda kooperatif ortağı da olduğu gerekçesiyle hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. ” şeklindeki açık içtihadında da görüldüğü üzere üyelikle taşınmazın ayrı devrinin mümkün olduğu sabittir. Davacı tarafça, önce üyelik devrinin … isimli kişiye 02/05/2011 tarihinde devredildiği, akabinde adına tahsis edilen ve ihtilaf konusu olmayan, davacı istinaf dilekçesinde dile getirilen ancak tapu kaydı sunulmayan – davacı kabulü uyarınca tapu kaydının sunulmamasının sonuca etki etmeyeceği cihetiyle bu eksiklik dikkate alınmaksızın- 04/05/2011 tarihinde … nolu dairenin dava dışı …’ya satış ve devri yapıldığı doğru olsa bile, davalının kooperatif üyeliğini devralan … yönünden devir aldığı hak ve alacak ne ise kooperatiften onu talep edebileceği, devir aldığı üyeliğin üyelikten kaynaklanan bir hak ve alacağının olmamasına rağmen devralınan üyelikten kaynaklanan kooperatife karşı devredenin bir borcu var ise bu durumda üyelik devrinin 6098 sayılı TBK’nın 195 vd maddelerinde düzenlenmiş olan borç üstlenme sözleşmesi hükmünde olacağı ve bu sözleşme hükümleriyle dava dışı devralan …’in kooperatife karşı borçları da üstlenmiş olacağının kabulü gerekir. Kooperatif kanununda üyeliğin tahsis edilen taşınmazdan ayrı olarak devredilemeyeceğine dair herhangi bir yasak hüküm bulunmaması, davacı tarafça ana sözleşmede bu yönde yasak olduğuna ilişkin herhangi bir iddiada bulunulmaması hususları ile yerleşik Yargıtay uygulamaları dikkate alındığında; 6098 sayılı TBK ‘nın sözleşme özgürlüğünü içeren 26. Maddesindeki hüküm uyarınca davalı kooperatif üyesinin 3. Kişilerle taşınmazdan bağımsız, çıplak kooperatif üyeliğinin devredebileceğine, devralanın da hak ve alacak bulunması halinde TBK 183 vd. Maddeleri uyarınca temlik alacaklısı, borç ve yükümlülük bulunması halinde bununda 6098 sayılı TBK ‘nın 195 vd. Maddelerinde düzenlenmiş olan borç üstlenmesi sözleşmesi hükmünde olacağı ve kooperatife karış kendisini bağlayacağı, kooperatifin de üyeliği devralan bu kişiye ancak üyelikten kaynaklanan hak ve alacaklarının bulunması halinde yükümlülük altına girecekleri, kooperatifin üyeden hak ve alacaklarının bulunması halinde devralana karşı borcu üstlenen kişi sıfatıyla talepte bulunabilecekleri sabittir. Tüm bu nedenlerle bu yöndeki ilk derece mahkemesi kararı dosyadaki bilgi ve belgeler uyarınca usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereği oy çokluğu ile esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL.’ nin istinaf eden davacı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.20/01/2021
MUHALEFET ŞERHİ Mahkemece, her ne kadar kooperatif kayıtlarının gereği gibi düzenlenmemiş olmasından davalının sorumlu tutulamayacağı kanaati ile 02/05/2011 tarihinde üyeliğini yönetim kurulu kararı ile 3.bir şahsa devrettiği anlaşılan ve o tarihe kadar kooperatife borcu bulunmayan davalıya karşı açılmış olan davanın reddine karar verilmiş ise de ortaklık payının devri ile birlikte ortağa intikal eden taşınmazın da üyeliğin devredildiği üçüncü şahsa devredilip devredilmediği araştırılma yapılmamış, tapu kaydı getirtilmemiştir. Yapı kooperatiflerin amacı ortaklarına konut sağlamaktır. Kooperatif üyeliğin, ortağın payına tekabül eden konuttan bağımsız, ayrı devri kooperatifin kuruluş amacı ile bağdaşmaz. Kaldı ki kooperatif ana sözleşmesi gereğince devir halinde ortağın bütün hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçeceğinden tapu devrinin yapılmaması nedeniyle tüm hakların devredilmiş sayılmasının kabulüne olanak yoktur. Aynı şekilde salt tapunun devri de üyeliğinin devri anlamına gelmez. Usulüne uygun kooperatif üyeliği devredilmeden salt tapunun devredilmesi halinde tapuyu devreden kooperatif üyesinin kooperatiften doğan sorumluluğu da ortadan kalkmaz. Davacı kooperatifin benzer şekilde başka ortaklar hakkında açılan davada emsal İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 2017/1257 E. 2017/1942 K. 07/12/2017 tarihli istinaf kararında ” Yapı kooperatiflerinin amacı ortaklarına konut sağlamaktır. Hissesini devreden ortağın tapu devrini yapmaması halinde hisseyi devralan yeni pay sahibine konut üretilmesi imkansız hale gelmektedir. Bu nedenle davacı kooperatifin 07/03/2015 tarih ve 242 sayılı kararı ile bu husus fark edilerek durum düzeltilerek usulüne uygun olarak davalı tarafa tebliğ edilmiş ancak bu karar itiraza uğramadığı gibi dava konusu da edilmediğine göre davalının kooperatif üyeliğinin devam ettiğinin kabulü gerekir. Kaldı ki davalının kooperatif hissesini devretmesine rağmen tapu devrini yapmamış olması kendi hatası olup, ana sözleşmenin 17.maddesi gereğince devir halinde ortağın bütün hak ve yükümlülükleri yeni ortağa geçeceğinden tapu devrinin yapılmaması nedeniyle tüm haklarının devredilmiş sayılmasının kabulüne olanak olmadığına” karar verilmiştir. Aynı şekilde bu husus Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2005/9877 E. 2006/10840 K. 30/10/2006 tarihli ilamında ” …Davalı ortak bütün savunmalarında, eski kooperatif ortağı …’den tapudan devir suretiyle sadece konutunu satın aldığını, ortaklık hakkını devir atmadığını bildirmiştir. Davacı kooperatif de davalının ortaklık payını da devir aldığına ilişkin herhangi bir delil sunmamıştır. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, yapı kooperatiflerinde, ortağa intikal eden taşınmazın yanında, ayrıca ortaklık payının da devri yapılmadığı taktirde, eski ortağın kooperatif ortaklığı devam edeceğinden, kooperatife karşı borçlu olan, konutun devir edildiği kişi olmayıp eski ortak olacaktır. Bu durum karşısında mahkemece, davalının eski ortaktan sadece konut mu satın aldığı yoksa konut ile birlikte ortaklığı da mı devir aldığı araştırılarak, konut ve ortaklık birlikte devir alınmış ise, genel kurulda alınan kararın davalıyı da bağlayacağının kabul edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının konut satın almasıyla aynı zamanda kooperatif ortağı da olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu nedenle ortaklık payının devri ile birlikte davalıya tekabül eden dairenin de devredilip edilmediği araştırılarak, konut ve ortaklık payının birlikte devredilmiş olması halinde üyelikten kaynaklanan tüm hak ve borçlar da devredilmiş sayılacağından genel kurulda alınan kararın davalıyı bağlayamayacağı gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu kanaatinde olduğumdan Dairemizin sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum.