Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1575 E. 2023/858 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1575
KARAR NO: 2023/858
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/1007
KARAR NO: 2019/722
DAVA TARİHİ: 18/10/2016
KARAR TARİHİ: 07/11/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’nin Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik kapsamında güneş enerjisinden elektrik üretim tesisi kurmak amacıyla bağlantı anlaşmasına çağrı mektubu almak istediğini, davalı şirketin güneş enerjisine dayalı lisanssız elektrik üretim tesisi için gerekli mevzuat bilgisi ve projeyi geliştirecek alt yapısı bulunmadığından öncelikle proje geliştirmek için arsa temini de dahil olmak üzere … Şirketi ile sözleşme imzaladığını ancak bu şirketin çağrı mektubu temininde başarısız kalması üzerine o dönemin Genel Müdürü … tarafından müvekkili şirket ile temasa geçildiğini, önce sözlü görüşmeler yapıldığını, 16/07/2015 tarihinde … tarafından davacı şirket yetkilisi …’ye mail atılarak yardım istedikleri projelerin bildirildiğini ve kabulü halinde yazılı sözleşme yapılmadan işlere başlanılmasını rica edildiğini, yapılan görüşmeler sonunda sözleşme taslağının birkaç kere taraflarca revize edilerek sonunda anlaşma sağlandığını ve müvekkiliyle imzalanan 06/10/2015 tarihli sözleşme uyarınca reddolunan başvurular dahi kabule döndürülmek üzere kısa sürede çok büyük başarı ile 5 ayda 26 adet çağrı mektubu/proje hakkının davalı şirket için elde edildiğini, bu anlaşmaya göre müvekkili şirketin çıkardığı her bir çağrı mektubu için MW başına 10.000,00 Euro ödeneceğinin ve seyahatler için sonradan alınan bedelden düşülmek üzere avans verileceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin davalı şirketin 02/10/2015 tarihinde 10 adet Kütahya ilinde (ancak çağrı mektupları 1.000 kw yerine 700 kw olarak sonuçlandığı için 7 Mw’lık çağı mektubu olarak hesaplandığı), 06/10/2015 tarihinde 9 adet Eskişehir ilinde, 05/11/2015 tarihinde 10 adet Uşak ilinde olmak üzere toplam 26 çağrı mektubu alınmasını sağladığı, böylece sözleşme konusu edimlerini yerine getirerek bedele hak kazandığını, davacı tarafından bir kısım ödemeler yapılmış ise de takibe konu edilen 2 adet hizmet faturasının ve bir adet KDV faturasının iade edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.maddesinde “her nevi masraf ve vergiler hariçtir” yerine “dahildir” yazıldığını ve bu durumun ise TBK 32.maddeye göre yanılma olduğunu, bu nedenle ödenen fatura bedeline ilişkin ayrıca KDV faturası da kesildiğini, davalıya gönderilen ihtarnameye rağmen borç ödenmediğinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığın, davalının itirazın nedeniyle takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin 29/07/2015 tarihinde kurulduğunu ve müvekkili ile sözleşmenin 06/10/2015 tarihinde imzalandığını, davacının sözleşme kapsamında verdiği danışmanlık hizmetine ilişkin 04/02/2016 tarih ve 287.733,33 TL bedelli faturanın ödendiğini, davacı tarafından başka bir hizmetin verilmediğini, davacının çağrı mektubu çıkarttığı yönündeki iddiasının gerçek olmadığını, davacı tarafından çıkartılan bir çağrı mektubu bulunmadığı gibi bu yönde bir görevinin de olmadığını, verdiğini iddia ettiği hizmeti ispatlaması gerektiğini, davacıya çağrı mektubu çıkartması için müvekkili tarafından vekaletname verilmediğini, kurumlara resmi bir başvurusu olmadığını, tüm başvuruların davacının katkısı olmadan yapıldığını, müvekkili şirket tarafından haksız rekabet etmesi nedeniyle genel müdürlük görevine 22/02/2016 tarihinde son verilen … ile davacı şirketin birlikte hareket ederek sonradan delil oluşturduklarını, davacı tarafından dayanılan e-postaların sonradan oluşturulduğunu, ayrıca sunulan bir kısım e-postaların davacıyla bir ilgisi olmadığı gibi bir kısmının davacı şirketin kurulduğu tarihten öncesine ait olduğunu, davacının delilleri arasında bulunan bağlantı anlaşmasına çağrı mektuplarına ilişkin çalışmaların müvekkilinin diğer proje geliştirici danışmanı … tarafından yürütüldüğünü, davacının sözleşmenin 4.maddesinde “her nevi masraf ve vergiler hariçtir” yerine “dahildir” yazılarak irade fesadı oluştuğu yönündeki iddialarının doğru olmadığını ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 3.3.maddesi uyarınca …’nin başvurduğu yerlerle ilgili olarak …’nin onayı olmadan başka firma ve kişilerle hizmet vermeyeceğini kabul ve taahhüt etmesine rağmen bu hükmü ihlal ettiğini belirterek haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “… açılan dava itirazın iptali davası olup takibe konu 3 adet fatura taraflar arasında imzalanan 06/10/2015 tarihli danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Sözleşmeye göre 1 mad.de tanımlandığı şekliyle davalı taraf Lisansız Elektrik Üretimine ilişkin mevzuat çerçevesinde güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerini kurmak, geliştirmek, proje haklarını elde edebilmek amacıyla ilgili lisanslı elektrik dağıtım şirketine başvuru yaparak dağıtım sistemine bağlantı yapılabilmesi için gerekli olan bağlantı anlaşmasına çağrı mektubu almak isteyen taraf olup danışman sıfatını taşıyan davacı taraf ise davalının elektrik dağıtım şirketlerine yaptığı başvuruları takip ederek , başvuruların olumlu sonuçlanarak çağrı mektubu alabilmesi için gerekli girişimlerde bulunmayı üstlenen taraftır. Oysa davalı taraf cevap dilekçesinde de davacının çağrı mektubu çıkartmadığını tüm resmi başvuruların davacının katkısı olmadan yapıldığını, çağrı mektubu çıkartması için davacıya vekaletname bile verilmediğini iddia etmiş ise de sözleşmenin açıklanan 1.maddesine göre davacının üstlendiği edim davalı başvurularının dağıtım şirketleri nezdinde takip edilmesi ve gerekli girişimlerde bulunulması olup bu çerçevede davacının yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği incelenecek olursa sözleşmenin 2.1.mad.göre sözleşme kapsamındaki başvuruların davacıya e-mail yoluyla veya yazılı olarak bildirileceği belirtilmiş olup 16/07/2015 tarihinde davalı şirket genel müdürü tarafından gönderilen e-postada Kütahya, Eskişehir, Uşak bölgelerine ilişkin toplam 26 MW büyüklüğündeki projeler için danışmanın çalışması istenmiş olup 16/07/2015 tarih itibariyle işin davacıya verildiği tespit edilmiştir. Üç bölge içinde çağrı mektuplarının alındığı hususu nizalı değildir. Hatta Eskişehir bölgesinde alınan çağrı mektupları yönünden davacının danışmanlık bedelleri ödenmiştir. Takibe konu ve uyuşmazlık konusu olan Kütahya ve Uşak bölgelerinde alınan çağrı mektupları ile ilgili olup sözleşmeye konu işin danışmana 16/07/2015 tarihinde verildiği e-mail yazışmaları ile sabit olup 02/10/2015 tarihli Kütahya çağrı mektuplarına ilişkin hizmetin alındığı, sözleşmenin feshine kadar davalı tarafından olumsuz bir bildirimde bulunulmadığı, Uşak bölgesinde alınan 05/11/2015 tarihli çağrı mektuplarına ilişkin hizmetin zaten yazılı sözleşmeden sonra verilmiş olduğu, sözleşmenin 2.3mad’ne göre “davalının düzenlenen çağrı mektubunu düzenleme tarihini müteakip 30 gün içerisinde olumlu veya olumsuz değerlendirdiğini” bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirim 30 gün süresi içinde yapılmamıştır. Sözleşmenin 4.maddesine göre davacı ücrete hak kazanmış durumdadır. Buna göre takibe dayanak yapılan 21/03/2018 tarihli 10 yevmiye nolu 264.320-TL ve 22/03/2018 tarihli 11 yevmiye nolu 377.600-TL bedelli faturalar yönünden davacının alacaklı olduğu fakat takibe konulan 22/03/2018 tarihli 11 yevmiye nolu KDV farkına ilişkin 51.791,38-TL bedelli fatura yönünden sözleşmenin 4.mad’de “bedel net olarak ödenecektir ve her nevi masraf ve vergiler dahildir” ibaresinin bulunduğu KDV’nin bedele dahil edilmiş olduğu, KDV farkının ayrıca istenemeyeceği, davacının yanılsama ve irade fesatı haline ilişkin savunmasının ispat edilemediği, bu fatura bedeli yönünden davanın reddine ayrıca temerrüt takip tarihi itibariyle oluştuğundan işlemiş faiz talebinin de reddine karar vermek gerekmiş dava konusu alacak likit olup davalı tarafından belirlenebilir olduğu, davacının talep edip davalının da haksız olması nedeniyle kabul edilen asıl alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle, “Davanın kısmen kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 641.920,00 TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Kabul edilen asıl alacağı %20 oranına tekabül eden 128.384,00 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek, dava konusu çağrı mektuplarıyla ilgili olarak müvekkilinin Danışmanlık Sözleşmesinin 2.3.maddesine göre 30 gün içinde davacıya olumlu veya olumsuz bildirim yapmamasının, hizmetin verildiği şeklinde yorumlanamayacağını, Kütahya GES projesine konu toplam 7 MW çağrı mektuplarının 28/08/2015 ve 02/10/2015 tarihlerinde, Eskişehir GES projesine konu toplam 8,99 MW çağrı mektubunun 06/10/2015 tarihinde, Uşak GES projesine konu toplam 9,9 MW çağrı mektubunun 05/11/2015 tarihinde çıktığını, haksız rekabet nedeniyle iş akdine son verilen davalı müvekkilinin genel müdürü …’in davacı şirketin kurucusuna gönderdiği e-posta’nın 16/07/2015 tarihli olduğunu, davacı şirketin 28/07/2015 tarihinde kurulduğunu, Danışmanlık Sözleşmesinin ise 06/10/2015 tarihinde imzalandığını,Davacının sözleşmeye istinaden davalı müvekkiline Eskişehir projesinde verdiği danışmanlık hizmeti karşılığında fatura bedelinin ödendiğini, eğer Kütahya ve Uşak projelerinde danışmanlık hizmeti verilmiş olsaydı bu projelerin çağrı mektuplarının çıktığı tarihlere bakıldığında bunlardan kaynaklanan faturaları daha önce veya en geç ilk faturayı kestiği 04/02/2016 tarihinde kesmesi gerektiğini, davacı böyle bir hizmet vermediği için fatura da kesmediğini, Ancak davacının, müvekkilinin genel müdürü …’in haksız rekabet nedeniyle azlinden sonra işbirliği halinde sanki dava konusu iş yapılmış gibi takibe konu faturaları kestiğini, itiraza ve davaya konu 3 adet faturanın haksız ve sebepsiz zenginleşmeye dönük olarak müvekkili tarafından görevine son verilen … tarafından davacıyla yapmış olduğu işbirliği nedeniyle düzenlendiğini, zira davacının çağrı mektupları daha önce çıkmış olan Kütahya ve Uşak projeleri yönünden fatura kesmek için 2016 mart ayının 3. haftasına kadar neden beklediğini izah edemediğini, Davacının vermediği danışmanlık hizmeti için kestiği faturalar ile KDV faturasına Bakırköy … Noterliği’nin 29/03/2016 tarih ve … sayılı ihtarnamesiyle itiraz edilerek faturaların iade edildiğini ve sözleşmenin feshedildiğini, faturalara yasal süre içerisinde itiraz edildiği içi hizmetin verildiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, … aleyhinde açılan haksız rekabetten kaynaklı tazminat davasında İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/607 E. dosyasında alınan 06/01/2020 havale tarihli heyet bilirkişi raporu ile rekabete aykırı ilişkiler tespit edildiğini,
Dava konusu Uşak ve Kütahya projelerinin bağlantı anlaşmasına çağrı mektupları ile davacının bir ilgisi olmadığını, bu bağlantı anlaşmasına çağrı mektuplarının davalı müvekkilinin diğer proje geliştirici danışmanı … tarafından kurulduğunu, şirketlerin kurulmasından bağlantı anlaşmasına çağrı mektuplarının alındığı ana kadar tüm işlemlerin danışman … tarafından yürütüldüğünü, çağrı mektuplarının taraflar arasında imzalanan sözleşmeden önceki tarihli olduğunu, davacının diğer iş geliştirici ve danışman …’un şirketlerine ait çağrı mektuplarına sonradan kendi kaşesini vurarak, çağrı mektuplarını kendisi almış gibi delil oluşturmaya ve mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, …’un da dava konusu aynı projeleri gerçekleştirdiği gerekçesiyle İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2019/270 E. sayılı davayı açtığını ve halen derdest olduğunu, aynı projeleri birden fazla tedarikçinin yapmasının mümkün olmadığını, Dava konusuyla ilgili olarak HMK’ nın md 293′ e istinaden Prof. Dr. …’dan alınan hukuki mütalaada “davacının tek kişi ortaklık da olsa kurulduğu tarihin 28.07.2015 ticaret siciline tescil edildiği tarihin de 29.07.2015 tarihi olduğunu görmekteyiz. Bundan dolayı davacının olası bir iş görmesinin tarihinin de en erken 28.07.2015 olabileceğini söylemek gerekir. Buna karşılık sözleşmeye konu olan çağrı mektuplarına ilişkin en geç başvuru tarihi 28.07.2015’tir. Buradan da davacının bu başvuruların hazırlığında görev almadığı sonucu çıkarılmalıdır. Davacının kurulduğu tarihten başlayarak çağrı mektubu süreçlerine ilişkin ne gibi bir hizmette bulunduğu ne türde hukuki işlemler veya maddi filler yerine getirdiği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Davacı fatura ile talep ettiği alacakta yer alan hizmetleri sözleşmeye uygun şekilde yerine getirdiğini ispat etmelidir. Zira davacının ücret alacağı çalışmasına bağlıdır. Çalışma olmadan ücret talebine yer olmayacağı kanaatindeyiz.” görüşüne yer verildiğini, Hükme esas alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasında çelişki olduğundan, çelişki giderilmeksizin karar verilmesinin yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla sözleşmenin 4. maddesindeki “İşbu bedel net olarak ödenecektir ve her nevi masraf ve vergiler dahildir.” hükmüne aykırılık oluşturan KDV talebinin yerinde olmadığına dair bilirkişi raporundaki değerlendirmenin sözleşmeye ve yasal mevzuata uygun olduğunu, ancak mahkemece kısmen kabul kararı verilen Kütahya ve Uşak projeleri için kesilen faturalar yönünden sözleşmeye aykırı olarak KDV miktarının hesaplanmadığını, KDV miktarları düşülmeden karar verildiğini, kararın bu yönden de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesi kapsamında verilen hizmetler nedeniyle oluşan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından 693.711,38 TL asıl alacak, 11.146,90 TL işlemiş faiz olmak üzere 704.858,28 TL toplam alacağın, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %15 ticari temerrüt faiz ve değişen oranlardan faiziyle birlikte tahsili istemiyle başlatılan icra takibine ilişkin ödeme emrinin 13/06/2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalı tarafından 14/06/2016 tarihinde takibe itiraz edilmesi üzerine İİK 67.maddesi uyarınca yasal süre içerisinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Takibe konu borcun sebebi olarak 21/03/2016 tarihli … no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli Kütahya 7 mw” açıklamalı 264.320,00 TL (40.320,00 TL’si KDV olmak üzere) bedelli, 22/03/2016 tarihli … no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli Uşak 10 mw” açıklamalı 377.600,00 TL (57.600,00 TL’si KDV olmak üzere) bedelli ve 22/03/2016 tarihli A-54004 no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli” açıklamalı 51.791,38 TL (7.900,38 TL’si KDV olmak üzere) bedelli faturalar gösterilmiş, takip talebine bu faturalar ile birlikte taraflar arasında imzalanan sözleşme ve gönderilen ihtarnameler eklenmiştir. Davacının iddiası; taraflar arasında sözleşme imzalanmadan önce yapılan görüşmeler çerçevesinde müvekkilinin talep edilen hizmetlerin verilmesi için çalışmaya başladığı ve sözleşme konusu hizmetin yerine getirildiği, sözleşmenin ise çalışmalara başlandıktan sonraki süreç içerisinde imzalandığı, faturalara konu hizmetler verildiği için bedellere hak kazandığı ayrıca KDV’nin hizmet bedeline dahil olmadığı, bu nedenle davalı tarafından ihtilafsız ödenen fatura bedeli yönünden ayrıca KDV faturası kesildiği yönündedir. Davalının savunması ise; dava konusu çağrı mektuplarının davacının değil müvekkili şirketin başka bir danışmanı olan …’un çalışmaları neticesinde temin edildiği, davacı şirketin dava konusu çağrı mektupları yönünden bir hizmet vermediği ayrıca müvekkili şirketin eski genel müdürü … ile davacı şirket arasında yapılan e-posta yazışmalarının işbirliği içinde sonradan üretilen delil mahiyetinde olduğu, zira …’in haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle 22/02/2016 tarihinde sözleşmesi feshedilerek azledildiği, yazışmaların bu tarihten sonra gerçekleştiği, müvekkili şirketi bağlamayacağı, KDV’nin ise açıkça sözleşmede bedele dahil edildiği yönündedir. Somut olayda ihtilaf; davacı tarafından faturalara konu hizmetin verilip verilmediği ve KDV’nin hizmet bedeline dahil olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Sözleşme öncesi e-posta yazışmaları; Davalı şirket eski genel müdürü … tarafından “…@…com.tr” adresinden, davacı şirket yetkilisi …’ye gönderilen 16/07/2015 tarihli e-postada; “… Bey Geçen hafta yaptığımız toplantı ile işbirliğini başlatmak üzere sizin “takip ve görüşmeleriniz” içine alabileceğiniz projeleri aşağıda sıralıyoruz” denilerek, Kütahya İli Simav Trafoda 10 MW mevcut başvuruya ilişkin … tarafından ret kararı verildiği ancak başvurularını tekrarladıkları belirtilmiş “sizin hemen … nezdinde girişimde bulunmanız olumlu sonuç getirecektir.” ifadesine yer verildiği, Yine Eskişehir’de 7 MW ve Uşak’ta 10 MW başvurularının da reddine karar verildiği, müdahale edilir ve girişimde bulunulursa bu başvuruların da olumlu sonuçlanacağı kanaatinde oldukları belirtilmiş, “Sözleşme örneğini göndereceğim kabul ederseniz işlerin aciliyetine binaen bizim adımıza çalışmalara Hasan beyle birlikte başlayabilirsiniz. Akabinde diğer dağıtım bölgelerindeki projelerimizi de paylaşmayı arzuluyoruz” denildiği anlaşılmıştır. Yine taraflar arasında 17/09/2015, 24/09/2015, 02/10/2015 ve 05/10/2015 tarihlerinde sözleşmenin imzalanması konusunda yazışmalar yapılmıştır.
Sözleşme; Taraflar arasında 06/10/2015 tarihinde “Danışmanlık Sözleşmesi” imzalanmıştır. Sözleşmede davacı “Danışman”, davalı ise “…” olarak anılmaktadır. “Taraflar, Sözleşmenin Konusu Ve Kapsamı” başlıklı 1.maddesinde; “Bu Sözleşme, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olan …Acıbadem-İstanbul adresinde bulunan … vergi numaralı, email adresi …@…com.tr, … A.Ş. (bundan sonra “…” olarak anılacaktır) ile Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olan …Çankaya-Ankara adresinde bulunan … vergi numaralı, email adresi …@hotmail.com, … (bundan sonra “Danışman” olarak anılacaktır) arasında imzalanmıştır. …, başta 14 Mart 2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile 2 Ekim 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmelik olmak üzere güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesislerini ilgilendiren ilgili resmi kurumlar tarafından yayımlanmış tüm mevzuat (bundan sonra “Mevzuat” olarak anılacaktır) çerçevesinde Güneş Enerjisine Dayalı Lisanssız Elektrik Üretim Tesisi projeleri (bundan böyle “Projeler” olarak anılacaktır) geliştirmek, proje haklarını edinmek, kurmak ve işletmek niyetindedir. …, Mevzuat hükümleri gereğince Projeler için ilgili lisanslı Elektrik Dağıtım Şirketi’ne başvuru yaparak, dağıtım sistemine bağlantı yapılabilmesi için gerekli olan bağlantı anlaşmasına çağrı mektubu (bundan böyle “Çağrı Mektubu” olarak anılacaktır) almak istemektedir. Danışman, …’nin Elektrik Dağıtım Şirketleri’ne yaptığı başvuruları Elektrik Dağıtım Şirketleri nezdinde takip ederek, başvuruların olumlu sonuçlanarak Çağrı Mektubu alabilmesi için gerekli girişimlerde bulunmayı istemektedir; bu amaçla uhdesinde bulundurduğu bilgileri ve faaliyetlerini Zen Enerji menfaatine sunacaktır.” Sözleşmenin “…nin Yükümlülükleri” başlıklı 2.maddesinde; “2.1 …, işbu sözleşme kapsamına girecek başvuruları Danışman’a e-mail yoluyla veya yazılı olarak bildirecektir. 2.2 İşbu Sözleşme kapsamında bulunan hizmetler ile ilgili olarak yapılacak çalışmalarda, işin yapılması için gerekli olan ve … tarafından uygun görülen bilgi ve belgeler Danışman’a verilecektir. 2.3 …, ilgili Elektrik Dağıtım Şirketi tarafından düzenlenen Çağrı Mektubu’nu olumlu veya olumsuz olarak değerlendirdiğini, Çağrı Mektubu’nun düzenleme tarihini müteakip 30 (otuz) gün içerisinde Danışman’a e-mail yoluyla veya yazılı olarak bildirecektir. (Çağrı Mektubu, … tarafından Projeler grubu bazında başvuru yapılan toplam kapasitenin bağlantı hakkı kazanıp kazanmadığı, enerji nakil hattı mesafesi, bağlantı şekli gibi kriterlere göre değerlendirilecektir.)” Sözleşmenin “Danışman’ın Yükümlülükleri” başlıklı 3.maddesinde; “3.1 Danışman, … tarafından kendisine iletilen başvuru bilgilerini inceleyerek, başvuruları ilgili Dağıtım Şirketi nezdinde takip edecektir. Sözleşme kapsamında takip edilmeyecek Projeler var ise Danışman tarafından e-mail yoluyla veya yazılı olarak …’ye bildirilecektir. 3.2 Danışman, …’nin ilgili Proje özelinde her bir başvuru için olumlu Çağrı Mektubu alabilmesi amacıyla faaliyet gösterecektir. Dağıtım Şirketi tarafından düzenlenecek Çağrı Mektubu’nun Projeler grubu ve her bir Proje başvurusu özelliğinden farklılık göstermesi halinde …, ilgili Çağrı Mektubunu inceleyerek Projeyi gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini Danışman’a bildirecektir. Danışman, … tarafından gerçekleştirilmeyecek projelerin şartlarının ilgili başvuru özelliklerine uygun hale getirilmesi amacıyla ilgili Dağıtım Şirketi nezdinde girişimde bulunabilir ancak nihai olarak farklılıkların devam etmesi halinde ilgili Çağrı Mektubu geçersiz sayılır ve işbu Sözleşmenin kapsamında değerlendirilemez. 3.3 Danışman, işbu sözleşme kapsamındaki benzer işlere …’nin başvurduğu yerlerle ilgili olarak …’nin onayı olmadan başka firma ve kişilere hizmet vermeyeceğini kabul ve taahhüt etmektedir.” Sözleşmenin “Ödemeler Ve Avans” başlıklı 4.maddesinde; “İşbu Sözleşmenin 2.3 maddesine bağlı olumlu olarak değerlendirilmiş Çağrı Mektubu, değerlendirme tarihini müteakip 30 (otuz) gün içerisinde MW (megawatt) başına 10.000 (onbin) Euro bedel ile Danışman’ın hesabına ödenecektir. İşbu bedel net olarak ödenecektir ve her nevi masraf ve vergiler dahildir. İşbu Sözleşmenin imzalanmasını müteakip Danışman’ın görüşmeler, seyahatler, konaklama ve ağırlamalar için yapacağı masraflarının karşılanması amacıyla 20.000 (yirmibin) TL iş avansı olarak ödenecektir. İşbu avans Madde-4’de belirtilen ilk ödeme miktarından düşülecektir ve avans dışı ödemeler faturalandırılacaktır. Ancak, sözleşmenin Danışman’ın kontrolü dışında … tarafından iptal edilmesi durumunda avans ödemesi Danışman’dan talep edilmeyecektir.” hükümlerine yer verilmiştir. Bağlantı anlaşmasına çağrı mektupları; … A.Ş. (…) kayıtlarına göre; Uşak (Merkez) ile ilgili 05/11/2015 tarihli 10 adet, Kütahya (Simav) ile ilgili 02/10/2015 tarihli 9 adet ve 28/08/2015 tarihli 1 adet, Eskişehir (Odunpazarı) ile ilgili 06/10/2015 tarihli 9 adet bağlantı anlaşmasına çağrı mektubu düzenlenmiştir. İhtarnameler; Davalı vekili tarafından davacıya keşide edilen Bakırköy … Noterliği’nin 29/03/2016 tarih … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile; taraflar arasındaki 06/10/2015 tarihli danışmanlık sözleşmesinin hukuka aykırı davranış ve talepler nedeniyle feshedildiği ayrıca 21/03/2016 tarihli … no.lu Danışmanlık Hizmet Bedeli Kütahya 7 mw konulu 264.320,00 TL bedelli, 22/03/2016 tarihli … no.lu Danışmanlık Hizmet Bedeli Uşak 10 mw konulu 377.600,00 TL bedelli ve 22/03/2016 tarihli … no.lu Danışmanlık Hizmet Bedeli konulu 51.791,38 TL bedelli faturaların hukuki dayanağı ve mesnedi olmadığından iade edildiği hususları ihtar edilmiştir. Davacı vekili tarafından davalıya keşide edilen Ankara … Noterliği’nin 11/04/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinde ise; Kütahya Simav GES ve Uşak Göğem GES projeleri için sözleşme konusu edimlerin yerine getirildiği, bu nedenle 21/03/2016 tarihli 264.320,00 TL bedelli, 22/03/2016 tarihli 377.600,00 TL bedelli faturaların düzenlendiği ayrıca 04/02/2016 tarihli ilk faturadan eksik kalan 51.791,38 TL için 22/03/2016 tarihli faturanın düzenlendiği ancak halen fatura bedellerinin ödenmediği ifade edilerek, ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ödeme yapılmaması halinde yasal yollara başvurulacağı ihtar edilmiştir. Bilirkişi raporu; Mahkemece Elektrik Mühendisi Prof.Dr. …, Mali Müşavir …, Hukukçu Dr. Öğr. Üyesi … ve Hukukçu Dr. Öğr. Üyesi …’den alınan 07/11/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; -Her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, takibe konu faturaların davalı tarafından iade edildiği için davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının defterlerine göre davacıya 0,30 TL borçlu olduğu, davacının ise ticari defterlerine göre 694.202,46 TL alacaklı olduğu, taraf defterleri arasındaki farkın 693.711,38 TL’sinin takibe konu edilen 3 adet faturadan, 490,78 TL’sinin taraflar arasında ihtilafsız olan fatura nedeniyle Euro EFT’nin taraflarca farklı kurlar üzerinden defterlerine işlenmesinden kaynaklandığı, -Sözleşme kapsamında davacının üstlendiği edimin, çağrı mektubu hazırlamak, çağrı mektubu için resmi başvuruda bulunmak, bu konuda vekalete sahip olmak değil davalı başvurularını dağıtım şirketleri nezdinde takip ederek, gerekli girişimlerde bulunmak olduğu, -16/07/2015 tarihinde davalı şirket genel müdürü …’in “…com.tr” uzantılı e-posta adresinden davacıya gönderilen e-posta ile Kütahya, Eskişehir ve Uşak bölgelerinde toplam 26 MW büyüklüğündeki projeler için davacının çalışması istendiğinden ve taraflar arasında imzalanan sözleşmede de işin e-posta yoluyla iletileceği belirtildiğinden, e-posta ekindeki işlerin davacıya verilmiş olduğunun kabulü gerektiği, bu işlerden 06/10/2015 tarihli Eskişehir için olan bedelin ihtilafsız olarak ödendiği, 02/10/2015 tarihli Kütahya ve 05/11/2015 tarihli Uşak bölgelerine ait işlerin danışman tarafından takip edilip edilmediği ve bu işler için girişimlerde bulunup bulunmadığı konusunda Eskişehir projelerine ilişkin ödeme usulü dikkate alınarak bir sonuca varılabileceği, -Davalı bu çağrı mektuplarından bazılarının sözleşme tarihinden önce alındığını ileri sürmüşse de sözleşme ile aynı tarihli çağrı mektubu bedellerinin ödenmesi ve 16/07/2015 tarihli e-posta dikkate alındığında; 02/10/2015 tarihli Kütahya çağrı mektuplarına ilişkin hizmetin alındığı ve hizmet alındıktan sonra yazılı sözleşmeye bağlandığının kabul edilebileceği, nitekim sözleşmenin feshine ilişkin 29/03/2016 tarihli ihtarnameye kadar bu işlerle ilgili davacıya olumsuz bir bildirimde bulunulmadığı, davacı ile genel müdürün temasa geçtiği ve davacı nezdinde genel müdürün bu işi takip ettiği yönünde bir güvenin de oluşturulduğu, -05/11/2015 tarihli Uşak bölgesi çağrı mektuplarının ise yazılı sözleşme tarihinden sonra alındığı, davalı bu mektuplar bakımından genel müdürün görevi sona erdikten sonra kabule ilişkin e-posta yazışmasında bulunduğunu belirtmişse de yazılı sözleşmenin 2.3. maddesine göre davalı …’nin, ilgili Elektrik Dağıtım Şirketi tarafından düzenlenen Çağrı Mektubu’nu olumlu veya olumsuz olarak değerlendirdiğini, Çağrı Mektubu’nun düzenleme tarihini müteakip 30 (otuz) gün içerisinde Danışman’a e-mail yoluyla veya yazılı olarak bildireceği, dosya kapsamında Uşak bölgesi çağrı mektuplarının olumsuz değerlendirildiği yönünde bir bilgi bulunmadığı, bu durumda Uşak bölgesi çağrı mektuplarının 05/12/2015 tarihi itibariyle olumlu değerlendirildiğinin bildirilmesi gerektiği, davalı böyle bir bildirimde bulunmamışsa da ilgili sözleşme hükmüne (m. 2.3.) göre bildirim şartının gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği yine sözleşmenin 4. maddesine göre değerlendirme tarihini müteakip 30 günlük sürenin de geçtiği, bu şartlar yerine getirildiğinde MW başına 10.000 Euro bedelin davacı Danışmana ödeneceğinin ise 4.maddede düzenlendiği, bu durumda genel müdürün görevde bulunduğu süre içinde bu bildirimin yapılması gerektiği, bildirimin genel müdürün görevi sona erdikten sonraki bir e-postada yapılmış olmasının sonucu değiştirmeyeceği, -Sonuç olarak, Kütahya ve Uşak bölgelerine ilişkin çağrı mektupları olumlu olarak değerlendirildiğinden, sözleşmenin feshi tarihi olan 29/03/2016 tarihine kadar da bu işlere ilişkin olumsuz bir değerlendirme yapılmadığından, davacı ile temas halinde olan genel müdürün görev süresi içinde sözleşmeye göre bedelin ödenmesi şartları oluştuğundan, Eskişehir bölgesine ilişkin çağrı mektubu danışmanlık bedelleri de aynı şartlar içinde ödendiğinden davacının Kütahya ve Uşak bölgelerine ilişkin çağrı mektupları bakımından da ücrete hak kazandığı yönünde kanaat oluştuğu, -KDV talebine ilişkin olarak ise sözleşme hükmünün açık olduğu, 4.maddede “İşbu bedel net olarak ödenecektir ve her nevi masraf ve vergiler dahildir” denilmek suretiyle KDV’nin bedele dahil edildiği, davacının irade fesadı yönündeki iddialarının sabit olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda yer alan tespitler uyarınca düzenlenen faturalar ile taraflara ait ticari defter kayıtlar ve dosya kapsamı incelendiğinde; Davacıya ait ticari defter ve kayıtlara göre; 2015 yılı davacı defterlerinin “340.01-… AŞ” hesaplarına göre; davalının 12/10/2015 tarihinde 5.994,48 Euro, 25/11/2015 tarihinde 10.000,000 Euro ve 24/12/2015 tarihinde 74.005,52 Euro EFT yoluyla ödemeler yapıldığı, bu ödemelerin belirtilen tarihlerde 20.000,00 TL, 30.354,00 TL ve 236.588,25 TL olarak defterlere işlendiği, 2015 yılı sonu itibariyle davacının bu ödemeler nedeniyle toplam 287.242,25 TL borçlu olduğu, 2016 yılında ise 04/02/2016 tarihinde bu hesabın “120 hs.ba virman (54001 satış fat.)” açıklamasıyla bakiyesinin “0” olduğu, 2016 yılında davacı defterlerinin “120.010-… AŞ” hesaplarına göre; davacının 04/02/2016 tarihinde 54001 no.lu fatura nedeniyle 287.733,33 TL alacaklı olduğu, 04/02/2016 tarihinde “340 hs.tan virman (gelen EFT’ler 54001) açıklamasıyla 287.242,25 TL’nin toplam alacaktan düşüldüğü ve bakiyenin 491,08 TL olduğu, dava konusu 3 faturanın ise 21/03/2016 ve 22/03/2016 tarihlerinde defterlere işlendiği ve bu faturalar nedeniyle 693.711,38 TL alacaklı olduğu Davacıya ait ticari defter ve kayıtlara göre; 2015 yılı davalı defterlerinin “320.00.00.01.000.101-…” hesaplarına göre; davalının 16/10/2015 tarihinde 5.994,48 Euro, 25/11/2015 tarihinde 10.000,000 Euro ve 26/12/2015 tarihinde 74.005,52 Euro EFT yoluyla ödemeler yapıldığı, bu ödemelerin belirtilen tarihlerde 20.000,00 TL, 30.354,00 TL ve 237.079,03 TL olarak defterlere işlendiği, 2015 yılı sonu itibariyle davalının bu ödemeler nedeniyle toplam 287.733,33 TL alacaklı olduğu, 31/12/2015 tarihinde “159 hesaba virman” açıklamasıyla bakiyesinin “0” olduğu, 2016 yılında “159 hesaptan devir” açıklamasıyla 287.733,03 TL bakiyenin bulunduğu, 08/02/2016 tarihinde “Fat. 54001 …-danışmanlık hiz” açıklamasıyla 287.733,33 TL borç kaydı neticesinde, davalıya bakiye borcunun 0,30 TL olduğu, dava konusu faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır. Davalı şirket eski genel müdürü … tarafından “…@…com.tr” adresinden, davacı şirket yetkilisi …’ye 16/07/2015 tarihinde gönderilen e-posta ile çalışmalara başlanmasının talep edildiği anlaşılmakla, davacı tarafından bu tarih itibariyle söz konusu işin kabul edilerek çalışmalara başlandığı kanaati oluşmuştur. Taraflar arasındaki sözleşme ise 06/10/2015 tarihinde imzalanmıştır. Davalı tarafından 2015 yılı 10 ve 12.aylarında toplam 90.000,00 Euro ödeme yapılmış, … tarafından Uşak (Merkez) ile ilgili 05/11/2015 tarihli 10 adet, Kütahya (Simav) ile ilgili 02/10/2015 tarihli 9 adet ve 28/08/2015 tarihli 1 adet, Eskişehir (Odunpazarı) ile ilgili 06/10/2015 tarihli 9 adet bağlantı anlaşmasına çağrı mektubu düzenlenmiştir. Ticari ilişki kapsamında faturalar ise; Eskişehir ile ilgili 04/02/2016 tarihli … no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli” açıklamalı 90.000,00 Euro = 287.733,33 TL bedelli, Kütahya ile ilgili 21/03/2016 tarihli … no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli Kütahya 7 mw” açıklamalı 264.320,00 TL (40.320,00 TL’si KDV olmak üzere) bedelli, Uşak ile ilgili 22/03/2016 tarihli … no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli Uşak 10 mw” açıklamalı 377.600,00 TL (57.600,00 TL’si KDV olmak üzere) bedelli, Eskişehir ile ilgili “KDV’ye ilişkin” 22/03/2016 tarihli … no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli” açıklamalı 51.791,38 TL (7.900,38 TL’si KDV olmak üzere) bedelli olarak düzenlenmiştir. Her iki taraf kayıtlarına göre, davalı tarafından yapılan ödemeler Eskişehir ile ilgili 04/02/2016 tarihli … no.lu “Danışmanlık Hizmet Bedeli” açıklamalı 90.000,00 Euro = 287.733,33 TL bedelli fatura yönünden mahsup edilmiştir. Bu durumda Eskişehir ili yönünden düzenlenen çağrı mektuplarının alınması için davacı tarafından sözleşme konusu hizmetin verildiği ihtilafsızdır. Dava konusu ihtilaf ise Uşak ve Kütahya illeri için düzenlenen çağrı mektupları yönünden oluşmuştur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/06/2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)…” şeklindedir. Söz konusu faturalar davalıya tebliğ edilmiş ise de davalı tarafından yasal süre içerisinde iade edildiği sabittir. Bu durumda hizmetin verildiği hususunda ispat yükü davacı üzerindedir. Davacının iddiası sözleşme konusu illerin (Eskişehir, Kütahya, Uşak) tamamı yönünden, davalı şirket eski genel müdürü … tarafından gönderilen 16/07/2015 tarihli e-posta üzerine çalışmaya başlandığı, tümüne ilişkin çağrı mektuplarının düzenlenmiş olmasının hizmetin verildiğini ispatladığını yönündedir. Ancak davalı, Kütahya, Uşak illerine ilişkin çağrı mektuplarının davalı şirketin diğer bir danışmanı olan …’un çalışmaları sonucunda alındığını ve … ile davalı arasında görülen İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2019/270 E. sayılı dosyasının derdest olduğunu savunmaktadır. Mahkemece ilgili dosyanın akıbeti, karar verilip verilmediği, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, örneği getirtilerek, söz konusu dosyadaki çağrı mektupları ile eldeki dosyadaki çağrı mektuplarının aynı olup olmadığı, çağrı mektuplarının alınması yönünden hizmetin kim tarafından verildiği yada … ile birlikte davacı şirketin de çalışmasının olup olmadığı hususlarının değerledirilmesi, gerekirse sektör uzmanı bir bilirkişinin de bulunduğu yeni bir heyetten süreç ve işleyiş yönünden denetime elverişli rapor alınması, hizmetin verildiği hususunda ispat yükünün davacı üzerinde olduğu dikkate alınarak değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekmektedir. Kabule göre değerlendirildiğinde ise; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4.maddesinde açıkça “…MW (mepawatt) başına 10.000 (onbin) Euro bedel ile Danışman’ın hesabına ödenecektir. İşbu bedel net olarak ödenecektir ve her nevi masraf ve vergiler dahildir.” hükmüne yer verilmiştir. Yani bu düzenlemeye göre KDV bedele dahildir. Nitekim mahkemece KDV farkına ilişkin 22/03/2018 tarihli 51.791,38 TL bedelli fatura, sözleşme gereği KDV’nin bedele dahil edilmiş olduğu gerekçesiyle hesaplama dışı bırakılmıştır. Ancak davacının talebine konu diğer faturalarda da KDV eklenerek fatura düzenlenmiştir. Kütahya ili 7 MW işi için danışmanlık hizmet bedeli faturası 70.000,00 Euro (7 X 10.000,00 Euro ) + % 18 KDV = 264.320,00 TL (40.320,00 TL’si KDV), Uşak ili 10 MW işi için danışmanlık hizmet bedeli faturası 1000.000,00 Euro (10 X 10.000,00 Euro ) + % 18 KDV = 377.600,00 TL (57.600,00 TL’si KDV) olarak tanzim edilmiştir. Bu durumda, KDV’nin bedele dahil olduğu tespit edildiğine göre diğer iki faturadan da KDV bedelleri düşülerek bakiye kalan miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, fatura bedellerinin tamamen kabul edilmiş olması hatalı olduğu gibi karar bu yönüyle çelişkilidir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1007 E. 2019/722 K. sayılı 07/11/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/05/2023