Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1573 E. 2020/217 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1573
KARAR NO : 2020/217
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS : 2018/899
KARAR NO : 2020/66
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” ibraz edilen 30/12/2019 tarihli komiser heyeti raporu ile şirketin 31/10/2018 tarihli rayiç değer bilançosundaki özkaynaklarının + 9.189.380,68 TL, 30/09/2019 tarihli özkaynaklarının – 4.062.701,33 TL borca batık olduğu tespit edildiği, rayiç değer yönünden borca batıklığın sebebi, mühlet içerisinde 30/09/2019 tarih itibariyle şirketin stokları kaydi değerler üzerinden 17.701.868,99 TL’ye kadar yükselmiş iken, bu stokların gerçekte şirkette olmamasından kaynaklandığı, 11/12/2019 tarihinde yapılan sayımda 4.126.678,76 TL tutarında stok tespit edildiği, 13.575.190,23 TL tutarındaki stokların ise bulunmadığı, bununla birlikte, şirket karının beklenen seviyede olmadığı, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın gösterilmediği, gözlemlenen süreç nazara alınarak 5 yılda 19.236.418,21 TL kar beklentisinin mümkün gözükmediği, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı bu nedenle İİK 292. Maddesi uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı ve borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerektiği anlaşılmakla açılan davanın reddine, kesin mühletin kaldırılmasına ve borca batık olan davacı borçlu şirketin iflasına ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; geçici mühlet ve kesin mühlet süresi içinde, davacı şirket konkordato projesindeki taahhütlerine uygun olarak faaliyetlerine devam etttği, satış, karlılık ve diğer şartlar yönünden olumlu gittiği komiser heyeti raporları ve bilirkişi raporlarında da teyit edildiğini, konkordato tadil projesi ve iyileştirme talebi dikkate alınmadığını, davacı şahıslar yönünden ayrılma karar verilmesi hatalı olduğunu, 20.02.20219 tarihinde, davacı şirket yönünden 1 yıllık kesin mühlet verilmesine karar verildiğini ancak, davacılar … ilişkin davanın tefriki ile bu davacılar bakımından geçici mühletin kaldırılmasına, geçici mühletin uzatılması ve konkordato talebinin reddine, bu davacılar bakımından tedbirlerin hüküm tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verildiğini, mahkemenin şahıslar yönünden tedbirin kaldırılması ve davanın reddi nedeniyle, şahıslar hakkında icra takipler ve hukuki baskı nedeniyle bu durumdan şirket de olumsuz etkilendiğini, davacı şahısların şirketteki hisseleri dahil her şeyleri haczedildiğini, bu durum konkordato projesinin gerçekleşmesini zorlaştırdığını, alacaklılarla görüşme ve anlaşma ihtimaline imkan verilmediğini belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.Davacı şirket, dava tarihi itibariyle Beylikdüzü Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Esenyurt/İstanbul adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden
konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacı şirket hakkında 21/09/2018 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmiş ve 3 kişilik bir komiser heyeti oluşturulmuş, 21/12/2018 tarihinden itibaren geçici mühlet kararı 2 ay uzatılmış 20/02/2019 tarihli celsede davacı şirket hakkında 21/02/2019 tarihinden itibaren bir yıl süre ile kesin mühlet verilmiş, 30/12/2019 tarihli konkordato komiser heyeti raporu sonrası duruşma açılarak 15/01/2020 tarihinde kesin mühlet kararı kaldırılarak konkordato talebinin reddine davacı şirketin iflasına karar verilmiştir. Makine Mühendisi … 20/12/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; şirkete ait tüm demirbaş, makine ve ekipmanların iş yerinde görülerek tespiti yapıldığı, 11/12/2019 tarihi itibariyle demirbaş, makine ve ekipmanları 2. el rayiç değerleri : 15.308.500,00 TL, leasing devam eden makine ve ekipmanları 2. el piyasa rayiç değerleri : 1.515.000,00 TL olmak üzere toplam 16.823.500,00 TL tespiti yapılmıştır. Orman Mühendisi …den alınan 18/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda; şirkete ait stokların tespiti yapılarak toplam stok tutarının 4.126.678,76 (KDV hariç) olarak hesaplanmış olup 27/11/2018 tarihinde yapılan stok sayımlarına göre 9.685.329,03 TL azalma olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece atanan konkordato komiser heyetinden alınan 30/12/2019 tarihli nihai raporda, ” 30-09-2019 tarih itibariyle şirket 162.698,15 TL kar beyan ettiği, 31-08-2018 tarihinde zarar raporlayan şirketin durumunda iyileşme görülmüş ise de ancak yeterli seviyede olmadığı, şirketin ön projesinde hedeflediği, 2019 yılı dokuz aylık vergi öncesi net karına ulaşamadığı, projesindeki kar hedefine %28 oranında yaklaşabildiği, şirket mayıs ayından itibaren sigorta borçlarını ödeyemediği, bu konuda komiser heyeti tarafından uyarıldığı, teşvik kapsamındaki vergi alacağından mahsup edileceği bilgisi alınmış ise de henüz mahsup yapılmadığı, teknik heyet eşliğinde tespit edilen rayiç değerler neticesinde, şirketin 31.10.2018 tarihli rayiç değerli bilançosundaki özkaynakları + 9.189,380,68TL yani borca batık olmadığı tespit edilmiş, rayiç değerler üzerinden 11 aylık süreçte +/-değişimlerin incelenmesinde ise şirketin 30.09.2019 tarihi itibariyle özkaynaklarının -4.062.701,33TL olduğu, bir diğer ifade ile şirketin -4.062.701,33TL TL borca batık olduğu, rayiç değer yönünden borca batıklığm sebebi; mühlet içerisinde 30/09/2019 tarih itibariyle şirketin stoklan kaydi değerler üzerinden 17.701.868,99 TL’ye kadar yükselmiş iken, bu stokların gerçekte şirkette olmamasından kaynaklandığı, 11.12.2019 tarihinde yapılan sayımda Orman Endüstri Mühendisi Bilirkişi Sn….tarafından 4.126.678,76 TL tutarında stok tespit edildiği, eksik olduğu anlaşılan 13.575.190,23TL tutanındaki stok ise maliyete atılmadığı gibi, fabrika depolarında da bulunmadığı, borçlu şirketin revize projesinin incelendiği, borçlu şirket, borçlarını ödeyebilmesinin ancak makine satışına bağlı olduğunu anlatıldığı, ön projesinden farklı önemli bir gelir kalemi sunamadığı, borç ödemesinin başkaca hangi kaynaklardan sağlanacağı anlatılmak yerine makinenin firma aktifinde bulunmasının şirkete verdiği mali yükten bahsedildiği, bir yandan da şirketin çalışma kapasitesinin arttırılarak daha fazla gelir elde edileceğinden bu şekilde borçların ödeneceğinden bahsedildiği, belge veya iş sözleşmesi, iş teklifi v.s. de sunulmadığı, yapılması düşünülen 2.000.000,00 TL tutarındaki sermaye artırımın da yeterli olmadığı, şirketin süreci iyi kullanamadığını, başlangıcındaki durumundan daha kötüye gittiği, kısaca bir yılı aşkın süredir verilen kesin mühletten yararlanarak her türlü haciz baskısından kurtulan şirketin buna rağmen projesinde gösterdiği karlılığı yakalayamaması, hatta daha da önemlisi borca batık hale gelmesi, revize projesinde yeni bir kaynak getirmek yerine şirketin önemli bir üretim tesisatı olan makinanın satışının öngörmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, revize projenin başarıya ulaşma şansının bulunmadığı kanaatine varıldığı ” bildirilmiştir. İİK 287. Maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). İsv.İİK ‘da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça,” borçlunun iyileşmesi ” kavramına yer verildiği, buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı ifade edilmiştir. Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. ( Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187 ) İİK’nın 286/1-a maddesinde ” borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Bu şekilde borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalı ki projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığı değerlendirebilmelidir. Dolayısıyla 286/1- a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Mali kaynağın nasıl temin edileceği kapsamında, Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 184-185 de ifade edildiği gibi “ortakların yeni sermaye getirmeleri, kişisel malvarlıklarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri, sermaye artırımı yaparak yeni ortak almaları, işletmenin bir bankadan kredi bulması ilk akla gelenlerdir.” Bu nedenle ön proje, maddenin 1. fıkranın a bendinde sözü edilen bütün unsurları içermelidir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayı değerlendirmek gerekecektir. Davacı tarafından sunulan ön projede; davacı şirketin toplam 36.030.719,12 TL borcu olduğu, bu borcun 13.264.226,20 TL’si teminatlı borç olup konkordato kapsamında borç tutarı 22.340.604,57 olduğunu belirtilerek konkordato kapsamındaki borcundan %10 iskonto yapılarak ilk 9 ay ödemesiz, ikinci yıl %30, üçüncü yıl %30, dördüncü yıl %40 olmak üzere üçer ay vade ile ödeneceği taahhüt edilmiştir.Dosya kapsamına göre davacı şirketin 31/09/2019 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre kısa vadeli borçları: 23.129.769,69 TL, uzun vadeli borçları: 9.063.111,93 TL olmakla toplam borç tutarı 32.192.881,62 TL olduğu ve özvarlık tutarının ise (-) 4.062.701,33 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin borca batık durumda olduğu görülmüştür. Davacı, dayandığı ön projede ödeme kaynağını, toplam 40 ayda satışlardan elde edilecek toplam 2.546.219,82 TL dönem karına ve 3,5 yıllık süreçteki 1.500.000,00 TL nakit sermaye artışına bağlamıştır. Ancak davacı şirketin gelir tablosu rakamları ile konkordato projesinde hedeflediği proforma gelir tablosu rakamları birlikte ele alındığında 2019 yılı dokuz aylık dönemde 17.640.000,00 TL net satış, 586.646,64 kar hedeflendiği ancak 13.926.203,09 TL net satış, 162.698,15 kar gerçekleştirildiği, çalışan sayısı 2019 ocak ayında 85 kişi iken 2019 eylül ayında 61 kişiye düştüğü, şirketin 31/10/2018 tarihli rayiç değerler bilançosundaki öz kaynağı (+) 9.189.380,68 TL iken 11 aylık süreçte şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre öz kaynağı (-) 4.062.701,33 TL borca batık olduğu ve borca batıklık sebebinin mühlet içerisinde şirketin stokları kaydi değerler üzerinden 30/09/2019 tarihi itibari ile 17.701.868,99 TL iken bu stokların gerçekte olmamasından kaynaklandığı, bilirkişice sadece 4.126,678,76 TL tutarında stok tespit edildiği anlaşılmıştır. 25/12/2019 tarihli revize proje incelendiğinde; işletme zararına sebep olduğu belirtilen şirket bünyesindeki baskı makinesinin satışından elde edilecek gelir dışında toplam 5 yıl içerisinde 19.236.418,21 TL kar hedeflenerek ve 5 yıl içerisinde 2.000.000,00 TL sermaye artırımı yapılarak, konkordatoya tabi 30.194.908,35 TL borcun 2020 yılından her yıl yüzde 20 si olmak üzere 2024 yılına kadar eşit taksitlerle ödeneceği taahhüt edilmiştir. Bir yandan şirketin çalışma kapasitesin artırılarak daha fazla gelir hedeflenirken diğer yandan şirketin üretim kapasitesinin azalmasına neden olacak bir nevi faaliyetin kısmı tasfiyesi anlamına gelen makine satışının konkordatonun amacıyla bağdaşmadığı görülmüştür. 2018 yılında zarar, şirket 2019 yılı dokuz aylık dönemde 162.698.15 kar elde etmiş olup bu veriler ışığında şirketin 5 yılda 19.236.418,21 TL kar beklentisi mümkün gözükmediği gibi ulaşılması hedeflenen kar için somut iş sözleşmesi, sipariş v.s belge de ibraz edilmemiştir. Bu nedenle hedeflenen kar dilek ve temenniden ibarettir. şirketin 31/09/2019 tarihi itibariyle toplam borcu 32.192.881,62 TL olduğu gözetilerek yapılması düşünülen 2.000.000,00 TL tutarındaki sermaye artırımı da yeterli değildir. Bir yılı aşkın süredir verilen kesin mühletten yararlanarak her türlü haciz baskısından kurtulan şirketin buna rağmen projesinde gösterdiği karlılığın çok uzağında kaldığı ve başlangıç durumundan daha kötüye giderek borca batık hale geldiği, revize projede yeni bir kaynak getirmek yerine şirketin önemli bir üretim tesisatı olan makinenin satışı öngörmesi bir nevi şirketin kısmı tasfiyesi anlamına geldiği ve konkordatonun amacıyla bağdaşmadığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirkete ait ön ve revize projenin, yasada tanımlanan şekilden uzak olup ve somut veriler karşısında başarıya ulaşma ihtimali bulunmamaktadır.İİK’nın 292 maddesinde kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılması ve aynı kanunun 287/5 maddesinde aynı hükümlerin geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanabileceği hususları düzenlenmiştir. Mahkemece, İİK’nın 292. Maddesi uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılması nedeniyle davacı şirketin iflasına karar verilmiştir. İİK.nun Geçici Mühlet başlıklı 287/5.maddesi “291 inci ve 292 nci maddeler, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır.” hükmünü içermektedir.Yine aynı yasanın Kesin Mühlet İçinde Konkordato Talebinin Reddi ile İflâsın Açılması başlıklı 292.maddesi gereğince:”İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir:a)Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa b)-Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa
c)-Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa d)-Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.” hükmüne yer verilmiştir.Bu sebeplerden ilki borçlunun mal varlığının koruması için iflasın açılmasının gerekli olmasıdır. Özellikle borçlunun işletmesinin devamı, önemli ve hissedilir ölçüde, aktiflerin azalmasına ve pasiflerin artmasına yol açmaktaysa ve bu durum konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayana bir aktif pasif dengesizliğine yol açacağı öngörülüyorsa; iflasın derhal açılması ile borçlunun mal varlığının tasfiye sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edileceği tahmin ediliyorsa, işletmenin devamı mümkün gözükmüyor yahut çok düşük bir ihtimal ise, malvarlığının korunması için kesin mühlet kaldırılarak iflasın açılması zorunludur. ( Selçuk Öztek/ Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 315 – 316 ). İkinci olarak kesin mühlet verildikten sonra konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile borçlunun iflasına resen karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda borçlu şirketin iflasına karar verilebilmesi için mahkemenin konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin aşikar olması, yani tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması gerekmektedir. Örneğin, komiser raporunda borçlunun mali ve finansal verilerinin iyileşmeyi imkansız hale getirdiği anlaşılıyorsa, borçlunun iflasına karar verilebilecektir. Dosyaya sunulan raporlarda anlaşıldığı üzere davacı şirketin 30/09/2019 tarihi itibariyle rayiç değerler üzerinden öz kaynaklarının (-) 4.062.701,33 TL TL borca batık durumda olduğu ve borca batıklık sebebinin mühlet içerisinde şirketin stokları kaydi değerler üzerinden 30/09/2019 tarihi itibari ile 17.701.868,99 TL iken bu stokların gerçekte olmamasından kaynaklandığı, bilirkişice sadece 4.126,678,76 TL tutarında stok tespit edildiği eksik olduğu anlaşılan 13.575.190,23 TL tutarındaki stoğun bulunmadığı, şirketin başlangıç durumundan daha kötüye gittiği mevcut durum itibariyle birikmiş borcun ileride kapanması mümkün gözükmediği bu haliyle daha fazla aktif-pasif dengesizliğine yol açacağı anlaşılmıştır. Bu durumda İİK 292/1-a,b bendleri gereğince borçlunun mal varlığının korunması gerektiği ve bu haliyle konkordatonun başarıya ulaşmayacağı sübut bulduğundan borçlu şirket hakkında iflas kararı verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenle, yasal düzenlemeler ve özellikle konkordato kurumun niteliğide göz önünde bulundurarak mahkemece konkordato talebinin reddine davacı şirketin iflasına ilişkin verilen karar usul ve yasaya uygun kabul edildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcı davacı taraftan peşin alındığından Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1.b.1 ve İİK 293/2 ve İİK 164 maddeleri gereğince kararın tebliğinden on günlük süre içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/11/2020