Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1554 E. 2020/212 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1554
KARAR NO : 2020/212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/167
KARAR NO : 2019/1216
KARAR TARİHİ: 04/12/2019
BİRLEŞEN DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 04/11/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin akaryakıt dağıtım şirketi olarak faaliyet gösterdiğini, ikmal sahaları ve 170’e yakın bayideki çalışan sayılarıyla 1000’den fazla kişiye istihdam sağladığını, Güneydoğudaki olağanüstü hal nedeniyle bayilere yakıt satılamadığını, ticari faaliyetin azalması nedeniyle karlılık oranının da azaldığını, gerek dolardaki kur farkı gerekse EPDK.’nın değişken indirim ve zam yansımalarının bunda etkili olduğunu, şirketin geldiği noktada borçlarının aktiflerinden fazla olduğunu, mevcut durum ve deliller ışığında şirketin iflasının ertelenmesine karar verilmesi gerektiğini, şirketin sunulan iyileştirme projeleri çerçevesinde aktif ve pasif dengesizliğinin olumlu yönde düzelip borçların ödenebilir duruma geleceğini belirterek müvekkili şirketin borca batık olduğunun tespiti ile İİK madde 179 ve ilgili mevzuat gereği iflaslarının şimdilik 1 yıl süre ile ertelenmesine,.İİK madde 179/a gereğince müvekkil şirketin mal varlığının korunması için gerekli muhafaza tedbirlerinin alınmasına, İİK madde 179/b gereği iflasın ertelenmesi kararı ile birlikte müvekkili şirket aleyhine 6183 sayılı yasaya göre yapılan takipler de dahil olmak üzere müvekkili şirketler aleyhine yapılmış her türlü icra takibinin ve iflas takibinin durdurulması ve yeni takip yapılmasının engellenmesine, ihtiyati haciz, rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak takiplerle satışların durdurulmasına, müvekkili lehine düzenlenmiş teminat mektuplarının tazminin tedbiren durdurulmasına, müvekkil şirketin temsil ve ilzam yetkilerini aynen devam ettirebilmek için müvekkil şirkete kayyım atanmasına, İİK madde 179-a/3 gereğince kayyımın görev ve yetkilerinin ayrıntılı olarak belirlenmesine, yönetim ve karar işlemlerinin kayyım denetimine tabi olmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul ili Bakırköy ilçesinde 2011 yılında kurulan ve bilahare 2012 yılında şirket merkezini “… Mah. … Cad. No:… Sancaktepe/İSTANBUL” adresine taşıyan müvekkili şirketin, kefil olduğu …. AŞ nin Güneydoğuda ki olağanüstü hal (savaş) sebebiyle iflas erteleme talebinde bulunduğunu, bu nedenle İstanbul Anadolu 8. ATM’ye iflasın ertelenmesi davası açıldığını ve ihtiyati tedbir kararı alındığını, müvekkilinin grup firması olan …AŞ.nin iflas erteleme talebinde bulunmasıyla müvekkilinin alacaklıların hedefi haline geldiğini, müvekkili şirketin araç kiralama ve turizm alanında faaliyet gösterdiğini, şirket sermayesinin 1.000.000 TL.olup ödenmemiş sermayesinin 538.328,00 TL.olduğunu, haciz tehdidi nedeniyle zor durumda kalma tehlikesi içerisinde olduğunu, müvekkili hakkında icra takipleri başlatıldığını, müvekkilinin borca batık durumda bulunduğunu, müşterilerindeki araçların trafikten men edilmesi halinde en önemli gelir kaynağının yok olacağını belirterek, şirketin mali durum projesini açıklayarak aktif ve pasiflerini belirtir bilançoyu, iyileştirme projesini sunarak İİK 179/a ve HMK 389 md. uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkilinin iflasının bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Müdahil vekilleri gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanlarında davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” alınan bilirkişi heyeti kök ve ek raporlarında yine kayyım heyetinin düzenli olarak sunduğu raporlarda davacılardan …..AŞ.nin borca batık durumda olduğu, şirketin 21/06/2019 tarihinde el değiştirdiği, şirketin tek pay sahibi … de yönetim kurulu başkanlığından istifası ve devir neticesinde şirket ortaklarının …, …olduğuna ilişkin 17/10/2019 tarihli kararın kayyım tarafından onaylandığı henüz ticaret siciline tescilinin yapılmadığı, şirketin sunulan son revize iyileştirme projesinde öngörülen ilk 7 aylık karlılık hedeflerini tutturmuş olmakla birlikte tahsilat problemi yaşadığı, alacaklarının tahsilatını yapmadığı gibi borçlandığı tutarları da ödemediği, en büyük artışın ticari borç ve alacaklarda meydana geldiği, davacı şirketin 31/07/2019 tarihi itibariyle 123.000.000 TL.olan sermayesinin tamamını ödemiş olduğu ancak revize iyileştirme projesinde 2019-2021 arası(Mayıs 2019-Nisan 2021 tarihleri arası)3.000.000 TL.nakdi sermaye artışı yapılacağı kararlaştırılmış olmasına rağmen halen alınmış bir sermaye arttırım kararının bulunmadığı, şirketin acil sermaye arttırımına ihtiyacının bulunduğu, davacı şirket ortağının şirkete 54.989,90 TL.tutarında borçlu olduğu, şirket alacaklılarından fedakarlık bekleyen ortakların öncelikle kendilerinin fedakarlık yapması gerektiği, şirketin personele olan borçlarının 1.101.281,72 TL.na ulaştığı, mevcut banka kredilerinin yapılandırılması yoluna gidilmediği, İstanbul Anadolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasına konu borç tutarının 134.091.355 TL.olup bu tutar borca batıklık bilançosuna dahil edilmediğinde dahi şirketin 18.509.629,49 TL.tutarında borca batık durumda olduğu, her ne kadar mahkemece verilen kararın kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması davacı tarafça talep edilmiş ise de tenfiz dosyasında istinaf harcının yatırılmamış olması karşısında davacının istinaf talebinden vazgeçmiş sayıldığı, söz konusu tutar borca batıklık rakamına ilave edildiğinde borca batıklığın 152.350.984,49 TL.na ulaştığı, şirketin yargılamanın başından beri dayandığı projelerinde yer verdiği … ve Adana Yüreğir projelerinde somut hiçbir gelişme yaşanmadığı, şirketin başlangıçta çok sayıda istasyona sahip olup faaliyetini sürdürürken gelinen noktada hiçbir petrol istasyonunun kalmadığı ve bu konudaki dağıtım lisanslarının iptal olduğu, nitekim sunulan son revize iyileştirme projesinde satış gelirlerini yalnızca madeni yağ ve transit akaryakıt ticaretinden oluşacak gelirler olarak sınırlandırdığı, yargılama sürecinde pekçok kez uyarılmış olmasına rağmen kayyım heyetine mali verileri sunmak konusunda hassas davranmadığı ve yapılan işlemler için kayyım heyetinden onay almadığı, iyileştirme projesi ve revize projelerinin ciddi ve inandırıcı olma özelliği taşımadığı, bu hali ile davacı ….AŞ. yönünden iflas ertelemenin şartlarının mevcut olmadığı mahkememizce kabul edilmiş, dosya kapsamındaki tüm deliller ve yukarıda yapılan tespitler uyarınca davacı …..AŞ. için iflasın ertelenmesi yönündeki talebin koşullarının oluşmadığının kabulü ile bu istemin reddine , borca batık durumdaki davacının iflasınaİflas erteleme talebinde bulunan diğer davacı ….AŞ.nin ise yargılama sürecinde borcabatıklıktan çıktığı, iflas ertelemenin birinci koşulu olan borca batıklık durumunun davacı şirket yönünden mevcut olmadığı anlaşılmış, bilirkişi ve kayyım heyeti raporları hukuka ve dosya kapsamına uygun olmakla mahkememizce hükme esas alınıp davacının iflas ertelemenin koşullarını taşımadığının tespiti ile borca batık olmadığı anlaşılan davacı şirket yönünden davanın reddine ” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili yasal süresi içeresinde sunduğu istinaf dilekçesinde, … A.Ş. Yönünden; İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/141 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, iflas erteleme yönünden kritik ve hayati öneme haiz olan … taraf olunan İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesine ait 2018/141 Esas sayılı dosyasında çok yüksek tutardaki istinaf harcına ilişkin adli yardım talebinin tüzelkişi olmaları nedeniyle kabul edilmemesi ve istinaf harcını yatırmadıkları nedeniyle İstinaf talebimizin reddedilmesi üzerine bu karar karşı istinaf yoluna gittiklerini HMK 165 ve MÖHUK 57. Maddeleri uyarınca davanın çözümünü doğrudan etkileyecek mahiyetteki bu dava dosyasının istinaf neticesinin beklenilmesi gerektiğini belirtmiş olmalarına rağmen bu talebin reddedilerek müvekkil şirketin iflasına karar verildiğini, Gürcistan’ daki dava degeri 300.000.000,00 Tl olmasına ragmen davada hiçbir belgeye dayanılmamış ve bahsedilmemiş ve her nasılsa bilirkişi raporu dahi alınmaksızın davanın kabulune karar verildiğini, baştan sona tamamen düzmeceye dayan ne milli ne de milletlerarası hukuka hiçbir şekilde uyulmaksızın usulsüz tebliğatla müvekkilimin savunma hakkı kısıtlanarak dosya kesinleştirilmiş müvekkilimin borcu olmayan bir parayı ödemesine hükmedildiği, bu haliyle baştan sona usulsüz arz eden iş bu dosyanın neticesinin beklenilmemesi hukuka aykırı olduğunu, Mal varlıklarının rayiç degerlerinin hesaplanmasına ilişkin olarak bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen nihai raporda gerek 3194 sayılı yasa çerçevesinde yapılan başvurulara ilişkin olarak hazırlanmış yapı kayıt belgelerinin gerekse diğer taşınmazların karar tarihine en yakın rayiç degerlerinin tespiti dosya üzerinden yapılmış olup, rayiç degerler düşük belirlendiğini, mahallinde yapılan keşiflerin üzerinden 2 yıldan fazla süre geçmiş olmakla, hukuken dosya üzerinden saglıklı bir degerlendirme yapılmasına elverişli bir konu olmadığını bu haliyle mahallinde yeniden keşif yapılarak rayiç degerlerinin belirlenmesi gerektiğini,Bilirkişi heyeti raporunda Finansal kiralama konusu maliyetlerin borca batıklık hesabında varlık olarak dikkate alınmayacagını belirtmiş olsa da yerleşik yargıtay içtihatları uyarınca borca batıklık tespiti yapılırken finansal kiralama konusu malların şirketin aktifinde gösterilmiş olması sözleşmeye konu kiralanan malların pasifte de gösterilerek aktif ve pasif belirlenmeli ve bu şekilde borca batıklık tespit edilmesi gerektiğini, Müvekkile ait marka aynen bir gayrımenkul gibi duran bir deger olup hem icraen hemde diğer yollarla satışı yapılabilen bir varlık olduğunu, bu konudaki tüm akademik makalelerde belirtildiği üzere marka degerleme yöntemleri oldukça fazla olduğunu, bu haliyle oldukça teknik olan marka degerleme konusunda düzenlenen bilimsellikten uzak, yüzeysel nitelikte ki bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Müvekkil “serbest kullanıcılara akarayakıt toptan satışı ve ikmali dahil bayilere akaryakıt satışı ve ikmal faaliyetlerini yapan ve 6. maddesi ile dağıtıcı lisansına sahip bir şirket olduğunu, dolayısı ile müvekkile ait dağıtıcı lisansıda aynen bir gayrımenkul gibi duran bir deger olup hem icraen hemde diğer yollarla satışı yapılabilen bir varlık olup bu haliyle müvekkilin Türkiye çapındaki sahip olduğu bilinen ve ciddi degere sahip dağıtıcı lisansı için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmaksızın yapılan borca batıklık hesabı hatalı olduğunu, … A.Ş. Yönünden: Müvekkil … Filo Hizmetleri için yönünden iflas erteleme talebimiz borca batıklık şartı oluşmadığından reddedildiğini ancak kefalet riskinin de borca batıklık değerinin hesaplanmasında menfi değerlere dahil edilmesinin gerektiği ve bu duruma göre borca batıklığın tespit edildikten sonra iyileştirme projesinin uygulanıp uygulanmayacağı denetlenmeden verilen karar eksik incelemeye dayalı olduğunu, müvekkilin diğer davacıya olan kefaletten doğan borçlarına ilişkin olarak bilirkişi heyeti raporunda sayın mahkeme tarafından kefalet borcunun davacı şirketin pasifinde yeralmasına karar verildiği takdirde borca batık durumda bulunduğu belirtilmesine ragmen mahkemece bu husus dikkate alınmadığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, aynı yasanın179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekaletnamesin de, iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirketlerin11/02/2016 ve 18/04/2016 tarihli yönetim kurulu kararaları ile davacı şirketler hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmıştır. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, iflas erteleme kararının alacaklıların haklarını iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. Kısacası, iflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.).İyileştirme projesi ise, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nın 376/2. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Sunulan iyileştirme projesinin uygulaması ve erteleme sürecinin başarı ile yönetimi bakımından ciddi, inandırıcı, somut ve uygulanabilir nitelikte bulunmalıdır. Davacı şirketlerin, taşınmazları, stokları, demirbaşları, araçları ve tüm mal varlığı üzerinde rayiç değer tespiti yapılmak üzere teknik bilirkişilerden rapor alınmış, şirketlerin ticari defter ve kayıtları, bilançoları üzerinde mali bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yapılmak suretiyle şirketlerin borca batık olup olmadığı, iyileştirme projesinin istenen teknik koşulları içerip içermediği, taahhüt edilmiş sermayenin ödenip ödenmediği, iyileştirme projesinin şirketlerin mali durumunun düzelmesini sağlayıp sağlamayacağı, iflas ertelemenin koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında bilirkişi heyetinden ve ayrıca şirkete atanan kayyımdan düzenli raporlar alınmıştır. Davacı …. AŞ yönünden alınan 13/06/2016 tarihli ilk mali raporda bilirkişi heyeti davacı şirketin 31/12/2015 tarihi itibariyle 72.218.515,94 TL tutarında borca batık durumda olduğunu, sermayesinin tamamı ödenmiş olup şirket ortaklarının davacı şirketten alacaklı olduklarını, sunulan iyileştirme projesinde şirket ortaklarının bu alacağı 2 yıl süreyle tahsil etmeyeceklerini taahhüt ettiklerini, sermaye attırımının 4 yıla yayılması karşısında alacaklılardan fedakarlık bekleyen şirket ortaklarının sadece 2 yıl kendi alacaklarından fedakarlık etmelerinin izaha muhtaç olduğunu, iyileştirme projesinde öngörülen sermaye arttırımı taahhüdünün miktar ve ödeme takvimi yönünden son derece yetersiz olup halen tescil ve ilan işlemlerinin de yerine getirilmediğini, projede alacakların tahsiline yönelik tedbirlere yer verilmediği gibi borçların yapılandırılması konusunda da bir açıklık bulunmadığını, bu haliyle davacı tarafça sunulan kök ve revize iyileştirme projelerinin somut ve gerçekleştirilebilir olmadığını, davacı şirketin borca batık olmakla birlikte ciddi ve inandırıcı proje sunma koşulunu sağlayamadığını bildirmiştir.Davacı vekili, alınan 13/06/2016 tarihli rapora itiraz etmiş, borca batıklık tutarının yanlış tespit edildiğini, müvekkili şirkete ait gayrimenkullerin değerlerine etki eden faktörlerin gereği gibi incelenmediğini, hali hazırda incelemeye konu edilmemiş taşınmazlar olduğunu, bunun yanı sıra İstanbul Anadolu 3 ATM de bir başka şirket için açılan dava dosyasının mahkemenin dosyası ile birleşmiş olmasından ötürü tekrar bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ifade etmiş, dosyaya müvekkili şirkete ait taşınmazların tamamının tapu kayıt bilgilerini, müvekkili şirket tarafından yapılan borç yapılandırma sözleşmelerini, şirketin borca batıklıktan çıkmasına kadar şirket ortağı …’in şirketten olan alacağını tahsil etmeyi ertelediğine ilişkin 05/09/2016 tarihli yönetim kurulu kararını sunduktan sonra bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Alınan 07/08/2017 tarihli ek bilirkişi kurulu raporunda bu kez davacı her iki şirket yönünden yeniden değerlendirme yapılmış, davacılardan ….AŞ.nin aktiflerinin satış değerleri esas alınmak suretiyle düzenlenen ara bilanço sonuçlarına göre 29/02/2016 tarihi itibariyle 38.592.994,08 TL tutarında borca batık durumda olduğu, sunulan revize iyileştirme projesindeki sermaye artışına ilişkin taahhüdün miktar ve ödeme takvimi yönünde yetersiz olup halen tescil ve ilan işlemlerinin yerine getirilmediği, şirket borçlarının bir kısmı yapılandırılmış olmakla birlikte şirket toplam borcuna nazaran yapılandırma miktarının yetersiz olduğu, bu haliyle sunulan kök ve revize iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olma koşulunu sağlayamadığı, davacı … AŞ.nin ise diğer davacı şirket nedeniyle mevcut olan kefalet borcunun davacı şirketin pasifinde yer almasına gerek görülmediği takdirde 29/02/2016 tarihi itibariyle satış değerleri üzerinden hesaplanan net varlıkları toplamı itibariyle borca batık durumda olmadığı, aksinin kabulü durumunda ise davacı şirketin 5.561.534,48 TL tutarında borca batık olduğu sonucuna ulaşıldığı, şirketin 1.000.000 TL.olan sermayesinin 538.328,13 TL’ nin halen ödenmemiş olması, iyileştirme projesinde kabul edilen sermaye taahhüdünün yetersiz olması, henüz tescil ve ilan işlemlerinin dahi yerine getirilmemiş olması karşısında sunulan iyileştirme projelerinin ciddi ve inandırıcı olma koşulunu sağlayamadığı ifade edilmiştir. Bu rapora da davacılar vekilince itiraz edilmiş, diğer itirazları yanı sıra halen incelenmeyen şirket mal varlığında kayıtlı taşınmazlar olduğunu bildirdiğinden bu durum karşısında teknik ve mali bilirkişi heyetinden tekrar 12/02/2018 tarihli ek rapor alınmıştır. Bu raporda davacılardan ….AŞ. yönünden 31/12/2017 tarihi itibariyle borca batıklık tutarı belirlenmiş, borca batıklık tutarının hesabında davacının marka ve lisans haklarının tespiti durumunda borca batıklık miktarın azalacağı ifade edildikten sonra şirketin 31/12/2015 tarihinden bu yana alacak ve borçlarının yükseldiği, şirketin tahsilat problemi yaşadığı belirtilmiş, diğer davacı şirketin ise 31/12/2017 tarihi itibariyle borca batık durumda olduğu, şirket sermayesinin tamamı ödenmiş gibi gösterilmekle birlikte şirket ortağının şirkete borcunun bulunduğu, herhangi bir sermaye arttırım kararı alınmadığı, her iki şirket yönünden iflas ertelemenin koşullarının oluşmadığı açıklanmıştır. Bilirkişi heyetince davacıların marka ve lisanslarının değerlemesinin yapılması gerektiği ifade edildiğinden bu konuda seçilen marka uzmanı bilirkişiye ayrıca inceleme yaptırılmış ve davacı şirketlerin sahip olduğu markanın değeri tespit ettirilmiştir. Müdahillerden…i vekili tarafından sunulan 04/06/2018 tarihli dilekçe uyarınca EPDK’ya müzekkere yazılarak davacı ….AŞ.nin piyasa faaliyetinin durdurulup durdurulmadığı ve lisanslarının akıbeti hakkında mahkemeye bilgi verilmesi istenmiş, EPDK’dan gelen 25/06/2018 tarihli cevabi yazı ve eklerinden davacılardan …. AŞ.nin 5015 sayılı Kanun’un 20.maddesinin 1.fıkrası, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 17.maddesi 7.fıkrası ile dağıtıcı lisansının iptaline karar verildiği görülmüştür. Müdahil… vekili sunduğu 09/07/2018 tarihli dilekçesinde davacının hali hazırda 8 adet istasyonunun kaldığını, son 4 ayda 45 adet istasyonu danışıklı olarak elden çıkardığını, bu istasyonları … San.ve Tic.AŞ. ye devrettiğini, söz konusu şirketin davacı şirketin şimdiki sahibi …’in oğlu … adına kurulduğunu, istasyonlardan bir tanesinin de Eva Palm Petrol tarafından devralınmış olup, şirketin sahibinin … olduğunu, … akaryakıt ticaretinin içinde olan ve müvekkili ile ilişkisi bulunan kendileri tarafından açılan tenfiz davasına konu kararda adı geçen kişi olduğunu belirterek sunduğu belgelerin bilirkişi heyeti tarafından incelenmesini talep etmiş olmakla kayyım heyetinden bu hususta görüş sorulduğunda alınan 22/01/2019 tarihli raporda davacı …. 21/09/2019 tarihi itibariyle 718 adet iptal, 9 adet transfer ve 163 adet kaybedilen istasyon uyarınca hali hazırda aktif istasyonunun bulunmadığı bilgisi verilmiştir. Davacı vekili her iki müvekkili yönünden en son mali veriler üzerinden inceleme yapılarak yeniden rapor alınması yönünde talepte bulunmuş, 2019 yılına ait revize iyileştirme projelerini ibraz etmiş olup sunulan en son revize iyileştirme projelerinin değerlendirilmesi ve rapor hazırlanması istenmiştir. Alınan 29/05/2019 tarihli ek raporda her iki şirketin 30/04/2019 tarihi itibariyle sunulan revize projelerinin de ciddi ve inandırıcı olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiş, her iki şirketin borca batık durumda olduğu açıklanmıştır. Alınan 29/05/2019 tarihli son ek raporda davacı şirketlerin mal varlıklarının rayiç değerlerinin en son 31/12/2017 tarihli rayiçler göz önünde bulundurularak tespit edildiği ifade edilmiş olmakla Yargıtay’ın yerleşik kararları uyarınca şirketin borca batıklık durumunun karar tarihine en yakın rayiçler göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerektiğinden dosyada tayin edilen teknik bilirkişilerin her iki şirketin son mali bilançolarını değerlendirmek suretiyle mal varlıklarının rayiç değerlerinin saptamaları, raporda aynı zamanda davacılardan …. A.Ş. vekilinin ibraz ettiği 08/03/2019 tarihli dilekçe ekinde yer alan yapı kayıt belgeleri uyarınca bu belgelerin alındığı taşınmazlar bakımından değerde artışa yol açıp açmadığı hususunun değerlendirilmesi, müdahillerden … vekili tarafından ibraz edilen İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/141 esas sayılı dosyasında verilen tenfiz kararı uyarınca oluşan borç rakamının borca batıklıkta dikkate alınmak suretiyle hesaplama yapılması, yine müdahillerden … tarafından sunulan alacaktan vazgeçme protokolü uyarınca bu tutar borcun borca batıklık bilançosunda değerlendirilerek durumun tespiti açısından 06/09/2019 tarihli nihai ek rapor alınmıştır. Bu raporda davacılardan ….AŞ.nin 31/07/2019 tarihi itibariyle aktiflerinin şirket borçlarını karşılayamaz durumda olduğu, şirketin 18.259.629,49 TL tutarında borca batık durumda olduğu, sunulan son revize iyileştirme projesinde 2019 yılı Mayıs ayı içinde sermaye arttırım kararı alınacağı belirtilmiş olmakla birlikte rapor tarihine kadar tescil edilmiş bir sermaye arttırım kararının bulunmadığı, ancak sermaye avans hesabında 1.986.485,03 TL bakiye olduğu, söz konusu tutarın sermayeye ilave edilmesi durumunda projedeki sermaye arttırım hedefinin 2/3’ünün gerçekleşmiş kabul edilebileceği, şirketin madeni yağ transit akaryakıt ticaretinden elde edilecek gelirlere dayandığı, gerçekleşen 2019 yılı net satış ve net karının revize projeye uygun olduğu, salt bu çerçeveden bakıldığında projenin somut ve gerçekleştirilebilir kabul edilebileceği, ancak revize projede yer alan Milas ve Adana projeleriyle ilgili somut adım atılmadığı, hiçbir gelişme bulunmadığı, şirketin alacaklarını tahsil kabiliyetinin çok zayıf olduğu, müdahillerden …i’ye olan borcun borca batıklık tutarına eklenmesi halinde borca batıklığın 152.350.984,49 TL.na ulaşacağı, bu durumda projenin somut ve gerçekleştirilebilir olamayacağı belirtilmiş, diğer davacı şirketin ise 31/12/2017 tarihi itibariyle borca batık durumda olmadığı belirtilmiştir.
Davacı … A.Ş, Yönünden Yapılan Değerlendirme;Dosya kapsamı itibariyle iflas erteleme davasında verilen tedbir tarihinden itibaren 3 yıl 8 aylık sürenin geçmesine rağmen şirketin borca batıklık durumu devam ettiği, son revize iyileştirme projesinin; satışlardan elde edilecek gelire, 2019-2021 arasındaki 24 aylık sermaye artışına, alacaklarının tahsilinden elde edilecek tutara ve gayrimenkul satışlarına bağlandığı görülmüştür. Her ne kadar son revize projesinde ilk 7 aylık satış ve karlılık hedefleri bilanço üzerinden tutturulmuş ise de şirketin bu dönemde en büyük problemin tahsilatlara ilişkin olduğu, şirketin alacak tahsilatı yapmadığı gibi yeni dönemde daha da borçlanarak borçlandığı tutarları da ödemediği, keza ticari alacakları 31/12/2015 tarihi itibariyle 81.053.327,44 TL iken 31/07/2019 da 275.393.726,29 TL’ye yükselmiş buna karşılık kısa vadeli borçları 31/12/2015 tarihi itibariyle 169.101.198,10 TL iken 31/07/2019 da 296.260.481,55 TL’ye, uzun vadeli borçları 31/12/2015 tarihi itibariyle 126.701.750,31 TL iken 31/07/2019 da 162.120,759,31 TL’ye yükselmiştir. Görüldüğü üzere yaklaşık 4 yıllık sürede davacı şirket ticari alacakları 3,5 kat artırmasına rağmen tahsilatı yapmadığından bu sürede borçları katlanarak devam etmiş hatta şirketin personele olan borçları dahi 1.101.281,72 TL’ye ulaşmıştır. Ayrıca şirket başlangıçta çok sayıda istasyona sahip olup faaliyetini sürdürürken gelinen noktada hiçbir petrol istasyonunun kalmadığı ve bu konudaki dağıtım lisanslarının iptal olduğu, nitekim sunulan son revize iyileştirme projesinde satış gelirlerini yalnızca madeni yağ ve transit akaryakıt ticaretinden oluşacak gelirler olarak sınırlandırdığı görülmüştür. Şirketin acil sermaye artırımına ihtiyacı olduğu, en son revize iyileştirme projesinde 2019-2021 arası 3.000.000,00 TL nakdi sermaye artışı yapılacağı kararlaştırılmış olması rağmen halen alınmış bir sermaye artırımı kararı bulunmadığı, mevcut banka kredilerin yapılandırılması yoluna gidilmediği, davacının hali hazırda gayrimenkul satışı yapmadığı gibi şirketin yargılamanın başından beri dayandığı projelerinde yer verdiği Milas Hilal Konutları ve Adana Yüreğir projelerinde somut hiçbir gelişme yaşanmadığı nazara alındığında dosyaya sunulan iyileştirme projesi ve revize projelerin bu anlamda ciddi ve inandırıcı olduğundan söz etmenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin, İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/141 esas sayılı dosyanın bekletici mesele yapılması istinaf talebi incelendiğinde; Dosyaya müdahale talebinde bulunan … davacı ….AŞ.den 40.350.000 USD ve 5.000.000 Euro ve 3.000 Lari alacaklı olduğu talebinin Tiflis İl Mahkemesi 2/20677-14 sayılı 18/03/2015 tarihli kararı ile ilama bağlandığı, söz konusu ilamın tanınması ve tenfizi için İstanbul Anadolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 2016/486 esasına kayıtlı açılan davanın kabulüne karar verildiği karara karşı … Aş.ve … tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, dosyanın mahkemesine iade edildiği, 2018/141 esas sayılı dosya üzerinden davanın tekrar kabul ile sonuçlandırıldığı verilen son karara karşı davacı şirket ve … tarafından adli yardım talep edilmek suretiyle istinaf yoluna gidildiği, mahkemesince önce adli yardım talebinin kabul edildiği, itiraz üzerine adli yardım kararının kaldırılarak istinaf harcının tamamlanması yönünde …AŞ. vekiline muhtıra tebliğ edildiği, verilen süre içinde harç tamamlanmadığından istinaf talebinin reddine dair karar verildiği, aynı dosya için İstanbul BAM 12.Hukuk Dairesince ….AŞ.hakkında adli yardım talebinin reddine karar verildiği, istinaf karar harcının tamamlanması için dosyanın mahkemesine iade edildiği, şirket vekiline 13/10/2019 tarihinde tebliğ edilen muhtıraya rağmen istinaf harcının yatırılmamış olması nedeniyle …AŞ.yönünden istinaf talebinin reddine karar verildiği, davacı vekili bu karara karşı da istinaf yoluna başvurulduğu bu itibarla dosyanın safahatı dikkate alındığında bekletici mesele yapılmasına gerek görülmediği kaldı ki İstanbul Anadolu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasına konu borç tutarının 134.091.355 TL.olup bu tutar borca batıklık bilançosuna dahil edilmediğinde dahi şirketin 18.509.629,49 TL tutarında borca batık durumda olduğu, söz konusu tutar borca batıklık rakamına ilave edildiğinde borca batıklığın 152.350.984,49 TL’na ulaştığı görülmüştür. Davacı vekili, müvekkile ait dağıtıcı lisansıda aynen bir gayrımenkul gibi duran bir deger olup bilanço içerisinde aktifler içerisinde yer alması gerektiğini iddia etmiş ise de EPDK’dan gelen 25/06/2018 tarihli cevabi yazı ve eklerinden davacılardan … AŞ.nin 5015 sayılı Kanun’un 20.maddesinin 1.fıkrası, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 17.maddesi 7.fıkrası ile dağıtıcı lisansının iptaline karar verildiği, kayyımın 22/01/2019 tarihli raporunda davacı şirketin 718 adet iptal, 9 adet transfer ve 163 adet kaybedilen istasyon uyarınca hali hazırda aktif istasyonunun bulunmadığı bilgisi verilmiş olmakla davacının bu yöndeki itirazı yerinde görülmemiştir.Finansal kiralama konusu kıymetlerin borca batıklık bilançosunda yer verilmemesine yönelik itiraz incelendiğinde; 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’ nun 32.maddesi; “(1) Sözleşme sona erdiğinde, sözleşmeden doğan satın alma hakkını kullanmayan veya bu hakkı bulunmayan kiracı finansal kiralama konusu malı derhâl geri vermekle mükelleftir.” 33.maddesi ise; “(1) Sözleşmenin kiralayan tarafından feshi ile 30 uncu maddenin ikinci fıkrası uyarınca kiracı tarafından feshi hâllerinde, kiracı malı iade ile yükümlüdür. İade edilen malın üçüncü kişilere satılması hâlinde sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından düşük olması durumunda aradaki fark kiracı tarafından kiralayana ödenir. Sözleşmede aksi bir değer kararlaştırılmadıkça iade edilen malın satış bedelinin, vadesi gelmemiş finansal kiralama bedelleri ile varsa kiralayanın bunu aşan zararı toplamından yüksek olması durumunda aradaki fark kiralayan tarafından kiracıya ödenir. İade alınan malın üçüncü kişilere finansal kiralama yöntemiyle kiralanması hâlinde de aym esaslar uygulanır.(2) Sözleşme kiracı tarafından feshedilirse kiracı malı geri vermekle beraber uğradığı zararın tazminini, kiralayandan talep edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yasa metninde anlaşıldığı üzere leasing ile alınan menkul ve gayrimenkul varlıkların mülkiyeti leasing şirketine ait olduğu, borcun tamamı ödenmedikçe davacıya sadece kullanım hakkı verdiği, finansal kiralama konusu edilen malların mülkiyetinin ancak finansal kiralama borçlarının tamamen ödenmesi halinde kiracıya devredileceği ilkesi karşısında, henüz borcun tamamlanmamış olduğu dikkate alınarak davacının kendisine ait olmayan menkul ve gayrimenkullerin borca batıklık bilançosunda yer almaması yerindedir. Taşınmazların rayiç bedeli ve markanın değerine yönelik itirazlar değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazların bulunduğu mevki ve değerlerine etki eden objektif faktörler detaylı olarak incelenerek değerlendirildiği, davacı vekilince 08/03/2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan 3194 sayılı yasa çerçevesinde yapılan başvuralara ilişkin hazırlanmış yapı kayıt belgeleri de gözetildiği buna göre taşınmazların piyasa rayiçleri araştırılarak 30/06/2019 tarihi itibariyle gayrimenkullerin toplam rayiç bedeli 119.600.350,00 TL tespit edilmiş olup raporun içeriği ve şirketin 31/07/2019 tarihli ara bilançonun kaydi değerlerinde gayrimenkullerin toplam değeri 84.391.616,83 TL olarak gösterildiği dikkate alındığında gayrimenkullerin rayiç bedellerin tespiti noktasında alınan raporun elverişli olduğu, marka değeri konusunda uzman bilirkişiden rapor alındığı, davacıya ait üç marka için 250.000,00 TL değer biçildiği alınan raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı …. A.Ş, Yönünden Yapılan Değerlendirme; İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması gerekir. Bilirkişi heyeti raporunda anlaşıldığı üzere davacı şirketin borca batık durumda olmadığı anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde davacı şirketin kefalet riskinin de borca batıklık durumunda nazara alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Yargıtay içtihatlarında sabit olduğu üzere grup şirketler arasındaki kefalet ilişkisinin borca batıklığın tespiti açısından önem arz etmektedir. Özellikle bir borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamı kayden borca batık hale gelebilmektedir. Bu durumda, grup şirketlerde borcun asıl borçlu şirket pasifinde gösterilmesi, ayrıca borca kefil olan grup şirketin pasifinde kefil olunan bu borca yer verilmeden borca batıklığın hesaplanması gerekmektedir. Bu durum Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/8295 E. – 2019/1898 K. ve 09.05.2019 tarihli kararında; “Davacı şirketlerin grup şirketleri olması durumunda, grup şirketler açısından kefalet ilişkisi borca batıklığın tespiti açısından kötüye kullanabilmekte ve bir borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamı kayden borca batık hale gelmektedir. Bu durumda, grup şirketlerde borcun asıl borçlu şirket pasifinde gösterilmesi ayrıca borca kefil olan grup şirketin pasifinde kefil olunan bu borca yer verilmeden borca batıklığın hesaplanması gerekmektedir.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu nedenle davacı şirketin kefalet riskinin de borca batıklık durumunda nazara alınmamasında hukuka aykırılık görülmemiştir.Sonuç olarak dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da tespit edilememiş olmasına göre davacılar vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Başvuru tarihinde Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 148,60’ar TL istinaf yoluna başvurma harcının Hazineye irat kaydına, 3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 54,40’ar TL istinaf karar harcı davacılardan peşin alındığından Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 164/2 bendi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.04/02/2020