Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1555 E. 2020/100 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1555
KARAR NO: 2020/100
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/927 Esas
KARAR NO: 2019/1395
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 14/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ödeme güçlüğüne düştüğünden bahisle, İİK 285 ve TTK 286 maddeleri hükümleri gereği müvekkili hakkında alacaklarıyla konkordato akdetmesini sağlamak amacı ile konkordato mühleti verilmesini ve konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde, konkordato talep eden şirketin üretim ve satış faaliyetlerine devam ettiği ancak, ön projede yer alan 2019 yılına ait net satış tutarlarının çok gerisinde kaldığı, şirketin 31/10/2019 tarihi itibari ile 253.062,52 TL tutarında zarar raporladığı, üretim ve satış dışındaki nakit giriş imkanlarının bu zamana kadar sağlanmadığı, yine ön projede belirtilmesine rağmen on dört aylık sürenin geçmesi dikkate alınarak şirket ortaklarının maliki olduğu taşınmazlarının konkordato sürecinde satılıp borçlu şirketin borçların tasfiyesi için kullanılmadığı, taşınmazların devrine ilişkinde her hangi bir talep bulunmadıkları, alınan siparişlerin artırılarak kar paylaşım esasına dayalı olarak ortaklık yapısının kurulacağının belirtilmesine rağmen bu husus da bir gelişme olmadığı ayrıca maliyet ve giderlerde tasarruf yapılacağı belirtilmesine rağmen bu hususda da iyileşme olmadığı, yine siparişler bakımından ilk on aylık satışların hedeflenen cironun çok gerisinde kaldığı, hali hazırdaki mali durum itibariyle; 2017 yılında -1,56 Milyon TL, 31/08/2019 tarihli korkordato başlangıç gelir tablosunda -2.64 Milyon TL, 31/12/2018 de yıllık bazda -1,23 milyon Tl zarar raporlayan davacı şirketin bu döngüyü 2019 yılının ilk 10 ayında da kıramadığı anlaşılmakla olup dönemi zarar ile kapattığı, sonuç olarak şirket kendisin dar boğazdan çıkaracak ve konkordatoya karşı borçlarını ödeyecek üretim ve satış düzeyine ulaşamadığı dikkate alınarak, her ne kadar son komiser raporu sonrası sunulan taşınmaz ön satış protokolü sunulmuşsa da on dört aylık süreç boyunca bu konuda bir aksiyon alınmadığı ve satın alacak kişinin imzasının denetlemediği gibi gayri menkul satış vaadi sözleşmesinin noterce düzenleneceği dikkate alındığın da bu talep yerinde görülmemiş olup şirketin on dört aylık süredeki üretim ve satış performansı dikkate alınarak revize ön projede talebi de değerlendirildiğinde bu aşamada alınan raporlar ve geçen süreç içindeki şirketin faaliyetleri dikkate alındığında, konkordatonun başarıya ulaşmasını beklemek gerçekçi bulunmadığından konkordato talebinin reddine, rayiç değer bilançolarına göre şirketin borca batık olduğu geçici komiserler kurulu raporu ile sabit olmakla İcra ve İflas Kanunu’nun 292/1-b maddesi gereğince şirketin iflasına “karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Müvekkil şirket, konkordato ön projesinde de açıklamış olduğu üzere şirket ortaklarından …a ait olup bilirkişice yakın zamanda yaptırılan kıymet takdirinde 16.000.000-TL değer biçilen taşınmazın satışı ile ilgili olarak birçok önemli görüşmeler yapıldığını, çok yakın zamanda satışı ihtimali de doğduğunu, hatta taşınmaz alıcıları ile yapılan protokol de dosyaya sunulduğunu, taşınmaz maliki ve şirket ortağı … şahsına ait işbu taşınmazın satışını gerçekleştirebilmesi halinde gelecek satış bedelinin bir kısmı …nin ipotek alacaklısı aynı taşınmazda ipoteği bulunan en büyük alacaklı … Bankasına ödenecek ise de (4.000.000-TL) kalacak büyük bir meblağ (12.000.000-TL) ile müvekkilin tüm borçlarını konkordato projesinde belirtildiği gibi kısa süre içinde ödeyebileceğinin mümkün olduğu da açıkça anlaşıldığı halde mahkemece iflas kararı verildiğini, oysa yakın zamanlarda faizlerin düşmesi ile yeni canlanan gayrimenkul piyasası koşulları içinde bu satışı en geç bir yıllık kesin mühlet süresi dolmadan 2020 mart ayına kadar gerçekleştirebileceği hususu dikkate alınmadığını, Yüzde yüz ihracat çalışan müvekkil şirket ve yetkilileri konkordato başlangıcından bu yana firmanın satışlarını arttırmak, yeni müşteriler kazanmak, firmanın ayakta kalabilmesi adına sürekli yurt dışına fuarlara katılmış, mevcut ve potansiyel müşteri adaylarına ziyaretlerde bulunarak ek ve yeni siparişler almaya çalıştığını, olumlu gelişmeler yaşanmasına rağmen bir yıllık kesin mühlet süresinin dolmasına henüz 3 ay süre varken maalesef komiser heyetinin olumsuz raporu ile karşılaşıldığı ve bunun neticesi iflas kararı verildiğini, Komiser Heyeti raporunun sonuç kısmında müvekkil şirketin ihracatçısı konumundaki grup firmasından ticari alacak stokunun 1 milyon TL den 3,4 milyon TL ye çıktığı belirtilmiş ise de öncelikle müvekkil …’nin konkordato öncesi de, sonrası da ihracat firması her zaman … olduğunu, müvekkil …nin ürettiği, imal ettiği mallar diğer bir grup firması olan … tarafından yurt dışındaki müşterilere ihraç edildiğini, Yurt dışı firmalara yapılan satışlara, ihracatlara ilişkin ödemelerin vadeleri de yıllar boyunca her müşteriye farklı şekilde olmak üzere … tarafından belirlendiği, …de grup firmaları arasındaki mali dengeleri gözeterek …’nin ödemelerini gerçekleştirdiğini, müvekkil …, diğer firmalar … ve … uzun yıllardır aynı ailenin grup firmaları olup bu firmalar arasında, geçmişten bu yana; aynı şekildeki her aile grup firmalarında olduğu gibi birbirlerini ihtiyaca göre nakdi olarak desteklemesi yani maddi olarak iyi durumda olan firmanın diğer firmaya nakit desteği sağlaması, sonrasında diğerinin nakit destek aldığı firmayı zorda bırakmadan iadesi şeklinde para alışverişleri, birbirlerine banka kefaletleri olduğunu, aile firmaları arasında bu şekilde finansman desteği tamamen iyi niyetli olup konkordatodaki …’nin, dolayısıyla alacaklıların mali olarak faydasına olan bir durum olduğunu, müvekkil …, ihracatçısı …e satışını yaptığı ürünlerle ilgili olarak Konkordato sonrası çıkan alacağına karşılık komiser heyetinin de bilgisi ve onayı dahilinde 20.12.2019 keşide tarihli 300.000-TL bedelli, 20.01.2020 keşide tarihli 2.200.000-TL olmak üzere iki adet çek alındığını, 20.12.2019 tarihli 300.000-TL lik çek ödeme süresi içerisinde 24.12.2019 tarihinde ödendiğini, 20.01.2019 tarihli 2.200.000-TL bedelli çek te vadesinde ödendiğinde komiser heyeti raporunda belirtildiği şekilde nakit akışını tehdit edici bir durum asla söz konusu olmayacağı açıkken müvekkil hakkında iflas kararı verildiğini, Müvekkil şirket her ne kadar 01.01.2019-31.10.2019 tarihleri arasında hedeflenen ciroyu yapamamış ise de 339.190,88 TL tutarında faaliyet karlılığı elde edildiğini konkordato projesinde 2019 yılı hedeflenen faaliyet karlılığı 120.000 TL olarak öngörülmüş olup 2019 yılı 10 aylık süreç de 3 kat faaliyet karlılığı elde edildiğini, müvekkil şirket konkordato müracaatından bu yana ticari faaliyetini kesintiye uğratmadan devam ettirdiğini, üretim ve satış yapmaya devam etmiş olup konkordato ilanından sonra mal hizmet, hammadde alımları ve giderlerin ödendiği ve borçlarını ödeme kabiliyetinin haiz olduğu, müvekkil şirket yetkilisinin son bir yıllık süreç içerisinde özellikle yurt dışında iyi niyetle yapmış olduğu samimi çalışmalar neticesi, firmanın ayakta kaldığını, çalıştığını gören eski ve yeni müşteriler, yeni verecekleri siparişlerle müvekkil firmanın iş kapasitesini ve gelirlerini arttırabileceği, müvekkil şirketin iç piyasadaki daralmadan ve krizden çıkış yolu bulabileceği açıkça ön görülebildiğini, İflas kararı öncesi sundukları dilekçe ekinde revize konkordato projesi mahkemece dikkate alınmadığı gibi alacaklılara dahi inceleyip beyanda bulunmaları için süre dahi verilmediğini, söz konusu proje incelendiğinde de görüleceği üzere ortakların 16.000.000.- TL tutarındaki rayiç bedeli gayrımenkulü her halükarda 2020 yılı içinde satılarak elde edilen tutarlar ile şirketin nakit mevcutları birleştirilerek tüm borçlar ödenerek ve şirketin 2020 yılı içinde konkordatodan çıkacağı görülebilecekken değerlendirme dışı bırakıldığını belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir. Davacı şirket, dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Esenyurt/İstanbul adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinadenkonkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacı şirket hakkında 05/10/2018 tarihinde 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verilmiş ve 3 kişilik bir komiser heyeti oluşturulmuş, 28/02/2019 tarihli celsede davacı şirket hakkında 05/03/2019 tarihinden itibaren bir yıl süre ile kesin mühlet verilmiş, 09/12/2019 tarihli konkordato komiser heyeti raporu sonrası duruşma açılarak 26/12/2019 tarihinde kesin mühlet kararı kaldırılarak konkordato talebinin reddine davacı şirketin iflasına karar verilmiştir. Makine mühendisi bilirkişisinden alınan rapor ile davacı şirketin aktifinde bulunan malzeme, mamül, tesis ve makinelerin, taşıtların, demirbaşların, stokların rayiç değerlerinin tespiti yapılmıştır. Davacı şirket ortağı adına kayıtlı taşınmazın piyasa değerinin tespiti konusunda gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişinden alınan raporda; tapu kaydındaki satışa/devire engel, kısıtlayıcı şerhler ve ipotekler harici olarak takdir edildiği, mevcut durum hali ile hesap ve takdir edilen rayiç değerinin 16.000.000,00 TL olabileceği tespit edilmiştir. Mahkemece atanan geçici konkordato komiser heyetinden alınan 09/12/2019 tarihli nihai raporda, davacı şirketin; Geçici Mühlet, Ek Mühlet vc Kesin Mühlet zarfında limiti aşan ödemelerini Konkordato Komiser Heyetinin onayını alarak yaptığı, şirkette 31.10.2019 tarihi itibariyle 24 kişinin çalıştığı, şirketin; halihazırda üretim ve satış faaliyetlerini kesintisiz devam ettirdiği, ön Projesinde 2019 yılında 12.000,000,00 TL tutarında Net Satış gerçekleştirilmesinin hedeflendiği, bunun 4.424.819,28 TL’lik kısmının 2019/Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül-Ekim ayları itibari ile gerçekleştirebildiği, üretim ve satış faaliyetlerine aksatmadan devam ettiği, ancak gereken seviyeyi tutturamadığı, şirketin; 31.10.2019 tarihi itibariyle (-) 253.062,52 TL tutarında zarar raporladığının tespit edildiği, şirketin; 31,10.2019 tarihi itibariyle Kaydi Bilançosunda görülen (+) 795.200,82 TL’lik Öz Varlık tutarı ile borca batık olmadığı, şirketin; ibraz ettiği mali tablolar, mizanlar, defter kayıtları, mübrez belgeler, atanan bilirkişiler tarafından İbraz edilen raporlar ve teknik tespitlere esas tarafımıza ibraz edilen tüm belgeler kapsamında tanzim olunan rayiç bilançosu yukarıda arz edilmiş olup, davacı şirketin Öz Kaynaklarının 31.10.2019 tarihi itibariyle TTK 376/3, maddesinde tanımlanan aktiflerin satış fiyatı esasına göre değerleme yapıldığında – 2.390.352.19 TL tutarında negatif olduğu ve TTK 3 76/3. Maddesi çerçevesinde Borca Batık olduğu, şirketin; mahkemenin Kesin Mühlet Kararına ve İİK’nun 299. maddesi hükmüne uygun olarak Basın İlan Kurumu’nun Resmi İlan Portalı’nda ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde “Konkordato Komiserliğinden Alacaklılara Çağrı” ilanları yapıldığı, bilinen alacaklılara çağrı mektupları gönderilmiş olup, yapılan ilanlar neticesinde alacaklıların kayıt işlemlerinin tamamlanarak, ilk on beş günlük süre zarfında yapılan alacak bildirimlerine ilişkin kayıtların karşılaştırma işlemlerinin tamamlandığı, ve İİK m. 302 fıkrasındaki düzenlemeye göre, “çekişmeli veya geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkeme karar verir, Şu kadar ki bu iddialar hakkında ileride mahkemece verilecek hükümler saklıdır” ifadesi yer aldığı, bu hükme göre, mahkemenin anılan hüküm çerçevesinde karar verebilmesi için gerekli müracaatı yapmaları hususunun çekişmeli alacaklılara ihtar edildiği, alacak kayıt dilekçesi ve ekleri incelenmek üzere davacı şirkete ibraz edilerek, İİK.m.300 uyarınca, alacak kaydı hakkında beyanı sorularaktutanağa bağlandığı, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 308/h maddesi gereğince rehinli alacaklı banka ile ilgili olarak yeniden yapılandırma müzakerelerine başlanması için davacı şirket ile doğrudan temasa geçmeleri hususunda ilgili yazıların gönderildiği. şirketin; hali hazırda faaliyetine kesintisiz devam etmekte olduğu, ancak; konkordato ön projesinde hedefledikleri hasılat ve gelir tablosu projeksiyonunda öngörülen üretim ve satış potansiyelini yakalayabilmelerinin sektördeki sipariş alma, üretim ve satışlardaki büyük daralma göz önünde bulundurulduğunda Konkordato Ön Projelerinde öngörülen ve sektör olumsuzluklarından yoğuıı olarak etkilenen üretim ve satış dışındaki nakit girişi imkanlarını daha fazla zaman yitirmeden sağlamaları, şirketin ortaklarından öngördükleri nakit girişini bir an önce gerçekleştirmelerinin büvük bir önem arz ettiği, şirketin; konkordato ön Projesinde ortaklarının maliki olduğu taşınmazlarının Konkordato sürecinde satılıp, borçlu şirketin kendi borçlarını tasfiye etmeyi planladığı anlaşılmış olmakla birlikte, projeye konu taşınmazlarının devrine ilişkin hali hazırda komiser heyetine olumlu/olumsuz bir beyanlarının söz konusu olmadığı, genel olarak değerlendirildiğinde: konkordato kaynakları; ön projede; duran varlık satışı gerçekleştirmeyeceklerini, şirketin faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılarına ödemelerini yapabilmesi için kullanacağı kaynakları şu şekilde sıraladığı, mevcut ortaklarca veya yeni ortaklar alınarak ilk 2 yılda toplam 300.000.00 TL tutarında nakit sermaye artışı yapılacağını; bu konuda ortaklara borçlar sermaye yedeklerine kaydırılmıştır. (780.000 TL) Ortakların şahsi gayrimenkullerinin satılacağını; (10 Milyon TL -2020 yılında) bu konuda henüz somut adım atılmadığı, alınan siparişlerin arttırılarak, kâr paylaşımı esasınaa dayalı ortaklık yapısının kurulacağı, bu hususta bir gelişme izlenmediği, ilk 1 yılda alacaklılara ödeme yapılmayacağından, birikim sağlanacağını; üretimde kullanılacak ürünlerin vadeli olarak alınması nedeniyle birikim oluşturulacağını; verimlilik ve etkin kaynak kullanımının sağlanarak birikim yapılacağını; maliyet ve giderlerde tasarruf yapılarak kaynak çıkışının önleneceğini; bahsedilen son 4 hususta da belirgin bir iyileşme izlenmediği, ayrıca, Konkordatonun başarısı için gerekli koşullardan biri de alacakların tahsil hızı olduğu, ön qrojeye sunulu Proforma yıl sonu bilançoların (2019 yıl sonu öngörüsü 1,4 Milyon TL) hiç birinde öngörülmediği ölçüde yüksek bir ticari alacak stoku oluştuğu, üstelik bu alacak, esas olarak ortağın sahip olduğu ve davacı şirketin ihracatçısı konumundaki firmadan kaynaklandığı, raporun önceki bölümlerinde ayrıntıları aktarıldığı üzere başlangıç bilançosuna göre bahsedilen alacak 2,4 Milyon TL kadar artmış durumda olduğu, şirketni bu tutarın tahsili için 23.09.2019 tarihinde bir açıklama göndermiş ise de 19.09.2019 tarihinde şirket merkezindeki tespitlerin sabit olduğu, dava dosyasında “90 gün vadeli”çalışıldığı belirtilen ihracatçı firmanın borcunun 1 Milyon TL’den (31,08,2019) 3,4 Milyon TL’ye çıkmış olması (19.09.2018) mevcut cirolar çerçevesinde firmanın kimliğinden bağımsız değerlendirildiğinde dahi nakit akışını tehdit edici unsur olarak adddedildiği, halihazırdaki mali durum itibarıyla; 2017 yılında – 1,56 milyon TL, 31.08.2019 tarihli konkordato başlangıç gelir tablosunda -2,64 Milyon TL, 31.12.2018’de yıllık bazda -1,23 Milyon TL zarar raporlayan şirketin bu döngüyü 2019 yılının ilk 10 ayında da kıramadağı anlaşılmakta olup dönemi zarar ile kapattığı, bu süreçte faaliyet karının varlığı olumlu bir etken olarak değerlendirilmekte; ancak geçmişte de aynı durumun varlığı karşısında bu dönemde olduğu gibi kambiyo zararlarına maruz kalan şirketin neticelen zarar ettiği, bilançosunda aktif-pasif ve gelir-giderlerindeki kur pozisyonunu yönetmekte güçlük olduğu izlenimi veren durum karşısında son durumda ön projede planlanan net kar hedeflerinin yakalanmasının güçleştiği , siparişler: şirket tarafından 26.02.2019 tarihli toplanırda ibraz edilen sipariş dosyalarının incelenmesinden, 2019 yılı için 20 milyon TL’yi aşkın bir ciro beklentisine imkan sağlayacak siparişlerin kontrat aşamasına geldiği görülmekte olduğu, 2019 net satış öngörüsü olan 12 Milyon TL’nin oldukça üstünde olan bu tutara aradan geçen 6 ay zarfında oransal bazda yaklaşılmasının dahi mümkün olmadığı, zira ilk 10 aylık satışların 4.424.819,28 TL düzeyinde kaldığı, gerek iletilen sipariş özetlerinden gerek ise 19.09.2019 tarihli toplantıda yetkililerce dile getirilen hususlardan konkordatonun mevcut şartlar altında başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. İİK 287. Maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edildiğine yer verilmiştir. Başarı olasılığı kavramından anlaşılan husus, konkordato projesinin gerçekleşme şansına sahip görülmesidir. Bu sonuca, borçlunun durumu, malvarlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesine engel olan nedenler gözetilerek, objektif verilere göre konkordato başarı olasılığı yargıç tarafından belirlenecektir. (Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku -Av.Sümer Altay, sayfa 112, 1. Cilt). İsv.İİK ‘da da konkordato mühletinin amaçlarından biri olarak açıkça,” borçlunun iyileşmesi ” kavramına yer verildiği, buna göre, geçici mühletin, açıkça iyileşme ümidi görülmüyorsa, yani konkordatonun tasdikine gerek kalmaksızın iyileşme yahut konkordato ihtimali yoksa kaldırılacağı ifade edilmiştir. Ancak burada iyileşmeden söz edebilmesi için bilançosal bir iyileşme yeterli olmayıp başarılı bir iyileşme için yapısal (gerçek) bir iyileşmenin varlığı aranmalıdır. Bu sebeple konkordato talebi, sadece zaman kazanmaya yönelik bir talep olmayıp sürekli ve kalıcı bir iyileşme olasılığını konkordato projesi yardımıyla inanılır kılmalıdır. Bu nedenle ön proje sadece dilek ve temenniler içeren soyut bir belge olarak anlaşılmamalı, mahkeme tarafından kesin mühlet verilebilmesi için ön projenin nasıl başarılı olacağı açıklanmalıdır. ( Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 187 ) İİK’nın 286/1-a maddesinde ” borçlunun talebiyle birlikte borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda, alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli mali kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren ön proje ibraz etmesi” gerektiği ifade edilmiştir. Bu şekilde borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için mali kaynağın nasıl sağlanacağı net bir şekilde açıklanmalı ki projenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ve kayıtlarla uygun olup olmadığı değerlendirebilmelidir. Dolayısıyla 286/1- a bendinde, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve ödemelerini yapabilmesi ifadesi ile konkordatonun amacının da bir anlamda ifade bulduğunun kabülü doğru olacaktır. Mali kaynağın nasıl temin edileceği kapsamında, Selçuk Öztek / Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 184-185 de ifade edildiği gibi “ortakların yeni sermaye getirmeleri, kişisel malvarlıklarını paraya çevirerek şirkete getirmeleri, sermaye artırımı yaparak yeni ortak almaları, işletmenin bir bankadan kredi bulması ilk akla gelenlerdir.” Bu nedenle ön proje, maddenin 1. fıkranın a bendinde sözü edilen bütün unsurları içermelidir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayı değerlendirmek gerekecektir. Davacı tarafından sunulan ön projede davacı şirketin toplam 14.284.460,77 TL borcu olduğu belirtilerek konkordatonun tasdiki ile birlikte 1 yılı geri ödemesiz sonraki dört yılda eşit paylı indirim talep edilmeksizin ödeneceği, 24/12/2019 tarihli revize projede ise ortakların şahsi gayrimenkulü 2020 yılı içinde 16.000.000,00 TL bedelle satılarak elde edilen hasılat ve 2020 yılı hedeflenen 234.000,00 TL dönem karı ile şirket borçlarının tümümün 2020 yılında ödeneceği taahhüt edilmiştir. Dosya kapsamına göre davacı şirketin 31/10/2019 tarihi itibariyle rayiç değerlere göre kısa vadeli borçları: 16.632.421,46 TL, uzun vadeli borçları: 553.205,65 TL olmakla toplam borç tutarı 17.185.638,11 TL olduğu ve özvarlık tutarının ise (-) 2.390,352,19 TL olarak hesaplandığı, davacı şirketin borca batık durumda olduğu görülmüştür. Davacı, dayandığı projede ödeme kaynağını, 1 yılı ödemesiz 5 yıl yıl boyunca satışlardan elde edilecek gelire, ilk 2 yılda toplam 300.000,00 TL nakit sermaye artışına, ortakların şahsi gayrimenkullerin satışına, alınan siparişlerin arttırılarak, kar paylaşım esasına dayalı ortaklık yapısının kurulmasına, konkordato sürecinde kaynakların etkin verimli kullanarak birikim yapılmasına ve maliyet ve giderlerde tasarruf yapılmasına bağlamış olup revize projede ise hangi taşınmazın satışı yapılacağı açıkça gösterilerek, gayrimenkul değerleme uzmanın raporunda belirtilen rayiç bedel üzerinde satışı yapılarak 2020 yılı içerisinde şirketin tüm borcunun neredeyse tamamının kapatılacağı hedeflenmiştir. Davacı şirketin gelir tablosu rakamları ile konkordato projesinde hedeflediği proforma gelir tablosu rakamları birlikte ele alındığında 2019 yılı için toplam 12.000,000,00 TL net satış öngördüğü bu tutarın 10 aylık karşılığı 10.000.000,00 TL ettiği, davacı şirketin 2019 yılı Ekim ayı itibariyle 4.424.819,28 TL satış cirosu gerçekleştirdiği dikkate alındığında öngörülen tutarın yaklaşık olarak % 40 seviyelerinde fiili satış gerçekleştiği, buna göre davacı şirket, dar boğazdan çıkacak ve konkordatoya tabi borçlarını ödeyecek üretim ve satış düzeyine ulaşamadığı, alınan siparişlerin artırılması hedeflendiği, 26/02/2019 tarihli toplantıda ibraz edilen sipariş dosyalarında, 2019 yılı için 20 milyon TL üzerinde ciro beklentisinin çok çok altında satış gerçekleştiği, alınan siparişlerin artırılarak kar paylaşım esasına dayalı olarak ortaklık yapısının kurulması hedeflenmesine rağmen bu hususda bir gelişme olmadığı, her ne kadar şirket faaliyetini sürdürüp, 2019 yılının on aylık döneminde 339.190,88 TL faaliyet karı elde etse de; faaliyet giderleri ve maliyetlerin yüksekliği ile kur farkından kaynaklanan yüksek kambiyo zararları nedeniyle karlılık açısından ele alındığında 31/10/2019 tarihi itibariyle (-) 253.062,52 TL tutarında dönem zararı oluştuğu, 2017 yılından beri her dönemi zararla kapattığı, ayrıca ön projede öngörülen birikim ve tasarrufun da sağlanamadığı görülmüştür. Konkordato Komiser Heyeti raporunda belirtildiği şekilde, sektördeki sipariş alma, üretim ve satışlardaki büyük daralma göz önünde bulundurulduğunda konkordato ön projesinde öngörülen ve sektör olumsuzluklarından yoğun olarak etkilenen üretim ve satış dışındaki nakit girişi imkanlarını daha fazla zaman yitirmeden sağlaması ve şirket ortaklarından öngörülen nakit girişinin biran önce gerçekleşmesi büyük bir önem arz ettiği ancak bu hususta şirkete, ortaklarca nakit girişi sağlanmadığı anlaşılmıştır. Ön projede hedeflenen satış-ciro, karlılık, sermaye artışı, tasarruf ve birikim sağlanamamış ise de; ön projede bahsedilen revize projede ise somutlaştırılan şirket ortağına ait taşınmazın satışı halinde elde edilecek gelirin şirketin borçlarını karşılayacak durumda olup olmadığı değerlendirilmemiştir. Nitekim davacı şirketin konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali şirket ortağına ait taşınmazın satışına bağlı olduğu görülmüştür. Kaldı ki mahkemece şirket ortağına ait taşınmazın satışından elde edilecek nakit akışı da dikkate alınarak davacı şirket hakkında kesin mühlet kararı verilmiştir. Ayrıca 25/09/2019 tarihli konkordato komiser heyet toplantısında davacı şirket temsilcileri, şirket ortaklarından …’a ait Küçükçekmece’de bulunan %30 iskontolu acil satış değeri 16.000.000,00 TL olan gayrimenkulün en kısa sürede satılması için çalışmaların hızlandırılacağı, müşteri bulunması halinde fiyatta gerekli iskontaları da yapılarak paraya çevrileceği ve bu durumda alacaklılar toplantısını dahi beklemeden konkordatoda sürecinden çıkmayı hedeflediklerini belirtmiştir. Konkordatonun amacı borçluyu olduğu kadar alacaklıları da iflasa nazaran daha kısa sürede ve yüksek oranda tatmin etmektir. Bu yapılırken özellikle alacaklıların sürece dahil edilmesi; alacaklıların, komiserin ve mahkemenin katılımı ile nihai projenin oluşturulması ve konkordatonun başarıya ulaşması için iş birliğine gidilmesi gerekir. Konkordato mühleti borçlunun oylamaya hazırlık yapacağı, alacaklılarla görüşeceği ve onları olumlu oy kullanmaya ikna edeceği bir süreçtir. Bu bakımdan alacaklıların yaklaşımının borçlunun ve konkordatonun akıbetinde büyük bir rolü vardır. Bu sebeple konkordatoda kilit noktası alacaklıların projeyi oylamasıdır. Alacaklıların onayına sunulacak proje ön proje değil, (komiserin ve alacaklıların da katılımıyla ve gerekirse mahkemenin müdahalesiyle revize edilmiş; İİK m.305/son) nihai projedir. Mahkemece ön veya nihai projenin, alacaklıların oylamasına dahi sunulamayacak kadar olumsuz bulunması ihtimali dışında, borçlunun ve alacaklıların konkordatonun imkanlarından yararlandırılmaması düzenlemenin amacı ile bağdaşmamaktadır. ( İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 17/07/2019 tarih 2019/1542 E. 2019/1505 K. ) Açıklanan nedenlerle, davacı şirketin ön ve revize projesinin başarıya ulaşma ihtimali şirket ortağına ait taşınmazın satışına bağlanmış olduğu gözetilerek, kesin mühlet kararı verilmesine rağmen, kesin mühlet kararının sona ermesine yaklaşık 3 ay süre varken davacıya satış için gerekli hazırlığı yapmasına izin vermeden, ayrıca alacaklıların projeyi oylamasına imkan bırakmadan mahkemece alacaklıların iradesi yerine geçerek dosyaya sunulan taşınmaz satışına ilişkin ön protokol noterde düzenlenmediği gerekçesiyle davacı şirket hakkında verilen kesin mühlet kararı kaldırılarak davacının konkordato talebinin reddine ve İİK 292 maddesi uyarınca iflasına karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır. Mahkemece, atamış olduğu konkordato komiserleri yönünden, İİK ‘nın 290. Maddesindeki görevleri doğrultusunda; konkordatoya başvuran borçlunun mali durumunun iyileştirilmesi ve alacaklılarında bundan fayda sağlamaları için birlikte hareket ederek zamanında gerekli ve yeterli uyarı bilgilendirme ve yönlendirmeleri yapıp yapmadığının denetlenmesi gerekirken bu denetlemeninde usulüne uygun yapılmadığı anlaşılmıştır. Oysa konkordato sürecinin başarıya ulaşması için gerekli olan kararların alınmasına katkı sunacak şekilde komiser heyetinini aktif bir çaba ve çalışma içerisinde bulunmaları gerektiği, bunun aynı zamanda bir yükümlülük olduğu, konkordato komiserlerinin bilirkişi kurulundan farklı olduğu hususu da dikkate alınmaksızın komiserlerin sadece tespitlerde bulunduğu ve bu nedenle de komiserlerin, sürece yeterlice ve olması gerektiği gibi müdahale etmedikleri anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından ise komiserlerin bu yönden denetlenmesi, gerekli uyarıların yapılması ve komiser heyetininde borçluya konkordato sürecinin başarısı için gerekli aksiyonları almasına dönük çalışma yürütmeleri gerekmesine aksine hareketin ise komiserlerin hukuki ve cezai sorumluluklarına yol açacak olmasına dönük gerekli denetleme uyarma ve talimatların yerine getirilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak konkordato mühlet talebinin reddine, şirketin iflasına dair mahkemenin kanaatini oluşturan gerekçenin usul, yasa ve olaya uygun bulunmadığı, konkordato ön ve revize projesi ile başarıya ulaşabileceği mümkün görülmekle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353.1.a.6 ve İİK 293/2 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacıya 05/10/2018 tarihinden 3 aylık geçici mühlet, 05/01/2019 tarihinden ek 2 aylık geçici mühlet ve 05/03/2019 tarihinden 1 yıllık verilen kesin mühlet süreleri dikkate alınarak ve bu arada pandemi süreci nedeniyle 13/03/2020 ila 15/06/2020 ( 15 Haziran günü dahil ) arasındaki sürelerin durmuş olması ve ilk derece mahkemesinin kararın 1 yıllık kesin mühlet süresinin dolması beklenmeden verildiği tarih olan 26/12/2019 dikkate alınarak bakiye davacıya 14/10/2020 tarihinden itibaren 6 aylık ek kesin süre verilerek verilen kesin mühletin devamına, dosyanın komiser heyetinin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin mahkemesince yürütülmesine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere, 1- Davacı … ANONİM ŞİRKETİ’nin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince KABULÜNE, 2- Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/927 Esas, 2019/1395 Karar, 26/12/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı davacı … ANONİM ŞİRKETİ’ ne İİK 289/2. fıkrası gereğince, 14/10/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 6 AYLIK EK KESİN MÜHLET VERİLMESİNE, 3- İİK 293/2. fıkra gereğince, komiserin görevlendirilmesi de dahil olmak üzere müteakip işlemlerin yürütülmesi ve İİK 289/6 fıkrası yollaması İİK 288. maddesi gereği gerekli ilamların yapılması ve İİK 297 maddesi öngörülen tedbirlerin alınması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan, davacının peşin yatırdığı 406,00 TL harcın mahsubu ile arta kalan 173,90 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, asıl dava yönünden İİK 293/2. maddesi, birleşen dava yönünden ise İİK’nın 293/2 ve HMK’nın 353/1.a.3 maddeleri gereğince kesin olarak oy biriliği ile karar verildi.14/10/2020