Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/157 E. 2021/190 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/157
KARAR NO: 2021/190
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2017
NUMARASI: 2016/582 Esas – 2017/266 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/02/2021
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ın şoförlük hizmeti sunma sözleşmesi ile İ.E.T.T İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait araçlarda şoförlük hizmeti verdiğini, …’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının bir iştiraki olduğunu, İETT kadro sıkıntısı nedeniyle bir kısım şoför ve bakımcıların 01/04/2001 ve 20/04/2001 tarihli sözleşmelere istinaden … bünyesinde İETT Genel Müdürlüğüne hizmet vermeye başladığını, …’ın bu hizmeti 26/05/2005 tarihine kadar İETT ile imzaladığı protokollerle sunduğunu, daha önce … A.Ş üzerinde çalışan işçilerin devri ile ilgili olarak … A.Ş ile … arasında 01/04/2001 ve 20/04/2001 tarihli protokoller de imzalandığını, 26/05/2005 yılından itibaren de İETT’nin Kamu İhale Kanunu kapsamında düzenlediği ihale sonucu imzalanmış olan Hizmet Alım Sözleşmesine istinaden verildiğini, … ile İETT aleyhine açılmış olan davalarda hükmedilen tazminatların … tarafından ödenmek zorunda kalındığını, …’ın icra dosyalarına ödediği bedelleri İETT’den talep etmesine rağmen kabul edilmediğini, açıklanan nedenlerden dolayı davasının kabulü ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı Müfettişi Raporları, dava konusu kararlar üzerine verilmiş Yargıtay İçtihatları ve Mahkeme kararlarının ortak yönü olan … kayıtlarında görünen ve işyerinde çalışan işçilerin başlangıçtan itibaren İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğünün işçileri sayılarak işlem görmeleri özlük haklarının bu duruma göre yeniden düzenlenmesi ve geçmişe dönük haklarının (maaş farkı, jübile ikramiyesi vb) iade edilmesi gerektiğine dair karar esas alınarak, İETT Genel Müdürlüğünce herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle icra dosyalarına konu borçların tamamını … ödenmek zorunda kaldığı için, … tarafından 14 ayrı icra dosyasına ödenmiş olan (hangi dosyaya ne miktar ödeme yapıldığının tabloda belirtildiğini) 136.412,24 TL ile ödeme tarihleri baz alınarak hesaplanmış 5.888,78 TL ticari faiz olmak üzere toplamda; 142.301,02 TL’nin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı İETT Genel Müdürlüğünden alınarak …’a ödenmesine, aksi takdirde iş davalarında … ile İETT Genel Müdürlüğünün müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu yönünde verilen hükümler baz alınarak iki tarafında hükmedilen tazminattan eşit oranda sorumlu olduğu varsayılırsa … tarafından ödenmiş olan tazminatın yarısı 68.206,12 TL ile ödeme tarihinden başlamak üzere en yüksek banka mevduat faizi üzerinden hesaplanmış 2.944,39 TL olmak üzere toplamda 71.150,51 TL’nin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı İETT Genel Müdürlüğünden alınarak …’a ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Personel açığını karşılamak üzere Bütçe, Kamu İhale, İş Kanunları ve 5393 sayılı kanunun 67. maddesi uyarınca hizmet alım ihalesine çıkıldığını ve davacı … ile müvekkili arasında hizmet alım sözleşmeleri imzalandığını, bir kısım işçilerin … personeli olduğunu ve bu tarihten sonra da … ile İETT arasındaki sözleşme gereği İETT bünyesinde …’ın sözleşmeli personeli olarak hizmet vermeye başladıklarını, hizmet alımı suretiyle müvekkilinin işyerinde çalışan işçilerin …’ın personeli olduğunu, davacının faize ve faizin başlangıç tarihine yönelik taleplerinin reddi gerektiğini, ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunu, temerrüt söz konusu ise temerrüt tarihinden, aksi takdirde ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunulabileceğini, davacının ödeme tarihinden itibaren ödeme tarihini baz alarak hesapladığı 5.888,78 TL ticari faiz talebinin reddi gerektiğini, 5,888,78 TL ticari faizin de içinde olduğu 142.301,02 TL’ye ayrıca en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi yönündeki talebininde, faize faiz yürütülmesi yasağı kapsamında kabulünün mümkün olmadığını savunarak haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/582 E. 2017/266 K. sayılı 06/04/2017 tarihli kararı ile; “Mahkememizce verilen ara kararı gereğince dosya bilirkişiye tevdii edilmiş olup Prof. Dr. … ve SMMM … tarafından tanzim edilen 20.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”Davacı …, şoförlük hizmeti sunma sözleşmesi ile İETT’ye ait araçlarda şoförlük hizmeti verdiğini, … bünyesinde sözleşmeli çalışan işçilerin baştan beri İETT işçisi sayılması yönünde Mahkeme ve Yargıtay kararları olduğunu, …’la İETT aleyhine açılmış olan davalarda, tazminatların … tarafından ödenmek zorunda kalındığını ve icra dosyalarına ödedikleri bedelleri İETT’den talep etmişse de talebi kabul edilmediğinden bu davayı açmıştır, Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 22, 23.maddesinde yüklenicinin çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ile ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen hükümler ve genel şartnamenin 6. bölümünde belirlendiği, yüklenicinin buna aynen uymayı taahhüt ettiği yazılıdır, Hizmet işleri genel şartnamesinin 38.maddesinde “Yüklenici, çalıştırdığı işçilerin işi yapmakta olduğu bir iş kolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatta kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme ile veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve en uygun bir bölgedeki iş kolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarım sağlayacaktır” hükmü yer almaktadır. Sözleşmenin 9.maddesinde, hizmet işleri genel şartnamesi öncelikle uygulanması gereken ihale dokümanı olarak sayılmıştır. Bu açıklamalara göre, dava dışı işgörenlerin, işçilik alacakları için iş mahkemesine açtığı davada, davacı Yüklenicinin Davalı ile birlikte sorumlu tutulması İş Kanunundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Davacı tarafından ödenen kısmın rücüuna ilişkin bu davada BK hükümlerinin uygulanması icap eder. Dava konusu ihtilafta davacının, dava dışı işgörenlere ödemiş olduğu icra tutarları, iş mahkemelerinin kararlarından doğmuştur. Bu kararlarda (yukarıda dökümü verilmiştir) dava dışı işgörenlerin alacağından işbu davanın davacısı … A,Ş. ile davalı İETT birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuştur. Bilindiği üzere, borçlunun birden fazla olması halinde alacaklının borçluyu borcun bir kısmından değil tamamından sorumlu tutabilmesi, müteselsil borçluluk halidir. Borçlulardan her biri borcun tamamından sorumludur. BK m. 162 uyarınca (EBK m. 142) sözleşme ile müteselsil borçluluğun doğması dışında müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hallerde doğar. HMK m.326’ya göre aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme müteselsil sorumlu tutulmalarına karar verebilir. Alacaklı borcun tamamını borçlulardan birinden talep etme yetkilerine sahiptir. Borçluların kendi aralarındaki ilişki iç ilişki olup iç ilişkide kısmi borçluluk söz konusudur, Rücu hakkından yararlanan borçlu BK m. 167 uyarınca, alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Borçlulardan birinden alınmayan miktarı diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdür (Kılıçoğlu. M.A Borçlar Hukuku Genel Hükümler 16.B Ankara, 2012). Somut olayda davacı … A,Ş, iş Mahkemesi ilamları sonucu İcra Mahkemeleri takip dosyalarına toplam 136,412.24 TL ödemede bulunmuştur. Davacı davalı İBB İETT Genel Müdürlüğü ile mezkur borçtan müştereken ve müteselsilen borçlu olmasına rağmen takip dosyalarına borcun tamamını ödemiştir. Bu halde davacı Ödemiş olduğu tutarın yarısını rücuen davalıdan talep hakkına sahiptir. BK m. 162,167 HMK m. 326 çerçevesinde, davacı … A.Ş/nin icra takip dosyalarına ödemiş olduğu 136.412,24 TL’nin yarısı olan 68.206,12 TL’nı davalı İBB İETT Genel Müdürlüğünden dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığı belirtildiğinden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabul gerekçesi açıklamayarak, yalnızca müteselsil borçluluk maddelerine atıf yapılarak adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, hiçbir hukuki değerlendirme içermeyen, dosyada yer alan deliller ile ilgili olarak gerekli inceleme yapılmayan gerekçeli kararın HMK 297. maddesine aykırı olduğunu, …’ın ihale kapsamı dışındaki yükümlülüklerden sorumlu olmadığını, dava dışı işçilere ödenen miktardan kimin hangi oranda sorumlu olması gerektiği değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri incelenmeksizin yalnızca genel hükümlere göre değerlendirme yapıldığını, ihale kapsamına dahil olan sözleşmeli işçilerin maaş ve sosyal haklarının hangi şekilde belirleneceğinin taraflar arasında 27/05/2005–27/05/2006 tarihlerinde imzalanan Hizmet Alımları Tip Sözleşmesinin eki Otobüs Şoförlüğü Hizmetlerine Ait Teknik Şartnamenin 28. Maddesi, 27/05/2007 tarihinde imzalanan Hizmet Alımları Tip Sözleşmesinin eki Otobüs Şoförlüğü Hizmetlerine Ait Teknik Şartnamenin 29. Maddesi, 23/10/2008 tarihinde imzalanan Hizmet Alımları Tip Sözleşmesinin eki Açık İhale Usulü İle İhale Edilen Hizmet Alımlarında Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 26/3. Maddesi, bu tarihten sonra imzalanan sözleşmelerin eki Tip İdari Şartnamenin 25. Maddesi hükmünde açıkça düzenlendiğini, …’ın ihale kapsamında aldığı iş neticesinde TİS üyesi olan çalışanların maaş ve sosyal haklarını yukarıda belirtilen maddelere uygun bir şekilde TİS kapsamında belirleyip ödediğini, ihale ve sözleşme kapsamında eksik bir ödemenin söz konusu olmadığını, … ile İETT arasında imzalanan Hizmet Alımları Tip Sözleşmesinin eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin altıncı bölümünde; yüklenicinin çalıştırdığı personel, çalışanların hakları ve çalışma şartları, çalışanların özlük haklarının düzenlendiği 38. Madde hükmü ile ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde aynı iş kolunun emsal olacağının, toplu sözleşme halinde toplu sözleşme hükümlerinin geçerli olacağının ortaya konulduğunu, ihale neticesinde …’ın bünyesinde çalışan ve İETT’ye hizmet veren tüm işçilerin maaş ve sosyal hakları toplu iş sözleşmesi hükümleri neticesinde belirlendiğinden, …’ın sözleşme ve ihale şartlarına aykırı hareket etmediğini ve …’ın ihale kapsamı dışındaki yükümlülüklerden sorumlu olmadığını, … tarafından ödenen tazminatların, ödeme tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile iadesi gerektiğinden mahkemece dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasının da hatalı olduğunu, …’ın 14 ayrı mahkeme kararı nedeniyle icra dosyalarına ödemek zorunda kaldığı toplamda 126.292,00 TL’nin faizi ile birlikte ödenmesi için 22/06/2015 tarihinde İETT’ye yazı yazılmışsa da, İETT’nin mahkeme kararlarının açık olmadığı, vb. gerekçelerle ödeme yapmayacağını …’a bildirmesi üzerine derdest davanın açıldığını, Mahkeme kararlarına konu tazminatların ödenmesi gerektiği tarihler İETT’nin de bilgisinde olduğundan hatta icra dosyaları tahtında icra emirleri de kendilerine tebliğ edildiğinden İETT’nin ayrıca temerrüde düşürülmesine gerek olmadığını, temerrüde düşürülmesi gerektiği düşünülse dahi (kabul anlamına gelmemekle) 22/06/2015 tarihinde İETT’ye … tarafından bu ödemenin yapılması hususunun bildirildiğini, bu nedenlerle davanın kabulü gerektiğinden İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/582 E. 2017/266 K. sayılı 06/04/2017 tarihli kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin dava dilekçesinde de kabullerinde olduğu gibi davacı şirketten hizmet alımı yapıldığını, çalışan işçilerin davacı şirket personeli olduğunu, işçilerin müvekkili şirket tarafından istihdam edilmediğini, davacı şirketin yapılan ihale sonucu işi aldığını, idarenin kadrolu çalışan işçilerinin aldığı aylık ücretlerin davacı tarafça bilindiğini/bilinmesi gerektiğini, davacı şirketin çalıştırdığı personellerin idarenin kadrolu çalışan personellerinden daha düşük ücretle çalıştırılması halinde ileride muvazaa gibi çeşitli sorunlarla karşılaşabileceğini bilmesi ve buna göre basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, idarenin kadrolu işçileri ile davacı işçileri arasındaki ücret farkı mahkeme kararı ile tespit edildiğine göre, bu tespitin davacının kendi rızasıyla teklif verip imzalayarak kabul ettiği sözleşmenin bir sonucu olarak kabul edilmesi ve bu sonuca davacının katlanması gerektiğini, davacının mahkeme kararlarına dayanarak taraflar arasında gerçek bir alt işverenlik ilişkisi olmadığı iddialarının kabul edilemez olduğunu, kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağı gerçeği karşısında imzalanan sözleşmeler ile bir çok menfaat elde eden davacının muvazaa iddiasının nazara alınamayacağını, imzalanan hizmet alım sözleşmeleri gereğince idarenin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, bir an için sözleşmenin muvazaalı olduğunun kabulü halinde davacının sözleşmelere istinaden elde ettiği tüm hukuki ve ticari yararları iade etmesi gerektiğini, işçi alacakları davalarında davacının ileri sürdüğü husumet itirazlarının mahkemece reddedilmesi ve Yargıtay tarafından onanmış olmasının davacının işçilere yapmış olduğu ödemeleri, davalı kurumdan isteyemeyeceğinin diğer bir kanıtı olduğundan İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/582 E. 2017/266 K. sayılı 06/04/2017 tarihli kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırılan işçilere ödenen işçilik alacaklarından, sözleşme hükümleri kapsamında davalı idarenin sorumlu olduğu iddiası ile ödenen bedellerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Dava dışı işçiler; işe girdikleri andan itibaren İETT’ye bağlı şoför olarak çalışmalarına rağmen kadro atamalarında zorluk olduğu gerekçesiyle önce … AŞ, daha sonra … AŞ personeli olarak gösterildiklerini, İETT tarafından müteaddit defalar işçi teminine yönelik hizmet alım sözleşmeleri yapıldığını, ihaleleri sürekli olarak İBB ve ortağı olduğu İstanbul … AŞ veya … AŞ’nin aldığını, başlangıçtan itibaren İETT işçisi sayılmaları ve İETT işçilerinin yararlandığı TİS’ndeki haklardan yararlanmaları gerektiğini iddia ederek, tüm haklarının işe başlama tarihinden itibaren düzenli olarak ödenmesi, davalılar arasındaki hizmet alımına ilişkin sözleşmelerin muvazaalı olduğunun tespiti, … AŞ ile İETT çalışanları arasındaki farklı uygulamalar nazara alınarak İETT’nin kadrolu işçisi olmaları halinde hangi haklardan yararlanacaklarsa, bu haklarının TİS gereğince ödenmesi gereken tarihlerden itibaren … AŞ ile İETT’den müştereken ve müteselsilen tahsili talepli açmış oldukları davalarda yapılan yargılama neticesinde, İETT ile … arasında hukuka uygun kurulmuş asıl işveren / alt işverenlik ilişkisinin bulunmadığı, yapılan işlemin muvazaaya dayandığı ve … kayıtlarında görülen ve işyerinde çalışan işçilerin başlangıçtan itibaren İETT Genel Müdürlüğü işçileri olarak işlem görmeleri ve özlük haklarında buna göre yeniden düzenlenmesi gerektiği kanaati ile, bir kısım işçilerin ücret ve ikramiye’den doğan fark alacaklarının, bir kısım işçilerin ise ücret, ikramiye, sosyal yardım, yemek ücreti ve TİS’den doğan fark alacaklarının …. AŞ ile İETT’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği ve davacı şirket tarafından bu kapsamda; Dava dışı işçi …’ın 02/08/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 6. İş Mahkemesinin 2011/249 E. 2014/42 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 12/09/2014 tarihinde 8.633,44 TL, Dava dışı işçi …’ın 07/12/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 6. İş Mahkemesinin 2011/251 E. 2014/300 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 21/01/2015 tarihinde 9.665,52 TL, Dava dışı işçi …’ın 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 2010/150 E. 2014/89 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 18/03/2015 tarihinde 11.000,93 TL, Dava dışı işçi …’un 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 2010/156 E. 2014/91 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 02/04/2015 tarihinde 10.375,54 TL, Dava dışı işçi …’un 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 2010/154 E. 2014/87 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 02/04/2015 tarihinde 10.375,54 TL, Dava dışı işçi …’in 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 2010/152 E. 2014/88 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 02/04/2015 tarihinde 10.374,96 TL, Dava dışı işçi …’in 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 7. İş Mahkemesinin 2010/158 E. 2014/90 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 02/04/2015 tarihinde 10.375,54 TL, Dava dışı işçi …’in 01/04/2011 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 23. İş Mahkemesinin 2013/169 E. 2014/29 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 04/06/2015 tarihinde 11.257,95 TL, Dava dışı işçi …’in 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 23. İş Mahkemesinin 2013/86 E. 2014/31 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 04/06/2015 tarihinde 8.276,69 TL, Dava dışı işçi …’un 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 23. İş Mahkemesinin 2013/83 E. 2014/30 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 04/06/2015 tarihinde 9.157,87 TL, Dava dışı işçi …’ın 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 23. İş Mahkemesinin 2013/85 E. 2014/32 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 04/06/2015 tarihinde 8.470,50 TL, Dava dışı işçi …’ın 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 23. İş Mahkemesinin 2013/84 E. 2014/33 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 04/06/2015 tarihinde 9.179,43 TL, Dava dışı işçi …’in 01/03/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 23. İş Mahkemesinin 2013/87 E. 2014/28 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 04/06/2015 tarihinde 9.138,21 TL, Dava dışı işçi …’ın 03/10/2010 tarihinde açtığı dava neticesinde Bakırköy 28. İş Mahkemesinin 2014/17 E. 2015/49 K. sayılı kararı gereği, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi neticesinde 16/09/2015 tarihinde 10.120,12 TL olmak üzere toplam 136.412,24 TL ödeme yapıldığı dosya kapsamında yer alan kayıtlarla sabittir. Davacı, hizmet alım ihalesi kapsamında üstlendiği edimleri ifa ettiğini, işçilerin açmış olduğu davalar nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedellerden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış olup, dava dışı işçilerin işçilik alacaklarının tahsili için, davacı ve davalı aleyhine açtıkları davalar sonunda hesaplanan miktarın taraflardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği ve icra takibi sonunda da davacı tarafından ödendiği ihtilafsızdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı işçilere ödenen işçilik alacakları nedeniyle hangi tarafın sorumlu olduğu veya ortak sorumluluk varsa tarafların ne oranda sorumlu olduklarına ilişkindir. Davacı taraf, çalışan işçilerin baştan itibaren İETT işçisi olduğunu, bu hususun mahkeme kararları ile sabit olduğunu, idari ve teknik şartname uyarınca ödenen bedellerden davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı ise dava açan işçilerin davacı şirket personeli olduğunu, davalı idarenin sadece hizmet aldığını, personel istihdam etmediğini, asıl işverenin davacı olması sebebiyle davacının sorumlu olduğunu savunmuştur. Dava konusu olayda davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davalı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olarak İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusudur ve işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla getirilmiş olan sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 818 sayılı Borçlar Kanunun 146.maddesinde “Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur. Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir. Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur.” (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 167. maddesi “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.”) şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmesi gerekmektedir. Taraflar arasında davacının Yüklenici, davalının İdare olduğu hizmet alım sözleşmelerinin 23. maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunlara aynen uymakla yükümlüdür. Bu konudaki diğer hususlar teknik şartnamede belirtilmiştir.”, genel şartnamenin altıncı bölümünde yer alan 38/1 maddesinde “Yüklenici, çalıştırdığı işçilerin, işin yapılmakta olduğu bir iş kolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatla kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme veya mevzuatla tespit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve uygun bir bölgedeki iş kolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tespit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır. Yüklenici, varsa alt yüklenicilerinin bu çalışma şartlarına uymalarını sağlamak için gerekli tedbirleri alacaktır.” hükümleri yer almaktadır. 27/05/2005 tarihli İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere 2200 kişilik şoför personel hizmeti alımına ilişkin 365 gün süre ile geçerli hizmet alım sözleşmesi, 27/05/2006 tarihli İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere 2200 kişilik şoför personel hizmeti alımına ilişkin 365 gün süre ile geçerli hizmet alım sözleşmesi imzalanmış, her iki sözleşmenin eki olan Otobüs Şoförlüğü Hizmetlerine Ait Teknik Şartnamenin 28.maddesinde “İhaleyi alan firmanın işçilerinin TİS kapsamında olması veya bu sözleşmenin hizmet akdi hükmü olarak devam etmesi ya da yeni bir TİS’nin akdedilmesi hallerinde bu TİS’inde yer alan genel ve mali hükümler İETT’ce kabul edilecektir. Ancak, tanınabilecek haklar İETT’nin kadrolu çalışanlarına verilen haklardan fazla olamaz.” hükmü yer almkatadır. Aynı hükme 25/05/2007 tarihli 2007/32050 ihale kayıt no’lu, İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere 2200 kişilik şoför personel hizmeti alımına ilişkin 365 gün süre ile geçerli hizmet alım sözleşmesinin eki olan Otobüs Şoförlüğü Hizmetlerine Ait Teknik Şartnamenin 29. maddesinde de yer verilmiştir. Yine 23/05/2008 tarihli … ihale kayıt no’lu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere 2200 kişilik şoför personel hizmeti alımına ilişkin 150 gün süre ile geçerli hizmet alım sözleşmesi, 23/10/2008 tarihli … ihale kayıt no’lu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere 2200 kişilik şoför personel hizmeti alımına ilişkin 150 gün süre ile geçerli hizmet alım sözleşmesi, 05/12/2008 tarihli … ihale kayıt no’lu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere şoför personel hizmeti alımına ilişkin 15/12/2008-14/12/2009 tarihleri arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi, 14/12/2009 tarihli … ihale kayıt no’lu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere 1500 kişilik şoför personel hizmeti alımına ilişkin 15/12/2009-14/12/2010 tarihleri arasında geçerli hizmet alım sözleşmesi, 14/12/2010 tarihli … ihale kayıt no’lu İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde çalıştırılmak üzere şoför personel hizmeti alımına ilişkin 365 gün geçerli hizmet alım sözleşmesi imzalanmış, personelin çalışma koşullarına ilişkin hükümler belirlenmiştir. Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmelerinde yer alan hükümler incelendiğinde, davacının ödeme yapmasına sebep olan, kadrolu işçiler ile hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalıştırılan işçilere ilişkin ücret farkları yönünden işçilerin mahkemeye başvurması halinde hangi tarafın sorumlu olacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. İhtilafa konu olan hususa ilişkin taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde hangi tarafın sorumlu olacağına dair bir düzenleme yer almadığından, genel hükümlere göre tarafların eşit olarak sorumlu olduklarının kabulü gerekmektedir. Davacı tarafından ödenen toplam bedel 136.412,24 TL olup, eşit oranda sorumlu oldukları kabul edildiğinden, davalının sorumlu olduğu miktar 68.206,12 TL’dir. Bu nedenle gerek davacı vekilinin gerekse davalı vekilinin sorumluluk ve bedelin tespitine yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı vekilinin faiz talebi ve faiz başlangıç tarihi yönünden istinaf talepleri değerlendirildiğinde ise; Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/8139 E. 2016/1628 K. sayılı 16/03/2016 tarihli ilamında “…Dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 117/2. maddesinde, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olmaması halinde haksız iktisap tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebilir ise de, somut olayda, yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan alacağın tahsili kapsamında talep edilen bedele borçlunun bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren faiz istenebilir. Hüküm altına alınan bedel yönünden davalı borçlunun, dava tarihinden önce TBK’nın 117. maddesine uygun şekilde miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtar ile temerrüde düşürüldüğü iddia edilmediği gibi, bu yönde bir delil de ibraz edilememiştir. Bu durumda mahkemece, faizin dava tarihinden başlatılması gerekirken kesinti tarihinden başlatılması doğru olmamıştır…” denilerek somut olayda olduğu gibi, sözleşme ilişkinin olduğu hallerde temerrüt ihtarı bulunduğu takdirde temerrüt tarihinden, aksi halde dava tarihinden itibaren faize hükmedilebileceği belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından, davalı İETT’ye gönderilen 22/06/2015 tarihli yazıda, 126.292,00 TL’nin (16/09/2015 tarihinde 10.120,12 TL hariç) 15 gün içinde ödenmesinin talep edildiği, davalı tarafından 12/08/2015 tarihli yazı ile taraflar arasındaki sözleşmelerde mahkeme ilamıyla hükme bağlanan muvazaaya dayalı fark alacağa ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı bildirilerek ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından gönderilen 22/06/2015 tarihli yazının, davalı idareye hangi tarihte tebliğ edildiğine dair bir kayıt yer almadığından, davalının cevabi yazısı uyarınca talep edilen 126.292,00 TL yönünden 12/08/2015 tarihinde temerrüdün oluştuğu, kalan 10.120,24 TL (136.412,24 TL – 126.292,00 TL) yönünden ise dava tarihinde temerrüdün oluştuğunun kabulü ile bu durumda 63.141,00 TL’ye 12/08/2015 tarihinden, 5.060,12 TL’ye ise dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, tamamına dava tarihinden itibaren faiz uygulanması hatalı olmuştur. Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak, alacağın en yüksek banka mevduat faizi ile tahsili talep edilmiş olup; tarafların tacir olduğu, davaya konu alacağın ise tacirler arası sözleşmeden kaynaklandığı, davalı tacirin borcunun faizin doğduğu tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 19/1 madde hükmü uyarınca ticari nitelik gösterdiği, tacirler arası bu sözleşmenin aynı Kanun’un 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliğinde bulunduğu, tacirin ticari işlerde temerrüt faizi oranını düzenleyen 3095 sayılı Kanun’un 2/2. madde hükmü uyarınca avans oranında faiz isteme hakkını haiz olduğu gözetilerek, davacının talebi olan en yüksek banka mevduat faizi oranını aşmamak kaydıyla avans faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, taraflar arasında imzalanan sözleşmeler, idari, teknik ve genel şartnameler kapsamında, ihtilafa konu ödemeler yönünden hangi tarafın sorumlu olduğuna dair açık bir düzenleme yer almadığından, tarafların eşit oranda sorumlu oldukları, bu durumda ödenen 136.412,24 TL’nin, yarısı olan 68.206,12 TL’den davalının sorumlu olduğu açık olup, bu bedelin 63.141,00 TL’sinin 12/08/2015 tarihinden, 5.060,12 TL’sinin ise dava tarihinden itibaren davacının talebi olan en yüksek banka mevduat faizi oranını aşmamak kaydıyla avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin faiz başlangıç tarihi ve faiz oranına yönelik istinaf talebinin kabulü ile bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi gereğince hükmün bu yönlerden düzeltilmesine ve davacı vekilinin sair istinaf taleplerinin ve davalı vekilinin tüm istinaf taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/582 E. 2017/266 K. sayılı 06/04/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.b.2 bendi gereğince KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, 3-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, a-Davalının sorumlu olduğu tespit edilen 68.206,12 TL’den, 63.141,00 TL’sinin 12/08/2015 tarihinden, 5.060,12 TL’sinin ise dava tarihi olan 21/09/2015 tarihinden itibaren davacının talebi olan en yüksek banka mevduat faizi oranını aşmamak kaydıyla avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, b-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.659,16 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.430,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.229,01 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, c-Davacı tarafından başlangıçta yapılan 31,80 TL gider ile yargılama aşamasında yapılan 178,00 TL posta, tebligat gideri ve 1.200,00 TL bilirkişi ücreti toplam 1.409,80 TL yargılama giderinden, davanın kabul-ret oranına göre hesap edilen 676,70 TL ile 2.430,15 TL harç gideri olmak üzere 3.106,85 TL yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, d-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.666,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 10.432,34 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-HMK’nun 333. Maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde ilgili tarafa iadesine, 3-İstinaf yargılama giderleri yönünden, a-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, b-Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, davacı tarafça yatırılan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davacı tarafın yapmış olduğu 134,00 TL harç (istinaf başvuru ve karar harcı toplamı) ve 32,40 TL posta masrafı olmak üzere toplam 166,40 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç-Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, d-Harçlar Kanununa gereğince alınması gereken 4.659,16 TL istinaf karar harcından, davalı tarafça yatırılan 1.165,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.494,16 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, e-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, f-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, g-HMK’nun 333. Maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın talep halinde yatıran tarafa iadesine, ğ-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/02/2021