Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1579 E. 2020/116 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1579
KARAR NO: 2020/116
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET
TARİHİ: 06/11/2019
NUMARASI: 2018/1280 esas, 2019/1141 karar
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ: 09/02/2017
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Kuveyt vatandaşı olduğunu, müvekkilinin Türkiye’deki … Bankasındaki hesabına para gönderirken yanlışlıkla davalı firmanın hesabına para gönderdiğini, davalı firmanın iflas etmesinden dolayı … Bankası tarafından yatırılan paranın iflas müdürlüğüne gönderildiğini, davalı şirketin iflasına ilişkin işlemlerin İstanbul Anadolu … İcra İflas Müdürlüğü’nün … iflas numaralı dosyası üzerinden devam ettiğini, paranın iadesi için iflas müdürlüğüne başvurulduğunu ancak söz konusu olayın yargılamayı gerektirdiğinden para iade taleplerinin reddedildiğini, müvekili ile davalı şirket arasında herhangi bir alacak – verecek ilişkisinin bulunmadığını beyan ederek müvekkili tarafından davalı şirkete gönderilen 82.644,63 USD tutarındaki paranın üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, sehven gönderilen söz konusu bedelin müvekkiline iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddia ettiği gibi paranın yanlışlıkla müflis şirketin banka hesabına gönderilmesinin mümkün olmadığını, küsuratlı bir miktarın davacının kendi hesabına göndermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, havale işleminde hesap sahibinin isminin eksiksiz ve tam olarak yazıldığını, bu kadar uzun bir ünvanın yanlışlıkla yazılmasının mümkün olmadığını, söz konusu paranın 15/03/2016 tarihinde müflis şirketin hesabına gönderildiğini, paranın iadesinin ise iflas müdürlüğünden 01/08/2016 tarihinde talep edildiğini, yanlışlıkla gönderilen bir para için bu kadar uzun süre işlem yapılmamasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davalı şirket hakkında 16/03/2016 tarihi itibari ile İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince iflas kararı verildiğini, paranın iflas kararından bir gün önce gönderildiğini, para iflas kararından bir gün önce gönderildiğinden iş bu davanın alacak kayıt kabul davası niteliğinde olduğunu, iflas masasına karşı açılacak davaların Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini ileri sürerek gerek görev gerek esas yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Dava 09/02/2017 tarihinde İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/53 Esas, 2018/227 Karar sayılı 15/05/2018 tarihli kararı ile “Davacının davalı şirketin iflas kararından bir gün önce müflis şirketin hesabına para gönderdiği, paranın sehven gönderildiğini ileri sürerek alacak talebinde bulunduğu, davalı şirket iflas etmiş olduğundan davanın alacak kayıt kabul davası niteliğinde bulunduğu, iflas masasına karşı açılacak davaların Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği” gerekçesiyle HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine reddine karar verilmiştir. Görevsizlik kararının kesinleşmesinin ardından dosyanın tevzi edildiği İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 06/11/2019 tarih, 2018/1280 Esas, 2019/1141 Karar sayılı kararı ile “Müflisin iflasından sonra açılan ve iflas masasına yöneltilen bu davanın kayıt kabul davası niteliğinde bulunduğu, davacının müflisin iflasından bir gün önce müflis adına havale ettiği parayı sehven gönderdiği iddiasıyla iadesini talep ettiği, bu talebini iflas idaresine bildirmesi ve kayıt kabul talebinde bulunması gerektiği, talebinin reddi halinde 15 gün içinde Ticaret mahkemesine Kayıt Kabul davası açması gerektiği halde iflas masasına hiçbir başvuru yapmaksızın alacak davası şeklinde iflas müdürlüğüne bu davanın yöneltilmesi usule aykırı olduğundan davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 20/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 24/02/2020 tarihinde süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davalının iflasından sonra açılan ve iflas masasına yöneltilen davanın kayıt kabul davası niteliğinde olduğu, müvekkilinin sehven gönderdiği paranın iadesi için iflas idaresine bildirerek kayıt kabul talebinde bulunması gerekeceğine binaen davayı reddedilmiş ise de; görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/53 E. Sayılı dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporunda davalının ticari defterlerinin incelemesi yapılarak müvekkilinin müflis şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığının, müvekkili ile davalı arasında ticari ilişkinin kurulduğunu gösterir belge de bulunmadığının tespit edildiğini ve müvekkili tarafından sehven yatırılan 82.644,63-USD nin davalıdan tahsil edilebileceği kanaatine varıldığını, tüm bu hususlar dikkate alındığında davanın ticaret mahkemesinin görev alanına girmediğini, buna rağmen mahkemenin kendisini görevli addettiğini, taleplerinin alacak kayıt kabul olmamasına rağmen, bu mahiyette kabul edilerek karar verilmesinin yerinde olmadığını, açılan davanın yanlışlıkla davalıya banka yoluyla gönderilen paranın iadesi istemine ilişkin olup sebepsiz zenginleşmeye dayandığından görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin alacağını iflas masasından istemediğini, yanlışlıkla gönderilen parasını davalıdan istediğini, müvekkilinin davalıya yanlışlıkla gönderdiği paranın iflas masasına alacak gibi kaydedilmesi durumunda büyük mağduriyet olacağını, iflas masasına giren paranın alacağın tasfiye hükümlerine göre iflas hukuku doğrultusunda dağıtımı yapılacağından müvekkilinin parasını tam olarak geri alamayacağını, bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek saymış olduğu gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle istinaf talebinin kabulünü, davanın görevli mahkemede görülmesini, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1280 E. ve 2019/1141 K. sayılı kararının istinaf incelemesi doğrultusunda kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde, 82.644,63 USD’yi 15/03/2016 tarihinde kendi hesabına gönderirken yanlışlıkla davalı müflis şirket hesabına gönderdiği iddiası ile bu bedelin iadesini talep etmiş olup, davacı tarafından yapılan havale işleminden bir gün sonra davalı şirketin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/431 Esas, 2016/161 Karar sayılı ve kararı ile 16/03/2016 günü saat 17:40 itibariyle iflasına karar verildiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … İflas dosyasından mahkemeye gönderilen 20/03/2019 tarihli cevabi yazıda, müflis şirket hakkında iflas kararının kesinleşmediği ve ikinci alacaklılar toplantısının yapılmadığı, görevli iflas idaresi bulunmadığından tasfiye işlemelerinin resen yürütüldüğü, dosyada henüz sıra cetvelinin düzenlenmediği ayrıca davacının alacak kaydı yaptırmadığı bildirilmiştir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … İflas dosyasından mahkemeye gönderilen 24/06/2019 tarihli cevabi yazıda ise, davacının dosyaya alacak kaydı yaptırmadığı, 28/07/2016 havale tarihli dilekçesi ile “yanlışlıkla yatan paranın iadesi” talebini sunduğu bildirilmiş olup, yazı ekinde gönderdikleri 28/07/2016 tarihli dilekçede davacı vekilinin, müvekkilinin Kuveyt vatandaşı olduğunu, müvekkilinin Türkiye’deki … Bankasındaki hesabına para gönderirken yanlışlıkla müflis şirketin hesabına gönderdiğini, bankadan paranın iadesini talep etmelerine rağmen iade edilmediğini, müflis şirketle hiçbir alacak-verecek ilişkisi olmadığını belirterek müflis şirket hesabına hatalı olarak gönderilen paranın, geldiği bankaya iadesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince “Kayıt kabul talebine konu olabilecek davada, bu talebin yasal sürede iflas idaresine yapılması, reddi halinde tebliğden itibaren 15 gün içinde başvurulması gerektiği halde yasal ve doğru başvuru yapılmaksızın açılan kayıt kabul talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; açılan davanın yanlışlıkla davalıya banka yoluyla gönderilen paranın iadesi istemine ilişkin olup sebepsiz zenginleşmeye dayandığından görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu belirtmiş ise de; alacak, iflastan sonra doğmuş ve masa borcu da değilse, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek İİK’nın 235.maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İflas tarihinden sonra doğan böyle bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da, inceleme şikayet yolu ile icra mahkemesine değil, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Davacının iddiasına konu alacağı da iflas tarihinden önce doğmuş olduğundan bu alacak yönünden görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde ayrıca müvekkilinin alacağını iflas masasından istemediğini, yanlışlıkla gönderilen parasını davalıdan istediği belirtmiştir. İİK’nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür. Müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanunun 226. Maddesi uyarınca masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İflasın açılmasıyla, müflise ait işlemleri takip yetkisi, artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiye usulünde İİK’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulünde ise bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne (İflas Dairesine) aittir. Müflisin tasarruf yetkisi olmadığından her türlü alacak talebinin iflas masasına karşı ileri sürülmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının alacağını iflas masasından talep etmesi gerekmekte olup, alacağını iflas masasından istemediği, yanlışlıkla gönderilen parasını davalıdan istediği yönündeki istinaf talebi ve davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. İflas anına kadar doğmuş alacaklar yine bu tarihe kadar işlemiş faizi ile birlikte masaya kaydedilir. İflasın açılmasından sonra da faiz işlemeye devam eder ancak tahakkuk edecek faiz ödemeleri 195.maddeye göre hesaplanan anaparalar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapılabilir (İİK 195 ve 196.maddeleri). Adi tasfiyenin ilanından itibaren bir ay içinde alacakların kaydettirilmesi gerekir (İİK 219.madde). Alacak istemi kısmen veya tamamen reddolunursa sıra cetvelinin ilanından itibaren 15 gün içinde ticaret mahkemesinde dava açılabilir (İİK 235.madde). Öte yandan geç kalınmasından doğan masraflar alacaklıya ait olmak üzere vaktinde deftere kaydettirilmeyen alacaklar iflasın kapanmasına kadar kabul olunur (İİK 236.madde). Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2012/5755 Esas, 2013/36 Karar sayılı 14/01/2013 tarihli ilamında; “…Öncelikle iflas idaresine müracaat edilmemiş olsa bile kayıt kabul iddiasının doğrudan mahkeme önüne getirilmesi İİK’nun 236.maddesine göre mümkündür. Bu durumda, tarafların gösterdiği deliller toplandıktan sonra ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle İİK’nın 195 ve 196.maddeleri de dikkate alınarak, davacının iflas tarihi itibariyle müflis şirketten alacağı olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bu husus gözetilmeksizin yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur…”, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/1500 Esas, 2014/6007 Karar sayılı 26/09/2014 tarihli ilamında; şeklinde karar verilmiş olup, masaya kayıt davası açılması için iflas idaresine başvuru yapılmasının bir ön şart olmadığına, doğrudan mahkemeye başvurulabileceğine işaret edilmiştir. İlk derece mahkemesince her ne kadar kayıt kabul talebine konu olabilecek davada, bu talebin yasal sürede iflas idaresine yapılması, reddi halinde tebliğden itibaren 15 gün içinde başvurulması gerektiği aksi halde, yasal ve doğru başvuru yapılmaksızın açılan kayıt kabul talebinin reddine karar verilmiş ise de; İİK 236.maddesi hükmü değerlendirilerek taraf delillerinin toplanması ve davacının dava konusu talebi yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1280 E., 2019/1141 K., sayılı 06/11/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının davacı tarafından yatırılan 203,00 TL harçtan mahsubu ile bakiye 119,50 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/10/2020